• Sonuç bulunamadı

B. Hakların Sınıflandırılması Sisteminde İşletme Adı Üzerindeki Hakkın Yeri

V. İŞLETME ADININ OLUŞTURULMASI

TTK’de işletme adının nasıl oluşturulacağına dair herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Öğretide ise, işletme adının oluşturulması için TTK’nin kabul ettiği sistemin serbestlik sistemi olduğu konusunda görüş birliği vardır112. Serbestlik sistemine göre işletme sahibi, işletmesinin adını istediği şekilde serbestçe belirleyebilir113. İşletme adının sadece işletmeyi tanıtma amacına hizmet etmesi ve işletmelerin hukuki niteliklerinin de tacirlerin hukuki niteliği gibi farklılık

106 Dural/Sarı, s. 160.

107Tekinalp, s. 1-2.

108 Tekinalp, s. 1.

109 Dural/Sarı, s. 161.

110 Tekinalp, s. 2.

111 Tekinalp, s. 21.

112 Arkan, s. 267; Helvacı (Ülgen/Helvacı/Kendigelen/Kaya/Nomer Ertan), s. 429; Poroy/Yasaman, s.

534; Bilgili/Demirkapı, s. 182; Kayar, s. 176; Güngör, s. 197.

113 Arkan, s. 267; Helvacı (Ülgen/Helvacı/Kendigelen/Kaya/Nomer Ertan), s. 429; Poroy/Yasaman, s.

534; Kayar, s. 162; Bilgili/Demirkapı, s. 170.

18

göstermemesi nedeni ile işletme adının oluşturulmasında, ticaret unvanında olduğu gibi emredici hükümler getirilmemiştir114.

İşletme sahibi, işletmenin faaliyet alanını gösteren bir ibare ile kendi adı veya soyadından bir işletme adı oluşturabileceği gibi, hayali adlar kullanarak da işletme adı oluşturabilir115. Geçmiş uygulamada işletme adı olarak, tacir gerçek kişi ise kendisinin, tacir tüzel kişi ise büyük ortağın soyadı tercih edilmekteydi 116. Günümüzde ise geleneksel uygulanma terk edilmekte ve işletme adı oluşturulurken akılda kalıcı olma ve imaj oluşturma gibi düşünceler ön plana çıkmaktadır117.

İşletme adının oluşturulması için öngörülen serbestlik ilkesi, sınırsız olarak yorumlanmamalıdır118. TTK m. 53’te, TTK m. 38’e atıf yapılmış, TTK m. 38/2’de TTK m. 32/3’te yer alan sınırlamalara aykırılığın yaptırımlarını düzenlemektedir.

Dolayısı ile TTK m. 32/3 hükmünün, işletme adı için de uygulanması gerekir. Tescil edilecek işletme adlarının, gerçeği tam olarak yansıtmaları, üçüncü kişilerde yanlış izlenim yaratacak nitelik taşımamaları ve kamu düzenine aykırı olmamaları şarttır (TTK m.32/3).

TTK m. 32/3’te yer alan, işletme adlarının gerçeği tam olarak yansıtması ve üçüncü kişilerde yanlış izlenim bırakmaması hususuna paralel bir düzenleme, ticaret unvanına yapılacak eklerle ilgi hükümlerin yer aldığı TTK m. 46/1’de bulunmaktadır119. TTK m. 46/1’de ticaret unvanına yapılacak eklerin, tacirin kimliği, işletmesinin genişliği, önemi, finansal durumu hakkında üçüncü kişilerde yanlış bir görünüşün oluşmasına sebep olacak nitelik taşımaması, gerçeğe ve kamu düzenine aykırı olmaması gerektiği hüküm altına alınmıştır. Biz de TTK m. 32/3’te yer alan, “tescil edilecek hususların gerçeği tam olarak yansıtmaları, üçüncü kişilerde yanlış izlenim yaratacak nitelik taşımamaları” hükmünün, işletme adı açısından “işletme sahibinin kimliği, işletmenin genişliği, önemi ve finansal durumu hakkında üçüncü kişilerde yanlış bir izlenim oluşturmayacak şekilde gerçeği yansıtması” şeklinde değerlendirilmesi gerektiğini düşünmekteyiz. İşletme adının üçüncü kişilerde yanlış izlenim oluşturduğunun kabulü için, ayrıca işletme adında kullanılan ibarelerin gerçeğe de aykırı olması şartı aranmaz120. Örneğin, tıp alanı

114 Güngör, s. 196.

115 Çeker, s. 130.

116 Battal, s. 180.

117 Battal, s. 181.

118 Helvacı (Ülgen/Helvacı/Kendigelen/Kaya/Nomer Ertan), s. 429; Şener, İşletme, s. 563.

119 İşletme adları açısından TTK m. 46 hükmünün uygulanması hususu için bkz. Birinci Bölüm VI.

120 Ayhan/Özdamar/Çağlar, s. 293.

19

dışındaki başka bir alanda doktor unvanına sahip olan bir kişinin bu unvanını, şifalı bitkiler sattığı işletmesinin işletme adında kullanması, işletmenin üçüncü kişiler tarafından tıp doktoru tarafından işletilen bir işletme olarak algılanmasına neden olabilir. Yargıtay da bir kararında, aynı ticari işletme içerisinde çeşitli faaliyetlerde bulunan bir tacirin, ticaret unvanında “müesseseleri” ibaresini kullanması durumunun üçüncü kişilerde, ayrı ayrı muhasebesi olan iki veya daha fazla müessesenin var olduğu izlenimini uyandıracak nitelikte olduğuna hükmetmiştir121. Gerçekte öyle olmadığı hâlde, birden çok ortaktan oluştuğu veya bir ticaret şirketi olduğu yönünde, aldatıcı ibarelere yer verilen işletme adlarının tescil edilmesi hususunun ise özellikle tüketicilerin korunması yönünden değerlendirilmesi gerektiğini düşünmekteyiz. Zira bir işletmenin mahiyeti ve ortak sayısı, iflasa tâbi olup olmaması ve borçları açısından kimlerin kaçıncı dereceden ve ne şekilde sorumlu olacağını belirleyeceği için, özellikle o işletme ile iş yapan diğer tacirler tarafından da önem taşımaktadır.

Tacirler ise, işlerini gördükleri sırada basiretli iş adamı gibi davranmak zorunda olduklarından, işletmenin mahiyeti ve ortak sayısı ile ilgili gerçek bilgilere nereden ulaşacaklarını bildikleri kabul edilmelidir. Tüketicilerden ise işletmelerle alışveriş yaparken, basiretli bir iş adamı gibi hareket etmeleri beklenemez. Bu nedenle, doğru olmadığı hâlde, birden fazla ortaktan oluştuğu veya bir ticaret şirketi olduğu yönünde ibareler içeren işletme adlarının, tüketicileri aldatıcı nitelikte olup olmadığının her somut olayda kendine özgü diğer şartlarla birlikte değerlendirilmesi yerinde olacaktır. Ayrıca, işletme adının işletme hakkında gerçeğe aykırı şekilde fikir verecek nitelikte kullanılması, TTK m. 55/1/a/2 manasında bir haksız rekabet hâli de oluşturacaktır122.

Kamu düzenine aykırı olmama, TTK m. 32/3’te ticaret siciline tescil edilecek hususlarla birlikte, TTK m. 46/1’de ticaret unvanlarına yapılacak ekler ve 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) m. 5/1/ı’da tescil edilecek markalar için de aranan bir koşuldur123. Kamu düzeni kavramının içeriği, yer ve zamana göre değişiklik gösterebilir124. Bu değişiklikler, yasama faaliyetinden kaynaklı olabileceği gibi,

121Yarg. 11. HD, T. 29.11.1973, E. 4778, K. 4768 (Cumhur Boyacıoğlu, Ticaret Unvanı, Yayınlanmış Yüksek Lisans Tezi, Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Konya, 1995, s.

185).

122 Poroy/Yasaman, s. 534.

123 Kamu düzenine aykırılık kavramının içeriğinin belirlenmesi için, ticaret unvanı ve markalarla ilgili yapılan açıklamalardan işletme adının yapısına uygun olduğu ölçüde yararlanılacaktır.

124 Boyacıoğlu, s. 181; İlhami Güneş, 6769 Sayılı Sınaî Mülkiyet Kanunu Işığında Uygulamalı Marka Hukuku, Adalet Yayınevi, Ankara, 2018, (Anılış: Marka), s. 115.

20

toplum içerisinde genel ahlak ve adap anlayışının değişmesi ile de ortaya çıkabilir125. Bu nedenle, kamu düzenine aykırılık kavramının içeriğinin belirlenmesi oldukça güçtür126. Kamu düzenine aykırılık kavramının içeriği tespit edilirken, ülkemizde yaşayan ortalama bir vatandaşın sahip olduğu değer yargılarını ve ahlak anlayışını esas almak yerinde olacaktır127. Kamu düzenine aykırılık kavramı, dini duygulara, ahlaka ve adaba, milli ve kültürel değerlere aykırılığı da içeren üst bir kavramdır128.

Dini değerlerin ticari amaçla kullanılması, kazanç sağlamak için istismar edilmelerine veya rencide edilmelerine neden olabilir129. Bu nedenle, peygamberler ve kutsal kişilerin sahip olduğu isimler, dini ayinlerle ilgili isimler, sıkça kullanılan dini deyimler vb. ifadeleri içeren işletme adlarının, ada sahip olacak kişinin, bu adı kullanma konusunda haklı bir sebebi bulunmadığı sürece, tescil edilmemesi gerekir.

Bu husus, sadece ülkemizde çoğunluğun inandığı din için değil, bütün dinler için geçerlidir130. Dini ifadeleri içeren işletme adlarının kullanılmasını haklı gösteren sebepler, kişinin kendi adı veya soyadının bu ifadeleri içermesi veya sunduğu mal ya da hizmetin konu açısından böyle bir ifadeyi kullanmasını zorunlu kılması şeklinde olabilir. Örneğin, hac veya cami malzemeleri satan bir işletmenin işletme adında,

“hac” ve “cami” kelimelerini kullanılmasında bir haklı sebebin var olduğu kabul edilmelidir.

Ahlaka ve adaba aykırılık, toplumu ayakta tutan müşterek değerlere aykırı her türlü davranışı içermektedir131. Özellikle tarihi ve kültürel değerleri kötüleyen, çoğunluğun kötü olduğu yönünde ittifak ettiği bir hususu özendiren ifadelerin ahlaka aykırı olduğunun da kabul edilmesi gerekir132. Yargıtay da bir kararın da, suça teşvik edici, insan haklarına ve demokratik düzene aykırı, bölücülük içeren unsurları taşıyan markaların kamu düzenine; aile nizamına, yerleşik örf ve adetlere aykırı unsur taşıyan markaların da genel ahlaka aykırı markalar olarak değerlendirilmesi gerektiğini belirtmektedir133. Cinsel yaşamla ilgili ibareleri içeren işletme adlarının tescil edilmesi ise işletmenin sunduğu mal veya hizmete göre ayrıca değerlendirilmelidir. Cinsel yaşamla ilgili tüm sözcüklerin, kamu düzenine aykırılık

125 Boyacıoğlu, s. 181.

126 Boyacıoğlu, s. 181.

127 Güneş, Marka, s. 115.

128 Boyacıoğlu, s. 183.

129 Arslan Kaya, Marka Hukuku, Arıkan Basım Yayım Dağıtım İstanbul, 2006, s. 125.

130 Güneş, Marka, s. 115; Kaya, s. 125.

131 Boyacıoğlu, s. 183; Kaya, s. 125.

132 Kaya, s. 126.

133 Yarg. 11. HD, T. 08.02.2000, E. 1999/7314, K. 2000/1195 (www.kazanci.com, son erişim:

16.05.2020).

21

gerekçesi ile reddedilmesi yanlış ve toptancı bir yaklaşım olacaktır134. Yargıtay da bir kararında, prezervatif markası olarak tescil ettirilmek istenen “Kamasutra”

kelimesinin, ansiklopedik sözcüklerde seks tekniği anlamında kullanıldığını, buna karşın IV. ve VII. yüzyıllar arasında cinsel ilişki kurallarını inceleyen bir eserin adı olduğunu ve prezervatif ürününün de cinsellikle doğrudan ilişkili olması nedeni ile genel ahlakı zedeleyici nitelik taşımadığını belirtmektedir135.

Milli ve kültürel duyguları sömürmek veya incitmek amacı ile kullanılan ifadelerin de işletme adları oluşturulurken kullanılmaması gerekir. Toplumun manevi duygularını ve bu yöndeki hassasiyetlerini sömürerek kâr elde etmek amacı ile şehit olan askerlerin adlarının işletme adlarında kullanılması, bu duruma örnek olarak gösterilebilir.