• Sonuç bulunamadı

High Tech Mimaride Gerçekleştirilmiş En Önemli Yapılar

Pompidou Center Paris’in tarihi silüeti göz önüne alındığında bu silüet içinde oldukça fazla dikkat çeken bir yapıdır. Renzo Piano Ve Richard Rogers’ın ortak tasarımları sonucu 1971-1977 yılları arasında hayata geçirilmiştir. Yapıldığı dönemden başlamak üzere, yapı hakkında yapılan tartışmalar halen devam etmektedir.

High Tech mimari düşüncesinde yer alan makine benzetimi bu yapıda doğrudan karşımıza çıkmaktadır. Hem yapının işleyişi bakımından hem de görsel tasarım olarak yapı makine benzetimini karşılamaktadır.

Pompidou Center iki hektarlık alan üzerine oluşturulmuştur. Fakat merkez bu proje alanının yarısına yapıyı tasarlamıştır. Diğer yarısına ise bir meydan tasarlanmıştır.

Şekil-56, 57: Pompidou Center Konumu ve Cephesi

Kaynak: (URL-56, 57)

Pompidou Center toplamda 10 kattan oluşmaktadır.Ancak bunlardan 7 katı yerin üzerindedir.

Yapı içerisinde kullanılan alanı artırabilmek adına merdivenler ve asansörler yapının dışında tasarlanmışlardır. Bu sirkülasyon elemanları yapının meydana bakan cephesi boyunca devam etmektedir. Yürüyen merdivenler şeffaf cam bir tünelin içinde yapının cephesi boyunca zeminden en üst kata kadar ulaşmaktadır. Böylece yürüyen merdivenlerden yukarı çıkıldıkça şehir manzarası izlenebilmektedir.

Şekil-58, 59: Cephede Bulunan Cam Tünel İçindeki Merdivenler

Yapıya servis veren elemanlarda tıpkı sirkülasyon elemanları gibi yapının dışında cepheye konumlandırılmıştır. Havalandırma tesisatı elektrik tesisatı sıhhi tesisat gibi tesisat elemanları yapının dışında kırmızı, yeşil, mavi, sarı gibi canlı ana renklerde boyanmış halde yer almaktadır.

Pompidou Center bünyesinde, sergi bölümleri, kütüphane, modern sanat müzesi, sinema, amfi, tasarım ve araştırma merkezleri bulundurmaktadır.

Şekil-60: Cephede Bulunan Servis Boruları

Kaynak: (URL-60)

Şekil-61, 62: Pompidou Center İç Mekan

Kaynak: (URL-61, 62)

Üst kat 4 kat yüksekliğindeki betonarme bir yapı tarafından taşınmaktadır. Boylamasına konumlanan strüktürel yapılar bir koridor oluşturarak bir kısmı kullanıcı hareket sistemlerini bir kısmı ise binanın servis yapısını desteklemektedir.

Yapının 48 metre açıklığı bulunmaktadır. Bu açıklık makas kirişler ile tek seferde geçilmiştir. Bu kirişler sayesinde bina içerisinde geniş, serbest açıklıklar oluşturulmuştur.

Bina içinde yer alan ana çelik kolonlar (gerbette) adı verilen bina dışında daha ince yapıdaki dış iskelete bağlanmaktadır. Bu iç ve dış elemanların birleşimi strüktürel bir diyagram oluşturmakta ve güçlü bir dinamizm oluşturmaktadır. Bu bağlantı sayesinde bina iç mekanında geniş açıklıklar oluşmakta ve bina cephesinde esnek bir görüntü ortaya çıkmaktadır. Makine imajı çokça eleştirilse de bu makine imajı oldukça faydacı bir mimari oluşturmuştur.(Arkitektuel: 1-3)

Şekil-63, 64: Pompidou Center Çelik Konstrüksiyon

Kaynak: (URL-63, 64)

4.9.2. Lloyd’s Büro Binası

Londra’da kent merkezinde dar bir sokakta yer alan yapı High Tech mimariyi bütünü ile yansıtmaktadır. Dar sokaktaki konumu ve önünde yer alan meydan yapının daha algılanabilir olmasını sağlamıştır. 68.4X46.8 m2 alan kaplayan bina tam anlamıyla bir makineyi andırmaktadır. Binaya giriş içeri gömülmüştür. Bina içerisinde Room katı denilen girişten itibaren iki kat yüksekliğinde yer alan kat bulunmaktadır. Bu katta ulaşım yürüyen merdivenler ile sağlanırken diğer katlarda merdiven asansör ve servis kuleleri ile bağlantı sağlanmaktadır. Giriş katının devamında tüm katlarda devam eden galeri boşluğu yer almakta ve Room katında bu

alana bakan kısımlar cam ile kaplanmaktadır. Yapı dışardan bakıldığında tıpkı bir makineye benzemekte; bina yüzeyinde asansör kabinleri, merdiven kovaları tesisatlar algılanabilmektedir.

Şekil-65, 66: Lloyd’s Binası Londra (1978-86)

Kaynak: (URL-65, 66)

Bina tasarlanırken mekanlar fonksiyonlarına göre ikiye ayrılmıştır. Servis alan ve servis veren olarak iki ana işlev belirleyen Rogers kütleyi bu işlevlere göre çıkartmıştır. Servis alan mekanlar bina içerisinde asıl aktivitelerin yapılacağı mekanları oluştururken servis veren mekanlar bu mekanlardaki kullanıcıların hava, su, ısı, ulaşım gibi ihtiyaçlarını karşılamak üzere binada yer alan mekanlardır. Bu planlamadan yola çıkan Rogers servis veren mekanların daha kısa ömürlü olacağını öngörerek bu birimleri binanın dışına doğru çekmiş ortada ise servis alan mekanları konumlandırmıştır. Binada altı adet kule yer almakta bu kulelerden üçü yangın merdivenlerinden diğer üçü ise asansör, ıslak hacim ve ana merdivenden oluşmaktadır. Servis alan mekanlar ise ortada yer alan atrium ve etrafında yer alan orta kütleden meydana gelmektedir. Bina çevresinde yer alan kuleler üzerinde bakım ve onarımı sağlamak amacıyla kalıcı vinçler yerleştirilmiştir. Bina taşıyıcı sistemi betonarmedir ancak bina dışında yer alan kuleler, asansörler, tesisatlar vs. ile çelik

taşıyıcı sistem gibi algılanmakta ve makine görünümü oldukça güçlü şekilde hissedilmektedir.

Şekil-67, 68: Lloyd’s Binası Plan ve Kesit Çizimi

Kaynak: (URL-67, 68)

Rogers projelerinde mekanik sistem ve mimari strüktür elemanlarının bir arada kullanılmasına dayalı tasarım unsurlarını etkili şekilde kullanmaktadır. Bu üç sistemi bir arada ele alarak tüm süreç boyunca disiplinlerarası bir yol izlemektedir.

Atrium bina içerisinde sürekli bir galeri boşluğu oluşturmaktadır. Bu boşluk sayesinde servis alan mekanlara doğal aydınlatma sağlanmakta, mekanlar birbirine bağlanmaktadır.

Şekil-69, 70: Lloyd’s Binası Üç Boyut ve Kesit Çizimi

Bina strüktürel sistemi ve servis alt sistemleri birlikte düşünülmüştür. Tüm kütle boyunca devam eden strüktürel bileşenler aynı zamanda “ısıl kütle” olarak görev yapmaktadır. Strüktürel elemanların sahip olduğu bu ısıl kütle sayesinde 24 saatlik bir periyotta kışın ısıtma yazın ise soğutma yükü önemli oranda hafifletilmektedir. Yazın kabuğun açılan kısımları sayesinde soğutulan ısıl kütle aracı strüktürel elemanlar günün en sıcak saatlerinde mekanların soğutulmasına yardımı olmakta, kışın ise ısınarak sıcaklığı depolayan strüktürel yapı mekanların ısınmasını sağlamaktadır. Strüktürel elemanlar yalnızca servis alan mekanlarda ısıl kütle aracı olarak kullanılmaktadır. Servis veren mekanlar servis alan mekanlar ile aynı derecede konfor gerektirmediği için bu alanlarda strüktürel elemanların ısıl kütle aracı olarak kullanılmasına ihtiyaç duyulmamıştır. (Bilgin, Utkutuğ,1999: 40-41) Şekil-71, 72: Lloyd’s Binası İç Mekan

Kaynak: (URL-71, 72)

“Ofislerden çok fonksiyonlu aydınlatma elemanları ile emilen hava, döşeme altındaki tesisat boşluğundan havalandırma kanalları ile kabuğa taşınır ve üç katmanlı cam arasına üflenir. Kabuk içinde dolaştırılan kullanılmış hava, yine kabuk dışındaki ana dönüş kanalları ile servis kulelerinde yer alan klima santrallerine ulaştırılır. Kullanılmış havanın ısısı bodrum katlardaki sprinkler tanklarında toplanarak yeniden kullanılır.” (Bilgin, Utkutuğ,1999: 42)

Şekil-73, 74: Lloyd’s Binası Servis Elemanları

Kaynak: (URL-73, 74)

“Yüksek performanslı kabuk, hem binanın dış zarfını oluşturmakta hem de enerji korunumuna katkıda bulunmaktadır. Kışın kullanılmış sıcak havanın kabuk arasında dolaştırılması sayesinde iç dış ortam arasında oluşturulan tampon, enerji kaybını sıfırlamaktadır. Yazın ise iç mekanlara üflenen serin havanın dışarıya atılmadan önce kabuk arasında dolaştırılması ile iç dış ortam arasında oluşturulan tampon, soğutma ihtiyacını minimize etmektedir. Ofis birimlerinde, kabukta açılan kanatlar ile doğal havalandırmaya yönelik bir yaklaşım da vardır.”(Bilgin, Utkutuğ, 1999: 42)

Lloyd’s of London binası mimar ve mühendisler tarafından oldukça tartışılan bir yapı olmuştur. Tesisatın dışarı alınması yalıtım ve işçilik açısından maliyet gerektirdiği için olumsuz eleştiriler almıştır. Ancak bu yaklaşım ile ana mekanlara maksimum alan ayrılmış hacim ekonomisi açısından kabul görmüştür. Rogers’ın disiplinlerarası çalışması ve strüktür elemanlarının servis alt elemanları ile ilişkili kullanımı High Tech mimarinin önemli ve çarpıcı örneklerinden biri haline gelmesini sağlamıştır. (Bilgin, Utkutuğ,1999: 42)

Şekil-75, 76: Lloyd’s Binası Cephe

Kaynak: (URL-75, 76)

4.9.3. Hong Kong Bankası

1979 yılında Hong Kong Banka binasının tasarımı için bir yarışma düzenlenmiş ve yarışmayı Norman Foster ve takımı kazanmıştır. Yapının bölümleri farklı ülkelerde üretilip Hong Kong’da bir araya getirilmiştir. Hong Kong Bankası 20. Yüzyılın önemli modern mimarlık eserlerinden biridir. Bu yapıda teknolojik anlamda yeni denenmemiş yapım uygulamaları gerçekleştirilmiştir.

Norman Foster tasarımın hayata geçirilmesi için üreticilerle ortaklaşa bir çalışma yürütmüştür. Hatta birçok noktada tasarım üretici iş birliğiyle ortaya çıkarılmıştır.

Şekil-77, 78: Hong Kong Bankası

Kaynak: (URL-77, 78)

Hong Kong bank orta bölümde atriumun bulunduğu iki bölümden oluşmaktadır. Yapının ortasında bulunan atrium 1. Kattan başlayarak 11. Kata kadar ulaşmaktadır. Bu geniş boşluk sayesinde yapının bütün katlarına gün ışığı alınabilmiştir.

Yapıda zemin katta atriuma açılan tavan bir üst örtü ile kapatılmıştır. Cam ve çelik strüktürle kapatılmış bu üst örtü sayesinde şiddetli fırtınalarda yapı içindeki basıncı dengede tutmak ve şiddetli hava akışlarının giriş bölümünden atriuma ulaşmasını engellemek için tasarlanmıştır.Yapının zemin katından atrium açıklığına iki tane yürüyen merdiven vasıtasıyla ulaşım sağlanmaktadır.

Yapının batı bölümünde yer alan asansörler oldukça hızlı bir hareket sistemine ve şeffaf tasarıma sahiptir. Bu sayede asansör hareketleri ve asansörü kullananlar yapının farklı kotlarını kolayca algılama imkanı bulmaktadır.

Yapıda atriumdan alınan gün ışığını artırmak adına farklı bir tasarım uygulanmıştır. Yapının dışında bulunan cam aynalar güneşin geliş açısına göre konum alarak ışınları atriumun üst kısmında bulunan alüminyum aynalara yönlendirmektedir. Onlar da gün ışığını atrium içinde farklı kat yüksekliklerine dağılımını sağlamaktadır. Atriumdan bundan ayrı olarak bilgisayar kontrollü, ses, ışık ve ısı kontrolleri yapılabilmektedir. (Eşsiz, Özgen, 1999: 45-50).

Şekil-79, 80: Hong Kong Bankası İç Mekan

5.CONGRESİUM ANKARA FUAR VE KONGRE MERKEZİNİN HİGH TECH MİMARİ BAKIŞ AÇISIYLA İNCELENMESİ