• Sonuç bulunamadı

BMH, kkal/gün

5.3 Hastaların Beslenme Alışkanlıkları

Daha uzun süre sadece anne sütü (AS) ile beslenmenin Tip 1 diyabet riskini azalttığı, tamamlayıcı besinlere erken başlama ve emzirmenin erken kesilmesinin de riski arttırdığı bilinmektedir (30, 31). Yaşamın ilk yılındaki beslenmenin Tip 1 diyabet gelişimine etkisini araştıran bir çalışma, yeni tanı alan 0-15 yaşları arasında 517 İsveç ve 286 Litvanyalı Tip 1 diyabetli çocuk ve bunlara eş sağlıklı kontrol grubu ile yürütülmüştür. Bu çalışmaya göre, ≥5 ay sadece AS almak (odds oranı: 0.54), ≥7 ay AS almak (odds oranı: 0.56) ve ≥9 ay AS almak (odds oranı:0.61) Tip 1 diyabet riskini azaltmaktadır. Aynı çalışma, tamamlayıcı besinlere erken başlayanlarda (<3 ay), geç başlayanlara (>7 ay) göre Tip 1 diyabet gelişme riskinin daha yüksek olduğunu bildirmiştir (255). Bu çalışmada, tamamlayıcı besinlere başlanılan ay ortalaması 5.8±1.28 olup çocukların yaklaşık dörtte üçünün (%73.7) ≥6 ay sadece AS aldıkları saptanmıştır. Katılımcıların toplam AS alma süresi ortalama 12.9±9.79 ay olarak saptanmıştır (Tablo 4.3.1).

Tip 1 diyabetli çocuk ve adölesanların evde ailesi ile birlikte tükettikleri öğünlerin ağırlık ve glisemi kontrolünü kolaylaştırdığı ayrıca yeme bozukluğu gelişme riskini azalttığı bildirilmiştir (256). Tip 1 diyabetli çocukların evde beslenmeleri teşvik edildiğinde aile içi iletişimin ve tüketilen öğünlerin besin kalitesinin artacağı, aynı zamanda evde hazırlanan yemek ile ailelerin diyabet yönetimi becerilerinin artacağı ve karşılaşılan zorlukların azalacağı belirtilmektedir (257, 258). Bu çalışmada, çocukların %17.0’si her gün en az bir öğününü ev dışında yediklerini, %13.2’si ise hiçbir zaman dışarıda yemek yemediğini bildirmiştir.

147

Çocukların yaklaşık yarısı okula evden yemek götürmekte ya da yemek saati evde olmakta ve öğününü evde tüketmektedir. Tip 1 diyabetli çocuklarda esnek beslenme planı yaklaşımları tavsiye edilmekte, buna göre düzenli 3 ana öğün yapılması ve istenildiği takdirde kan şekeri ölçümüne göre ara öğün yapılması önerilmektedir (84- 86). Bu çalışmada, çocukların çoğunun (%96.2) günde üç ana öğün tükettiği ve yaklaşık yarısının üç ara öğün tükettiği saptanmıştır (Tablo 4.3.2).

Bell ve ark. (259) tarafından 2014 yılında yayınlanan sistematik derleme ve meta analiz çalışmasında, Tip 1 diyabetli çocuk ve yetişkinlerde, karbonhidrat sayımı ve diğer beslenme beslenme planlarının glisemik kontrol üzerine etkinliği karşılaştırılmıştır. Çalışma sonuçlarına göre, 3 aydan uzun süren randomize kontrollü 7 çalışmadan 5’inde karbonhidrat sayımının üstün olduğu, 2 çalışmada (1’i çocuklarda) ise daha az nicel olan yöntemlerin daha üstün ya da eşit etkinlikte olduğu görülmektedir. Bu çalışmanın sonuçları değerlendirildiğinde, çocukların %41.5’i karbonhidrat sayımından önce tıbbi beslenme tedavisi aldıklarını ve alanların tümü de diyetlerine uyumda zorlandıklarını belirtmişlerdir. Tip 1 diyabet tedavisinin sık kan şekeri ölçümü gerektirmesi ve insülin, diyet, egzersiz arasında denge kurulmasının zorluğundan dolayı en motive hastalarda bile diyete uyumun zor olduğu bildirilmiştir (260). Tip 1 diyabetli çocukların arkadaşları ile gerçekleştirdikleri majör sosyal faaliyet yemek yemek olduğundan dolayı yaşıtları ile aynı besini tüketememek diyete uyumda en ciddi sorun olarak görülmektedir (88, 189). Arkadaşlarının çocuğa pozitif davranış sergilemesinin diyete uyumu arttırdığı bildirilmiştir (261). Bu çalışmada çocukların karbonhidrat sayımından önceki diyetlerine uyumdaki en çok zorlandıkları durumun “şekerli besinleri tüketememek” olduğu saptanmıştır. Araştırmaya katılan çocuklar ve ailelerin çoğu (%90.6) karbonhidrat sayımını öğrenmenin kolay olduğunu belirtmişlerdir.

Diğer tüm yöntemlerde olduğu gibi karbonhidrat sayımının (KS) da avantaj ve dezavantajları bildirilmiştir (10). Bu çalışmaya katılan çocuklar ve ailelerinin %35.4’ü KS avantajı olarak “hipoglisemi ve hiperglisemiyi azaltması”, dezavantaj olarak ise yaklaşık yarısı (%54.7) “sürekli tartım ve hesap yapmak” cevabını vermiştir (Tablo 4.3.3).

148

Özellikle tüm gün okula giden çocuklarda, okulda insülin enjeksiyonu ve beslenmelerini yapmak zorunda olmalarının tedaviye uyumu zayıflattığı bilinmektedir (262). Bu yüzden aileleri ya da öğretmenleri tarafından kontrol edilmeleri gerekmektedir (13). Bu çalışmada, ailelere çocukları okuldayken onları nasıl kontrol ettikleri sorulduğunda, %20.8’inin hiç kontrol etmediği belirlenmiştir. Ailelerin sadece %13.1’i öğretmen ile iletişim halinde olduğunu bildirmiştir. Diyabet yönetiminde aileler kadar çocukların gün içinde en çok birlikte vakit geçirdikleri öğretmenlerinin de etkin olduğu ve öğretmenlerin diyabet bilgi ve becerisi arttıkça çocuğun glisemik kontrolünün iyileşeceği düşünülmektedir.

5.4 Hastaların Günlük Enerji Harcamaları

Düzenli fiziksel aktivite yapmanın Tip 1 diyabet tedavisinin önemli bir parçası olduğu bilinmektedir. Aktif ve sedanter Tip 1 diyabetli çocuklarda yapılmış randomize kontrollü çalışmaları inceleyen, 2014 yılında yayınlanan bir sistematik derlemede, gözetimli olarak yaptırılan fiziksel aktivitenin HbA1c’de %0.85’lik azalma sağladığı bildirilmiştir (263). İtalya’da yapılan bir başka çalışma, Tip 1 diyabetli çocukların aktif olduklarını ve sağlıklı yaşıtları ile benzer düzeyde fiziksel aktivite yaptıklarını belirtmiştir. Çalışmadaki fiziksel olarak aktiflikten kasıt, çocukların mutlaka sportif bir faaliyete zorlanması şeklinde değil, yaşıtları ile eğlenebilecekleri ve sosyalleşebilecekleri bir aktivite içinde bulunmaları olarak tanımlanmış ve bunun önemine dikkat çekilmiştir (264). Mevcut çalışmada ise, çocuk ve adölesanların ortalama fiziksel aktivite faktörleri (FAF) 1.00-1.39 arasında olduğundan sedanter oldukları ve 10 yaşın üzerindeki çocukların (FAF 1.38) daha küçük çocuklara (FAF 1.30) göre daha aktif oldukları saptanmıştır. Çocukların fiziksel aktivite kayıtları incelendiğinde çoğunun okul ve okul ile ilgili sorumluluklar, yemek, kişisel ihtiyaçlar, uyumak, televizyon izlemek ve bilgisayar oyunları oynamak gibi aktiviteleri bulunmaktadır. Özellikle kış aylarında okuluna yürüyerek gidip gelen ya da dışarıda oyun oynayan çocuk sayısı çok azdır. Yapılan bir çalışmada da gün içinde ≤2 saat ve ≥3 saat televizyon seyretmek ya da bilgisayar kullanmanın glisemik kontrole etkisi karşılaştırıldığında, televizyon seyretmek ile HbA1c arasındaki ilişki önemsiz bulunurken, 3 saatten fazla bilgisayar kullanımının

149

HbA1c’yi arttırdığı bildirilmiştir (265). Bu çalışmaya katılan çocukların yalnızca %20.7’si takım sporları yapmakta ve %17.0’si müzik aleti çalmaktadır (Tablo 4.4.1). Bu sayıları arttırmanın çocukların hem psikolojik stresini hem de sosyal kaygılarını azaltması bakımından faydalı olacağı düşünülmektedir.

Yapılan çalışmalar, Tip 1 diyabetli bireylerde insülin yokluğunda total oksijen tüketiminin dolayısıyla enerji harcamasının aynı bireylerin insülin tedavisi aldıklarında ölçülen oksijen tüketimlerinden ya da sağlıklı bireylerin oksijen tüketimlerinden yüksek olduğunu bildirmiştir (266, 267). İnsülin tedavisini doğru ve etkin şekilde kullanan, düzenli kontrollere gelen Tip 1 diyabetli çocuk ve adölesanların bazal metabolizma hızlarının ve toplam enerji harcamasının sağlıklı yaşıtlarından farklı olmadığı belirtilmektedir (13).