• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 2: MESNEVİ’DE KALB/GÖNÜL

2.4. Kalbin Sıfatları

2.4.2. Hasta Kalbler

2.4.2.1. Kalb Hastalıkları

2.4.2.1.5. Hased

Hased başkasının sahip olduğu maddî veya mânevî imkânların kendisine intikal etmesi veya kıskanılan kişinin bu imkânlardan mahrum kalması yönündeki istek ve niyeti ifade eder.345 Hased bir kimsenin hakettiği malın onun elinden alınmasını istemek hatta bunun için çaba göstermektir.346

Yukarıdaki tariflerinden de anlaşılacağı üzere hased duygusu başlı başına hastalıklı bir duygudur. Dolayısıyla kalbi etki altına alan ve hakikatlere kapatan çok güçlü bir his, bir kalb hastalığıdır.

Mesnevî’de de hased duygusu kişinin kalbindeki hastalıklardan biri olarak görülmüş ve Mesnevî’nin farklı beyitlerinde farklı etkileriyle ele alınmıştır.

Hz. Peygamber (s.a.v), “Hasedden kaçının. Çünkü o, ateşin odunu yiyip tükettiği gibi, bütün hayırları yer tüketir”347 buyurmuştur.

Hased duygusu insanın Allah yolunda, sâlikin kemâlat yolunda en büyük engellerinden; etkileyicilerinden biridir. Ancak bu duygudan kurtulmak onu bertaraf etmek de yine insanın kendi elindedir.

Mesnevî’ye göre insan, eğer Hakk yolunda sâlik olmak isteyip de, Hakk Teâla’nın

inâyetine nâil kıldığı bir insanda gördüğü irfâna ve kemâlâta hased eder ve ben ondan daha hayırlıyım diyerek yüz çevirirse, o zaman kayıp içindedir demektir. O hasedde aşırı gitmiş şeytan olur. Zirâ İblis’in azgınlığı ve dik başlılığı hased duygusundan ileri gelmiştir.348

“Hased, yolda gırtlağına sarılırsa… bil ki İblis’in tuğyanı haseddedir.”349

“Çünkü o hased yüzünden Âdem’den arlanır… Kutlulukla hased yüzünden savaşır. Yolda bundan daha güç geçit yoktur. Ne kutludur o kişi ki yoldaşı hased değildir.”350

345 Çağrıcı, DİA, “Haset”, 1997, 16: 378-380.

346 el-İsfehâni, a.g.e., 282.

347 Ebu Dâvud, Edeb, 52.

348 Konuk, 1: 196; Bursevî, 156.

349 Mesnevî, 1: 429.

İblîs, surette kendisini Âdem’den daha yüksek görerek, ona boyun eğmekten arlanır; hâlbuki gerçekte saadete karşı düşmanlık eder. Şeytan insanları Allah yolundan uzaklaştırmaya çalışarak mutlu olma peşindedir. Fakat gerçek saadetten mahrumdur. Bundan dolayı da sürekli isyan halindedir. Hak yolda bu hased duygusundan daha güç bir geçit yoktur. Kendisinde hased duygusu olmayan kimse ne mübarektir!351

Ahirette hased sıfatından daha güç bir yokuş yoktur. Güç bir yokuşu aşmak ne kadar zor ise, hasedden kurtulmak da mânevi ilerleme yolundakiler için aynı zorluktadır.352

Sonraki beyitlerde de insanın bedeninin birçok şey gibi hasedin evi olduğu fakat kişinin istemesi ve çabasıyla Allah’ın o evi tertemiz yaptığı belirtilir.

“Bu beden, hased evi olagelmiştir. Soy sop hasedden bulaşık bir hale düşer. Ten hased evidir ama Allah, o evi tertemiz etmiş, arıtmıştır.353

İnsanın bedeni birçok şeyin evi olduğu gibi hasedin de evi olur; fakat Allahu Teâla ilim ve marifet suyu ile o bedeni temizler.354

Abidin Paşa bu beyitten iki mana çıkarılabileceğini söyler. Birisi; hasedle insanın, bedenin hanedanı olan mânevi şahsiyetinin kirlenmesi, diğeri; hasedin, pekçok bela ve musibeti davet edeceğinden, evleri, ocakları harap edeceğidir.355 Her iki durumda da kişinin gönül evinde yer eden ve hayatını alt üst eden bir hased duygusunun olduğunu söyleyebiliriz. Fakat Allah’ın yardımıyla bu kirin temizleceği de muhakkaktır.

Aşağıdaki beyitte de ayeti kerimeden hareketle gönül evinin hased v.b. kötü sıfatlardan temizlenmesinin önemi yer almaktadır.

“‘Evimi temizleyin’” “ayeti” beden temizliğini bildirir. Bedenin tılsımı toprağa mensupsa da hakikatte nur definesidir.”356

Yukarıdaki beyit Bakara sûresinde geçen, “Biz İbrâhim’e ve İsmail’e benim evimi tavaf edenler için ve mukim olanlar için ve rükû ve sücûd edenler için temizleyin diye emrettik.” (Bakara, 2/125) ayeti kerimesine işarettir. Burada “beyt” ile kastedilen

351 Konuk, 1: 196-197; Abidin Paşa, 1: 147.

352 Bursevî, 156.

353 Mesnevî, 1: 432-433.

354 Konuk, 1: 197.

355 Abidin Paşa, 1: 147.

müminin kalbidir ve ayette kalb temizliği vurgulanmıştır. Kalbi bozuk, yanlış, hasta düşüncelerden temizlemek gerekir. Çünkü kalb ilahi nurun tecelligâhıdır ve bütün kötü duygulardan arınması gerekir.357

Bundan sonraki beyitlerde ise insân-ı kâmile karşı hased duygusu besleyenlerin yanılgısına işaret edilir. Hz. Mevlâna’ya göre kişinin insânı kâmil olarak tabir olunan kişilere hürmet edip, onlara karşı hased duygusunu öldürmesi gerekir.

“Sen (hakikatte) teni olmayana hile ve hased edersen o hasedden gönül kararır.

Allah erlerinin ayakları altında toprak ol! Bizim gibi sen de hasedin başına toprak at!”358 İnsan hased duygusunu kalbinden çıkarmış atmış olan insân-ı kâmile hased ederse ve ona karşı hileye başvurursa, o hased artık kişinin kalbini karartır ve o kalb ilâhi nura yabancı kalır. İnsân-ı kâmile karşı mütevâzi olup, onlara saygı ve hürmetle bağlılık göstermek, beşerin tabiatının bir sonucu olan hased duygusunu da bu duyguyu öldürmek gerekir.359

Hz. Mevlâna başka bir yerde de kâfirlerin kalblerindeki hasedin şeytandan geldiğini, onların akıl ve gönül gözünü kapattığını söyler. Kâfirlerin hakikati görmemek için akıl ve kalb gözlerini adeta dikiş diker gibi diktiklerini ifade eder.

Kâfirlerin kötü huylarının içinde en aşağı ve hafif olanı haseddir ve bunlar başkalarında gördükleri nimetleri çekemez onların kötülüğünü isterler. Kimde sağdan soldan bir yücelik görürlerse hasedlerinden adeta kulunç illetine tutulur ve hastalanırlar. Zira harmanı yanmış bedbaht, kimsenin mumunun yanmasını istemez. İnsan Allah’tan kendinde bulunan bu hased duygusunun gitmesini istemeli, bu duygudan kurtulmak için çaba içinde olmalıdır.360

Yine farklı beyitlerde de Hz. Mevlâna yokluğa mahkûm olan insanoğlunun hasedden kurtulmasının pek mümkün olmadığını, hased duygusunu kontrolün ancak şeriatın hükümlerinin etkisiyle mümkün olduğunu ifade eder. Ayrıca hased duygusunun çok kuvvetli bir duygu olduğunu, insanların şeriatın hükümlerine az da olsa boyun eğmemiş olmalarıyla hasedden birbirlerini parçalayacak dereceye gelebileceklerini vurgular.

357 Konuk, 1: 197; Abidin Paşa, 1: 148; Bursevî, 156.

358 Mesnevî, 1: 435-436.

359 Konuk, 1: 197-198; Bursevî, 157; Abidin Paşa, 148.

“O temiz ilâhtır ki yoku yoka âşık eder, yoklukları birbirine vurur, işler çıkarır. Gönlü perişan âşığın gönlünde hasedler baş gösterir.

Var olan, yoku bu çeşit güçlüklere sokar, böyle mecbur eder.”361

Her türlü noksandan münezzeh olan ilâh ki, esma ve ilâhi sıfatlarının mazharı olarak neticede adem olan fertlerin her birini diğerine âşık yapar. Bu hal buzdan yapılmış bir erkek ile bir kadının birbirine âşık olmasına benzer. Buzlar eridi mi, onların ne âşkları kalır ne kendileri. Âdemden ibaret olan âşıkın kalbinde hased zâhir olur ve o âşık hased sebebiyle ızdırap içinde ve çaresiz bir hale gelir. İşte hakiki varlık sahibi olan Allah Teâlâ, hakikatte yok olan âşıkı böyle ızdıraplı kılar ve çaresiz bırakır.362

Herkesten ziyade merhamentli, esirgeyici olan şu kadınlar yok mu? Öyle olduğu halde iki ortak hasedden birbirini yer.

Taş yürekli erkekleri düşün, artık hased yüzünden onlar da ne hale düşerler, bir kıyas et.

Şeriat, latif afsun okumasaydı herkes düşmanının bedenini yırtar, paramparça ederdi.”363

Kadınlar yaratılış itibarıyla son derece naif ve merhametli olmalarına rağmen bir erkeğin nikâhında olan iki kadından her biri diğerine karşı kalbinde büyük bir hased duygusu besler. Diğer taraftan kadınlardan çok daha katı yürekli olan erkeklerde hased duygusunun çok daha fazla olacağı muhakkaktır. Eğer şeriat ve ilâhi hükümler beşer üzerinde etkili olmasaydı, insanlardan her biri düşman olduğu kimseyi hased yüzünden parçalar öldürürdü.364

Hased duygusu son derece kuvvetli ve tehlikeli bir duygudur. Kabil’in kardeşini öldürmesine sebep olan da, kardeşlerinin Hz. Yûsuf (a.s.)’u kuyuya atmalarına sebep olan da bu duygudur. Eğer insanlarda Allah’ın emirlerine karşı az da olsa bir bilinç olmasa hased duygusuyla cinayetler işleyen birbirine çeşitli zararlar veren insanların sayısı binleri bulur. Bu kadar büyük kötülükleri yapmasa bile insan hadisi şerifte işaret olunduğu gibi, hased duygusu ateşin odunları yiyip bitirdiği gibi, insanların amellerini, yaptığı güzel şeyleri yer bitirir. Yani hased, her anlamda insana zarar veren kalbde ciddi bir

361 Mesnevî, 5: 1206-1208.

362 Konuk, 9: 404-405.

363 Mesnevî, 5: 1208-1210.

manevi hastalıktır. İnsan Allah’a sığınıp O’ndan yardım isteyerek bu duyguyla başetmeye çalışmalıdır.

Belgede Mesnevî’de kalb/gönül (sayfa 99-103)