• Sonuç bulunamadı

3. AHÎLİK NEDİR?

3.5. Ahîliğin Bozulma Süreci

3.5.1. Heteredoks Kavramı

Heteredoks kavramı rengin bir tonunu ifade maksadıyla, kullanılmalıdır. Batının ilmi müteharrik hâle getirmesinin neticesi olarak görülebilecek akım olan Rönesans ve akabinde Sanayi devrimi, batıya doğru akan nehrin havzasında biriken alüvyonlardır. Sel ile giden cultura, batının isteğince sal ile gönderilmektedir. Özellikle Tanzimat döneminde yaşanan kültür heyalanı ise dil ve kavram kargaşasını tam bir balçık haline getirmiştir.

Hâla dil hususunda mecraını bulamayan XXI. asır Türkiye’si, dilini kullanamadığından akımlar, fikirler hakkında düşünememekte dolayısıyla kendi kavramlarını oluşturamamaktadır. Kavramını oluşturamadığı için de sanatını ortaya koyamamaktadır –Malesef bahsi geçen sebeplerden ötürü Cumhuriyet Dönemi Sanatı dediğimizde bocalıyoruz-. Neden sanat ile çerçeveledik, çünkü sanata sirâyet ettiği

172 ŞAhîn, İ., “Ahî Ervan”, Ahîlik Ansiklopedisi, Ankara, 2016, C:1, s.91

173Muallim M., Cevdet, İslam Fütüvetti ve Türk Ahîliği & İbn-i Battuta'ya Zeyl, İstanbul, 2008, s.487

174 Yörük, D., “XV. Yy’da Karaman Topraklarında Ahîler ve Ahî Vakıfları”, Selçuk Üniversitesi

vakit, ictimai olarak zaten vukuf bulmuş olacaktır. Aristotales’in ifade ettiği gibi “İlim külliyi tarih cüziyi sanat da mümkünü bildirir.”

Heteredoks kavramı vahîm neticemizin sadece bir örneğidir. Biz konumuzla direk bağlantılı olmasından dolayı heteredoks hakkında araştırmacıların düşüncelerini vermek ve kendi hassasiyetimizi de bir nebze olsun dillendirmek istedik.

Heteredoks kavramı, farklı bir dini inanışı veya geleneği değil, aynı yapı içerisindeki farklılaşmayı ifade eder. Bir sui generis değildir. Ortodoksinin175 kendinden olmayanlara karşı uyguladığı dışlayıcı tavır heterodoks akımlar üzerinde birçok etkiye yol açmıştır176. Bu etkiler içe kapanma, ezoterik ya da gizemli bir yapı arzetme, çoğunluğu oluşturan umûmi yapıya karşı bir tutum geliştirme ve maddi evrene karşı olma gibi hususlar olarak sıralanabilir177.

İçe kapanma ve ezoterizm178, birçok heterodoks akımın temel özelliği olarak karşımıza çıkar. Sosyal ve siyasi gücü ifade eden ortodoksiye karşı heterodoks akımların ayakta kalıp varlığını devam ettirebilmesinin yegâne yolu olarak düşünülmüştür179.

İçe dönük yapılarından dolayı Alevilik ve Türkistan’dan gelen zümreler kendi edebi literatür ve kavramlarını birtakım sembollerle ifade ederler, cemaat dışındakilerin bunları anlamayacağı180, kendileri için çok şey ifade eden kelimeler geliştirmeleri, ezoterik yapılarından dolayıdır.

Hıristiyanlığın siyasallaşma sürecine girdiği IV. yüzyıl başlarından itibaren Donatizm, Aryanizm, Nestoryanizm ve benzeri birçok akımın zındık ilan edilip, onlara karşı tâkibat uygulaması, dönem iktidarlarının da Ahîlik, Alevilik ve Bektaşilik gibi

175 Burada Otto’nun “Ortodoksluk dogma ve doktrinlerini inşa ederken, öznesinin sezgi yoluyla bulunabilen yönüne adil davranamamıştır.” Bkz. Otto, R., Kutsal’a Dair, İstanbul, 2014, s.33. İfadesini de hatırlayarak ortodoksinin heterodoksiye rasyonel yaklaştığını da unutmamak gerekir.

176 Barbar ifadesi Strabon zamanlarında Helence’yi teleffuz edemeyenler ve neticesinde Helen olmayanların tamamı için kullanılan bir ifâdedir. Bkz. Strabon, Geographika (Antik Anadolu

Coğrafyası Kitap: XII-XII-XIV), (Arkeoloji ve Sanat Yayınları), İstanbul, 2012, s.241-243; Telaffuz

ayrımından çıkarak ırkî bir ayrıma kadar giden Barbar ifadesi günümüz Batı coğrafyasında aşağılayıcı bir unsur olarak Türkler için kullanılmaktadır. Gotlar, Ostragotlar, Vizigotlar ve Vikingler biliçli olarak akla getirilmemeye çalışılmaktadır. Heteredoks üzerinde durmamız da ilerde bu tip kavram kargaşasına yol açmaması içindir.

177 Gündüz, Ş., “Başkaldırı Geleneği ve Heterodoksi”, Bilimname, 2004/3, S:VI, s.78.

178 Gnostizim (=Anlık aydınlanma, bilmek) ve Demiurg (=Demiurgos:İnsanlar için imal eden, şekil veren) hakkında bkz. Ş. Gündüz, “Gnostik Mitolojide Düşüş Motifi ve Demiurg Düşüncesi”, Ondokuz

Mayıs Ü. İlAhîyat Fakültesi Dergisi, 1997, S:9, s.21-165.

179 Gündüz, Ş., agm., s.79. 180 Ocak, A.Y., age., s.95.

gruplara yaptığı tâkibata paralel olarak görülebilir. Şu da unutulmamalıdır ki Ahîlik, devletin iktidari gücü sekteye uğradığında o boşluğu doldurabilecek, sürekliliğin devamı için gerekli olan teşkilat yapısına sahîpti, bu potansiyeli onun tatbikatına neden olabilir. Aleviliğe zemin hazırlayacak vakıa olan Babai İsyanı ise, iktidarın müeyyideleri altındaki konargöçer toplumun iktidarla sosyo-ekonomik olarak çatışmasıdır. Bu iki husus da teolojik değildir. Alevilik, Ahîlik gibi oluşumların temeli dini niteliklidir, ancak devşirilen kavramın bu noktada tam yerini tutmamadığı görüşündeyiz. Burada kökeninin Hristiyan olmasının önemi yoktur, ıstılahın devlet- toplum ilişkisini daha iyi veren bir kavram olması gerekliliğidir.

Heteredoks denilince ilk akla gelen hareketlerden biri de isyan-başkaldırı hususudur. Ancak bu tam olarak heretik bir hareket değil, bir tepkidir. Heteredoks olarak tarif edilen zümrelerde bu potansiyelin bulunduğu görülmektedir. Gnostik ifadeyle arkonların yani iktidarın/ortodoksinin baskılarına tepki olarak doğan isyanın hareketi, maddi alemin hapishane olarak algılanması ve buradan kurtuluşu ifade eder181. Tasavvufi çerçevede Hasan Basrî, müslüman siyasi liderine itaat etmeli, müslüman siyasi liderine vicdani kanaatlerini ifade etmelidir ama “huruc alessultan” (=sultana karşı ayaklanma) fikrini, siyasi, ictimai nizamı muhafaza endişesiyle karşı çıkmakla beraber “kitman” (=liderin haksız icraatı karşısında susma) fikrini de reddetmelidir182 yaklaşımı değerlidir.

Genel olarak dervişlerin çileci bir hayatı seçmeleri ve nefis terbiyeleri gnostisizm içerisindeki asketik (=çilecilik) ifadeyle paraleldir.

İnalcık Hoca dervişleri genel olarak iki gruba ayırır, devlete bağlı olup sultandan vakıf kabul eden uyumlu (=conformist); devlete karşı olan, bağımsız ve isyana hazır uyumsuz (=non-conformist) olarak183. Antropolog Redfield ise, büyük

gelenek ve küçük gelenek olarak nitelendirerek Ortodoks cenahı büyük gelenek,

heterodoks cenahı ise küçük gelenek içerisinde göstermektedir. Büyük gelenek- ortodoks: metnî birliktelik, yüksek kültür, umumî gelenekler olarak belirtir. Küçük gelenek-heterodoks ise popüler kültüre ait, belli bir düşünce seviyesinin altında kalmış halkın günedelik hayatındaki pratiklerdir. Buna yerel pratik, alt kültür, folk/popüler

181 Gündüz, Ş., agm. s.80.

182 Güngör, E., İslam Tasavvufunun Meseleleri, İstanbul, 1993, s.55-56.

din terimlerini de dahîl eder184. Yine buna yakın bir tanımı Gazali’de de bulmaktayız. O da imanı üç dereceye ayırır taklidî iman, mütekellimlerin imanı ve âriflerin imanı diye taklidî iman da kültürsüz kimselerin imanı olarak bahseder185. Bu tarz ayrımlar anlama ve bilgiye erişmede bir yöntemdir ve her dönem kullanılmaktadır.

Cemal Kafadar, katı bir mezhep bağlılığının ilk Müslüman Türk devletlerinde görülmemiş, ancak on altıncı yüzyılda kendini göstemiştir. İlk dönemlerde henüz hattı belirli bir ortodoksi ihdas olunmadığı için heteredoksi olarak tanımlamak pek yerinde olmayacaktır der ve ekler. “Balkan ve Anadolu Müslümanlığının dinî tarihini kısmen, “metadoksi” bağlamında değerlendirmek gerekir.” Kafadar, metadoskiyi bir ortodoksi tanım yapıp onu dikte etme halinden uzak olmak olarak tanımlıyor.186Metadoski kavramı, uçlardaki kültür için kullanılmasıgereken daha yerinde bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır.

Burada söylemek itediğimiz kelime ve kavramların mahîyetinin, fikriyatı etkilemesi sebebiyle doğuracağı yeni neticelere fırsat vermemek dolayısıyla enerjimizi boşa harcamamaktır. Hocaoğlu’nun dediği gibi kavram, felsefi alt-yapısı oluşturuldukça hakiki anlam kazanır bunun haricinde politik ve ideolojik tartışmalardan ileriye gitmez sadece kirletilmiş kavramlar türetilir187.