• Sonuç bulunamadı

İşletme Adının İflas Masasına Dâhil Olması

İflasa tâbi kişiler kural olarak tacirlerdir454. İflasa tâbi olan kişiler, gerçek kişi tacirler, ticaret şirketleri, amacına ulaşmak için ticari işletme işleten dernek ve vakıflar, tacir sayılanlar ve tacir gibi sorumlu olanlardır455. Kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümlerince yönetilmek ve ticari işletme işletmek üzere devlet, belediye, il özel idaresi, köy ve diğer kamu tüzel kişileri tarafından kurulan kurum ve kuruluşlar ile kamuya yararlı dernekler ve gelirinin yarısından fazlasını kamu görevi niteliğindeki işlere harcayan vakıflar tacir sayılmamakla birlikte, bunlar tarafından işletilen işletmelerin kendileri tacir olup iflasa tâbidirler456. İflasa tâbi olanlar arasında sayılanlardan tacir gibi sorumlu olanlar, işletme adı kullanamayacakları için bu başlık altında yapacağımız açıklamalara dâhil olmayacaklardır. Esnaflar ise tacir olmadıkları için, zaten iflasa tâbi olamazlar.

İflasın açılması ile birlikte, müflisin haczedilebilen tüm mal, hak ve alacaklarının oluşturduğu topluluğa “iflas masası” denir457. İşletme adı da, işletmenin malvarlığına dâhil bir unsur olduğundan, iflasın açılması ile birlikte diğer mal ve haklarla birlikte iflas masasına dâhil olacaktır.

454 Atalı/Ermenek, s. 267.

455 Atalı/Ermenek, s. 267-268.

456 Atalı/Ermenek, s. 267.

457 Atalı/Ermenek, s. 292.

81

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

İŞLETME ADININ HUKUKEN KORUNMASI I. GENEL OLARAK İŞLETME ADININ KORUNMASI

İşletme sahibi tarafından kullanılan işletme adı, işletmenin ürettiği mallar veya sunduğu hizmetlerin müşteriler tarafından beğenilmesi ve tercih edilmesi ile birlikte belirli bir tanınmışlık seviyesine ulaşır. Özellikle bu durumda, elde edilen tanınmışlıktan yararlanıp haksız kazanç elde etmeye çalışanlar da olacaktır. İşletme adının haksız kullanılmasını engellemek için, hukukumuzda bazı koruma hükümlerine yer verilmiştir. Bu koruma hükümlerinden en önemlisi TTK m. 53’te yer almaktadır. TTK m. 53’te yapılan atıftan dolayı ticaret unvanlarının korunması için öngörülen TTK’nin 50.,51. ve 52. maddeleri, tescil edilmiş işletme adları için de uygulanacaktır. İşletme adının korunması için, TTK’de yer alan özel koruma hükümlerinin yanında, hukukumuzda yer alan diğer bazı hükümlerden de yararlanılması mümkündür. İşletme adının korunması için, TTK’de yer alan özel koruma hükümleri dışında yararlanılabilecek düzenlemelerin başında haksız rekabet hükümleri yer almaktadır. Tescil edilmiş olsun veya olmasın kullanılan tüm işletme adlarının korunması için, TTK’nin 54 ilâ 63. maddeleri arasında yer alan haksız rekabet hükümlerinden yararlanılabilir458. Ayrıca şartların varlığı hâlinde, TMK m.

26’da yer alan adın korunması hükümleri 459 ve SMK’de yer alan markanın korunması hükümlerinin işletme adının korunması için uygulanabilmesi de mümkündür.

Hirş, işletme adının işletmeyi, ticaret unvanının ise işletmeyi işleten kişiyi belirtmesi nedeniyle ticaret unvanının korunmasına ilişkin TTK’de yer alan hükümlerin işletme adı için uygulanamayacağı görüşündedir460. Bu görüşe rağmen, eTTK’de işletme adlarının korunması için, ticaret unvanının korunması için öngörülen hükümlerden yararlanılacağı yönünde düzenlemelere yer verilmiştir.

Hirş’in görüşünü, eTTK’nin yürürlüğe girmeden önceki döneme ait olması ve o dönemde yürürlükte bulunan Ticaret Kanunu’nda işletme adının korunmasına

458 Poroy/Yasaman, s. 380; Hayrettin Çağlar, Mehmet Özdamar, “Ticaret Unvanının Korunması”, Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. XVI, S. 2, 2006, s. 119-150, s. 128; İlhami Güneş, Uygulamada Fikri ve Sınai Mülkiyet Hakları ve Haksız Rekabet Davaları, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2018, (Anılış: Rekabet), s. 37.

459 Ayhan/Özdamar/Çağlar, s. 314; Zevkliler/Acabey/Gökyayla, s. 390; Akipek/Akıntürk/Ateş, s. 435;

karşıt görüş için bkz. Bilge, Karıştırılma tehlikesi, s. 31-32.

460 Hirş, s. 152.

82

yönelik özel bir düzenleme bulunmaması durumlarını göz önüne alarak değerlendirmek gerekir. Kaldı ki, yazar eTTK’nin hazırlanmasında büyük bir rol üstlenmiştir. Açıklanan nedenlerle, eTTK’de işletme adının korunması için özel koruma hükümlerinin yer almasında, Hirş’in yukarıda yer verdiğimiz görüşünün etkili olduğunu düşünmekteyiz. Karayalçın, işletme adının ticaret unvanının bir eki olarak tescil edilmesi hâlinde ticaret unvanının sağladığı korumadan yararlanacağını, ticaret unvanının eki olarak tescil edilmediği durumlarda ise haksız rekabet hükümleri ile korunabileceğini belirterek, TTK’de işletme adının korunmasına ilişkin ayrı bir düzenlemeye yer verilmesini eleştirmektedir 461 . Biz ise bu görüşe katılmamaktayız. Ticaret şirketleri, tek bir ticaret unvanı altında ticaret yapmalarına karşın genellikle birden fazla ticari işletmeye sahiptirler ve her bir ticari işletmeye ait işletme adının ticaret unvanının eki olarak tescil edilmesi mümkün değildir. Ayrıca esnaflar tarafından kullanılan işletme adının ticaret unvanının bir eki olarak tescil edilmesi de mümkün değildir, çünkü esnaflar ticaret unvanı kullanamazlar. O hâlde işletme adının korunmasına ilişkin TTK’de yer alan düzenlemenin isabetli olduğunun kabulü gerekir.

Tescil edilmiş işletme adlarının TTK’de yer alan özel koruma hükümleri yanında haksız rekabet hükümleri ile korunabilmesi hususu öğretide tartışmalıdır.

Şener, tescil edilmemiş işletme adları için TTK m. 54/1/a/4 hükmünün uygulanabileceğini, tescil edilmiş işletme adları bakımından ise özel koruma hükümlerine yer verildiği için haksız rekabet hükümlerinden yararlanılamayacağını belirtmektedir462. Bilge, konuyla ilgili düzenlemelerin yarışma içerisinde olduğunu ve tescilli işletme adı sahibinin, TTK m. 52 kapsamında koruma talep edebileceği gibi haksız rekabet hükümleri ve TMK m. 26’da yer alan adın korunması hükümlerine de başvurabileceği görüşündedir463. Nomer Ertan, tescil edilmiş işletme adı için TTK’de yer alan özel koruma hükümleri ile haksız rekabet hükümlerinin birlikte ve yan yana ya da bağımsız olarak uygulanmasının mümkün olamayacağını, hak sahibinin sadece işletme adının korunmasına yönelik özel hükümlerden yararlanabileceğini ancak Türk Hukuku’nda haksız rekabet hükümleri ile özel koruma hükümlerinin kümülatif olarak uygulanacağı görüşü kabul edildiği için bu durumun mümkün olduğunu belirtmektedir464. Yargıtay da, tescilli markalar

461 Karayalçın, s. 398.

462 Şener, İşletme, s. 625-626.

463 Bilge, Karıştırılma tehlikesi, s. 27.

464 Nomer Ertan (Ülgen/Helvacı/Kendigelen/Kaya/Nomer Ertan), s. 544-545.

83

hakkında haksız rekabet hükümleri yerine kendi özel hükümlerinin uygulanması gerektiği yönünde bir karar vermişken465, daha sonraki bir kararında, aynı eylemle birden fazla yasa ile korunmakta olan hakların ihlali iddiasının varlığı hâlinde, hakların yarışması hâlinin söz konusu olmayıp, hakların yığılması durumunun mevcut olduğuna hükmetmiştir466 . Haksız rekabete ilişkin TTK m. 55/1/a/4 gerekçesinde “6762 sayılı Kanun hükmü, başkasının “ad, unvan, marka, işaret gibi tanıtma vasıtaları ile iltibasa meydan verebilecek surette, ad, unvan, marka, işaret gibi tanıtma vasıtaları” cümle parçasına yer vermiştir. Oysa anılan ayırt edici işaretlere ilişkin karıştırılma koşul, hüküm ve sonuçlarıyla birlikte kendi özel kanun hükmünde kararnamelerinde, yani MarkKHK’da, EndTasKHK’da, CoğİşKHK’da ve unvanla ilgili olarak TK’da ayrıntılı bir şekilde düzenlenmiştir. Burada tekrar edilmeleri hem gereksizdir hem de yorum güçlüklerine sebep olmaktadır. Anılan cümle parçalarının burada yer almaları, haksız rekabete ilişkin hükümlerin fikrî mülkiyete ilişkin düzenlemelerde kümülatif uygulanması yönünden de gerekli görülmez.” açıklaması yer almaktadır. Düşüncemize göre, işletme adının