• Sonuç bulunamadı

İŞGÜCÜ PİYASASININ İZLENMESİ VE KURUMSALLAŞMA

İNCELENMESİ

A- İŞGÜCÜ PİYASASININ İZLENMESİ VE KURUMSALLAŞMA

İşgücü piyasasını kurumsallaşma açısından ele aldığımız bu bölümde, kurumsal alt yapı eksikliğinin bu piyasanın izle-nebilirliğine ilişkin önemli sorunlar yaratmış olduğunu vur-gulamak gerekir. Kurumsallaşma açısından önemli bir adım sayılabilecek Devlet planlama Teşkilatı'nm (DPT) kurulmasıy-la Türk işgücü piyasası da izlenmeye başkurulmasıy-lanmıştır. Ancak bu konuda, kurumlar düzeyindeki tartışmalar oldukça yoğun-dur. Bu tartışmalar başlıca üç kurum etrafında yoğunlaşmış-tır. Bunlar Devlet Planlama Teşkilatı, Devlet İstatistik Enstitü-sü (DİE) ve İş ve İşçi Bulma Kurumudur (İİBK). Şimdi bunları ayrı ayrı ele alarak işgücü piyasasının izlenmesine ilişkin so-runları, bu piyasadaki kurumsallaşma sorunu çerçevesinde ortaya koymaya çalışalım.

1- DEVLET PLANLAMA TEŞKİLATININ ROLÜ Türkiye'de işgücü piyasası 1963'de planlı döneme giril-mesiyle birlikte izlenmeye başlanmıştır ve bazı tahmin yön-temleriyle veriler elde edilmiştir. Bu veriler o zamana kadar DİE' nin nüfus sayımlarından elde edilmiş sonuçlara dayan-dırılmıştır. Planlarda işsizlik açık ve görülebilir nitelikleriyle olmaktan çok, yapısal, düşük gelir, marjinal faaliyet ve ülke-nin milli gelirine büyük katkı yapmayan istihdam şekilleri olarak ele alınmıştır. Üçüncü planda DPT bir kavram değişik-liği yaparak işsizlik oram değil de bir "işgücü fazlası oranı"

adı altında farklı nitelikteki işsizliklerin toplamını yayınlama-ya başlamıştır. DPTnin yayınlama-yayınlamış olduğu işgücü fazlası oram işsizliğin bir göstergesi olmaktan çok, emeği yeterince değerlendirilmeyen işgücünün tahmin edilmesi ve yatırımla-rın buna göre yapılmasına yöneliktir. Amaç Türkiye için bir

68

açık işsizlik26 oranı vermek değil, nüfus ve milli gelir bügileri-ni kullanarak işgücü potansiyelibügileri-nin kullanım seviyesine ait tahminler yapmaktır.

İstatistik verilerin yetersiz ve düzensiz olduğu işsizlik si-gortasının bulunmadığı Türkiye'de işsizliğin boyutlarının nasü belirlendiği ve DPT'nin tahmin yöntemleri daima tartış-ma konusu olmuştur. Tahminlerde bazı yanütartış-malann olabüe-ceği ve gerçekleri saphrabüeolabüe-ceği kaygısı ve en önemlisi tah-min yöntemiyle elde edüen verilerin uluslararası standartlara uymadığı eleştirileri yoğunluk kazanınca, DİE tarafından yü-rütülmesine karar verilen Hane Halkı İşgücü Anketlerinin (HHİA) uluslararası standartlara uygun olarak yapılmasına karar verilmiştir:

2- DEVLET İSTATİSTİK ENSTİTÜSÜNÜN ROLÜ Hane Halkı İşgücü Anketlerinin başlatılması Türki-ye'deki işgücü piyasasının kurumsal nitelik kazanması için önemli bir adım olarak görülebilir, işgücü piyasasının kurum-sal bir nitelik kazanması izlenebilirliğini kolaylaştırır, piyasa-daki gelişmelerin doğru olarak tespit edilmesini ve en önemli-si uluslararası standartlarda sonuçlar elde edilmeönemli-sini sağlar.

1966 yümda başlatılan ve deneme niteliğinde olan Hane Halkı işgücü Anketlerini 1967,1968 ve 1969 anketleri izlemiş-tir. Türkiye genelinde sonuçlar vermekten uzak olan bu an-ketler sadece bir başlangıç oluşturması açısından büe önemli bir adım olarak kabul edilmelidir. 1960'lı ydlarda kurumsal-laşma açısından oldukça fakir bir yapı sergüeyen Türk işgücü piyasasında, istatistik verilere duyulan gereksinim gün

geç-26 Açık işsizlik "belli bir yaşı geçmiş ve belli bir dönemde işsiz olup, çalışmaya hazır ve iş arayan kişiler" olarak tanımlanmaktadır.

(UÇÖ (1984: 56). Uluslararası İstatistiklerde yer alan işsizlik oranla-rı açık işsizlik oranlandır ve önüne herhangi bir sıfat gelmediği sü-rece işsizlikten anlamamız gereken de açık işsizlik olacaktır.

tikçe daha büyük önem kazanmıştır. 1973-1974 yıllarında tek-rar gündeme gelen Hane Halkı İşgücü Ankaetleri esas olarak 1982 yılında yeniden programa alınarak nüfusu 10 000'den fazla 47 yerleşim yerinde uygulanmış ve ilk defa 1985 yılında Türkiye genelinde bir anket yapılmıştır.

Uluslararası seviyede karşılaştırma ve değerlendirmelere olanak veren nitelikte bir işgücü piyasası bilgi sisteminin ek-sikliğini giderebilmek için "işgücü piyasası enformasyon siste-mi" kurma projesi 17 Nisan 1988 tarihinde resmi gazetede ya-yınlanarak onaylanmıştır. Bu proje çerçevesinde üç ayda bir düzenli yaymlanacak işgücü arz ve işgücü talebi istatistikleri gereğinin üzerinde durulmuştur. Üç aylık hanehalkı ve işyer-leri anketişyer-leri konusunda araştırmalarla ilgili istatistikişyer-lerin alan uygulamasından en geç üç ay sonra yaarlanmaya hazır olacak şeklide bilgi derleme işleminin hızlandırılması gereği düşünülmüştür.

1990 yılından itibaren ise Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı içinde yer alan İşgücü Piyasası Enformasyon Siste-mi Projesi kapsamında UÇÖ'nün de katkılarıyla HHİA'lerinin kırsal ve kentsel yerlerde ayn ayrı her yılın Nisan ve Ekim ay-larının 4. haftası refereans a lınarak yapılmasına karar verilmiş ve böylece yeni bir yapılaşma oluşturulmuştur. Tanımlar UÇÖ'nün kabul ettiği tanımlardır, verilerin hem zaman için-de kendisiyle karşılaştınlabilir, hem için-de uluslararası verilerle kıyaslanabilir nitelikte olmasına özen gösterilmiştir. Daha çok evrensel bir açık işsizlik ölçümüne duyulan gereksinimin bir ürünü olan bu anketlerde Türkiye'nin gerçekleri göz ardı edil-memiş ve eksik istihdam27 ve marjinal çalışanlara28 da ayrı ayn yer verilmiştir.

27 Eksik istihdam DİE tarafmdfan ekonomik nedenlerle 40 saatten az çalışanlar, gelir azlığı nedeniyle ve esas mesleğinde çalışmadığı için iş arayanlar olarak tanımlanmıştır (DİE 1991:186)

28 Marjinal çalışma tanımı ise şöyle yapılmıştır "referans döneminde bir iktisadi faaliyette olmalarına rağmen, para veya mal karşılığı

70

İşgücü piyasasının izlenmesinde önemli bir rol oyna-yan diğer bir kurum ise İş ve İşçi Bulma Kurumudur.

3- İŞ VE İŞÇİ BULMA KURUMUNUN ROLÜ

Gelişmiş tüm ülkelerde iş bulma kurumlan işsiz sayısı-nın tespitinde önemli bir rol oynamaktadır. Birinci bölümde Avrupa işgücü piyasasını ele alırken işsizlik sigortasının işgü-cü piyasasını izlemede oynadığı rolü ortaya koyduk . Bir ben-zerlik kuracak olursak Türkiye'de işsizlik sigortası sisteminin olmayışı hem işgücü piyasasının izlenmesini olanaksız kü-makta hem de işsizliğin ekonomik ve sosyal boyutlu sorunla-rını ağırlaştırmaktadır.

Avrupa Birliğine üye olma hedefinden hiç ayrümayan Türkiye açısından bugüne kadar işsizlik sigortası mekaniz-masının sisteme yerleştirilmemiş olması nasü açıklanabilir?

Bu sorunun yanıtı endüstri ilişkleri içindedir. Endüstri ilişküeri açısından bakıldığında ücretli statüsünden uzaklaşıl-dığmda gerek işsizlik gerekse ücret oluşumunu iktisadi açı-dan ele almak güçleşmektedir. Zira rekabetçi bir piyasada üretime katılan her faktör kendi marjinal katkısı kadar ödül-lendirilir. Emek faktörü ise emeğin marjinal verimliliğine eşit bir ücret elde eder. İstihdam edilmiş nüfusun veya çalışanla-rın üretime ve sonuçta milli gelire katkıda bulunup bulunma-dıklar önem taşımaktadır. Ücretli çalışma statüsünden uzak-laşıldıkça emeğin marjinal verimliliğine eşit bir ücret elde etmesi kuralından da uzaklaşılmakta ve üretime hiç katkısı ol-madığı halde çalışanların da varlığı kabul edilmektedir. Üc-retli çalışma statüsünün ağırlıklı bir paya sahip olduğu

eko-herhangi bir işte çalıştınız mı sorusuna hayır, fakat ücretli veya üc-retsiz bir saat bile olsa çalıştınız mı sorusuna evet diyenleri kapsa-maktadır. (DİE 1991: 186) Ancak resmi olmayan bazı bulgular ve gözlemler, özellikle büyük kentlerde düşük gelirle resmi sektörler-de çalışanların mesai dışında da marjinal sektörlersektörler-de çalıştıklarını göstermektedir.

nomik yapılarda işçi-işveren ilişkilerinin resnıi (formel) bir alanda oluşması kolaylaşmaktadır. Dolayısıyla çalışanların bazı sosyal hakları elde etmesi açısından uygun platformlar doğmakta, diğer bir deyişle örgütlenme ve dolayısıyla ku-rumsallaşma daha kolay oluşabilmektedir. Kurumsal olmaya yatkm bir endüstri ilişkisi içinde işsizlik sigortası gibi çalışan-ların sosyal hakçalışan-larına yönelik taleplerin kabul görmesi ve ha-yata geçirilmesinde çok fazla engel yoktur.

Oysa Türkiye genelinde ücretli statüde çalışanlar -%35'dir.29 ve istihdamın sektörel dağılımında tarımsal istih-dam %39.5 üe önemli bir paya sahiptir. 1997 HHIA'leri verile-rine göre toplam olarak 22 359 000 olan işgücünün 11 345 000'i kırsal kesimdeki işgücünü oluşturmaktadır. Bunlardan 10 865 000'i istihdam edilmiştir. Bu yapılaşma içinde kırsal ke-simdeki çalışma statülerinin dağılımı aşağıdaki tabloda yer al-maktadır:

TABLO 3

TÜRKİYE'DE KIRSAL KESİMDE İSTİHDAMIN ÇALIŞMA STATÜLERİ ARASINDAKİ DAĞILIMI (1997)

Yukarıdaki tablodan anlaşüdığı gibi yevmiyeli, ücretsiz aile işçisi ve kendi hesabına çalışanlar toplam istihdam içinde yaklaşık %80'nini oluşturmaktadır. Tarımsal istihdamda

çalı-29 Aynı oranlar endüstrileşmiş ülkelerde % 80 dolaylarındadır

Ücretli-maaşlı Yevmiyeli

Kendi Hesabına Çalışanlar Ücretsiz aile işçüeri

İşveren

1 625 000 1 016 000 3 736 000 4 205 000 .. 284 000 KAYNAK: HHIA 1997

72

şıyor gözüktüğü halde üretime ekonomik boyutuyla hiç bir katkıda bulunmayan gizli işsizler vardır. Kendi hesabma çalı-şanlar ve ücretsiz aüe işçüerinin çalışmaları ücret üe koşullu değildir. Kırsal kesimdeki çalışma sorunlarının başında çalış-manın sosyal güvenlik boyutu gelmektedir.

Ücretli-maaşlı çalışma statüsü kentsel yerlerde yoğunlaşt-maktadır. Toplam 7 509 000 ücretli-maaşh çalışandan 5 905 000'i kentsel yerlerdedir ki bu yaklaşık %75-80 dolaylarında-dır. Bu anlamda endüstri üişküerinin varlığından söz edebü-memize rağmen düşük ücretler-eksik istihdam sorunları ile kırsal kesimden kentsel yerlere niteliksiz işgücü göçü kentsel yerlerde sorun olmaya devam etmektedir.

B- SOSYAL GÜVENLİK SİSTEMİ VE