• Sonuç bulunamadı

AVRUPA İŞGÜCÜ PİYASASININ KURALLI OLMASI İLE SERBESTLEŞTİRME

AVRUPA İŞGÜCÜ PİYASASINDA KURUMSALLAŞMA

C- AVRUPA İSTİHDAM HİZMETLERİ 15

VI- AVRUPA İŞGÜCÜ PİYASASININ KURALLI OLMASI İLE SERBESTLEŞTİRME

POLİTİKALARININ KARŞI KARŞIYA GELMESİ Avrupa işgücü piyasasmdaki yüksek sosyal koruma sis-temi ekonomik büyümeye bir engel teşldl ediyor mu? Yoksa işgücü piyasasının etkin işlerliğini sağlayan vazgeçilmez bir sistem mi oluşturuyor? Bu soru politika düzeyinde baküdığı zaman farklı, kurumsallaşma açısından baküdığında farklı olarak değerlendirilebilir.

Kurallı piyasa tartışmalarında geleneksel yaklaşım kural-ların katılık yarattığıdır veya diğer bir deyişle işgücü piyasası-nın etkin işlerliğine bir engel oluşturduğudur. (OECD 1986a ,ve OECD 1986b).

Mikro düzeyde baküdığında, işgücü piyasasmm kuralla-ra bağlı olması, esnek piyasalakuralla-ra mal üreten firmanın kapasi-tesini sınırlamaktadır. Toplu sözleşmelerle veya yasalarla be-lirlenmiş minimum çalışma koşullan firma için veri kabul edilmektedir. Bu durumda firma değişken dışsal piyasalara uyum sağlamakta zorlanmaktadır, örneğin esnek çalışma sa-atlerinin uygulanması ve buna bağlı olarak esnek ücret siste-minin uygulanması veya süreli iş kontratlannın nasıl düzen-leneceği konularında belli kurallara geçiş tam olarak yapümamıştır, bu konular Avrupa düzeyinde hala tartışma konusudur.

Makro düzeyde baküdığında ise yasal düzenlemeler üc-retin sektörler arası talep değişimlerine yanıt vermesine engel olmaktadır ve sonuçta emek yanlış tahsis edilmektedir. Neo-liberal görüşe göre sadece doğru fiyatlar16 piyasayı temizler.

Dolayısıyla piyasa koşullarının yerine gelmesi emeğin fiyat ve miktar uyumunu sağlayacaktır. (Heldman ve diğerleri 1981).

16 Burada doğru fiyat kavramından kastedilen rekabetçi piyasada oluşan fiyattır.

54

Sosyal mevzuatı geleneksel olarak esnek olan İngiltere iş-gücü piyasası, serbest piyasa özelliğini taşımaktadır. İngilte-re'de işgücü piyasasını yöneten az sayıdaki kurallar sosyal ve ekonomik güçlerden daha az bir etkiye sahiptir. Standart is-tihdam modelleri yasal düzenlemelere kaynak oluşturacak kadar benimsenmiştir. Diğer bir deyişle kuralsız piyasa işle-yişi yasalara model oluşturmaktadır. (YVedderburn 1990)

Oysa ki Almanya'da mevzuat bireysel istihdamı şekillen-diren ve kurallara bağlayan bir rol oynamaktadır. (VVedder-burn 1990) . Almanya'da son derece korumalı bir işgücü pi-yasası hakimdir ve serbestleştirme politikaları kanun ve kuralların rolünü değiştiren temel bir araç olarak ele alınmak-tadır. (Hayek 1960 ve 1973)

İngiltere ve Almanya örnekleri kuralları neyin yönlendir-diğini veya şekillendiryönlendir-diğini çarpıcı bir biçimde ortaya koy-maktadır. Ancak Avrupa perspektifinde piyasa şeklinden ba-ğımsız olan ve ortak bir politika olarak benimsenmiş bir refah devleti anlayışı vardır. Bu çerçevede gelişen iş yasaları sosyal güvenlik kuralları ile tamamlanmaktadır. Böylece geli-rin bir kısmı işgücü piyasasmdan bağımsız olarak güvence al-tına alınmaktadır.

İşgücü piyasasının kurallı mı yoksa kuralsız mı olması tartışmasında bugün Avrupa düzeyinde gelinen noktada bir yeniden kurallaştırmadan söz edilmektedir. Yeniden kural-laştırmadan kastedilen, varolan yasal ve kurumsal düzenle-meleri, bireysel özgürlüğün ve refahın arttırılması ve toplu ekonomik güvencenin ve katılımın sağlanması doğrultusun-da, yeniden oluşturmaktır. Böyle bir reformun oluşturulma-sında Avrupa'da öngörülen iki temel konu vardır: Bunlar yasal koruma alanı oluşturmak ve işgücü piyasası satandart-lannı belirlemektir. Şimdi bunları tanımlayalım:

Yasal koruma alanı oluşturmak: Geleneksel iş kanunla-rı çalışanlakanunla-rın korunmalakanunla-rım belli kurallara bağlamıştır. Bu kurallar belirli istihdam kriterlerinin tanımlanmasıyla oluş-muştur. Diğer bir deyişle çalışanlann sosyal güvenlik

kapsa-mında olmalarının itaat ve ekonomik bağımlılık gibi belli kural-ları vardır.

Oysa ki yeni teknoloji şekillerinde ve işgücü piyasası or-ganizasyonunda daha geniş korumalardan söz edilmektedir.

Burada sosyal güvenlik kapsamının, serbestleştirme politika-ları çerçevesinde yeniden tanımlanması söz konusudur. Çalı-şanların yasal korunması alanının serbestleştirme etkisiyle farklı tanımlanması kuralların hala geçerli olduğu işgücü pi-yasası için bir çelişki olarak da yorumlanabilir. Ancak çalışan-ların korunmasına ilişkin kuralçalışan-ların esnetilmesinin emek lehi-ne olacağı görüşü yaygındır ve bu konudaki tartışmalar sürmektedir.

Bu konuda üginç tartışmalardan bir tanesi geliri çalışma-dan bağımsız hale getirme çabalarının olmasıdır. Bir çeşit gelir koruması olarak tammlanabüen bu süreç, tam istihdamı sağlamanm hükümetlerin temel görevi olması ükesinden yola çıkılarak değerlendirilmelidir. Sonuçta asgari geçim standart-larını elde edememiş bir kişiye işsizlik sigortası veya yaşam-sal gelir gibi telafi edici katküar devlet tarafından yapılmakta-dır.

İşgücü piyasasının standartlarını oluşturmak: İşgücü pi-yasasının insan unsurunu içermesi bu piyasadaki kuralların her zaman tartışma konusu olmasına neden olmuştur. Tekno-lojik gelişmeler ve buna bağlı olan ekonomik gelişme, daha iyi koşulların insanlara yansıtılması yönündeki çabaları arttır-mıştır. Bu çerçevede önemli olan refahı yayabilmektir. Küre-selleşme sürecinde çalışma yaşamına ilişkin bazı standartla-rın, evrensel düzeyde belirlenmesi konusunda Avrupa Birliğinin çalışmaları önem taşımaktadır. Çalışma yaşamına ilişkin bazı standartların oluşturulmasında amaç, riski işçi-işveren arasında eşit dağıtabilmektir. Bu çerçevede sosyal di-yalog süreci önemli bir rol oynayacaktır.

Sonuçta Avrupa işgücü piyasası önemli ölçüde organize olmuş toplu sözleşmelerle, yasalarla ve sosyal geleneklerle yapılaşmış bir piyasadır. İşgücü piyasası, değişik sektörlerin

56

ve ülkelerin endüstriyel ilişküer sisteminin bir parçasıdır. Bu bakımdan bir yanda toplu anlaşmalar ve yasal kurallar var-ken diğer yanda bireylerin ve firmaların rekabetçi bir piyasa-da karşılıklı oluşturdukları stratejiler vardır: Organize olmuş bir işgücü piyasası çatısında kendi hedeflerini koyan, çalışan bireyler ve firmalar vardır. Bireysel düzeyde belirlenen strate-jiler çevreyle ilişkilendirildiğinde, işgücü piyasasma dinamik bir süreç kazandırır.

Çağdaş yaklaşımlarda standartlar ve kurumlar ekonomik tartışmaların odak noktasını oluşturmaktadır. Heterodoks ça-lışma ekonomisi yaklaşımlarında içsel piyasalar17 ve parça-lanmış işgücü piyasaları18 kavramları ön plandadır. Bunun nedeni ise beşeri sermaye teorisindeki gelişmelerdir. İnsanın özgül ve genel niteliklerinin19 arttırılmasına yönelik yatnrm-lar önem kazandıkça bu nitelikleri değerlendiren piyasayatnrm-lar oluşmuştur veya tam tersine gereksinimler insanlara nitelik kazandırılmasını sağlamıştır. Böylece ücretlerin arz-talep den-gesinden bağımsız ve özellikle belirli kurallara göre belirlen-diği bir içsel piyasa oluşur. Bu piyasalarda ücretler genelde yüksek düzeydedir. Yani kazanılan nitelikler ödüllendirilir.

17 Kısaca firmanın içerideki işgücü piyasası kastedilmektedir. Bu pi-yasa, dışarıdaki rekabet güçlerinden kopuktur ve dolayısyla reka-betçi teorinin öngördüğünden farklı bir biçimde işlemektedir.

18 Parçalanmış işgücü piyasalarından kastedilen ise sektör veya mes-lek ayrımı esasına dayanan farklı piyasalardır. Parçalanmış işgücü piyasaları kendi içlerinde gösterdikleri özellikler itibariyle ayn de-ğerlendirilmelidir. Örneğin tarımsal sektörü ile sanayi sektörünün ayn ayn ele alınması gerektiği gibi...

19 Özgül niteliklşçinin marjinal ürününü bir dizi farklı firma genelin-de arttıran beşeri sermaye aytrırmı ile segenelin-dece bir firmada artıran beşeri sermaye yatırını birbirinden ayırt edimektedir. Bireyin üret-kenliğini hangi firmada olursa olsıın arttıran yatırma genel, sadece bir firmada artıran yatnma ise özgül yatnrm veya firmaya özel ya-tırım denir. (Eliott 1997:161). Dolayısıyla sadece bir sektöre veya firmaya özel edinilmiş nitelikler içsel işgücü piyasalarını yaratmak-tadır.

içsel işgücü piyasalarında terfüer içeriden yapüır, böyle-ce çalışanın firmaya bağlılığı sağlanarak, işçi-işveren arasında uzun dönemli bir ilişki kurulur.20 işgücü tahsisinin ve ücret yapısının belli kurallara göre yapüması içsel işgücü piyasala-rında kurmsallaşmanın gerçekleştiğinin bir göstergesidir. Ge-nelde yazılı olmayan kuralların temel ilkesi işçi-işveren ara-sındaki diyalog ve uzlaşma platformunun yaratılmasıdır.

Nitelikli işgücünü çeken ve "iyi" olarak tanımlanan işle-rin olduğu içsel ve rekabetçi işgücü piyasaları vardır. Bunun yanında her ekonomide daha az istenen işler vardır Bunlar düşük ücretli, kısa süreli ve terfi olanağının olmadığı, ama buna karşüık çok yüksek nitelikler gerektirmeyen "kötü" işler-dir. Bu işlerin yoğunlaştığı sektörlerde kurusallaşma daha düşük bir düzeydedir.

İçsel işgücü piyasası, parçalanmış işgücü piyasası veya etkinlik ücreti gibi yeni kavramlar yeni ekonomik gelişmele-rin açıklanması için üretilmiştir ve kendi içinde kurallarım oluşturmuştur. Yani yeni kurallar doğmuştur, bazı kurallar ise yok olmuştur. Tarihsel bir perspektiften baküdığında işgü-cü piyasasındaki kuralların bireysel ve koUektif davranış sü-reçlerinin birikimi sonucunda ortaya çıktığını söyleyebiliriz.

Bir sosyolog olan Reynaud21 (1989:31) 'ya göre:

"Sosyal kurallar yaratılır, değişime uğrar ve kalkar".

Örneğin birinci petrol krizinden sonraki ekonomik geliş-melerde işgücü piyasasında çok temel değişiklikler yaşanmış-tır. Çalışma ve istihdam standartlar değişmiştir; piyasanm uluslararası nitelik kazanması farklı bir kurumsal yapı

doğur-20 İçsel işgücü piyasalardaki terfilerin içeri,den yapılması, bu piyasa-ların kariyer piyasası olarak adlandırılmasına da yol açmakatdır.

21 J.D. Reynaud'nun bir sosyolog olmasının belirtilmesi verilecek olan tanımın yaklaşımının değerlendirilmesi açısından önem taşı-maktadır.

58

muştur. Bu dönemde tüm Avrupa ülkelerinde önem kazanan eşitlik fikri, işgücü piyasasında da yansımalarını bulmuş ve sosyal güvenlik kapsamı genişletilmiştir. Bu çerçevede işten çıkarlamalara karşı yüksek tazminat, işsizlik sigortasının arttı-rılması, asgari ücretin yükseltilmesi gibi önlemlerden söz edi-lebilir.(Özsuca, 1998 ). Ekonomik krizler ve uluslararası reka-betin artması çalışma ve istihdam standartları ve

kurumlarının birbirine yakınlaşmasına neden olmuştur. Guy Standing (1989) bu değişimleri şöyle sıralamaktadır:

- Kazançlarda daha fazla bir esneklik, ücretlerde artış ve ücret farklılıklarının ortaya çıkması, toplumda yoksulluk ris-kinin artması;

- yüksek işsizliğin ve genç işsizliğin göreli öneminde bir artış olması;

- imalat sektöründe işsizliğin azalması, kamu sektöründe istihdamda bir durgunluk, ara işlerde ve yarım gün çalışma şekillerinde bir artış;

- kadınların işgücü piyasasına girişlerindeki önemli artış;

'eski' çalışanlann marjinalleşmesi;

- endüstriyel organizasyonda kararlı değişim, nitelikli iş-çinin doğasındaki değişim, üretken sürecin merkeziyetçiliği-nin bozulması vs...

Kuralların yaratılması çoğu zaman bazı idari ve yasal en-gellere rağmen gerçekleşir. Kapitalist üretim biçiminde temel sosyal ilişki ücret ilişkileridir ve emeğin alım-satımını (emek mübadelesini), kullanımını ve yeniden üretimini belirlemek-tedir. Kurmsallaşma biçimlerinin ele almışında bir yandan temel sosyal ilişkiler kurum olarak tanımlanır; diğer yandan kapitalist üretim biçiminin beş temel unsuru olan para, ücret-istihdam ilişkisi, rekabet, devlet şekli ve uluslararası rejim ta-nımlanır.

Buraya kadar yapmış olduğumuz açıklamalardan Avru-pa'daki işgücü piyasasının kurumsallaşmış bir yapıya sahip olduğunu söyleyebiliriz. Serbestleştirme ve küreselleşme sü-recinde insan unsurunun söz konusu olduğu işgücü

piyasası-nırt korunmasına yönelik kuralların oluşturulması kuşkusuz olumlu bir sonuçtur. Serbestleştirme sürecinde kuralların ol-ması işgücü piyasasında bir katılığa neden olarak işsizliği art-tırır mı? Hatta Avrupa'da yaşanan yüksek işsizliğin nedeni olarak gösterilebilir mi? Kurumsal düzenlemeler genelede emek arzını korumaya yönelik olduğundan sosyal yönden önemli bir katkı sağlamaktadır. Bu katkının bir maliyeti olaca-ğı konusunda şüphe yoktur, ekonomik açıdan baküdıolaca-ğında işsizlik gibi bir maliyete katlanıldığı söylenebüir.

Ancak konuya yeni yaklaşımlar çeçrevesinde farklı açık-lamalar getirilebilir: Çalışma gelir elde etmenin bir aracı ve insan gereksinimlerinin karşüanmasının da bir amacı olarak ele alınmaktadır. Yeni yaklaşımların benimsemiş olduğu gibi, insanların gereksinimlerini karşüayacak bir gelir elde etme mekanizmasının işletilmesi, yani çalışmadan bağımsız olarak gelir elde edilmesinin sağlanması açısından baküdığında, ku-rumsallaşma işgücü piyasasının etkin işlerliğine katkıda bulu-nacaktır. Bu çerçevede konu bir sosyal güvenlik kapsamının yeniden tanımlanması sorunununa dönüşecektir.

Kurumsallaşmanın işgücü piyasasının yönetiminde önemli olduğu fikrinden hareketle konunun Türkiye açısın-dan incelenmesine getirelim. Türk işgücü piyasasının en belir-gin sorunu kurumsal alt yapı eksikliğinden kaynaklanan etkin bir işlerlikten yoksun olması sorunudur. Konuyu bu çer-çevede ele alarak Türk işgücü piyasasının kurumsallaşma açı-sından bir tartışmasını yapmaya çalışacağız.