• Sonuç bulunamadı

BMH, kkal/gün

5.8 Hastaların Besin Tüketimler

Çocuk ve adölesan diyabet hastalarının enerji gereksinimlerinin sağlıklı yaşıtlarından farksız olduğu bilinmektedir (86). KS öncesi ve 6 ay sonrası tüm hastaların üç günlük besin tüketim kayıtları alınarak BEBİS programında hesaplanmıştır. Buna göre hem KS öncesi hem de KS sonrası vücut ağırlığı başına enerji tüketiminin beklenildiği gibi adölesanlarda en düşük, 6 yaşından küçük çocuklarda ise en yüksek olduğu saptanmıştır (Tablo 4.8.1). Tip 1 diyabetli çocuk ve adölesanlarda enerji ve besin öğesi ihtiyaçlarının metabolik hedeflere ek olarak büyüme gelişme düşünülerek bireysel olarak belirlenmesi aynı zamanda değişen iştah ve aktivite seviyelerine uyumlu olması tavsiye edilmektedir (13, 84, 86).

Bu araştırmaya katılan diyabetli çocukların KS öncesi %26.4’ünün, KS sonrası ise %10.4’ünün günlük toplam enerji tüketiminin, yaşa göre önerilenden yüksek olduğu belirlenmiştir (Tablo 4.8.6). Schmidt ve ark.(183), KS’nın esnek bir yaklaşım olmasından dolayı, özellikle motive olmayan ve tek bir besin öğesine odaklanan hastalarda günlük enerji tüketimlerini arttırabileceğini bildirmişlerdir. Bu çalışmada, KS öncesi ve sonrası besin tüketimlerindeki değişiklikler istatistiksel olarak karşılaştırıldığında, toplam enerji, hayvansal protein, doymuş yağ ve toplam yağ tüketimlerinde KS sonrası azalma, sükroz tüketiminde ise artış saptanmıştır (Tablo 4.11.1).

Uluslararası Pediatri ve Adölesan Diyabet Derneği (ISPAD) Tip 1 diyabetli çocuklarda enerjinin %50-55’inin karbonhidratlardan, %30-35’inin yağlardan ve %10-15’inin proteinden sağlanmasını önermektedir (86). Çalışmada çocukların tüketim kayıtları değerlendirildiğinde, KS öncesi enerjinin %45’inin karbonhidratlardan, %15.5’inin proteinden ve %39.5’inin yağlardan karşılandığı, KS

156

sonrası ise %48’inin karbonhidratlardan, %15.8’inin proteinden ve %36.2’sinin yağlardan karşılandığı saptanmıştır (Tablo 4.8.1 ve Tablo 4.8.3). KS sonrası toplam ve doymuş yağ tüketimindeki azalma, fruktoz ve sükroz tüketimindeki artışın, KS’nin hastalara karbonhidrat tüketiminde esneklik sağlayışından kaynaklanıyor olabileceği düşünülmüştür. Ancak bu esneklik, yapılan çalışmalarda (188-190) belirtildiği gibi ağırlık artışına neden olmamış, sadece ISPAD tarafından önerilen makro besin öğesi dağılımına daha yakın bir diyet tüketilmesini sağlamıştır. Bu durumun, KS eğitimi verilirken sadece karbonhidratlara odaklı değil aynı zamanda yağ ve proteinlerin de glisemiye etkilerinin anlatılması, yeterli ve dengeli beslenmenin öneminin vurgulanmasının sonucu olabileceği düşünülmektedir.

Özellikle adölesan Tip 1 diyabetlilerin, sağlıklı yaşıtlarına kıyasla daha sağlıksız beslendikleri ve uluslararası rehberlerin (ADA, ISPAD) önerilerine uymadıkları saptanmıştır (126, 136). Overby ve ark. (126) tarafından Norveç’te yapılan bir çalışmada, yaş ortalaması 8.5 yıl olan 177 Tip 1 diyabetli ve 1809 sağlıklı çocuk ve adölesanın 4 günlük besin tüketim kayıtları alınarak enerji ve besin öğesi tüketimleri incelenmiştir. Çalışma sonuçlarında, Tip 1 diyabetli çocuk ve adölesanların enerji tüketimlerinin sağlıklı yaşıtlarından farksız olduğu fakat daha aterojenik (yüksek doymuş yağ, düşük posa) bir diyet tükettikleri bildirilmiştir. Aynı çalışmada, diyabetli çocuk ve adölesanların günlük tükettikleri enerjinin %33-35’ini yağlardan, %14-15’ini ise doymuş yağlardan sağladıkları bildirilmiştir (126). Yapılan bir başka çalışmada, karbonhidrat sayımı yönteminde ek insülin yapmaktan kaçınmak ya da glisemik dalgalanmaları kontrol etmek amaçlı karbonhidrat tüketiminden kaçınmak ve dolayısıyla toplam yağ, doymuş yağ ve kolesterol tüketiminde artış rapor edilmiştir (200). Bu çalışmada Tip 1 diyabetli çocuklarda KS sonrası toplam yağ ve doymuş yağ tüketimi azalmış olmasına rağmen sadece 6-12 yaş grubundaki azalma istatistiksel olarak önemli bulunmuş ve tüm yaş gruplarında hala ISPAD önerilerinin (Enerjinin %30-35’i ve ≤%10) üzerinde olduğu görülmektedir (Tablo 4.8.3). Kolesterol tüketimlerinin ise KS öncesi ve sonrası benzer olduğu saptanmıştır (p>0.05). Yapılan bir çalışmada Tip 1 diyabetli çocuk ve adölesanlarda diyetsel faktörlerin hiperlipidemiye katkısının az olmakla birlikte

157

metabolik kontrolü etkiledikleri için dengeli tüketimin önemli olduğu vurgulanmıştır (154).

Çalışmaya katılan çocukların posa tüketimleri incelendiğinde, 2-10 yaş arası çocukların KS öncesi %24’ü, KS sonrası %4.1’i ve 10 yaşından büyüklerin KS öncesi tamamının, KS sonrası %75’inin posayı yetersiz tükettiği saptanmıştır (Tablo 4.8.10). Bu durumun karbonhidrat sayımı öncesi yanlış ve kısıtlayıcı bilgiler doğrultusunda karbonhidrat tüketimindeki yetersizlik ve yağ tüketimlerindeki yükseklikten, karbonhidrat sayımı sonrasında ise hastaların basit karbonhidrat kaynaklarını daha esnek tüketme imkanının olmasından kaynaklandığı düşünülmektedir.

Çalışmaya katılan Tip 1 diyabetli çocukların KS sonrasında C vitamini tüketimlerinin arttığı (p<0.05) ve %75’inin diyetle referans alım (DRI) önerilerinin üzerinde tükettikleri saptanmıştır (Tablo 4.8.11). C vitamini çok kolay oksidasyona uğrayan bir vitamin olduğundan hazırlama ve pişirme esnasındaki kayıplar dikkate alındığında, bu artışın olumlu bir değişiklik olduğu düşünülmektedir. Yapılan küçük popülasyonlu bir çalışmada, Tip 1 diyabetli 6-18 yaşları arasındaki çocuklara C vitamini verildiğinde glisemik kontrolden bağımsız olarak, intima-media kalınlığında azalma ve endotel disfonksiyonda iyileşme rapor edilmiştir (282). Ateroskleroz gelişiminin çocukluk döneminde başladığı ve diyabetli çocukların riskli grupta bulunduğu düşünüldüğünde, diyetle tüketilen C vitaminin artması potansiyel koruyucu olabilir.

Çalışmaya katılan çocukların çoğu (KS öncesi %86.8, sonrası %89.6) folik asiti yetersiz tüketmektedir. Yapılan bir çalışmada, Tip 1 diyabetli adölesanların, Tip 2 diyabetli ve diyabetli olmayan adölesanlara kıyasla folik asit tüketimlerinin düşük olduğu saptanmıştır (283). Folik asit, B12 ve B6 vitaminlerinin yetersiz tüketiminin

homosistein konsantrasyonlarında artışa neden olduğu ve böylece erken ateroskleroz, nefropati ve retinopati gelişimine katkıda bulunduğu belirtilmiştir (284, 285).

158

Çalışmada C vitamini hariç günlük diyetle vitamin ve mineral tüketimlerinin KS öncesi ve sonrasında benzer olduğu saptanmıştır. Bu durum önerildiği gibi hastaların beslenme alışkanlıklarında değişime neden olmadan, sadece daha esnek ve uygulanabilir bir yaklaşım izlediklerini göstermektedir. Tüm diyabet hastalarında vitamin ve mineral gereksinimlerinin doğal olarak besinlerle karşılanması gerektiği, eksikliği saptanmadıkça vitamin-mineral suplementasyonunun yapılmaması gerektiği bilinmektedir (6, 13, 86). Bu yaklaşımla karbonhidrat sayımı uygulamalarında, hastaya yeterli ve dengeli beslenme alışkanlıklarının kazandırılması, sağlıklı pişirme yöntemlerinin öğretilmesi (oluşabilecek kayıplar ya da zararlı ögeler), besinlerin besin öğesi içeriklerinin öğretilmesi önem kazanmaktadır.