• Sonuç bulunamadı

İçsel Belirleyiciler

2.1.2.4. Sendika-Yönetim İlişkilerinin Belirleyicileri

2.1.2.4.1. İçsel Belirleyiciler

Örgütle ilgili olanlar içsel belirleyicilerdir. Bunlar ilişkilerin tarihi, gelenek, liderlerin özellikleri, politikacılar ve politikalar, inançlar, planlama ve örgütlemedir:

2.1.2.4.1.1. Tarih

Çalışma örgütü yönetimi ile sendika yönetimi arasında geçmişten bu yana süregelen ilişkinin çatışmacı ya da işbirliğine dayalı bir yapı taşıması, ilişki biçemlerinin bir başka belirleyicisi olarak ilişkinin tarihini gündeme getirmektedir. Türkiye’de öğretmen örgütlenmesinin başlangıcını birçok yazar 1908 olarak vermektedir. İlk sendikal deneyim ise 1960’lı yıllarda kısa süreli olarak yaşanmıştır. Çatışmalarla, acı olaylarla eğitim emekçilerinin sendikacılık tarihi yüklüdür. 1990’lı yıllarda uluslar arası sözleşmelere dayanarak kurulan eğitim sendikaları, 2000’li yıların başında çıkarılan 4688 sayılı yasa çerçevesinde etkinliklerini sürdürmektedir.

2.1.2.4.1.2. Gelenek

Geçmişten bu yana süregelen ilişki biçeminin taşıdığı yapı sendikacılarla çalışma örgütü yöneticileri arasında kurulacak yeni ilişkiyi de etkileyebilecektir. 1920’lerde ve Cumhuriyet’in ilk yıllarında öğretmen örgütlerinin “işverenle iç içe” olduğu; 1946-60 arasında örgüt-iktidar yakınlığının, Köy Öğretmen Dernekleri dışında, çok belirgin olduğu; 1960-65 arasında bir yandan toplumcu hareketin etkisi, diğer yandan iktidarların büsbütün sağa kaymaları ve demokrasiyi içlerine sindiremeyenlerin iktidarı temsil etmeleri iletişimi sertleştirmiş daha sonra da bütünüyle sona erdirmiştir. 1965-71 ve 1975-78 Milliyetçi Cephe (MC) koalisyonları, dünya görüşlerine göre öğretmen örgütlerine yaklaşmış özellile TÖB-

DER gibi öğretmenlerin önemli bir bölümünü temsil eden örgütlenmelere karşı düşmanlık sergilemiştir.

1974 CHP ağırlıklı Hükümet döneminde öğretmen örgütlerinden gelen bürokratlar sayesinde ilişkiler yumuşamış, ancak bu durum da öğretmen örgütlerinin beklentilerini karşılamamıştır. 1978-80 CHP ağırlıklı hükümet de öğretmen örgütleriyle diyaloğa girmemiştir.

1990 sendikal arasında farklı yaklaşımlar olmakla birlikte işverenle ilişkiler sendikal örgütlenmenin amaçlarına daha uygundur. Marjinal yaklaşımların her diyaloğu “işbirlikçilik” olarak değerlendirmelerinin olumsuz etkisi az değildir. İlişkinin geliştirilememesinin bir nedeni de sendikaların işyerlerinde katılım mekanizmalarını işletememeleridir. Bunda işverenin anlayışsızlığı kadar sendikacıların eksikliklerinin de rolü vardır ( Altunya,1999:25-26).

2.1.2.4.1.3. Liderlik

İlişkide anahtar liderler olarak nitelendirilen kimselerin kişilik özellikleri bir başka önemli etkendir. Tutucu, içe dönük ve yetkeci bir liderle; dışa dönük değişime ayak uydurabilen ve hoşgörülü bir liderin ilişkide sergileyeceği tutum ve davranış oldukça farklı olacaktır. Taraflardan ilkinin etkileşimlerinde güven düzeyi düşük, rekabetçi bir davranış biçemini belirlemesi; ikincisinin sorun çözmeye yönelik bir eğilim göstermesi doğal olacaktır. Liderlerin kendilerini beğenme, kendilerine güvenme, sabit düşüncecilik, dinsel ve siyasal görüşler gibi özellikler de ilişkiyi etkileyecektir. İlişkide liderler değiştikçe ilişkinin atmosferi değişebileceği gibi ilişkinin yeni bir yöne girmesi de gerçekleşebilecektir (Walton, R. ve McKersie,1965).

2.1.2.4.1.4. İnançlar

Taraflar arasında ilişki biçemlerini belirleyen bir diğer etken de toplumsal inançlardır. Lider konumunda olan kişilerin toplumsal inançlarının kendi örgütleriyle

belirli ölçüde de olsa uyumlu olması gerekir. Sözgelimi her iki yanın da birbirini karşıt olarak görmeleri etkileşimlerde çatışmayı da beraberinde getirecektir. Sendikaların, özelde çalışma örgütü yönetimiyle genelde siyasal iktidarla ilişkilerini belirleyen öğelerden biri de “siyasal inanç ve değerlerin açık, sistemli, tutarlı bir bütün, bir dünya görüşü veya hayat felsefesi halinde ifade edilmesi (Daver,1969:III)” diye tanımlanan ideolojilerdir. Sendikaların benimsedikleri, kendilerine tüm siyasal karar ve eylemlerinde kılavuz kabul ettikleri bir ideoloji olduğu gibi, sendikaların etkinlikte bulundukları ülkelerde de yürürlükte olan siyasal sistem bir ideolojiye dayanır (Mumcuoğlu, 1979:5). Dunlop (1971’den aktaran Koray,1992:26) sendika- yönetim ilişkileri sisteminin kurulup yaşatılmasında ideolojinin oldukça temel belirleyicilerden biri olduğunu belirtmektedir.

Özellikle Avrupa’da sendikaları ortaya çıkaran ideoloji Marksizmdir (Ekin,1994:35). Zamanla sendikaların gelişimi içinde doğal olarak farklı farklı ideolojilerin etkileri görülmüştür. Bir siyasal partinin öncülüğünde, onunla bütünleşerek toplumu köklü biçimde değiştirecek bir siyasal yol izleyen devrimci- radikal; partiler üstü kalarak kendi ilkeleri doğrultusunda gerektiği zaman siyaset yapabilen iş bilincine dayalı; Batı Avrupa ülkelerinde olduğu gibi bir siyasal partiyle organik ilişkiler içinde bir yandan ülke yönetimine katılırken öte yandan toplumu evrimci yoldan değiştirmeye çalışan reformcu ideolojiler sendikalarla çalışma örgütü yönetimi ilişkileri açısından oldukça önemlidir.

İşlek (2000:126) yayına hazırladığı sendikal eğitim notlarında Türkiye’de işçi ve kamu görevlilerinin sendikal savaşımının üç ana kanalda akmakta olduğunu belirtmiştir. Konfederasyonları ideolojilere göre şöyle sınıflandırmasına dayanarak eğitim sendikalarını da içine katacağımız bir tablo eğitimde sendika-yönetim ilişkilerinde ideolojinin önemini ortaya koyma bakımından yararlı olabilir Tablo 2.11’da ideolojilerine göre işçi ve kamu görevlileri konfederasyonları ile eğitim sendikaları sınıflandırılmıştır:

Tablo 2.11.

İdeolojilerine Göre İşçi ve Kamu Görevlileri Konfederasyonları ile Eğitim Sendikaları İdeoloji (Sendikal Anlayış) İşçi Konfederasyonu Kamu Görevlileri Konfederasyonu Eğitim Sendikaları Güdümlü Türk İş Türkiye Kamu Sen Türk Eğitim Sen

Dinsel Hak İş Memur Sen Eğitim Bir Sen

Sınıfsal DİSK KESK Eğitim Sen

Kaynak:İşlek, 2000:126’dan yararlanılmış; eğitim sendikalarıyla ilgili sütun araştırmacı tarafından eklenmiştir.

Tablo 2.11’de görüldüğü gibi Türkiye’de varolan yapıyla uyumlu, kendini onun tek koruyucusu ve kollayıcısı sanan güdümlü sendikacılığın temsilcisi, bir zamanlar “memurlar sendika kuramaz, sokağa çıkamaz” diyerek kamu görevlilerinin örgütlenmesine vakıf adı altında katılan Türkiye Kamu Sen ve onun üyesi Türk Eğitim Sen; dinsel değerlere dayalı bir Türkiye ideolojisinin peşinden koşan Memur Sen ve onun üyesi Eğitim Bir Sen; emekle anamal arasındaki çatışmada emeğin egemenliğini savunan sınıfsal ideolojinin gerçekleşmesini savunan KESK ve onun üyesi Eğitim Sen’dir.

2.1.2.4.1.5. Politikalar ve Politikacılar

Teknolojik gelişmeler sendikaları etkisizleştirdiği kadar yönetimin sektörel ya da ulusal düzeyde merkezi toplu pazarlıklardan işletme ya da işyeri düzeyinde dağınık ve merkezkaç toplu pazarlık düzenine eğilim göstermesi sendikaların etkisini azaltan bir başka durumdur. Yönetimin asıl istediği, sendikaları devreden çıkararak ya da sendikaların önemini azaltarak çalışanlarla dolaysız ilişkiler kurabilmektir. Egemen yaklaşım aynı zamanda politikacıların çalışma ilişkilerindeki tutum ve davranışlarını da belirleyecektir.Sendikacıların sendikal anlayışları,

ilişkinin diğer tarafına yaklaşımlarını ilişkiyi belirleyen bir başka etken olacaktır (Walton, R. ve McKersie,1965).

2.1.2.4.1.6. Örgütleme ve Planlama

Örgüt geliştirmede sendikalarla ilgili alanyazında, çalışma örgütünün yapısının içinde sendikalara yer verilip verilmemesi, değişim sürecinde katılımının sağlanıp sağlanmadığı, değişim planlarına alınıp alınmadığı oldukça önemlidir (Walton, R. ve McKersie,1965). Karara, uygulamaya uygulamanın izlenmesine sendikaların katılımını sağlayacak bir örgütsel gelişim planının yaşama geçirilmesi hem sendikalar hem de çalışma örgütü yönetimi için oldukça önemlidir. Milli Eğitim Bakanlığı (MEB,2000:259), çalışma yaşamında iki taraflı demokratik bir çalışma ilişkilerini amaçladığını bildirmesine karşın eğitim örgütü yöneticileri ve sendika yöneticileri böyle bir duruma hazır değildirler. Bu amaca yönelik:

• Personel ve eğitim politikaları ile ilgili hazırlanan her türlü mevzuatla ilgili eğitim ve iş kolunda kurulan sendikaların görüş ve önerilerinin alınması,

• Personel ve eğitim politikalarını uygulamaya yönelik yönetmelik, yönerge ve tebliğ ve kılavuzların dağıtım planına iş kolunda kurulan sendikaların da eklenmesi için Bakanlık oluru alınarak eğitim ve personel politikaları ile ilgili karar ve yönetim sürecinde örgütlü katılımı artırmaya çalışma,

• Eğitime gerekli önem ve önceliğin verilmesi için yönetimi ve politik iradeyi etkileyecek kamuoyunun oluşturulmasında, eğitim ve iş kolunda kurulan sendikaların daha işlevsel olmasına yukarıdaki ve benzeri personel etkinlikleri ile destek yaratmaya girişmiştir.

MEB (2000:247), ayrıca insan kaynakları politikası çerçevesinde, “Süreç odaklı bir değerlendirme kapsamında personele iyi kötü iş başarımının anında bildirilmesi, sistematik olarak değerlendirme üzerinde personelin yazılı ve sözlü görüşlerinin alınması ve yönetimin değerlendirme sürecinde ‘katılım’ ve

‘demokratikleşme’nin sağlanması gibi kavramlar kamu yönetimine taşınarak sendikal katılımla birlikte bireysel katılımı da sağlamaya yönelmiştir. Yalnız katılıma ilişkin alanyazında katılımın karara, uygulamaya ve uygulamanın izlenmesine olarak üç boyutu öne çıkarılmaktadır. MEB’in politikası danışma niteliğinde bir katılımdır.

2.1.2.4.2. Dışsal Belirleyiciler

Dışsal belirleyiciler ise çalışma ilişkilerinin tarafları olan sendika ve yönetimin dışında daha geniş bağlamla ilgili öğeleri içermektedir. Endüstri, teknoloji, toplumsal gelişmişlik düzeyi ve toplumsal çevre ekonomik özellikler çalışma ilişkileri ile ilgili yasal belgeler, bürokratik özellikler dış belirleyici etkenlerdir.

2.1.2.4.2.1. Endüstri

Aynı iş kolunda etkinlik gösteren diğer örgütleri içermektedir. İçinde bulunulan endüstri, örgüt büyüklüğünü, tüketicilere yönelik reklam etkinliklerini ve kazanç oranlarını belirler. Çok az sayıda büyük örgütü içeren bir endüstri, çok sayıda küçük örgütlerden oluşan bir endüstriden daha karmaşıktır. Sözgelimi rakip örgüt daha çok ücret, daha iyi çalışma olanakları önerebileceği gibi ürünlerini de daha ucuza sunabilir. Rakip örgütün etkinlikleri, örgütsel bir tepkiye neden olabilir (Can,1999:47-48). Örgütün endüstri içindeki konumu, koşulları toplu pazarlık başta olmak üzere örgütün bütün düzeylerinde sendikalarla ilişkiyi belirleyen önemli bir etken olabilir.

2.1.2.4.2.2. Teknoloji

Teknoloji; mal ve hizmet üretmek amacıyla eldeki bilgi ve tekniklerin kullanılmasıdır (Can, 1999:49). Piyasa ve pazarlık gücü ile birlikte ilişki kalıplarını belirleyen en önemli dışsal etkendir (Demirbilek,1996:45). Endüstri devrimi sendikaların doğuşu için gerekli ortamı yaratırken 1980’lerden sonra hızlanan teknolojik gelişmeler geleneksel çalışma ilişkileri dizgelerini derinden sarsmıştır.

Yeni teknolojilerin yaygınlaşması, sendikalaşabilir işgücünü ve çalışanların sendikalaşma eğilimini azaltmaktadır. Teknolojik gelişmenin ortaya çıkardığı üretim ve yönetim yapısıyla işgören işveren ilişkileri bireyselleşme eğilimine yönelmiştir (Tokol, 2001:124). Özellikle teknolojik gelişmelerle birlikte birçok iş olanağının ortadan kalkması işgörenlerin ve sendikaların otomasyona direnmeleriyle sonuçlanmaktadır. Teknolojik gelişmeler, esnek istihdam biçimleriyle çalıştırılan beyaz yakalıların, kadınların ve genç işçilerin oranlarını çoğaltmaktadır. Bu gruplar ise eskiden beri sendikalaşmadan uzak durmuşlardır. Bu durum giderek sendikacılığı olumsuz etkilemektedir

2.1.2.4.2.3. Toplumsal Ortam

Emek yönetim ilişkileri yalnızca bir örgüt için değil daha geniş bağlamda tüm toplum için önemlidir. Çünkü bu süreç yalnızca işyeri ile ilgili değil sonuç itibariyle toplumsal gelecekle ilgilidir. Ekin (1994:35)’e göre çalışma ilişkileri sistemi, bir toplumsal sistemin daha alt düzeyde analiz edilmesidir. Yaşam kalitesi, ekonomik gelişme, sosyal statü ve politik etkinlikler bu ilişkilerce etkilenmektedir. Sendikanın emek piyasasındaki konumu ve pazarlık gücü ilişkide istediklerini alabilmesi açısından oldukça önemlidir. Grev gibi endüstriyel eylemlere başvurulurken toplumsal ortamdaki sendika algısı önemli bir belirleyicidir. Bu nedenle toplumu anlamak ve etkilemek isteyen tüm yurttaşlar yönetim emek ilişkileri ile ilgili çok bilgili olmak zorundadır.

2.1.4.2.4. Ekonomi

Batı ülkelerinde 1970 sonrası ekonomik büyümenin yavaşlaması, bunun doğal sonucu olarak işsizliğin artması, enflasyonun yükselmesi nedeniyle istikrar politikaları gündeme getirilmiştir. Ekonomideki bu değişim 1945 sonrasının egemen anlayışı Keynesyen politikaların önemini yitirmesi ile sonuçlanmış; işgören sendikalarını ise beklemedikleri koşullarla karşı karşıya bırakmıştır (Selamoğlu,199:124-125 İşçi sendikacılığının gücündeki değişim). Anamalcı ekonomiler “üçüncü endüstri devrimi” denilen mikro elektronik devrimle önemli bir

yapısal değişikliğe girmiştir. Kitle üretimi, standart üretim ve fiyat rekabetine dayalı fordist üretim tarzı, işbölümü ve uzmanlaşmaya dayalı Taylorist iş örgütlenmesi yerini post-fordizme ve esnekliği, tam zamanında üretimi merkeze alan yeni yönetim tekniklerine dayalı iş örgütlenmelerine bırakmak zorunda kalmıştır. Uluslar arası boyutlu bu değişim sendika-yönetim ilişkilerinin aktörleri olan çalışma örgütünün, işgören sendikalarının ve hükümetlerin davranışlarındaki farklılaşmalara neden olmuştur.

2.1.2.4.2.5. Yasalar

Sendikanın ve çalışma örgütünün karar ve eylemlerinde önemli bir belirleyici de ilgili uluslar arası ve ulusal yasal metinlerdir. Anayasa’dan genelgelere dek bir çok mevzuat belgesi kararları ve davranışları biçimlendirmektedir. Her iki yan için de yasal durumdan kaynaklanan sınırlama ve baskılar ilişkide belirleyici etkenler olmaktadır.

Yönetim gücünü elinde bulunduran güç yani hükümet yasa yapma ve siyasal özgürlükler alanını belirleyerek oyunun kurallarını belirleme yetkisine sahip en önemli etkenlerden biridir. Hükümetlerin çalışma ilişkilerine yaklaşımları ve çalışma ilişkilerinin aktörleri olan işveren örgütü ve işgören örgütüyle ilişkileri sendika- yönetim ilişkileri iklimi açısından oldukça önemlidir. Sözgelimi Meksika’dan Arjantin’e Türkiye’ye dek eğitim sendikalarıyla hükümeti yakın ilişkisi sendikacıları politik ortama ve devlette önemli bürokratik görevler yüklenmeye götürebilmektedir.