• Sonuç bulunamadı

BATI’NIN ĐSLAM VE TÜRKĐYE ĐLĐŞKĐLERĐNĐN TARĐHĐ ARKAPLANINA KISA BĐR BAKIŞ

29 EKĐM 1923/TÜRKĐYE CUMHURĐYETĐ’NĐN KURULUŞU VE TÜRKĐ- TÜRKĐ-YE CUMHURĐTÜRKĐ-YETĐ DÖNEMĐ

1.2. HIRĐSTĐYANLARIN ĐSLAM’A BAKIŞI

Bugünü doğru değerlendirebilmenin yolu geçmişi iyi bilmekten geçtiği herkesin malumudur. Biz de bundan hareketle bugün Hıristiyanlık-Đslam ilişkisinin doğru bir tahlilini yapabilmenin yolunun tarihi süreci iyi bilmekten geçtiğine inanıyoruz. Bunun için çalışmamızda kısa da olsa bu konuya değineceğiz.

Müslümanlar Hıristiyanlarla karşılaştığında gördüğü manzara şuydu: 4. yüzyılda Doğu ve Batı Kiliseleri olarak ikiye ayrılmış olan Hıristiyan âlemi 431 ‘de yapılan I. Efes Konsili’yle daha da bölünmeye gitmiş, 5. Yüzyılda Roma Piskoposluğu dışındaki tüm kiliseler Ortodoks olarak nitelendirilmişti. Dolayısıyla Müslümanlar Hıristiyanlarla karşılaştığında çok bölünmüş bir yapıyla karşı karşıyaydı. Hıristiyanların Müslümanlar-la ilk karşıMüslümanlar-laşması Hz. Peygamber dönemine kadar gitmektedir. Müslüman bir toplulu-ğun Habeş Kralı’nın yanına gidişini bir tarafa koyarsak, Hz. Peygamber’in şahsında ilk Hıristiyan-Müslüman karşılaşması, Arapça konuşan Necranlı Hıristiyanların Medine’ye gelerek Hz. Peygamber’le tartışmasının yaşandığı Necran Olayı ile başlatılabilir.46 Hı-ristiyanların Đslam’a yönelik ilk tutumlarına baktığımızda Đslam’ı Eski Ahit bağlamında yorumlamaya çalıştıkları ve Đslam’ı Hıristiyanlık içinde ayrılıkçı bir hareket olarak

46 Necran Olayı hakkında geniş bilgi için bkz.

Fayda, Mustafa; Đslamiyet’in Güney Arabistan’a Yayılışı, Ankara: A.Ü. Đlahiyat Fakültesi Yayınları, 1982, s. 23-34

Hamidullah, Muhammed; Đslam Peygamberi, (Çev. Mehmet Yazgan) , Đstanbul: Beyan Yayınları, 2004, c. 1, s. 515-520

26 görmüşlerdir.47 Ermeni Piskopos’u Sebeos’un 661’de kaleme aldığı bir yazıda Hz. Peygamber’i şu şekilde tasvir etmiştir48:

“Son derece bilgili ve Musa Yasası konusunda malumat sahibi olan Muhammed,

Araplara Đbrahim’in Tanrısını öğretmiştir.

Müslümanların artan fetihleri ve Đslam’ın Hıristiyan bölgelerde çok hızlı bir şekil-de yayılmasının sonucu, Đslam’a yönelik bu yaklaşım, yerini, izleri bugüne uzanan düş-manca bir tutuma bırakmıştır. 49

Hıristiyanların sadece Ortaçağ’da değil günümüzde de Đslam ve Müslümanlarla il-gili başvurdukları temel kaynaklar Şamlı Yuhanna’nın (675-753) kaleme aldığı eserler-dir. (De Haeresibus/Heresiler Üzerine ve De Fide Orthodoxa/Ortodoks Đnancı Üzerine) Şam’ın Emeviler tarafından fethinden sonra bir müddet Emeviler için devlet idaresinde çalışmış olan Yuhanna’ya göre, “Hz. Muhammed, şans eseri Eski ve Yeni Ahitle

karşı-laşmış ve böylece onları okuma fırsatı bulmuş ve daha sonra da Ariusçu bir rahip olan Bahira’nın yardımıyla heretik bir Hıristiyan mezhebi olan Đslam’ı tesis etmiştir.50 Bu bakış açısını Abbasi döneminde Theodore Ebu Qurra ve Timoty’ide de görmekte-yiz.51

Bizanslı Hıristiyanların tutumuna bakıldığında Đslam’a bakıştaki olumsuzluğun daha da ileriye gittiği görülmektedir. Bizanslı bir tarihçi ve keşiş olan Theophanes, Hz. Muhammed’in bir epilepsi hastası olduğunu, eşiyle olan münakaşalarından dolayı sık sık Filistin ve Mısır’a seyahat ettiğini ve burada Yahudi ve Hıristiyanlarla karşılaşarak onlardan bazı bilgiler aldığını ve bunları heretik bir Hıristiyan rahibinin yardımıyla dü-zenleyip kendisini peygamber olarak görmeye başladığını iddia etmiştir.52 IX. yüzyılda diğer bir örnek Bizanslı Nicetas’tır. Arap Muhammed’in Uydurduğu Kitabın Reddi

47 Adam, Baki; “Hıristiyanlık”, DĐA, Đstanbul: TDV Yayınları, 1998, c. 17, s. 361

48 Aydın, Mahmut; Monologdan Diyaloga, Ankara: Ankara Okulu Yayınları, 2001, s. 36

49 A.g.y.

50 A.g.e.; s. 38

51 A.g.e.; s. 39-42

27 adlı bir eser kaleme alan Nicetas, Kur’an’ı “iğrenç ve şeytani bir niyetin ürünü” bir ki-tap olarak, Hz. Muhammed’i ise “sahtekâr ve yalancı” olarak nitelendirmiştir.53

VIII. ve IX. yüzyılda Đspanya ve Sicilya içlerine kadar giren Müslümanlarla karşı-laşan Batı Hıristiyanlığı kültürel olarak kendisinden çok üstün ve büyük bir askeri güce sahip bulunan bir toplulukla karşılaşmıştı ve bundan dolayı çok büyük bir tehlike altın-da olduklarını düşünmüşlerdi.54 Bu tehlikeli durumun tetiklemesi sonucu yapılan Haçlı

Seferleri’nin (1095-1270) ilkini başlatan Papa olarak tarihteki yerini almış olan Papa II. Urban’a göre “Kudüs, Müslümanların elinde kalmaya devam ettiği sürece

Hıristi-yanların orayı ziyaret ederek hac ibadetlerini hakkıyla yerine getirmeleri ve Đsa Me-sih’in tekrar gelip Tanrı’nın Krallığı’nı tesis etmesi mümkün değildi.55

1092-1156 yılları arasında yaşamış olan Muhterem Peter (Peter the Venerable) , Batı’da Đslam ile ilgili çalışmaları ilk elden yapan kişi olarak anılmaktadır. Endülüs’e gelerek orada bulunan Đslami eserleri Latinceye çevirme faaliyetlerini başlatan kişi olan Muhterem Peter Kur’an’ı da tercüme ettirmiştir. O da kendisinden önceki kabulleri de-vam ettirmiş Đslam’ı Heretik bir Hıristiyan mezhebi olarak kabul etmiştir.56

XIV. yüzyıla gelindiğinde Đslam’a olumsuz bakışın edebi eserlerde de kendini gösterdiğini görmekteyiz. Dante (1265-1321) , Đlahi Komedya adlı epik şiirinde Hz.

Peygamber’i cehennemin en alt tabakasında azap çeken biri olarak resmetmiştir.57

Protestanlığın babası olan Martin Luther (1483-1546) Đslam’a ve Kur’an’a ve ayrıca Türklere bakışı çok olumsuz olmuştur. Zira döneminde Osmanlı Đmparatorluğu Avrupa içlerine kadar ilerlemiştir. Luther, Đslam’ı Osmanlılarla özdeşleştiren bir Türk

kimliği algısına sahip olduğunu görmekteyiz. Bu nedenle onun Türklerden bahsettiğinde Đslam’ı kastettiğini anlaşılması gerekmektedir. O’na göre Türkler, Hıristiyan dünyanın Đncil’in mesajının gereğini yerine getirmemiş olduklarından dolayı Tanrı’nın Hıristi-yanlara verdiği bir cezadır. Hatta Luther’e göre Türkler Yeni Ahit’te sözü edilen Gog

53 A.g.e.; s. 42, 43 54 Baki; A.g.y. 55 Aydın, A.g.e.; s. 45 56 A.g.e.; s. 49 57 A.g.e.; s. 44

28

ve Magog’dur.58 Luther, Müslümanların yani Türklerin Tanrılarını Şeytan’la eşit tut-muş, Kur’an’ı da Şeytan tarafından Hz. Muhammed’e yazdırılmış bir kitap olarak gör-müştür. 59

Aynı bakış açısına sahip olan John Calvin (1509-1564) Türkleri, yani

Müslüman-ları, Hz. Muhammed’i Tanrı’nın oğlunun yerine koyduklarından dolayı suçlu kabul et-miş, bu düşünceleriyle binlerce kişiyi yanlış yola sürüklediklerinden dolayı öldürülmele-ri gerektiğini söylemiştir. 60

Hıristiyan ve Đslam dünyası arasındaki güç dengesi coğrafi keşifler, Rönesans ve Reform hareketlerinden sonra değişmeye başlamış, özellikle 18. yüzyıldan itibaren Hı-ristiyanlar lehine dönmüştür. Bu döneme kadar Hıristiyan ilahiyatçıların –ve az da olsa bazı seyyahların-tekelinde olan Đslam/Kur’an/Hz. Muhammed/Müslümanlar hakkında değerlendirme sahasında, bundan böyle Đslam coğrafyası üzerine yapılan sömürgecilik faaliyetleri paralelinde sistemli ve yoğun bir şekilde başlayan misyonerlik ve oryantalist çalışmaları yapan kişiler de söz sahibi olmuşlardır. Bu yeni döneme kadarki dönem kimi Hıristiyan yazarlarca “karanlık çağ” olarak adlandırılmıştı zira bu dönem Hıristiyanlık karşısında her açıdan üstün olan Đslam’a karşı Hıristiyanlığın gerileyişini durdurmaya çalıştığı bir dönem olmuştu.61 Yeni dönemin şartları Hıristiyanlar için karşı atağa geçme imkânı vermişti. Bu yeni dönemden itibaren Hıristiyanların Đslam karşısındaki bakışla-rını misyonerlik başlığı altında anlatacağımızdan bahsimizi burada kapatacağız. Anılan dönemde oluşmuş ve hatta günümüzde de etkisini sürdürmüş Đslam’a karşı genel Hıris-tiyan bakışını şu şekilde özetlenebilir:

1. Đslam, Yahudilik, Hıristiyanlık ve dönemin paganist inançların devşirilmiş sahte bir dindir.

2. Đslam, mutlak hakikat olan Hıristiyanlıktan sapmadır ve bu açıdan sapkın bir dinidir.

58 A.g.e.; s. 58

59 A.g.e.; s. 57

60 A.g.e.; s. 58

29 3. Şeytan, Hıristiyanlığı yıkmak için Muhammed’e Kur’an’ı öğretmiştir. Bu ba-kımdan Muhammed bir peygamber değil, Đsa düşmanı bir Deccal’dir.62

30

2. BÖLÜM

BATI’NIN ĐSLAM VE TÜRKĐYE SĐYASETĐNĐN TEORĐK