• Sonuç bulunamadı

56 2.3.1. Makili Yazı Tarihçesi

Arap yazısının kökeni nebat yazısından türediği, hatta onun gelişmiş devamı olduğu şeklindedir. Nabati yazısından Arap yazısına geçiş, 4. ve 5. miladi asırda olmuş, Arap yazısı, arami halkasıyla Fenike yazısına bağlanmaktadır. Arami alfabesinden nebat alfabesi geliştirilmiş ve bundan da Arap yazısı doğmuştur (Alparslan, 1999: 34).

Ma'kıli yazının kökeni hakkında çeşitli kaynaklarda yer alan bilgilerden yola çıkılırsa bazı önemli hususlar dikkat çekmektedir. Bu hususlardan ilk olarak yazı hakkında bir takım rivayetlerin günümüze kadar ulaşması fakat bunlar da somut belgelere dayanmadığı için bu görüşlerin tahminden öteye gitmediği söylenebilir.

Bu bilgiler çerçevesinde üzerinde durulması gereken husus, bu yazının İslam'dan önceki dönemlerde abide yazısı gibi kullanıldığını doğrulayan eski yazı örneklerinin olmayışıdır. Köşeli ve yarı köşeli yazıların eski zamanlardan beri mevcut olduğu doğru varsayılsa da, günümüzde var olan haliyle benzeşen yazı örneği Arap yarımadası ve komşu bölgelerde de görülmemiştir. Bunu durumu doğrulayan kaynak olarak Suudi Arabistan da Kültür Bakanlığınca basılan ve Arap Yarımadasında bulunmuş, içerisinde sahabe dönemini de kapsayan en eski yazıların yer aldığı kitapta bir tek makili örneği yoktur. Yapılan araştırmalar neticesinde bu yazının 12. yüzyıldan önce hiç bir İslam ülkesinde kullanılmadığı anlaşılmaktadır. İlk örnekler; Karahanlı, Gazneli ve Selçuklulara aittir. En gelişmiş örneklerse 13-16. yy Azerbaycan, İran, Afganistan, Orta Asya ve Anadolu’ya ait mimari eserler üzerindedir (Enveroğlu,2013: 645).

Ma'kıli yazı üslubu, Türklerin geleneksel süsleme sanatları ve tuğla mimarisiyle doğrudan ilişkilidir. Ma'kıli yazının mimaride kullanımı tuğlaların yan yana istiflenmeleri ile kullanılmış olması veya pişmiş topraktan yapılan levhalar üzerine oyma şeklinde uygulanması ile yapılmıştır. Yapılarda kullanılan birim tuğlaların, yazı türünün tuğla malzemenin yapıda istifleme niteliklerine uyumu, yapılarda kullanılan malzeme ile yazının harf anatomisi bakımından benzerliği daha çok kullanılan malzemeye göre şekillenmiş olabileceği ya da de bu yazının kullanılan

57

malzemeye göre belki de malzemenin doğal etkisiyle geliştiğini düşündürmektedir (Bakırer,1982: 2).

Ma'kıli yazının en erken örneğinin, Gazne'de ve (492-509 H)/1098-1115 M. Tarihinde yapılmış olan Sultan III. Mesud kulesinde olduğu düşünülmektedir. 12. yy'dan itibaren tuğla mimari yapıların dış yüzeylerinde görülmeye başlanmıştır. Minarelerin gövdelerinde tek sözcüğün tekrarlı bir şekilde yön değiştirerek bütün yüzeyi kaplaması ile uygulanan tuğla mimarisi erken örneklerinden olan Isfahan' da bulunan Mescid-i Ali ve Saraban minarelerinin silindirik gövdelerinde görülmektedir. Yüzeye tuğlalar yatay olarak yerleştirilip, tuğla birimleri arasında kalan derz araları düşey konumda geniş bırakılarak yazılar oluşturulmuştur. Tuğla malzemesinin kullanımı, Orta Asya’dan başlayarak İran’da görülmekte ve İran’dan da Anadolu'ya gelmektedir (Öney,1992: 36)( Bakırer,1982: 4). Daha sonra Anadolu'da 13. yy, İran bölgesinde 14. yy, da gelişme göstererek sadece minare de değil tüm yapıyı kaplayacak şekilde uygulanmıştır. Tuğla ile yapılan bu yazı daha sonra tuğlaların yüzeyleri çini yapılarak uygulanmış ve yazıların uzaktan daha anlaşılır olması sağlanmıştır (Bakırer,1982: 3).

Tuğla mimarisi, Ma'kıli yazının uygulama tekniğidir. Fakat bu yazının harf şekillerinin kökeni hakkında farklı bir görüş vardır. Bu görüş yazının Türk damgalarında bulunan motiflerden ilham alınarak tasarlanmış olabileceğidir. Bununla ilgili yapılan araştırmalardan farklı zamanlarda ve farklı coğrafyalarda;

Kuzey Kafkasya, Azerbaycan, Anadolu, Orta Asya, Sibirya, Altaylar ve Amerika arazilerinde arkeolojik kazılarda ortaya çıkarılan ve M.Ö. bin yıllara ait olduğu belirlenen yüzlerce süsleme ve siyah-beyaz simetri örnekleri bulunmuştur. Konuya ilişkin en güzel örnekler Batı Sibirya bölgesinde bulunan ve M.O. 5. Bin olarak tarihlenen seramik kaplar üzerindeki motifler ve Kuzey Kafkasya ile Azerbaycan arazilerinde Tunç Çağına ait arkeolojik bulgular gösterilebilir (Enveroğlu,2007: 96).

58

Fotoğraf 27: Arami Yazısından Arap Yazısına Geçiş Kaynak: Sanal 2018:14.

İslam'ın ilk yıllarında yazının, kullanım sahaları ve kullanılan malzemenin tesiri ile iki ayrı tarz doğmaya başladı. Bunlar mushaf, kitabe ve önemli vesikanın yazıldığı sert ve köşeli yazı ile günlük işlerde kullanılan yumuşak ve kavisli hatların hakim olduğu yuvarlak karakterli mensub yazı tarzıdır (Acar, 2016: 41). Bu yazıya örnek Hz. Muhammed'in yazdırdığı bir mektubu (F.2) görebiliriz.

Ma’kıli yazının kökeni hakkında neredeyse hiç bir kaynak yok denilebilir. Yapılan araştırmalardan yola çıkılırsa bazı hususlar dikkat çekmektedir. İlk olarak yazı hakkında bir takım rivayetlerin günümüze kadar ulaşması fakat bunlar da somut belgelere dayanmadığı için bu görüşlerin tahminden öteye gitmediği söylenebilir.(Türkoğlu, 2006: 112).

Çok eski dönemlerden başlayan yazı iletişim kurma işlevi yanında mimarlıkta bezeme öğesi olarak da kullanıldığı görülmektedir. Mimarlıkta bezeme olarak kullanılan yazı özellikle Ma'kıli yazı olmuştur. Ma'kıli sözcüğü "kale gibi sığınılacak yer" (Acar, 2016: 41) anlamına gelmektedir. Bu kökten türeyen ma'kıli sarp, sert ve donuk bir yazıdır. İnsanlık tarihinde yer alan bütün yazıların oluşum ve gelişiminde, kullanılan yazı aracının önemli bir etken olduğu bilinir. Ma'kıli yazı bütün harfler birbirine dik doğrusal parçalardan oluşur. Harflerin çoğu dört hareketle meydana gelir bundan dolayı harfler hep kare biçimindedir. Ma'kıli yazı hattat yazısı değil, mimar, mühendis ve grafik yazısıdır. Bu nedenledir ki hat sanatıyla ilişkin kaynaklarda ma'kıli yazıdan çok az bahsedilmektedir.

59 Fotoğraf 28: Hz Muhammed'in vali El-

Munzir bin Sava'ya gönderdiği mektup. Fotoğraf 29: Hz Muhammed'in vali El-Munzir bin Sava'ya gönderdiği mektubun restoresi

Kaynak:Netaic-ül Ahbar adlı kitaptan Kaynak: İ.A. : 34.35

Arapça 'hatt' mastarından türeyen ve yazı, çizgi, çığır, yol manalarına gelen 'hat' kelimesi, terim olarak "Arap yazısını estetik ölçülere bağlı kalıp, güzel şekilde yazma sanatı (hüsn-i hat)" olarak açıklanmış. Kaynaklarda genellikle "cismani aletlerle meydana getirilen ruhani bir hendese" şeklinde tarif edilen hat sanatı, bu tarife uygun bir estetik anlayış çerçevesinde yüzyıllar boyunca gelişerek günümüze ulaşmıştır (Yazır, 1981: 65).

Konumuz olan Ma'kili, Geometrik Kufi, sayıları beşyüzü geçen kufi çeşitlerinden en yaygın olanı ve günümüze kadar birçok alanda kullanılmıştır. Ma'kıli, lügatte, "kal'a (kale) gibi sığınacak yere, yahut sarp yere" denir. Ma'kılî yazı da şöyle tarif olunmuştur: "Tamamı huruf'u musattah olup harf-i müdevver anda yoktur." Yani harflerin hepsi düz, köşeli, hendesi ve donuktur (Ülker, 1987: 87). Bu sebepten sertlik ve kat'ilik ifade eder. Sarp, kübik bir yazıdır. Bundan dolayı, gözlü ve başlı harfler, hep muntazam murabba (kare) resmederler. Her harf değilse de, çoğu dört hareketle meydana gelir. Bu sebepten Ma'kılî'ye Hatt-ı Satrancıli de denilmiştir." (Yazır, 1981:65-66).

60 2.3.2. Ma'kılî Çeşitleri

Kalın ve ince olmak üzere başlıca ikidir. Kalınlarına Celi Ma’kılî de denilir. Kalın Ma'kılî’nin de kesirsiz ve kesirli iki şekli vardır. İkisi de insicamlı (bitişik) ve insicamsız (ayrık) olabilir. Bunlar satırlı karasel, helezoni, dairesel, dikdörtgen, müsenna (aynalı) ve mimari geometrik desenli çeşitleri vardır. (Acar, 2016: 44). Kesirsiz Ma'kılî'de, noktası olan murabba'ın kalem kalınlığı, harf ve kelime bünyelerinde ve aralıklarda daima mahfuz tutulur; makbul olan budur. Kesirli Ma'kılî'de kalem kalınlığı bünyede mahfuz kalmakla beraber, harf aralıkları bundan az ve çok olabilir." (Yazır, 1981: 68).

2.3.3. Ma'kılî Yazıda Kullanılan Teknikler

Çok eski dönemlerden, yazının mesaj iletme işlevi ile mimarlıkta bezeme öğesi olarak kullanıldığı görülmektedir. Ma'kılî yazı daha çok Mimari eserlerde abide yazısı olarak, tuğla dizilimi ile ortaya çıkmış bir yazı çeşididir. Bu yazı çeşidinde harflerin düz, birbirine dik doğrusal olması tamamen tuğla diziliminden kaynaklanmaktadır. Ma'kılî yazının uygulama tekniği yine tuğla dizilme şekline göre gelişmiş tuğlaların yatay ve dikey ya da eğik dizilmesi ile oluşturulmuştur.

Bu bilgiler çerçevesinde üzerinde durulması gereken husus, bu yazının İslam'dan önceki dönemlerde abide yazısı gibi kullanıldığını doğrulayan eski yazı örneklerinin olmayışıdır. 24 Köşeli ve yarı köşeli yazıların eski zamanlardan beri mevcut olduğu doğru varsayılsa da, günümüzde var olan haliyle benzeşen yazı örneği Arap yarımadası ve komşu bölgelerde de görülmemiştir (Subaşı, 1987: 10). Bunu doğrulayan kaynak olarak Suudi Arabistan da Kültür Bakanlığınca basılan ve Arap Yarımadasında bulunmuş, içerisinde sahabe dönemini de kapsayan en eski yazıların yer aldığı kitapta bir tek Ma'kilî örneği yoktur. Genellikle kufi yuvarlak formda yazı örnekleri mevcut bu kaynakta. Yapılan araştırmalar neticesinde Ma'kılî yazının 12. yüzyıldan önce hiç bir İslam ülkesinde kullanılmadığı anlaşılmaktadır. İlk örnekler; Karahanlı, Gazneli ve Selçuklulara aittir. En gelişmiş örneklerse 13-16. yy Azerbaycan, İran, Afganistan, Orta Asya ve Anadolu’ya ait mimari eserler üzerinde görülmektedir. (Enveroğlu,2013:645)

61

Bunun bir kaç örneğini görebiliriz. Sarban Minaresi, 12. yüzyıl Selçuklu döneminden kalma bağımsız bir tuğla minareye mükemmel bir örnektir. Minare 48 metre yüksekliğinde ve 1130-1155 yılları arasında inşa edilmiştir. Minare bir cami kompleksinin parçasıydı, cami yıkılmıştır. Sarban minaresi üzerinde herhangi bir kitabe kuşağı, yapıyla ilgili herhangi bir yazılı bilgi bulunmamaktadır.

Minarenin inşasında düz tuğla örgüleri kullanılmıştır. Silindirik gövde üzerinde beş süsleme kuşağı görülmektedir. Bu süsleme kuşakları farklı aralıklarla geometrik örgüler, Ma'kılî yazı, süslemelerini oluşturmaktadır. Bu süslemeler tuğla ve çini kullanılmak suretiyle yapılmıştır. Gövde üzerindeki Ma'kılî yazılarda Hz. Muhammed, Ebubekir, Ömer, Osman, Ali isimleri okunmaktadır. Gövdenin ortasında yine çini ile yazılmış bir yazı kuşağı daha bulunur. Minaredeki üç sırlı tuğla kuşak bulunur. Kuşak yazıları sırlı ve sırsız tuğlaların dönüşümlü dizilişi ile motifleri meydana getirilmiştir. Süsleme kuşağından sonraki geniş yüzeyde, iç içe eşkenar dörtgenlerden oluşan geometrik motifler yer almaktadır. Motiflerin içinde de Ma'kılî yazılar bulunmaktadır ( Özkurt, 2005: 142)

62