• Sonuç bulunamadı

HATIRA KİTAPLARINDA İSMAİL HAMİ DANİŞMEND

HAYATI VE ESERLERİ

V- HATIRA KİTAPLARINDA İSMAİL HAMİ DANİŞMEND

Abdülhak Hamid Tarhan’ın Maçka Palas’taki kabul günlerinin müdavimlerinin başında, İsmail Hami Danişmend ve eşi Nazan Hanımefendi gelmektedir133. İsmail Hami’nin Abdülhak Hamit’le aralarında derin bağlılık olduğunu, Abdülhak Hamid’in okuyamadığı kendi el yazılarını okuduğunu, temize çektiğini notlara çekidüzen vererek âdeta sekreterliğini yaptığını daha önce belirtilmiştir.

İsmail Hami Bey’in refikası Fethi Ahmet Paşa torunlarından Nazan Hanımefendi ile birbirlerine büyük sevgileri ve hürmetleri vardır. Nazan Hanım İsmail Hami Bey’in talebesiydi; evlendikten sonra da öyle kaldı. İsmail Hami Bey Nazan Hanım’a tercümeler yaptırıyor; onu neşir hayatına yetiştirmek, alıştırmak

132

Erkan Cevizliler, Memleket Gazetesi (10 Şubat 1919- 20 Mayıs 1919), (Atatürk Üniversitesi, Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Enstitüsü, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Erzurum, 2000, s. 27-28.

30

istiyordu. Nazan Hanım’a olan sevgisini Rabia Hatun efsanesini ortaya atarak koymuştur134

.

İsmail Hami Bey, Nazan Hanım’ın vefatından sonra ikinci evliliğini yapmıştır. Bu evliliğini kiminle yapmış olduğu bilinmemektedir135. Sonra İsmail

Hami Bey üçüncü evliliği Ayvalıklı varlıklı bir hanım olan Hüsniye Hanım’la yapmıştır. Hüsniye Hanım da misafirperver, çok tatlı bir yapısının bulunduğunu belirtmiş ve Münevver Ayaşlı, Hüsniye Hanımı “Flaubert’in Madam Bovary” sine benzetmiştir.

İsmail Hami Bey ve Hüsniye Hanımın evi cumartesi toplantılarının yapıldığı entelektüellerin buluştuğu bir merkez hâlini almıştı. Bu merkez bir nevi akademi görevi yürütmüştür. Bazı toplantı konuları politik yönü ağır basan konulardır136

. Toplantıların merkezinde İsmail Hami bulunmuştur. Toplantının yapıldığı salondaki camekânda konuklarına gösterdiği küller kendisinin yıllarını verdiği kitabıdır. Dönemin gençleri tarafından İzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi kitabı Beyazıt Meydanı’nda yakılmıştır137. Kitabı yakan öğrenciler Atatürk’ten hiç bahsedilmediğini ileri sürerek protesto niteliğinde Türkiye Yayınevi’nin önündeki meydanda yakmıştır138. İsmail Hami, külleri gençlerin “vandalizminin”139 delili olarak

saklamıştır140 .

İsmail Hami Bey’in cumartesi kabullerine her kesimden katılım olurdu. Sultanlar, kraliçeler, prensesler ve Şark memleket sefirleri, kâtipleri, ataşeleri gelmektedir. Sultan Abdülhamid’in kerimelerinden Ayşe ve Şadiye Sultanlar, Sultan Vahdeddin’in küçük kerimesi Sabiha Sultan iştirak etmişlerdir. Ayrıca genç sultanlardan Veliaht Yusuf İzzettin Efendi’nin küçük kerimesi Mihrişah Sultan, Sultan Abdülaziz’in torunlarından Seyfeddin Efendi kerimesi üstat musikişinas ve bestekâr Gevherin Sultan da bu toplantılara iştirak edenler arasındadır.

134 Münevver Ayaşlı, Hanimne’nin Suret Aynası, İstanbul 2009, s. 82. 135

M. Ayaşlı, Suret Aynası, s. 83.

136 Ergün Göze, Gözümle ve Gönlümle Tanıdıklarım, İstanbul 1989, s. 329. 137 Cumhuriyet, 23 Temmuz 1955, s. 4.

138

İsmail Hami Danişmend, İzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi, C. 1, İstanbul 1955, s.10-12.

139 Vandalizm: Bilerek ve isteyerek, kişiye ya da konuya ait bir mala, araca ya da ürüne zarar verme

eylemidir.

31

Cumartesi kabullerinin diğer önemli şahsiyeti İsmail Hami’nin üçüncü eşi Hüsniye Hanım’ın dünürü Kraliçe Süreyya’dır. Asilzadelerin yanında katılanlar, yazarlar, şairler ve dönemim önemli şahsiyetleridir. “Şair-i Azam” diye bilinen Abdülhak Hamit, eşi Lüsyen Hanım, Faruk Güventürk, Vecdi Bürün, Cenap Şahabettin, Peyami Safa, Süleyman Nazif ve şair Şükufe Nihal Hanım bunlardan birkaçıdır. Eski büyükelçilerden Tevfik Kemal Bey de Cumartesi kabullerine katılanlar arasında idi. Ayrıca Sadi Irmak141 ve Kazım İsmail Bey142 de kabule

katılanlar arasında idi. İsmail Hami’nin kabulleri, eşi ile birlikteliği ansızın bitivermiştir. Bu evliliğin bitmesi ile evdeki toplantılarda son bulmuştur. Ayaşlıya göre; evin dağılmasının sebebi gizli emeller ve eller bulunmuş olmasıdır. Ona göre; bir zümre tarafından İsmail Hami Bey hiç sevilmiyor âdeta nefret ediliyordu. İsmail Bey’in evinin kapanması ve bu topluluğun dağılması bu grup tarafından istenmiştir.

İsmail Hami dördüncü defa öğretmen İclal Hanım’la evlenmiştir ve yine dostlarına evini açmıştır143. Cumartesi sohbetlerine devam etmiştir. Lâika Karabey, İsmail Hami Bey’in evliliğini tebrik etmesi üzerine İsmail Hami Bey “bahsettiğiniz

hanımdan boşandım” demiştir. Laika Karabey de hızına yetişemediğini, ne zaman

tebrik etmeye kalksa ondan boşanmış, başka birisiyle evlenmiş bulduğunu ifade etmiştir144. İsmail Hami evlilikler yapmasına rağmen çocukları olmamıştır145

.

Münevver Ayaşlı’ ya göre, İsmail Hami, Allah’tan korkan, peygamberini çok seven, İmam-ı Azam Ebu Hanife’ye büyük hayranlığı ve merbutiyeti olan, akidesi tam sünni bir Müslüman’dır. Ayrıca İsmail Hami, merhum Sultan Abdülhamit Han’a karşı derin ve samimi bir bağlılığına ek olarak Sultan Vahdeddin’in talihsiz ve bahtsız olduğu kanaati vardı. Sultan Vahdeddin’i ne pahasına olursa olsun, kalemiyle temize, ışığa ve hakikate çıkarmayı çok istemiştir. Münevver Ayaşlı ’ya göre ameli yoktu ama dinini ve milliyetini de çok seven ve onlara bağlı bir insandı. Ayaşlı, İsmail Hami’yi büyük tarihçi olduğu kadar, pek

141 Sadi Irmak (15 Mayıs 1904- 11 Kasım 1990) : Türk siyaset adamı, Tıp üzerinde ihtisası bulunan

Irmak, yurtdışında eğitim görmüştür. Prof. Dr. olarak tıp alanında önemli hizmetleri bulunmuş eski milletvekilidir. Başbakan olarak da görev yapmıştır.

142 Kazım İsmail Gürkan (1905- 1972) : Doktor, yazar. Tıpta uzmanlık yaparak Prof. olarak görev

yapmıştır. Gürkan’ın çok sayıda eseri vardır.

143 Cevdet Küçük, “Danişmend”, İslam Ansiklopedisi, C. VIII, s. 465. 144 E. Göze, Gözümle, s. 331.

32

büyük dil âlimi aynı zamanda büyük bir şair olarak tanıtmıştır. Tanıdığı kişiler arasında yabancı lisanları ve Türkçeyi bu kadar iyi bilen, menşeine, derinliğine vakıf bulunan kimseyi görmediğini belirtmektedir146

.

İsmail Hami Danişmend, Türk dilinin problemleri ile sürekli haşır neşir olan birisidir. Münevver Ayaşlıya göre “lisanın, güzel Türkçenin bu hâle gelmesi

hakikaten muzdarip, bedbaht idi ve bu meselenin hastası” olduğunu belirtmektedir.

Kendi kendine durmadan bıkmadan mücadele ediyordu. İsmail Hami’nin vefatıyla birlikte “Türkçenin son kalesinin de düştüğünü; onun gitmesinin Türkçenin de

gitmesi ve bitmesi demek olduğunu söylemektedir. Ayaşlı, böylece Türkçe meselesinin de ortadan kalktığını, muharebenin muharipsizlikten sona erdiğini”

belirtmektedir. Danişmend, yazılarının başlığından anlaşılacağı üzere Türkçenin geliştirilmesi, korunması meselesini derdi olarak görmüştür147

.

İsmail Hami Bey’in kendi el yazısıyla yazdığı ve yayınlanmamış bütün kitaplarının, neşrolunmuş kitaplarından daha kıymetli olduğunu anlatmaktadır. Şiirlerinin hepsinin neşrolunmadığını, el yazmalarının, kütüphanesinin geleceğe bırakılmayacağı korkusu bulunduğunu ifade etmiştir. Bu kütüphanenin büyük kısmı kaybolmakla birlikte kalanlar Murat Bardakçı kütüphanesinde bulunmaktadır148.

Türk şairleri içinde Hami Bey’in en çok sevdikleri Fuzuli, Nedim, Şeyh Galib ve Abdülhak Hamid’dir. Türk musikisini de çok seven İsmail Hami, dünyada en üstün, zengin musikiyi Türk musikisi kabul etmiştir. En beğendiği bestekâr Kazasker İzzet Efendidir. İsmail Hami Bey ile Hüseyin Sadettin Arel arasında büyük bir dostluk bulunmaktadır. İsmail Hami’nin çok kuvvetli bir tenkit hassasiyeti bulunmaktaydı. Çok sevdiği ve beğendiği kimselerin bile tenkit edecek bir taraflarını bulur ve tenkit ederdi. Sevmediklerini, beğenmediklerini “haşa min huzur” demeden ağzına bile almazdı. Bu kadar hassas olan İsmail Hami’nin 35 sene süren dostluğu esnasında tek tenkit etmediği ve büyük hayranlıkla bahsettiği Hüseyin Sadettin Arel’dir149. İsmail Hami “Büyük Adam” başlıklı bir makalesinde Hüseyin Sadettin Arel’den “Şark ve Garb musikisinin en büyük âlimi” diye bahsetmektedir.

146

M. Ayaşlı, Hanimne’nin, s. 81.

147

İsmail Hami Danişmend, “Gene Dil Derdi”, Milliyet, 29 Aralık 1950, s. 4.

148

İ. Hami Danişmend’in dördüncü eşi olan İclal Hanımın torunu olan Metin Tekinle yaptığımız söyleşi sırasında bu bilgi edinilmiştir.

149

33

İsmail Hami’nin dönemin aydınları ile ilişkileri her zaman yolunda gitmemiştir. Cumartesi kabullerine yarım saat geç gelen Ali Fuat Başgil’e demediğini bırakmayan Hami, gelince herkesten önce kalkarak ona hürmet etmiştir150. İsmail Hami, kişileri eleştirse de saygıda kusur etmeyen bir yapıya sahip olduğu görülmektedir.