• Sonuç bulunamadı

A. Tescil Edilmiş İşletme Adının Türk Ticaret Kanunu Kapsamında

4. İşletme Adına Tecavüz

Tescilli bir işletme adının ticari dürüstlüğe aykırı biçimde bir başkası tarafından kullanılması durumunda işletme adına tecavüz edilmiş olacaktır (TTK m.

52/1). İşletme adının ticari dürüstlüğe aykırı biçimde kullanımı, uygulamada daha çok iltibas489 oluşturma şeklinde gerçekleşmektedir. TTK m. 52’de yer alan koruma hükümlerinden faydalanabilmek için işletme adı sahibinin, zarar görmesi veya zarar görme tehlikesine maruz kalması şartı aranmayıp, ticari dürüstlüğe aykırı kullanımın varlığı tek başına yeterlidir490.

485 Ticaret sicil müdürünün inceleme görevi için bkz. İkinci Bölüm III. C.

486 Bkz. http://ticaretsicilgazetesi.gov.tr/sorgu.

487 Poroy/Yasaman, s. 526.

488 Poroy/Yasaman, s. 526.

489 İltibas kavramı için bkz. Üçüncü Bölüm B. 3. b.

490 Poroy/Yasaman, s. 525.

88

İşletme adına tecavüz durumuyla ilgili açıklığa kavuşturulması gereken başlıca dört husus bulunmaktadır:

Öncelikle “ticari dürüstlüğe aykırı kullanım” kavramının açıklanması gerekir.

TTK henüz tasarı halindeyken, m. 52’de yer alan “ticari dürüstlüğe aykırı kullanım”

kavramı yerine “ticaret hayatında geçerli olan dürüst uygulamalar” kavramı kullanılmıştır. Bahtiyar491, kanun tasarısının diline ilişkin eleştirilere yer verdiği makalesinde, “ticaret hayatında geçerli olan dürüst uygulamalar” kavramını “amacı ifade edemeyen, anlamı tam olarak belirlenemeyen (içeriği belirsiz), yoruma açık ve çeviri kokan” anlatımlara örmek olarak göstermektedir492. TTK tasarısı, TBMM Genel Kurulu’nda 26.11.2008 tarihinde görüşülmeye başlanmış, görüşmeler devam ederken 03.12.2008’de Millet Vekillerince verilen bir önergeyle, 52. madde de yer alan “ticaret hayatında geçerli olan dürüst uygulamalar” ibaresinin “ticari dürüstlüğe aykırı kullanım” olarak değiştirilmesi teklif edilmiş ve tasarı bu değişiklikle kabul edilmiştir493. Yasan, “ticari dürüstlük” kavramının kapsamının kanunda tanımlanmadığını, TMK m. 2’de yer alan dürüstlük kuralı ile de tam olarak örtüşmediğini, bu nedenle de “ticari dürüstlük” kavramının yorumlanmasında TMK m. 1/1 anlamında bir kanun boşluğu oluştuğunu belirtmektedir494. Yazar, TTK m. 1/2 ve TMK m. 1/2 gereği bu boşluğun giderilmesi ve ticari dürüstlüğe aykırılığın gerçekleşip gerçekleşmediğinin belirlenmesi için hâkimin, öncelikle ticari örf ve âdete göre, devamında gerek duyularsa genel örf ve âdete göre, bu da yeterli olmazsa her somut uyuşmazlığın kendine özgü şartlarını, etik kurallarını, ticari örf ve adetler ile teamülleri, TMK m. 2’deki dürüstlük kuralının ilkelerini ve ticaret hukukunun önceliklerini dikkate alarak, karar vermesi gerektiğini belirtmektedir495. Odman Boztosun/Ünal, eTTK m. 54’te yer alan “kanuna aykırı kullanım” kavramı yerine TTK m. 55’te “ticari dürüstlüğe aykırı kullanım” kavramına yer verilmesi ile ticaret unvanlarının, diğer fikri mülkiyet haklarının sahip oldukları korunma olanaklarına kavuştuğunu belirtmektedir496. Kendigelen, TTK m. 52’de yer alan “ticari dürüstlüğe aykırılık” kavramının uygulamada eTTK m. 54’te yer alan “kanuna aykırılık”

491 Yazar, TTK Tasarı Komisyonunda Türkiye Barolar Birliği’ni temsilen komisyon üyesi sıfatıyla görev almıştır.

492 Mehmet Bahtiyar, “Türk Ticaret Kanunu Tasarısı’nın Dili ile Bazı Hükümlerinin Değerlendirilmesi”, Türkiye Barolar Birliği Dergisi, S. 61, 2005, s. 47-106, (Anılış: Tasarı), s. 57.

493 Mustafa Yasan, “TTK M. 52’ye Göre “Ticari Dürüstlüğe Aykırılık” Şartının İncelenmesi”, Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. XXI, S. 2, 2013, s. 193-194.

494 Yasan, s. 213-215.

495 Yasan, s. 223-224.

496 Odman Boztosun/Ünal, s. 399.

89

kavramından daha geniş yorumlanacağını belirtmektedir497. Şener, ticari dürüstlüğe aykırılığın kanuna aykırılıktan daha geniş bir kavram olduğunu, işletme adının ticaret ve sanayideki dürüst uygulamalara yaraşır şekilde kullanması gerektiğini, ticaret ve sanayideki dürüst uygulamalara aykırı kullanımın ise, daha önce tescil edilmiş bir işletme adının sağladığı tanınmışlıktan yararlanmak amacıyla, başka bir işletme sahibi tarafından orta düzeydeki kişilerin kolaylıkla ayırt edemeyeceği benzer bir işletme adının seçilmesi ve kullanılması şeklinde ortaya çıkacağını belirtmektedir498. Biz ise, “ticari dürüstlüğe aykırı kullanım” kavramının kapsamına TTK’de yer verilmemiş olmasının, TMK m. 1 anlamında bir kanun boşluğu olarak nitelendirilemeyeceğini düşünmekteyiz. TTK m. 52 gerekçesi açık bir şekilde, ticaret unvanının korunması açısından “kanuna aykırılık” kavramının yetersiz kaldığını, bu nedenle de marka, patent, endüstriyel tasarım ve eser sahibine tanınan hakların tanınmasının amaçlandığı belirtilmiştir. Bu nedenle “ticari dürüstlüğe aykırılık”

kavramının, kanuna, ticari örf ve âdete, TMK m. 2 anlamında dürüstlük kuralına ve tacirler açısından TTK m. 18/2’de yer alan basiretli bir iş adımı gibi hareket etme zorunluluğuna aykırılığı da içerisine alacak şekilde geniş yorumlanması durumunda, gerekçede dile getirilen amaca ulaşılmış olacaktır.

Açıklığa kavuşturulması gereken ikinci husus, TTK m. 52 anlamında işletme adına tecavüzün hangi durumlarda ortaya çıkacağıdır. Öğretide konuyla ilgili iki farklı görüş bulunmaktadır. Birinci görüşe göre, eTTK m. 54’de (TTK m. 52) yer alan koruma hükmü sadece, tescilli bir ticaret unvanının daha sonra haksız bir şekilde, başkası tarafından yine ticaret unvanı olarak kullanıldığı durumlarda uygulanacaktır499. İkinci görüşe göre ise, TTK m. 52’de yer alan koruma hükmünün kapsamına, tescilli işletme adının ticari dürüstlüğe aykırı olarak her türlü kullanımı (işletme adının aynının veya benzerinin işletme adı, ticaret unvanı, marka, internet alan adı, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (FSEK) anlamında eser ya da eserin önemli bir parçası olarak kullanılması) girecektir500. İşletme adına tecavüz genellikle, işletme adının aynının veya karıştırılmaya yol açacak şekilde benzerinin ticaret unvanı, marka veya internet alan adı olarak kullanılması şeklinde gerçekleşmektedir.

497 Kendigelen, s. 62.

498 Şener, İşletme, s. 548.

499 Gül Okutan, “Ticaret Unvanı ve İşletme Adı”, 40. Yılında Türk Ticaret Kanunu, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayını, İstanbul, 1997, s. 19, (naklen Çağlar/Özdamar, s. 141).

500 Ayhan/Özdamar/Çağlar, s. 305-306; Mehmet Emin Bilge, “Marka ve Ticaret Unvanı Arasındaki İltibas”, Ticaret ve Fikri Mülkiyet Hukuku Dergisi, C. I, S. 2, 2014, (Anılış: İltibas), s. 9;

Çağlar/Özdamar, s. 141.

90

TTK m. 52 gerekçesinde de, 6762 sayılı Kanunun 54. maddesinin unvan sahibinin korunması yönünden yetersiz olduğu, yapılan değişiklik ile unvan sahibine diğer hak sahiplerine (marka, endüstriyel tasarım, patent, fikir ve sanat eserleri) tanınan hakların verildiği belirtilmektedir. TTK m. 52’de yer alan koruma hükmünün kapsamının, işletme adının aynının veya karıştırılmaya yol açacak şekilde benzerinin sadece yine işletme adı olarak kullanılması şeklinde dar olarak yorumlanması, hükmün öngörülmesindeki amaca ulaşmayı da imkânsız hale getirecektir. Biz de, açıklanan nedenlerle TTK m. 52’de yer alan koruma hükmünün kapsamının, işletme adının ticari dürüstlüğe aykırı her türlü kullanımı içine alacak şekilde geniş yorumlanması gerektiği görüşündeyiz.

Açıklığa kavuşturulması gereken üçüncü husus, işletme adına tecavüzün varlığından bahsedebilmek için işletmelerin iştigal konularının aynı veya benzer olması şartının aranıp aranmayacağıdır. Baştuğ/Erdem, işletme adına tecavüzün aynı alanda iş yapan işletmeler arasında söz konusu olabileceğini, branş ve uğraşı alanı farklı olan işletmelerin aynı işletme adını kullanabileceklerini belirtmektedir501. Bilge, farklı sektörlerde faaliyet gösterip, ürettiği mallar veya sunduğu hizmetler farklı olan işletmelere ait işletme adlarının esasen karıştırılma tehlikesi oluşturmadıklarını, fakat işletme adının belirli bir tanınmışlık seviyesine ulaşması durumunda, farklı sektörlerdeki kullanımın da, tek başına karıştırılma tehlikesini ortadan kaldırmaya yetmeyeceğini belirtmektedir502. Yazar, işletme adı belirli bir tanınmışlık seviyesine ulaşmış ve bu tanınmışlık seviyesi nedeniyle işletme adının farklı sektörlerdeki kullanımı da haksız kazanç sağlanmasına, itibara veya ayırt ediciliğe zarar verme sonuçlarını doğurabilecekse yine TTK m. 52’ye aykırılık oluşturacağı görüşündedir503. Çağlar/Özdamar ise ayırt ediciliğin geniş anlamda yorumlanması gerektiğini, işletmelerin iştigal konularının farklı olmasının iltibas tehlikesini azaltmasına karşın tamamen ortadan kaldırmadığını belirtmektedir504. Yargıtay da, ticaret unvanları arasında tecavüzün varlığından söz edebilmek için bazı kararlarında faaliyet sahalarının aynı olması zorunluluğunun aranmayacağına hükmederken505 diğer bazı kararlarında faaliyet sahalarının aynı olması gerektiğine

501 Baştuğ/Erdem, s. 113.

502 Bilge, Karıştırılma tehlikesi, s. 97.

503 Bilge, Karıştırılma tehlikesi, s. 97-98.

504 Çağlar/Özdamar, s. 125.

505Yarg. HGK, T. 12.12.2007, E. 2007/11-965, K. 2007/961; Yarg. 11. HD, T. 14.10.2008, E.

2007/8127, K. 2008/11151; Yarg. 11. HD, T. 09.04.2002, E. 2002/342, K. 2002/3318; Yarg. 11. HD, T. 01.11.2004, E. 2004/828, K. 2004/10546 (www.kazanci.com, son erişim: 16.05.2020).

91

hükmetmiştir 506. İşletme konusu, gerçek kişi tacirler ve tüzel kişi tacirler için ticaret siciline, esnaflar için ise esnaf ve sanatkârlar siciline tescil edilmesi gereken hususlar arasında yer almaktadır. Her işletmenin iştigal konusu işletme tescil edildiği andan itibaren belirlidir. Fakat işletme konusunun daha sonra değiştirilmesi ve işletme sahibinin işletme adı belirlenirken tescil ettirdiği konular dışındaki konulara da el atması mümkündür. Ayrıca işletme adında yer alan “otel”, “lokanta”, “imalathane”

gibi işletmenin faaliyet konusunu gösteren kelimeler ayırt edici nitelik taşımamaktadır 507 . Bu nedenle, işletme adının sadece işletme konusu ile özdeşleştirilerek ayırt ediciliğin dar anlamda yorumlanmasının, işletme adının korunmaya değer görülen özellikleri ile uyuşmayacağı görüşündeyiz. Ayırt ediciliğin dar anlamda yorumlanması uygulamada, işletme adı belirleyecek işletmelerin iştigal konuları farklı ise aynı işletme adını kullanabilecekleri şeklinde bir yoruma da neden olacak ve daha sonra işletme konusunu değiştirecek işletmeler açısından yeni uyuşmazlıklar ortaya çıkacaktır.

Üzerinde durulması gereken son husus ise TTK m. 52’de yer alan koruma hükümlerinin hangi tür kullanımlarda uygulanabileceğidir. İşletme adının korunması açısından TTK m. 52’nin uygulanabilmesi için, işletme adının aynının veya karıştırılmaya neden olacak kadar benzerinin bir başkası tarafından ticari dürüstlüğe aykırı şekilde bir tanıtma işareti olarak (işletme adı, ticaret unvanı, marka, internet alan adı, FSEK anlamında eser ya da eserin önemli bir parçası) kullanılması gerekir.

Örneğin, haklı olarak kullanılan işletme adının bir başkası tarafından marka olarak kullanılması, işletme adına tecavüz oluşturacaktır. Benzer şekilde haklı olarak kullanılan işletme adına, bir sinema eserinde, bir dizi filmde veya bir reklamda kullanmak da işletme adına tecavüz oluşturacaktır. İşletme adının bir başkası tarafından alay etmek, aşağılamak için kullanılması durumu ise TTK m. 52’nin uygulama alanına dâhil olmayacaktır508.

506 Yarg. 11. HD, T. 07.04.2009, E. 2007/9569, K. 2009/4223; Yarg. 11. HD, T. 23.06.2005, E.

2004/9598, K. 2005/6674 (www.kazanci.com, son erişim: 16.05.2020).

507 Bilge, Karıştırılma tehlikesi, s. 97.

508 Bilge, İltibas, s. 9.

92

5. İşletme Adına Tecavüz Durumunda Açılabilecek Davalar ve Hukuki