• Sonuç bulunamadı

Bu konuyla ilgili bir sürü araştırmacı değişik yaklaşımlarla kendi görüşlerini sağduyularıyla geliştirerek dini açıdan önemli sonuçlara varmışlardır. Hick, bu yüzden hangisine güvenip güvenemeyeceğimizi belirlemenin zor olduğunu söyler.

Hick, Nasıralı Tarihi İsa ile Kilisenin birbirine karışmış hatıralarla inşa ettiği İsa hakkında Batıda gelişen yorumlar arsındaki farkı anlatmakla işe başlar. Doğu ötesi Hıristiyan toplulukları arasında hayatı derinden ve heyecan verici bir şekilde etkileyen farklı farklı İsa hatıraları ortaya çıktı. Bunun nedeni ölümün ötesine yükseldiğine inandıkları İsa’nın ruhunun bulaşmasıydı. Yeni Ahit’in bölümleri İsa’nın bu ruhundan alınan ilhamla yazıldı görünür. Çünkü, İsa’nın etkisi hem onun hikâye ve öğretileri sayesinde hem de kendi gördüklerini rapor eden gezgin Hıristiyan peygamberler sayesinde hissedilebiliyordu.

Genelde, ilk Yeni Ahit belgelerinin (ki bunların bazıları St. Paulus’un mektuplarıdır) İsa’nın ölümümden 20 yıl sonra yazıldığı yaygın olarak kabul edilmektedir. Yazarların hiç biri tasvir ettikleri hayata gözleriyle şahit olmamışlardır116. İnciller on yıldan fazla zamanda gelişmiş sözlü ve yazılı geleneklere bağlı olan ikinci ve üçüncü tasvirler olup İsa ile ilgili orijinal hikâyeler, eski dünyanın güzelliği, kilisenin Yahudilik görüşüne karşı olması, zülüm altında inanç kuvvetlendirme, Hıristiyan toplumun farklı akımlarındaki gerçek polemikler, dini temaları örneklendirme ve İsa’nın yaşamıyla ilgili diğer olayları içeriyor.

John Hick İncillerin, İsa’dan 40–70 yıl sonra yazıldığı kanaatindedir117. Yine

de bugün kısa kariyeri şimdiye kadar yaşanmış en etkili yaşam olarak çok derin ve uzun süreli etki bırakan dünyevi İsa hakkında güvenle söylenebilecek bir şeyler var mı? Araştırmacılar genellikle şu noktalarda ortak görüşe vardılar: İsa Galile’li bir Yahudi idi, Meryem adı verilen bir kadının oğluydu Baptist John tarafından vaftiz edildi. O, nasihatlerde bulundu, hastaları iyileştirdi ve dualarla insanların içinden kötü ruhları cinleri çıkardı, 12 ; havarisi olduğu söylendi, faaliyetlerini büyük ölçüde İsrail ile sınırlandırdı. Roma yetkilileri tarafından Kudüs’ün dışında çarmıha gerildi

116John Hick, 1993c, s. 23. 117 John Hick, a.g.e., s. 19.

ve ölümünden sonra takipçileri yolunda yürümeye devam ettiler. Hick’e göre, dini açıdan İsa ile ilgili en büyük gerçek onun “Baba” yani Tanrıyla ilgili güçlü ve daimi bilinci olmalıdır. Din psikolojisi açısından bakacak olursak, sadece son derece yoğun bir Tanrı bilincinin İsa’nın güçlü peygamberlik güvenini ve karizmatik gücünü besleyebildiğini söyleyebiliriz. Onun için Tanrı her gün görüştüğü kadın ve erkekler kadar ve yaşadığı Galile tepeleri kadar gerçekti. Tanrı İsa için o kadar gerçekti ki insanlara Tanrının seven ve bağışlayan yönünden bahsederken onu dinleyenlerin çoğu için Tanrı yaşayan bir gerçek haline geliyordu. İsa’nın yoğun Tanrı bilinci kendi kültürünün dini fikirleri tarafından şekillendirilmişti.

İsa’nın Tanrıyla olan ilişkisini anlamak için temel ölçüt peygamberlik idi. Ama İsa sadece bir peygamber olduğu için değil aynı zamanda belki de son peygamber olduğu için bunun farkında gibi gözüküyor. E. P. Sanders “İsa kendisini krallık kurulmadan önce son peygamber olarak görüyordu” der.

İsa sonun yakın olduğunun, acilen İsrail’i tevbe ettirmek için gönderildiğinin ve böylece İsrail’in büyük gün için hazır olabileceğinin büyük ölçüde bilincindeymiş gibi gözüküyor, dua ederek şöyle diyordu: “Vakit tamamlanıyor ve Tanrının krallığı mevcuttur. O halde tevbe edin ve İncil’e inanın” (Mark 1:14). İsa’nın esas mesajı tevbe etmeye bir çağrıdır. O, krallığın gelmek üzere olduğunu ve yeni bir yaşamın başlayacağını bildiriyordu. Bu yaşam sevgi yaşamıydı. Devid Fluser bunu Yahudilikte yeni duyarlılık olarak nitelendiriyor118. Esasında bu duyarlılık, Tanrıya

karşı ve komşuya karşı çifte ilahi emir olarak İsa’dan önce vardı. Ama İsa’nın komşu aşkından kendi anladığı şey daha derin gibi görünüyor veya en azından diğerlerinden daha güçlü etki yaratıyor. İsa, kişinin kendi kişisel özelliklerini unutup diğerlerinin ihtiyaçlarına hizmet etmek için özgür olmasını ve Tanrıya olan bütün inancı öğretti. Dinleyicilerine Tanrıya güvenerek yarın için endişe etmeden yaşamalarını, komşuya iyi davranmalarını ve sınırsızca verip af etmelerini söyledi: Düşmanlarınızı sevin ve sizi kandıranlara dua edin. Böylece cennete olan Tanrımızın oğulları olabilirsiniz ki kendisi güneşi kötünün ve iyinin üzerine doğdurur ve yağmuru doğrunun da yanlışın da üzerine yağdırır (Matta 5:44-45).

İsa’nın öğretileri ve şifa verici hizmeti kısa ama yoğundu. Onun kişiliğinin kelimelerinin etkisi bu kısa zaman içerisinde olağan üstü olmuş olmalı ve etkisi ne kadar büyük olursa kurulmuş düzenin sonuna geldiğini iddia eden birisi olarak Romalı yetkililerin dikkatini çekmeye başlaması o kadar olasıydı. İsa’nın zamanındaki Yahudilerin kafasında ve muhtemelen kendi kafasında da Tanrının güvenilir bir hizmetkârının çektiği acıların İsrail in iyiliği için olduğu fikri vardı. Bu fikri destekleyen bir takım alışıla gelmiş temalar da vardı. Örneğin, “dürüst olanın acı çekişi, ötekisi kan dökmeden günahlar affolunmaz”.

Hulûl kelimesi Hıristiyan tarihi boyunca kullanılmıştır ve bu “geçiş olayı” olarak görülüyordu. İnciller yazılırken arkadan gelen iki kuşak İsa’nın cesedinin gizemli bir şekilde canlandığına birkaç hafta yeryüzünde bedensel olarak var olduğuna ve daha sonra yükselip bir bulutun içine yerleştiğine inanıyordu.

Biz bu olayları İncillerde yazıldığı kadarıyla biliyoruz. O halde ilk havarilerin, İsa çarmıha gerildikten sonra canlı bir şekilde yüce bir Rab (Lord) olarak yaşadığına inanmalarına ne sebep olmuştur? Tarihi kanıtlarla bu soruya çeşitli cevaplar verilebilir. Hick’e göre bu anlatı, İsa çarmıha gerildikten 2 ya da 3 yıl sonra Şam yolunda Paul’un Rabbın (Lordun ) görüntüsünü müşahede ettiğini söylemesiyle başlar. O yüzden Şam yolculuğunu İsa’nın ortaya çıkması olarak görüyorlardı. Paul, ışık ve sesin duyulduğu ama vücut belirtisinin olmadığı haberini vermişti. Hıristiyanlar bu tecrübeden yola çıkarak İsa’yı Işık ile özdeş tutmuşlardır. Bu ışığın içinde aşk ve huzur vardır. Bu hikâyenin ayrıntıları şu şekilde dile getirilmiştir: Boş mezarın hikayeleri (Mark 16:5), tüm yeryüzünde üç saatlik karanlık (Matta 27:45), deprem (Matta 27:51), uyuyan bir sürü azizin mezarından yükselip Kudüs’e girişi ve bir çok insan tarafından görünmesi (Matta 27:53-53), iki gün sonra ikinci deprem (Matta 28:2), cennetten gelip taş yuvarlayıp onun üzerine oturan şimşek görünümündeki melek, Galile’de bir dağın üzerinde İsa’nın ortaya çıkması yukarıya doğru bir bulutun içinde yok olması (Matta 28:3). Hick’e göre ise İsa sadece bir fiziksel mucizeyle çarmıha gerildikten sonra yok olmaktan kurtulmuş olabilir.