• Sonuç bulunamadı

3.1. MİLLİYETÇİ HAREKET PARTİSİ ÖNCESİ MİLLİYETÇİ PARTİ

3.1.2. Dokuz Işık Doktrini

CKMP’den MHP’ye dönüşüm sürecinde partinin ideolojik olarak oturduğu fikri zemin yavaş, yavaş belirmeye başlamıştır. Türk siyasi hayatında milliyetçi düşüncenin kurumsallaştığı CKMP’ nin 1965 kongresinden itibaren kurgulamaya çalıştığı fikri zemin, sonradan “Dokuz Işık Doktrini” adını alarak fikirler manzumesinde belirginleşmiştir.1965 kongresinde kabul edilen parti programın da kurumsallaşmış bir devlet düzeni ve yönetiminin hürriyet, milliyet, ahlak, ilim, toplumculuk, gelişme, halkçılık, köycülük ve endüstrileşme ilkelerine samimiyetle bağlanarak ulaşılacağına olan samimi inanç dile getirilmiştir.274

Türkeş tarafından kaleme alınan Dokuz Işık önce 16 sayfalık bir risale şeklinde yayınlanmış, daha sonra ise kitap haline getirilerek ülkücü hareketin politik bildirisine dönüşmüştür.275 Dokuz Işık’ın temel ilkeleri ahlakçılık milliyetçilik, ülkücülük, toplumculuk, ilimcilik, hürriyetçilik, köycülük, gelişmecilik, sanayicilik ve teknikçilikten oluşmaktadır. Bu haliyle 9 Işık Doktrini’nin ilkeleri 6 Ok ile benzerlikler taşıdığını belirtmek de gerekmektedir. Türkeş 9 Işık Doktrini, Atatürk ilkeleri olarak da bilinen ilkelerden esinlenerek oluşturmuştur.

Dokuz Işık Doktrini çerçevesinde Türkeş’in belirttiği ilk prensip ahlakçılıktır. Türkeş ahlakçılık ve Türkçülüğün bağlantısını şu şekilde açıklamıştır:276

“Türk ahlâkı Türk geleneklerine, Türk ruhuna, Türk Milletinin inançlarına uygun olacaktır. Türk ahlâkı hiçbir zaman tabiat kanunlarına aykırı olmayacak, tabiat kanunlarıyla da bağdaşan bir takım temellere dayanmış bir ahlâk olacaktır. Ahlakçılıkta gözeteceğimiz, araştıracağımız şeylerden biri de, Türk ahlâkının Türk milletinin yükselmesi, yaşaması ve

273 Ölçekçi, a.g.e., s. 267.

274 Hakkı Öznur, Ülkücü Hareket, Ankara: Alternatif Yayınları, 1999, s. 184-185.

275 Fatih Yaşlı, ‘’1980 Öncesi Ülkücü Hareketin İslamileşmesinde Seyit Ahmet Arvasi Etkisi ve Türk-İslam

Ülküsü’’, Memleket Siyaset Yönetim Dergisi, Cilt 9, Sayı 22, 2014, s. 379.

79

korunmasını sağlamaya yarayacak esasları içinde toplaması olacaktır. Yâni Türk milletinin yaşamasına zararlı olacak kaideler Türk Ahlakçılığının içinde yer alamaz. Demek ki Ahlakçılık prensibine esas olarak kabul ettiğimiz şeyler Türk milletinin ruhuna uygun olmak, Türk milletinin geleneklerine, âdetlerine ve inançlarına uygun olmak, tabiat kanunlarına uygun olmak ve Türk milletine yararlı olmak esaslarına dayanacaktır.”

Dokuz Işık Doktrininde milliyetçilik de kuşkusuz çok önemli yer kaplamaktadır. Türkeş’e göre milliyetçilik “Türk milletini, Türk vatanını ve Türk devletini sevmek, bunların iyiliği için ve yükseltilmesi için köklü bir ihtiras ve şuur sahibi olmak demektir.”277 Milliyetçilik doğal olarak Dokuz Işık Doktrini ’nin içinde yer alan en önemli ilkedir. Çünkü diğer bütün ilkelerin tamamında “Millîlik temel parametre olarak ele alınmıştır. Milliyetçilik hem topluma hem de devlete yaklaşımı etkilemiş ve partinin ideolojik zeminini sağlamlaştırmıştır. Türkeş milliyetçilik anlayışını kendisini Türk gören herkesin Türk olduğu ifadesi ile temellendirmektedir. Bu bakımdan Türkeş tarafından ifade edilen Türklük anlayışı kan esasına dayanmayan, millet sevgisini temel alan bir nitelik taşımaktadır. Türkeş bu konuda görüşlerini şu şekilde ifade etmiştir: 278

“… Bizim milliyetçiliğimiz, Türk milletine karşı duyulan derin, köklü bir sevgi ve Türk Milletinin içinde bulunduğu müşkül durumdan bir an önce, en modem, en ilmî metotlarla çıkarılarak, en kısa yoldan modem uygarlığın en ön safına geçirilmesini sağlama duygusundan, kuvvet alır. Milliyetçiliğimiz başkalarına karşı kin, garez duygularıyla beslenmez. Demek ki Türk Milliyetçiliği, Türk Milletine karşı duyulan derin sevgi, bağlılık ve onu güç durumdan kurtarıp kuvvetli, her çeşit korkudan, baskıdan uzak, şerefiyle yaşayan, müreffeh, mutlu ve modern uygarlıkta en ön safa geçmiş bir hale getirmek isteği ve bu isteğin yarattığı duygudur. Birinci prensibimiz olan Milliyetçiliğimizin özet olarak tarifi ve izahı budur.”

Dokuz Işık çerçevesinde belirtilen üçüncü prensip ise Ülkücülüktür. Türkeş, ülkücülüğü Türk milletini en kısa sürede, modern uygarlık seviyesine çıkarmak, mutlu ve müreffeh hale getirmenin anlaşılması gerektiğini belirtmektedir.279 Bu anlamıyla Ülkücülük, Türkeş’in milliyetçilik ilkesi ile bire bir örtüşmektedir. Türkeş’e göre Ülkücülük “Türk milletini en ileri, en medeni, en kuvvetli bir varlık haline getirme ülküsüdür.”280 277 Türkeş, a.g.e., 1975, ss. 31-32. 278 Türkeş, a.g.e., s. 6. 279 Türkeş, a.g.e., ss. 8-9. 280 Türkeş, a.g.e., s. 44.

80

Dokuz Işık kapsamında belirtilen dördüncü ilke Toplumculuk-’tur. Toplumculuk her çeşit faaliyetin toplum yararına yürütülmesini esas almaktadır. Toplumculuk özel teşebbüsün teşvik edilmesi, küçük sermayelerin birleşmesi ve sosyal yardım güvenlik teşkilatı başlıklarında ele alınmıştır. Türkeş toplumcu olmakla birlikte özel mülkiyeti savunan bir çizgide yer almıştır. Bununla beraber küçük ve orta boy işletmelerin sesini yükseltirken, büyük sermayenin eziciliğine karşı çıkarak adil bir rekabeti savunmuştur. Bu konuda Türkeş Dokuz Işık eserinde “Toplumun kalkınmasında özel teşebbüs desteklenecek, himaye edilecektir… Özel teşebbüsü korumak, himaye etmek prensibimizdir, desteklemek, teşvik etmek prensibimizdir.” ifadelerini kullanmıştır.281 Bu zeminden hareket eden Türkeş, devleti, toplumu, örgütlenmeyi, kurum ve kuruluşları, silahlı güçleri sürekli olarak sosyalizm, kapitalizm ve faşizmden ayırarak toplumun korporasyonel örgütlenmesini koymaktadır.282 Kısacası Toplumculuk “her çeşit faaliyetin toplumun yararına olacak şekilde yürütülmesi görüşüdür. İçtimai ve iktisadi olmak üzere iki ayrı bölümü kapsamaktadır. İktisadi görüş olarak mülkiyeti esas kabul eden, fakat mülkiyetin millet zararına kötüye kullanılmasına karşı olan bir görüşü belirtir.”283

Dokuz Işık’ın beşinci prensibi olan ilimcilik, Türkeş tarafından olayların kıyaslanması, incelenmesi, ön yargılı hüküm verilmemesi, ilim dışı kapsamlara yer verilmeden sadece ilim mantığıyla hareket edilmesi şeklinde tanımlanmıştır.284 Kısacası ilimcilik “Olayları ve varlığı ön yargılardan ve art düşüncelerden sıyrılarak ilim mantalitesi ile incelemek ve girişilecek her çeşit faaliyette ilmi önder yapma prensibidir.”285

Hürriyetçilik olarak ifade edilen altıncı temel prensip ise tüm özgürlükleri temel almaktadır. Türkeş bu yaklaşımı toplumun kalkınması için insanların karşılıklı geliştirilmesi ilkesinden hareketle düzenlemiştir. Bu ilke aynı zamanda sosyalizmin reddi olarak da yorumlanmaktadır.

Dokuz Işık’ın yedinci prensibi olan Köycülük köylerin tarım kentleri halinde birleştirilerek kalkındırılmasını öngörmektedir. Bu ilke Merkez Köy yaklaşımı olarak da isimlendirilmektedir. Türkeş bu konuda köylüye ve köylülük kalkınmasına ayrı ve özel

281 Türkeş, a.g.e. s. 11. 282 Türkeş, a.g.e. s. 13. 283 Türkeş, a.g.e., s. 45. 284 Türkeş, a.g.e., s. 16. 285 Türkeş, a.g.e., s. 45.

81

bir önem verdiklerini ve bunun için tedbirler alınması gerektiğini belirtmiştir.286 Köycülük, “Köylülerin tefecilerin elinden kurtarılması ve ihtiyacı olan kredi ve diğer yardımların sağlanması için kooperatifleşmeyi hedef alır.”287

Gelişmecilik evrimciliğe dayalı gelişmeyi esas almaktadır. Millet devamlı bir akış içinde olduğu için devamlılık çok önemlidir ve tüm faaliyetlerde buna uyulması gerekmektedir.

Dokuz Işık kapsamındaki son ilke olan Teknikçilik, İlimcilik ve Gelişmecilik ilkeleri ile bağlantılıdır. Teknik ilerlemeler karşısında gelişmenin sağlanabilmesi için teknik gelişmelerin yakından takip edilmesine odaklanmaktadır.

Dokuz Işık ekonomik anlamda hem kapitalizmi hem de sosyalizmi reddetmekte, üçüncü bir yol olarak bu iki sistem dışında kalan ve tasarruf ve yatırım temelinde yeni bir sistemi öne çıkarmaktadır. Türkeş bu düzendeki toplumun 6 sosyal sınıfa ayrıldığını da vurgulamıştır. Bunlar işçiler, köylüler, esnaf, memurlar, serbest meslek sahipleri ve işverenlerdir. Sınıf ayrımının reddedildiği bu sistemde, herkes kendisi ile karar alınması sırasında sisteme katılacak ve sınıf hâkimiyeti olmayacaktır.288

Türkeş’in ifadesi ile “Dokuz Işık nasıl kapitalizmi, Marksist sosyalizmi reddediyorsa, nasyonal sosyalizmi ve faşizmi de reddeder. Nasyonal sosyalizm ve faşizm kapitalizmin yozlaşmış bir sapması olup, insan hak ve hüviyetlerine inanmayan gerici diktatörlüklerdir. Dokuz Işık ise insan sevgi ve saygısına dayanan, ferdi ve iktisadi hürriyetleri bir bütün olarak gerçekleştirmek isteyen demokratik bir görüştür.”289

İdeolojik altyapısını bu fikirler ışığında şekillendiren MHP, 1960’larda ortaya çıkan toplumsal kargaşa ortamında toplumsal muhalefet rüzgârını da arkasına almış ve düzenden rahatsız kitleleri bünyesinde toplamıştır. Bu dönemde sağ ve sol olarak yükselen karşıt görüşler çatışmalara dönüşmüş ve MHP 12 Mart’a giden süreçte sağ kitlelerin buluşma noktası olmuştur.

286 Türkeş, a.g.e., s. 18. 287 Türkeş, a.g.e, s. 45. 288 Türkeş, a.g.e., s. 47. 289 Türkeş, a.g.e., ss. 46-47.

82