ÇALIŞANLARIN İŞ GÜVENCESİ ALGISININ BELİRLEYİCİLERİ VE İŞ GÜVENCESİNDEN MEMNUNİYETİN ORGANİZASYONEL BAĞLILIK, İŞ STRESİ
5. ARAŞTIRMA
6.11. İş Memnuniyeti İle İşten Ayrılma Eğilimi Arasındaki İlişkiye Ait Bulgular
“İş memnuniyeti ile işten ayrılma eğilimi arasında negatif yönlü bir ilişki vardır. Çalışanların iş memnuniyetleri (iş, amir ve birlikte çalışılan insanlardan memnuniyet) arttıkça işten ayrılma eğilimleri azalırken, iş memnuniyetleri azaldıkça işten ayrılma niyetleri artar” hipo‐
tezi regresyon analizi yardımıyla sınanmış ve hipotezde yer alan değişkenler arasındaki ilişkinin p<0,05 düzeyinde istatistiksel olarak anlamlı olduğu anlaşılmaktadır. İşinden
memnun olmayan bir çalışanın, yeni bir iş imkanını araştırması son derece doğaldır. Bu bakımdan, araştırma sonucunda elde edilen bu bulgu, beklenilen bir sonuç olmuştur ve literatürü de destekler niteliktedir.
7. SONUÇ ve ÖNERİLER
Araştırma sonucunda; çalışanların iş güvencelerinden memnuniyetlerinin, mevcut işleri ile ilgili olarak algıladıkları iş güvencelerinden daha düşük olduğu görülmüştür. Başka bir de‐ yişle, çalışanlar mevcut işlerinde hissettikleri güvenden daha düşük bir iş güvencesi mem‐ nuniyetine sahiptirler. Çalışanların iş güvencesi algılarının belirleyicilerine yönelik olarak oluşturulan hipotezlerin test edilmesi neticesinde; daimi ve geçici kadroda çalışanların (istihdam şekli), sendikalı ve sendikasız çalışanların (sendikal güvence) ve belli yaş grupla‐ rında çalışanların iş güvencesi algılarında anlamlı farklılıklar olduğu tespit edilmiş ve bu yönde oluşturulan hipotezler kabul edilmiştir. Araştırma modeli doğrultusunda iş ve iş güvencesi memnuniyetinin sonuçlarına yönelik olarak oluşturulan hipotezlerin tamamı kabul edilmiştir. Kabul edilen araştırma hipotezlerine göre; çalışanların iş güvencesinden memnuniyeti ile organizasyon bağlılıkları arasında anlamlı ve pozitif yönde bir ilişki olduğu belirlenmiştir. Bu çalışma başka sektörlerde de uygulanarak diğer sektör çalışanlarının konuyla ilgili durumu ortaya konabilir.
KAYNAKÇA
Çakır, Ö. (2007), “İşini Kaybetme Kaygısı: İş Güvencesizliği, Çalışma ve Toplum”, 1, 117–140, http://www.calismatoplum.org/sayi12/Cakir.pdf, Erişim: 15.12.2007.
Çekmecelioğlu, H. G. (2005), “Örgüt İkliminin İş Tatmini ve İşten Ayrılma Niyeti Üzerindeki Etkisi: Bir Araştırma”, Cumhuriyet Üniversitesi İ.İ.B.F. Dergisi, 6(2), 23‐39, http://www.cumhuriyet.edu.tr/edergi/makale/1220.pdf, Erişim: 26.01.2008.
De Witte, H. (2005), “Job Insecurity: Review of the International Literature on Definitions, Preva‐ lence, Antecedents and Consequences”, Journal of Industrial Psychology, 31(4), 1‐6.
Efeoğlu, İ. E. (2006), “İş‐Aile Yaşam Çatışmasının İş Stresi, İş Doyumu ve Örgütsel Bağlılık Üzerindeki Etkileri: İlaç Sektöründe Bir Araştırma”, Adana: Çukurova Ünv. Sosyal Bilimler Enst. İşletme Anabilim Dalı Doktora Tezi.
İsaoğlu, F. G. (2004), “Özel Sektör Çalışanlarında İş Güvencesizliğinin Öz Yeterlik ve İş Performansı İle İlişkisi”, Ankara: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Psikoloji Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi,
Önder, Ç. ve Wasti, S. A. (2002), “İş Güvencesi Endeksi ve İş Güvencesi Memnuniyeti Ölçeği: Güvenir‐ lik ve Geçerlik Analizi”, Yönetim Araştırmaları Dergisi, 2(1), 23‐47.
Öz, G. İ. (2008), “Özel Sektör Çalışanlarında İş Güvencesizliğinin Öz Yeterlik ve İş Performansı ile İlişkisi”, Ed. Tarık Solmuş, İş ve Özel Yaşama Psikolojik Bakışlar, 1. Baskı, İstanbul: Epsilon Yayın‐ cılık, s.149‐176.
Özyaman, F. B. (2007), “Hemşirelerde İş Güvencesi Algısı ve Anksiyete ve Depresyon Düzeylerine Etkisi”, İzmir: Dokuz Eylül Ünv. Sağlık Bilimleri Enst. İşçi Sağlığı Doktora Tezi.
Polat, Ş. (2005), “Mesleğe‐Örgüte Bağlılık ve İş Tatmini İle İşten Ayrılma İlişkisi ve Hemşireler Üz‐ erinde Bir Araştırma”, İstanbul: İstanbul Ünv. Sosyal Bilimler Enst. İşletme Anabilim Dalı İnsan Kaynakları Yönetimi Bilim Dalı Doktora Tezi.
Probst, T. M. (2003), “Development and Validation of the Job Security Index and the Job Security Satisfaction Scale: A Classical Test Theory and IRT”, Approach, Journal of Occupational and Or‐ ganizational Psychology, 76, 451‐467.
Seçer, B. (2007), “Kariyer Sermayesi ve İstihdam Edilebilirliğin İş Güvencesizliği Üzerindeki Etkisi”, İzmir: Dokuz Eylül Ünv. Sosyal Bilimler Enst. Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Anabilim Dalı Doktora Tezi.
Seçer, B. (2008), “Psikolojik Boyutuyla İş Güvencesizliği: Türleri, Başa Çıkma Süreci, Belirleyicileri ve Sonuçları”, İş ve Özel Yaşama Psikolojik Bakışlar, 1. Baskı, İstanbul: Epsilon Yayıncılık.
Şenyüz, P. B. (2003), “Örgütsel Bağlılığa Etki Eden Faktörler ve Örgütsel Bağlılık ile İşten Ayrılma Eğilimi İlişkisi Üzerine Bir Araştırma”, Gebze: Gebze Yüksek Teknoloji Enst. Sosyal Bilimler Enst. İşletme Anabilim Dalı Doktora Tezi.
Toker, B. (2007), “Demografik Değişkenlerin İş Tatminine Etkileri: İzmir’deki Beş ve Dört Yıldızlı Otellere Yönelik Bir Uygulama”, Doğuş Üniversitesi Dergisi, 8(1), 92‐107, http://www1.dogus.edu.tr/dogustru/journal/cilt_8_sayi_1/M00175.pdf, Erişim: 30.03.2008.
TURİZM İŞLETMELERİNDE ÇALIŞANLARIN DUYGUSAL EMEK DÜZEYİ VE
DUYGUSAL EMEĞİN ÇALIŞANLARIN TUTUMLARINA ETKİLERİ
Tuğba PALA Dokuz Eylül Üniversitesi İşletme Fakültesi Turizm İşletmeciliği Bölümü tugba_pala@mynet.com Mustafa TEPECİ Celal Bayar Üniversitesi Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu mtepeci@yahoo.com ÖZETBu çalışma ile Türkiye’de turizm işletmelerinde çalışanların duygusal emek düzeylerini ve boyutlarını ölçebilmek için Turizm İşletmelerinde Duygusal Emek Ölçeği (HELS) (Chu ve Murrmann, 2006), Türkçe’ye uyarlanarak çalışan‐ ların duygusal emek düzeyleri ve boyutları ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır. Akdeniz bölgesinde 5 otel işletmesi bünyesinde, 174 çalışandan toplanan verilerle yapılan faktör analizi sonucunda Türkiye’de turizm işletmelerinde duygusal emeği oluşturan boyutlar; (1) derin davranış, (2) yüzeysel davranış olarak bulunmuştur. Doğrulayıcı faktör analizi derin davranış ve yüzeysel davranış olarak isimlendirilen iki faktörlü çözümün uygun olduğunu göstermektedir. Bu faktörlerin her ikisinin de ortalaması 1‟den 7‟ye Likert tipi ölçeğe göre orta değer olan 4‟ten anlamlı olarak yüksek bulunmuştur (x=5,82 ve x=5,83). Turizm işletmelerinin emek yoğun ve müşteri odaklı olma gibi genel özelliklerinden dolayı bu beklenen bir sonuçtur. Ayrıca, duygusal emek boyutlarının işte kalma niyeti ve iş tatmini üzerine etkileri incelenmiştir. Turizm işletmelerinde çalışanların derin davranış sergilemeleri iş tatminini ve işte kalma niyetlerini arttırmakta yüzeysel davranış sergilemeleri ise, sadece işte kalma niyetlerini arttırmakta‐ dır. Bulunan bu sonuçlar, hizmet sektöründe çalışan yöneticiler için çalışanların işe alımı, işe ve işyerlerine uyumu, iş tatminlerinin ve işte kalma niyetlerinin arttırılması, işletme karlılığı ve müşteri memnuniyeti için önemlidir. Anahtar Kelimeler: Duygusal emek, derin davranış, yüzeysel davranış, turizm, iş tatmini, işte kalma niyeti. GİRİŞ Hizmet sektörünün ekonomideki payının büyümesi ile birlikte hizmet işlerinin gereği olan yüz yüze etkin iletişiminde payı büyümektedir. Fabrikalarda işçiler el becerileri ve fiziksel güçleri için işe alınırken hizmet sektöründe çalışanlar ise, müşteri ile ilgilenmek ve müşteri‐ ye karşı samimi davranışlar sergilemek için işe alınmaktadırlar (Chu ve Murrmann, 2006). Hizmet sektöründeki çalışanlara, müşteri memnuniyetinin sağlanması gerekliliği bir felsefe olarak benimsetilmekte, gülümsemenin hizmet sunumuna mutlaka eşlik etmesi gerektiği vurgulanmaktadır (Chu ve Murrmann, 2006; Deadrick ve McAfee, 2001; Kruml ve Geddes, 2000). Müşteri tarafından sergilenen bu mutluluk ifadesi, birçok örgüt tarafından işin önemli bir parçası olarak ifade edilir. Genelde hizmet sektöründe, özelde de konaklama sektöründe, samimi olmak ve insanlara karşı hoş tavırlar sergilemek, çalışanların ürüne kattıkları ek değer olarak nitelendirilir. Birçok yönetici, çalışanların müşterilere sıcak dav‐ ranmasının müşteri memnuniyetini ve bağlılığını arttırdığını düşünmektedir. Bazı işletme‐ ler, çalışanların duygusal ifadelerini belirli kurallar çerçevesinde düzenleyerek çalışan dav‐ ranışı haline dönüştürmeyi amaçlamaktadır (Chu ve Murrmann, 2006; Deadrick ve McAfee, 2001; Kurml ve Geddes, 2000; Anat ve Sutton, 1987; Diefendorff ve Gosserand, 2005).
Duygusal yönetimin, kuruluşların ve çalışanların başarısı için önemi ortada iken, çalışanla‐ rın duygusal ifadelerini nasıl denetim altında tuttuklarını detaylı bir şekilde anlamak ge‐ rekmektedir (Beal vd., 2006). Hochschild’in (1983) araştırmalarından bu yana, duygusal emekle ilgili çalışmalar son yıllarda artış göstermektedir. Duygusal emeğin teorik gelişimi, uçak mürettebatı, fast‐food çalışanları, süpermarket kasiyerleri gibi hizmet çalışanları ile
ilgili çalışmalar ile başlamıştır. Son yıllarda araştırmacılar, hemşireler, banka veznedarları ve üniversite yöneticileri tarafından sunulan duygusal emeğin doğasını ve boyutlarını ölç‐ mek için daha sistematik ve nicel yaklaşımlar kullanmaktadır. Duygusal emeğin gelişim sürecinde, bilgilerin biriktirilmesi yolu ile duygusal emeğin teorik yapısını oluşturabilmek için, araştırmacılar turizm sektöründe çalışan davranışlarını incelemişlerdir. Henüz birkaç görgül çalışma, araştırmalar sonucunda elde edilen bilgilerin zenginliğini desteklemek için, turizm sektöründeki çalışanlardan nitel kanıtlar toplayabilmiştir. (Chu ve Murrmann, 2006). Duygusal emek kavramı, literatüre yeni giren bir kavram olmakla beraber, ülkemiz‐ de duygusal emekle ilgili görgül araştırmalara çok az rastlanmaktadır. Ayrıca, Türkiye’ de turizm sektöründe emek harcayan çalışanlar ve yöneticiler duygusal emek konusunda herhangi bir bilgiye sahip olmamakla beraber bu kavramın öneminin farkında değildirler. Bu çalışmanın amacı; Türkiye’de turizm işletmelerinde çalışanların duygusal emek düzey ve boyutlarını ortaya çıkarmak, çalışan odaklı duygusal emek boyutlarının işte kalma niyeti ve iş tatmini üzerindeki etkilerini incelemektir. Türkiye’de turizm işletmeciliği alanında ilk kez veriye dayalı yapılacak olan, turizm sektöründe çalışanların harcadıkları duygusal emek ile ilgili olan bu çalışmanın sonuçları literatüre katkı sağlayarak yeni araştırmalara yol göste‐ rebilecektir. Ayrıca, uyarlama çalışması yapılarak geliştirilen Turizm İşletmeleri Duygusal Emek Ölçeği ile turizm ve hizmet sektöründe kullanılabilecek bir ölçek geliştirilmiştir. Geliş‐ tirilen bu ölçek, duygusal emeğin boyutlarını ölçmek için yapılacak olan gelecek araştırma‐ larda da kullanılabilecektir. 1. DUYGUSAL EMEK KAVRAMI Duygusal emek, örgütsel literatürde iş ortamlarındaki duyguların denetimini kapsayan bir dizi kurguyu tanımlamak için kullanılan terimdir. Duygusal emek kavramı genellikle, işlet‐ melerin duygusal emek gerektiren işlerde, ifade edilmesini istediği duyguları denetlemesi olarak tanımlanır. (Beal ve diğ., 2006). Duygusal emek literatürü, müşteri hizmetlerini odak alarak durum ve zamana karşı, çalışanların müşteriler ile olan ilişkilerinde pozitif ilişkiler kurabilmeleri için duyguların kontrol edilmesi ile ilgilenir (Brotheridge ve Grandey, 2002). Goffman (1959), örgütler tarafından belirlenen, çalışanlarda bulunması istenen uygun davranışları gözlemleyen ilk araştırmacıdır. Goffman’dan etkilenen Hochschild (1983), örgüt tarafından belirlenen çalışanlarda bulunması istenen uygun davranışları Yönetilen Kalp: İnsan Duygularının Ticarileşmesi adlı kitabında duygusal emek olarak tanımlamıştır (Kruml ve Geddes, 2000). Hochschild (1983), duygusal emeği, hizmetin sahne, çalışanların aktör, müşterilerinde izleyici olarak nitelendirildiği bir oyun olarak görmektedir (Deadrick ve McAfee, 2001) ve duygusal emeği, “ herkes tarafından gözlenebilen mimiksel ve beden‐ sel gösterimlerde bulunmak için duyguların yönetilmesi; ücretle satılan, bu nedenle de değiştirilebilen bir değer” olarak tanımlamaktadır (Chu ve Murrmann, 2006). Başka bir deyişle duygusal emeğin amacı, müşteriye kendini iyi hissettirmek (satış işlerindeki gibi müşterinin mutlu olması gereken işlerde) ya da kötü hissettirmektir (gardiyanlık ve polis memurluğu gibi işlerde) (Steinberg ve Figart, 1999).
Ashforth ve Humphrey (1993), duygusal emeği, hizmet süresince örgüt tarafından istenilen duyguların müşteriye yansıtılması (davranışlara dökülmesi) olarak tanımlamaktadır. Hochschild’ den farklı olarak gözlenebilen davranışlar üzerinde durmakta, davranışların altında yatan gözlenemeyen duygular ile pek fazla ilgilenmemektedirler. Bunun nedeni, hizmet kalitesinin, çalışanın gözlenen davranışları ile değerlendirilebileceği düşüncesinde olmalarıdır (Öz, 2007).
Morris ve Feldman (1997), duygusal emeği “örgütün gösterilmesini istediği duyguları sergi‐ lemek için gösterdikleri bireysel çaba, planlama ve kontrol” olarak tanımlamaktadırlar.
Morris ve Feldman’ nın da duygusal emeği açıklarken önemle üzerinde durdukları konu, istenilen duyguların gösterilmesinde ortaya koyulan çabadır (Kruml ve Geddes, 2000). Çalışanların duygularını ticarileştirmelerinin işte tatmini ve işte kalma niyeti üzerinde so‐ nuçlar doğuracağı düşünmektedir. Ancak Wharton (1989) çalışmasında, duygusal emeğin iş tatmini üzerinde olumsuz bir etkiye yol açtığını bulamamıştır (Steinberg ve Figart, 1999). Duygusal emeğin işten kalma niyetine etkileri çalışanın, duygusal emek boyutuna göre değişmektedir. Araştırmalar, yüzeysel davranış ve işte kalma niyeti arasındaki ilişkinin olumsuz olduğunu gösterirken derin davranış ile işte kalma niyeti arasındaki ilişkinin pozitif olduğunu göstermektedir. Bunun nedeni derin davranışta çalışanın içsel duygularını değiş‐ tirmesi ve duygusal uyumsuzluk yaşamamasıdır. Oysa ki, yüzeysel davranışta çalışan kendi hissettiklerinden farklı duygular sergilemekte ve duygusal uyumsuzluk yaşamaktadır. (Öz, 2007). Yapılan bu tanımlar ışığında duygusal emek kavramı, işletmelerin müşteri memnuniyetini sağlamak amacı ile çalışanlardan, kendi duyguları yerine işletmenin gösterilmesini istediği duyguları sergilemesi olarak tanımlanabilir. Çalışanlar hangi durumda olursa olsun işlet‐ menin istediği belli başlı duyguları müşterilere yansıtmak zorundadır. Çalışanlar, işletmenin sergilemelerini istedikleri duyguları farklı şekillerde düzenleyerek yansıtırlar. Duygusal emeğin farklı şekillerde müşteriye yansıtılması duygusal emek boyutlarının ortaya çıkması‐ na neden olmaktadır (Brotheridge ve Grandey, 2002).