• Sonuç bulunamadı

EŞİT GÖZETİLME İLKESİNİN HAYVANLARA UYGULANMASI İnsanca muamele ilkesi hayvanların eşya oldukları görüşünü

E ŞİT G ÖZETİLME İ LKESİ

EŞİT GÖZETİLME İLKESİNİN HAYVANLARA UYGULANMASI İnsanca muamele ilkesi hayvanların eşya oldukları görüşünü

tersine çevirmeyi ve hayvanların acı çekmemekte ahlaken önemli bir çıkarının olduğunu kabul etmeyi amaçlıyordu. Ne var ki, hayvanların mal statüsü, insanların hayvan sömürü-sünden faydalanmalarını sağlamak için gerekli olanların öte-sindeki herhangi bir hayvan çıkarının tanınmasını imkânsız-laştırır. Hayvanlar kölelerle tıpatıp aynı şekilde muamele gö-rür. Köle sahiplerinin insan mallarını “israf” etmelerini iste-mediğimiz gibi, mal sahiplerinin hayvan mallarını “israf” et-melerini de –hayvanlara ya da kölelere ne şekilde olursa olsun amaçsızca acı çektirilmesini– istemeyiz. Ama ne kadar önem-siz olursa olsun bir amaç bulunduğu sürece, hayvanın acı çek-mesi aynen köle örneğinde olduğu gibi haklı görülür.

Tıpkı köleleri koruduğu varsayılan yasaların olması gibi, hayvanları koruduğu varsayılan yasalar da var; ama bunlar, hak sahiplerinin, özel olarak da mülkiyet hakları sahiplerinin çıkar-ları ile malçıkar-larının çıkarçıkar-larını dengelememizi gerektirir. Bu tür

“melez” bir sistem köleler için işlememiştir, hayvanlar için de

33 Bkz. Michael D. Kreger, “History of Zoos”, Marc Bekoff ve Carron A. Meaney (yay. haz.), Encyclopedia of Animal Rights and Animal Welfare içinde (Westport, Connecticut: Greenwood Press, 1998), s. 369.

işlemiyor. Yasa, hayvan sahiplerinin hayvan mallarındaki eko-nomik çıkarlarını koruyacak şekilde hareket edeceklerini ve bu şahsi çıkarların hayvanlara yeterli bir koruma düzeyi sağlayaca-ğını varsayar. Böyle bir varsayım kölelere pek bir koruma sağla-mamıştır ve 3. Bölüm’de gördüğümüz gibi hayvanlara da pek bir koruma sağlamamaktadır. Hayvan refahı yasaları başlangıç-ta, en azından kısmen, insanların hayvanlara karşı hiç değilse bazı doğrudan yükümlülükleri olduğunu kabul etmeyi amaçla-mış, ama bu amaç çarçabuk unutulmuştur; sonuçta, bugün zul-me karşı yasaların birincil hedefi, “topluluğun hassasiyetlerinin zedelenmesini önlemek”34olarak tanımlanıyor. Aynı şey kölele-ri koruduğu varsayılan yasalarla da yaşanmıştır: Bu yasaların birincil hedefi topluluğun hassasiyetlerinin korunması haline gelmiştir. Virginia’da görülen Turner’a karşı Ulus davasında mahkeme, kölesini “değnek, kırbaç ve sopayla” döven sanık köle sahibini yargılama yetkisi olmadığına karar vermişti; daya-ğın “kasten ve kötü niyetle, şiddetle, zalimce, ölçüsüzce ve aşırı biçimde” atılmış olduğunu kabul etmesine rağmen, köle ölme-dikçe mahkemenin yargılama yetkisine sahip olmadığına hük-metmişti.35Mahkeme evde atılan dayakları ortalık yerde atılan dayaklardan ayırmış ve bu ikincisinin “dövülen bir köle olduğu ya da eylem tahriksiz ya da zalimce olduğu için değil, fiilen top-lumun uyumunu bozduğu, genel adaba aykırı olduğu ve huzu-ru bozma eğilimi taşıdığı için” efendiyi cezai sohuzu-rumluluk altına sokabileceğini belirterek, “Bir at da böyle dövülseydi, yasa aynı oldurdu”36sonucuna varmıştı.

İnsanca muamele ilkesinin temelinde yatan öncülde anlaşı-yorsak ve hayvanların ahlakî ya da hukuki doğrudan bir yü-kümlülük taşımadığımız eşyalardan ibaret oldukları görüşünü paylaşmıyorsak, her şeye baştan başlamak zorundayız. Hayvan-ların ve insanHayvan-ların benzer bir çıkarı olduğunda, ahlaken makul bir neden olmadıkça onlara benzer biçimde muamele etmek zorunda olduğumuz düşüncesini benimsemek zorundayız. Ve

34 Model Penal Code (Philadelphia: American Law Institute, 1980), § 250.cmt. 1.

35 Turner’a karşı Ulus, 26 Va. (5 Rand.) 678, 678 (1827).

36 A.g.e., s. 680.

türler arası ve tür içi farklılıklara rağmen, hissetme yetisine sa-hip tüm varlıkların çıkarları, özel olarak da acı çekmemekte çı-karı vardır. Tıpkı insanlar gibi hayvanlar da, acı çekmemekteki çıkarlarına saygı gösterilip gösterilmemesine ya da hissetme ye-tisine sahip varlıklar olarak sahip oldukları diğer çıkarların ko-runup baltalanmasına bağlı olarak durumlarının iyileşip kötü-leşebilmesi anlamında, deneyimsel bir refaha sahiptir.37

İnsanları bütün acılardan korumuyoruz – bazı durumlarda da koruyamıyoruz. İnsanlar hastalıklardan dolayı acı çekiyorlar;

doğal âfetlerden dolayı acı çekiyorlar; kazalardan dolayı acı çe-kiyorlar; ve dünyanın bütün ülkelerinde yiyecek, giyecek, sağlık hizmeti ve barınma gibi kaynakların yokluğundan dolayı, ama az ama çok acı çekiyorlar. Aslında, insanların acı çekmemekteki çıkarlarının hangilerinin korunması gerektiği konusunda görüş birliği bile yok. Gene de, insanların sahip olabilecekleri başka haklar olsa da, insanlara aynı şekilde muamele etmeyebilsek de, tüm insanların –bebekler, yaşlılar, zekâ geriliği olanlar, yoksul-lar, parlak zekâlıyoksul-lar, siyahyoksul-lar, beyazlar– en azından bir hakka sa-hip olduğu konusunda genelde görüş birliği bulunuyor: Sırf başkalarının amaçlarının aracı olarak değerlendirilmeme hakkı.

Hayvanlar özelinde, eşit gözetilme ilkesi, hayvan çıkarlarını ciddiye alacaksak ve hepimizin kabul etme iddiasında olduğu-muz gereksiz yere acı çektirme yasağına içerik kazandıracak-sak, böyle yapmamak için makul bir nedenimiz olmadıkça, aynı korumayı hayvanların acı çekmemekteki çıkarlarına da uygulamak zorunda olduğumuzu ifade eder. Nasıl insanları bütün acılardan koruyamıyorsak, hayvanları da bütün acılar-dan koruyamayız. Yabanıl ortamdaki hayvanlar yaralanabilir, hastalanabilir ya da başka hayvanların saldırısına uğrayabilir-ler. Ama eşit gözetilme ilkesi, böyle yapmamak için ahlaken makul bir nedenimiz olmadıkça, hayvanları insanların malı

37 Hissetme yetisine sahip tüm varlıkların, hissetme yetisine sahip varlığın başı-na gelenlerden olumlu ya da olumsuz etkilenen bir “refah”a sahip olduğunu söyleyebiliriz. Ne var ki, hayvan “refahı” yasalarının hayvanların mal olduğu-nu ve korunabilir çıkarları olmadığını varsaydığı düşünülürse, bu terimin kul-lanımı belli bir kafa karışıklığı yaratma tehlikesi taşımaktadır. Genel olarak bkz. Francione, Rain Without Thunder, dipnot 25.

olarak kullanılmaktan dolayı acı çekmekten korumamızı ge-rektirir. İnsanlara olduğu gibi hayvanlara da kaynak olarak muamele görmeme temel hakkını tanımak zorundayızdır.

“Üçüncü” bir seçenek yoktur: Ya hayvan çıkarları ahlaken önemlidir ve eşit gözetilme ilkesi altında incelemeye tabidir ya da hayvanlar ahlakî statüsü olmayan eşyalardan ibarettir. El-bette, hayvanlara şu an olduğundan daha iyi muamele edebili-riz, ama 3. Bölüm’de gördüğümüz gibi, hayvanların mal statü-sü göz önüne alındığında, daha iyi muameleyi engelleyen etki-li ekonomik güçler bulunmaktadır. Ama hayvanlara “daha iyi”

muamele etmek ille de hayvanların çıkarlarını ahlaken önemli kılmaz. Köleleri haftada beş kez yerine üç kez dövmek “daha iyi” olabilirdi, ama bu “daha iyi” muamele köleleri eşya kate-gorisinden çıkarmadı. Köle sahiplerinin ve kölelerin benzer çı-karlarına benzer muamele edilmedi, zira köle sahiplerinin, kö-lelerin sahip olmadıkları, kaynak olarak kullanılmaktan dolayı acı çekmeme hakları vardı.