• Sonuç bulunamadı

High Tech Mimarinin Uygulandığı Yapılarda Ortak Olan Özellikler

4.7.1. Esneklik

High Tech mimaride esneklik kavramı, değişen koşullara ve ihtiyaçlara yönelik olarak yapının şekil alabilmesini ifade etmektedir. High Tech mimarlar esnek kullanımlı yapılar oluşturmayı amaçlamışlardır. Yapıyı tasarlarken zamanla değişebilecek koşulları da göz önünde bulundurarak yapının tasarımını ona göre şekillendirmişlerdir. Yapının servis veren elemanlarının zaman içerisine işlevlerini yerine getiremez hale geleceklerini düşündüklerinden bu birimleri esnek şekilde yapıya eklenip çıkarılabilir olarak tasarlamışlardır. Aynı şekilde yapılar, bulunan kulelere yerleştirilen vinçlerle bitirilmemiş gibi görünen çatılara, zamanla ekleme yapılabilecek şekilde tasarlanmışlardır. Aynı şekilde yapı meydana gelecek birimler arası değişikliğe izin verecek şekilde tasarlanmıştır. High Tech mimarlar esneklik kavramını hem yapının dışında hem de iç mekanlarında kullanmışlardır. Yapı iç mekanları farklı amaçlarla kullanıma izin vermekte değişen koşullara göre şekil alabilmektedir. Bu esneklik sayesinde High Tech mimaride tek bir yapı bir çok farklı işlevle kullanılabilmektedir.

4.7.2. Saydamlık

High Tech mimaride saydamlık kavramı oldukça önem arz etmektedir. High Tech mimarinin ana yapım malzemelerinden birisi olan cam mimarlar tarafından vazgeçilmez bir malzeme olarak yapılarda cömertçe kullanılmıştır. Saydam bir malzeme olan cam çelikle birlikte tüm High Tech yapılarda kullanılmıştır. Saydamlığın yapı bütününde ana unsurlardan birisi olarak kullanımının yanında özel olarak tasarlanan alanlarda da dikkat edilmiştir. Lloyd's Binası ve Hong Kong Bankası’nda yürüyen merdivenlerin yan yüzeyleri saydam olarak tasarlanmış ve iç

mekanizmaları görünür şekildedir. Bu durum görenlere High Tech mimarinin makine benzetimi kuralını akıllara getirmektedir. Aynı şekilde Pompidau Center’da yapı cephesinde bulunan yürüyen merdivenler saydam büyükçe tüp boruların içinde yer almaktadır. Bu sayede bu merdivenleri kullanan kullanıcılar şehir manzarasını görme imkanı bulmaktadırlar.

4.7.3. Parlak ve Düz Renklendirme

High Tech yapılarda birbirinden farklı strüktür ve servis elemanlarının, kırmızı, mavi, sarı gibi farklı renklerde tasarlanmış olmaları bu birimlerin kolay bir şekilde seçilir olmasını sağlamışlardır. Bu durum en net Pompidou Centre’de karşımıza çıkmaktadır. Havalandırma, sıhhi tesisat, elektrik tesisatı, yangın müdahale tesisatı gibi servis elemanları birbirinden farklı ve parlak renklerde boyanarak yapıya işleyen bir makine görünümü verilmiştir. Daha sonraları oluşturulan High Tech yapılarda metal malzemenin kendi parlak gri rengi yapıya estetik anlamda oldukça etkileyici görüntüler vermiştir. Buna en iyi örnek ise Lloyd Binası’dır.

4.7.4. İnce Kablolar

High Tech mimarinin mimari açıdan olmazsa olmaz denebilecek elemanlarıdan birisi hiç şüphesiz ince çelik çubuklardır. Bu çubuklar birbirine çapraz konumlu olarak yerleştirilirler ve çelik strüktürün birer parçası olurlar. Bu uygulamanın ilk örnekleri Reliance Control Building’de görülmektedir.

4.7.5. Cam, Metal ve Plastik Malzemeler

High Tech mimari, taş tuğla, ahşap gibi geleneksel yapım malzemelerini reddeder. Mimariye henüz yeni girmiş olsa da akışkan bir yapıda olup kesin ölçüler vermeyen beton da onlar için uygun bir malzeme olmamıştır. High Tech mimarinin yapım tekniklerinde hem yeni çağın getirdiği modern malzemeler olan hem de kesin net ölçülerde üretimini sağlayabildikleri çelik, cam ve plastik esaslı malzemeler ana malzemeler olarak bütün yapılarda kullanılmıştır.

4.7.6. Strüktür ve Servislerin Algılanması

High Tech yapıların en önemli özelliklerin bir diğeri ise, yapıyı oluşturan strüktür ve yapıya servis veren elemanların yapı dışından görünebilir olmasıdır. Servis elemanları olan borular, kanallar yapının dışında kolayca ulaşılabilir şekilde düzenlenmektedir. Böylece ilerleyen zamanda oluşabilecek sorunların giderilmesi kolaylaşacak, iş yükü ve zamandan tasarruf etmenin yanı sıra maddi anlamda da bir kazanç söz konusu olacaktır. Bu elemanların yapı dışında açıkta bırakılması sayesinde olası sorunların giderilmesi esnasında binanın ana işlevi işleyişine devam edebilecektir. Norman Foster ve Richard Rogers arasındaki önemli fark da burada ortaya çıkmaktadır. Rogers bahsedildiği gibi tesisat sistemlerini yapının dışında açıktan kolay ulaşılabilir şekilde çözümlerken, Foster bu elemanları asma tavan aralarına veya döşemelere gizlemektedir. (Eşsiz, Özgen, 1999: 40-41).

4.7.7. Enerji Tasarrufu

“High Tech uygulaması olan bir binada, en önemli tesisat sistemi ısıtma ve havalandırma sistemidir. Günümüzdeki anlayış genel bir iklimlendirme sistemi yerine, her küçük bağımsız mekânda, o mekânı kullanan kimsenin kontrol edebileceği çevre koşulları oluşturmaktır. Bu durumda kullanıcı, kendisini en rahat durumda hissedecek ve işinde daha verimli olacaktır. Genel mekânlarda ise yerel koşullar çok değiştirilmeden tanımlanan bazı iklimlendirme standartları en az müdahale ile gerçekleştirilmektedir. Her iki tür mekân için de iklimlendirme değerleri devamlı olarak ölçülmekte ve standartın altına düşen değerler küçük müdahalelerle tekrar gereken yere çıkarılmaktadır. Bir tür optimizasyon uygulaması olan bu işlem belli bir konfor düzeyini sağlamak için en az enerji sarfını gerektirmekte ve bilgisayar teknolojisi ile yürütülmektedir.” (Aktaran: Eşsiz, Özgen, 1999: 42).

“Binanın cephelerini oluşturan cam kabuk da benzer biçimde tasarlanmaktadır. Çeşitli cephelerdeki aydınlanma, ısınma ve soğuma durumlarına bağlı olarak bu kabuk renk değiştirebilmekte, içerideki sıcaklığı koruyabilmek için gerektiğinde dışarıdan ısı almakta veya gerekirse dış ortama karşı iyi bir yalıtım oluşturmaktadır. Bütün bu davranışlar yine sürekli ölçümler sonucu cam kabuğun bilgisayar

teknolojisi ile değiştirilen özelliklerine bağlı olarak düzenlenmektedir. Bu suretle iç mekânlarda maksimum konfor sağlanabildiği gibi “enerji korunumu” ilkesine de uyulmuş olunmaktadır.” (Aktaran: Eşsiz, Özgen, 1999: 42).

4.7.8. Sağlıklı Hava ve Gaz Temizleme Sistemi

“High Tech yapılarda geliştirilmiş mekanik sistemlerle, üstün bir hava ve gaz

temizleme sistemi uygulanmaktadır. Temizlenen hava tekrar yapıda

kullanılabilmektedir. Nitekim çevrenin korunması, enerji tasarrufu, sağlıklı bir hava ve gaz temizleme sistemi, doğal ışık kullanımı ve bina otomasyonu gibi olgular, yeni performans kriteri gibi karşımıza çıkmakta ve ileri teknoloji kullanılarak çözüm getirilebilecek bu sorunlar, giderek High Tech mimarinin kapsamı içine girmektedir.” (Eşsiz, Özgen, 1999: 42).

4.7.9. Doğal Işık Kullanımı

“High Tech yapılarda doğal ışıktan maksimum derecede yararlanılır. Doğal ışığın, atriumun üzerini örten cam kafeslerle zemin ve diğer katlarda mekânın derinliklerine kadar alınması sağlanır. Bunu gerçekleştirmede, çatıya yerleştirilen ve gün ışığını yapının içine yansıtan büyük aynalar önemli rol oynar. Hong Kong Bankası’nın orta holü, binanın dışına yerleştirilmiş, 24 parçadan oluşan, gün ışığını iç mekâna alan ve güneşin hareketine göre şekil değiştiren bir ayna sistemi ile aydınlatılmaktadır. Daha sonra bu ışık, holün üzerine yerleştirilmiş uygun açılara göre konulmuş sabit aynalar yardımı ile orta holü aydınlatmaktadır. Bu durumda hole bakan katların iç kısımları da dış kısımda olduğu gibi oldukça güçlü bir ışıkla aydınlatılmış olmaktadır. Doğal ışığı yapının derinliklerine götürme çalışmaları yapan Norman Foster ve Richard Rogers tasarladıkları tekniği, 1977’de Paris’teki Centre Pompidou’da Sanat Merkezi’nde ve 1978’de Ingiltere Norwich’te Sainsbury Center’da kullanmışlardır.” (Aktaran: Eşsiz, Özgen, 1999: 43).