• Sonuç bulunamadı

Hayvan refahı yasalarının başarısızlığı sürpriz olmamış olmalı.

Hayvan malsa, bir metadan başka bir şey olabilir mi? Bir hay-vanın çıkarlarına, mal olarak hizmet etmesi beklenen amaç doğrultusunda etkin sömürüsü için zorunlu olandan daha yüksek bir değer ya da kıymet biçilebilir mi? Zulme karşı ya-salar ya da hayvan refahı yaya-saları, tümüyle gereksiz olan ve hayvan malın tamamen verimsiz bir kullanımını temsil eden hayvan kullanımından başka bir şeye uygulanabilir mi? Bu noktayı açmak için şu örneği ele alalım. 1985 yılında ABD Kongresi Hayvan Refahı Yasası’nda değişiklik yaptı ve yasayı uygulayan ABD Tarım Bakanlığı’ndan deneylerde kullanılan köpeklerin bedenlerini çalıştırmaları ve primatların psikolojik sağlığı için standartlar getirmesini istedi.77Yukarıda tartışılan, deneylerin fiilî içeriğini Hayvan Refahı Yasası’yla kurala bağla-mama yaklaşımının dışına çıkmayan bu değişiklikler, izin ve-rilen deneylerin içeriğine hiçbir şekilde müdahale etmediği gi-bi, sadece hayvancılık standartlarının iyileştirilmesiyle ilgiliy-di. Tarım Bakanlığı ilk başta, örneğin köpeklerin günde otuz dakika bedenlerini çalıştırmalarını ve primatların barınma ko-şullarının hayvanların toplumsal ihtiyaçlarını karşılamasını şart koşan tektip ve özgül standartlar önermişti. Araştırma ca-miası bu standartlara şiddetle karşı çıktı. Araştırmacılar kö-peklerin bedenlerini çalıştırmakta çıkarları olup olmadığını ya da primatların psikolojik açıdan sağlıklı olmakta çıkarları olan karmaşık varlıklar olup olmadıklarını tartışmadılar. Bunun ye-rine, bu hayvanları Tarım Bakanlığı’nın önerdiği daha sıkı standartlar olmadan kullanarak geçerli bilimsel veriler elde edebileceklerini ve söz konusu standartların araştırma mali-yetlerini yükselteceğini öne sürdüler.

77 Bkz. Francione, Animals, Property, and the Law, dipnot 1, s. 211-13. Dipnot 68’de belirttiğim gibi, USDA tarafından yürürlüğe konan düzenlemeler bir hayvanat bahçesinde teşhir edilen primatlarla ilgili olarak onaylanmıştı. Bkz.

Glickman’a karşı Yasal Hayvan Savunma Fonu, 204 F.3d 229 (D.C. Cir. 2000)

Araştırma camiasından gelen baskı karşısında teslim olan Bakanlık, köpeklerin bedenlerini çalıştırmaları ve primatların psikolojik sağlığına uygun standartları, ilgili araştırma kurulu-şunun ihtiyaçları ve kaynakları doğrultusunda belirlemeyi gö-revli veterinerin takdirine bırakan daha gevşek standartlar be-nimsedi. Uzun lafın kısası, hayvan haklarına saygı göstermek maliyet avantajı sağlamadığı için bu haklardan taviz verildi.

Araştırmacılar bakımı günde 1 dolara mal olan bir köpekten geçerli veri elde ediyorlarsa, neden günde 2 dolar harcasınlar?

Arabanız litresi 1 dolar olan benzinle, 2 dolarlık benzinle gitti-ği kadar yol gidiyorsa, neden fazladan 1 dolar daha veresiniz?

Akılcı bir mal sahibiyseniz, paranızı daha pahalı olan benzine harcamazsınız. Hayvan deneylerini yapanlar, çok daha düşük bir uyum maliyeti olan daha gevşek standartlarda yaşayan hayvanlarından elde ettikleri verilerin niceliğinden ve niteli-ğinden hoşnutsalar, hayvan deneylerinin maliyetini neden yükseltsinler?

Nitekim Bakanlık sonunda daha gevşek standartları benim-semekle, standartları kurala bağlı araştırma kuruluşları için uyum maliyetlerini, deneylerde kullanılan hayvanların daha iyi muamele görmekte oldukları yolundaki kamu algısının temsil ettiği “antropomorfik” değer dediği şeyle dengeledi (bu, standartları kurala bağlı araştırma kuruluşlarının maliyetleri-nin rakama döküldüğü şekilde sayısallaştırılamayan bir değer-dir). Başka deyişle, hayvanların mal olduğu görüşüne dayanan egemen yaklaşıma göre, hayvanların önem taşıyan ya da önem taşıyabilecek yegâne çıkarları, araştırmacıların hayvanın israf edilmesini ya da bilimsel açıdan geçersiz veriler üretecek şe-kilde kullanılmasını önlemek için saygı göstermek zorunda ol-dukları çıkarlardı. Bir köpeğin kullanıldığı bir deneyde, köpe-ğin deneye mani olacak düzeyde sıkıntı çekmemesi için on da-kika egzersize ihtiyacı olduğunu belirlemişsek, şart koşulacak süre sadece on dakikadır. Günde otuz dakika egzersiz şartı

“gereksiz, mantıksız ya da haksız bir mali yük” oluşturacaktır.

Hayvan refahı yasalarının, hayvanların niyetlenen amaç doğrultusunda –“yenecek” hayvan, “laboratuvar” hayvanı,

“sirk” hayvanı, “hayvanat bahçesi” hayvanı, “rodeo” hayvanı,

“kürk” hayvanı vs.– en ekonomik şekilde kullanılmasını sağ-lamak için gerekli asgari düzeyin üzerinde bir bakımı şart koş-masını beklemek mantıksızdır. Mebzul miktardaki hayvan re-fahı yasasına rağmen, bugün hayvan sömürüsü –gerek sömü-rülen hayvanların sayısı gerek sömürülme biçimleri bakımın-dan– eskisinden daha da kötüdür. Hayvanları malımız olarak görüyorsak, böyle yapmak ne zaman çıkarımıza olursa, onla-rın çıkarlaonla-rını göz ardı edeceğiz. Bu, mal sahipliğini doğal bir hak –kökeni dinsel öğretide yatan ve toplumsal örgütlenme-nin temel taşlarından sayılan bir hak– olarak gören ABD gibi ülkeler için özellikle geçerlidir.

Ama özel mülkiyet kavramlarının bu kadar güçlü olmadığı ülkelerde de hayvanlar metalardan çok daha iyi bir muamele görmüyor. Örneğin, modern özel mülkiyet kavramı Britanya’da ortaya çıktığı halde, kısmen Britanya hukuku Amerikan huku-kundan daha seküler olduğu ve Britanya’da mülkiyet hakları-nın daha fazla kurala bağlanmasına izin veren görece ilerici bir siyasî sistem olduğu için, Britanya hukukundaki özel mülkiyet kavramı Amerikan hukukundaki kadar güçlü değildir. Gene de, Britanya’da hayvan kullanımları üzerinde ABD’dekinden daha fazla sınırlama olmasına rağmen, hayvanlara uygulanan muameledeki farklılıklar öze ilişkin olmaktan çok biçimseldir.

Örneğin, Britanyalı bir yorumcu, hayvanların “insanca” kesil-mesini şart koşan Britanya yasalarını tartışırken, bu yasalarda

“çiftlik hayvanlarının hayatlarının son anlarında çektikleri acı olabildiğince az olmalıdır” dense de, yasaların hayvan acısını ve ıstırabını hafifletmek için çok az şey yaptığına dikkat çek-miştir. Elektrikli bayıltma gereçlerinin kullanılması belli bir us-talık gerektirir ve hata payı çok düşük olmalıdır, ama toplu ke-simler bunu güçleştirir: “Hayvanların işini olabildiğince çabuk bitirme gereği, gereçlerin hatalı ya da (elektrikli coplar söz ko-nusu olduğunda) gerekenden daha kısa sürelerle kullanılma-sıyla ve her hayvanın ötekilerden ayrı olarak bayıltılamamasıy-la sonuçbayıltılamamasıy-lanmaktadır.” Ayrıca, “hayvanbayıltılamamasıy-lar boğazbayıltılamamasıy-ları kesilmeden önce, kesilirken ya da kesildikten sonra ayılabilmektedir.”

Ke-simhane personeli “çoğunlukla deneyimsizdir ve hayvanların refahını gözetmeyebilir.” Kısacası, “hayvan refahı sık sık, gider tasarrufunun ardından ikinci sırada gelmektedir.”78 Bu sapta-malar, her yıl kestiğimiz 8.3 milyar hayvanın yaklaşık 8 milya-rını oluşturan tavuklara ve diğer kuşlara hiç uygulanmayan ve esas olarak, sadece, “işgücü kullanımında daha etkin”, “daha düşük maliyetli” ve “hayvancılık sektörüne, et ambalaj sanayi-ine ya da tüketicilere bağlayıcı kurallar koyan hükümete önemli bir mali yük getirmeyecek”79 uygulamaları şart koşan Amerikan İnsanca Kesim Yasası’yla ilgili gözlemlerin tekrarıdır.

İster Amerika’da olsun, ister Britanya’da, ister hayvanların eko-nomik meta olduğu başka bir yerde, “hayvan refahı gündemi-nin büyük bölümünün önünde engeller vardır ve hayvan kul-lanıcılarının çıkarlarına ciddi zarar verip hayvan refahını yük-seltecek bir mevzuat hayal etmek güçtür.”80

Daha da önemli olduğunu düşündüğümüz insan çıkarlarını korumak amacıyla, herhangi bir malın kullanımını kurala bağ-layabilir ve bu surette mülkiyet haklarını sınırbağ-layabiliriz. Ta-rihsel yapıların gelecek kuşaklar için önemli olduğuna inandı-ğımız için, bu gibi yapıların yıkımını ya da şeklinin değiştiril-mesini sık sık yasaklarız. Buna karşılık, bir malın kullanımına malın kendisi yararına sınırlamalar getirilmesini genellikle uy-gun görmeyiz. Yasa teoride, hayvanlara uygulanan muamele-ye, niyetlenen amaç için gerekli asgari bakım düzeyinin ötesi-ne geçen sınırlamalar getirmeyi amaçlayabilse de, bunu ender

78 Robert Garner, Animals, Politics and Morality (Manchester: Manchester Uni-versity Press, 1993), s. 103.

79 1977 tarihli İnsanca Kesim Yöntemleri Yasası: Tarım Komitesi, Büyükbaş Hay-vam ve Tahıl Altkomitesi HR oturumu 1464, 95. Kong., 2. Oturum 35 (1978) (Emily Gleockler’in konuşması). Kesim prosesinin mükemmel bir anlatımı için bkz. Gail A. Eisnitz, Slaughterhouse: The Shocking Story of Greed, Neglect, and Inhumane Treatment Inside the U.S. Meat Industry (Amherst, New York:

Prometheus Press, 1997). İnsanca kesimle ilgili hayvan refahı yasaları üzerine bir tartışma için bkz. Francione, Rain Without Thunder, dipnot 1, s. 95-102.

Hayvanların acının bilincine vardıklarını kabul etmeseydik, hayvanların öldü-rülmeden önce bayıltılmalarını isteyen yasalara ihtiyacımız olmazdı.

80 Garner, Animals, Politics and Morality, dipnot 78, s. 234. Genel olarak bkz.

Francione, Rain Without Thunder, dipnot 1.

olarak yapmakta ve böyle yapılmasını engelleyici güçlü eko-nomik teşvikler bulunmaktadır.81 Örneğin, daha kısıtlayıcı hayvancılık uygulamalarını benimseyen ülkeler, böyle yapma-yan ülkeler karşısında rekabet güçlerini kaybedecektir; aynı durum yerli çiftçiler arasındaki rekabette de geçerlidir. Hay-vanlar “aile çiftlikleri”nde büyük acılar çekmiş olsalar da hiç değilse, genelde hareket edecek daha çok yere sahiptiler. Şim-di aile çiftliklerinin yerini entansif hayvancılık alıyor, çünkü bu yöntemlerle hayvansal ürünler daha ucuza ve çok daha bü-yük bir ölçekte üretiliyor. Teknoloji gelişmeye devam ettikçe hayvanlara çektirilen acılar sadece artacak; bölgesel ve küresel pazarların oluşması da, hayvanlara birer ekonomik metadan öte bir şey olarak muamele edilmesi için harcanan çabaları baltalayacak.