• Sonuç bulunamadı

Allah’ın Veli Kulları

Belgede Mesnevî’de kalb/gönül (sayfa 71-75)

BÖLÜM 2: MESNEVİ’DE KALB/GÖNÜL

2.3. Kalbi Yönlendirenler

2.3.4. Allah’ın Veli Kulları

İnsân-ı kâmil diye tabir olunan Allah’ın veli kulları tasavvufun en önemli unsurlarındandır. Mesnevî’de de şüphesiz insân-ı kâmilin yeri ayrı görülmüş, özellikle

262 Abidin Paşa, 2: 104-105.

kalb ile ilgili meselelerde gerek kalb eğitimi gerek kalbin yönlendirilmesi gibi hususlarda insân-ı kâmilin rolünün önemi vurgulanmıştır.

İnsân-ı kâmil kavramı Kur’an-ı Kerim’den doğrudan çıkarılacak bir kavram olmasa da tasavvuf âlimleri bazı âyetlerin bu kavrama işaret ettiğini düşünmüş ve insân-ı kâmil kavramını bu ayetlerle delillendirmişlerdir. Örneğin, “Hani, Rabbin meleklere, “Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım” demişti” (Bakara, 2/30) âyetinde geçen halîfe ifadesinin insân-ı kâmile işaret edildiği kabul edilir. Ayrıca, “Andolsun, biz insanoğlunu şerefli kıldık” (İsrâ, 17/70); “Biz, gerçekten insanı en güzel bir biçimde yarattık” (Tîn, 95/4) âyetlerinde ve göklerde ve yerde olan her şeyin onun emrine verildiği,264 kendisine esmânın öğretildiği265 ve onun emaneti yüklendiği266 âyetlerinde kastedilenin insân-ı kâmil olduğu ifade edilmiştir.267

Hz. Mevlâna da eserlerinde insân-ı kâmil düşüncesini önemsemiş, insân-ı kâmili her yönüyle ele almıştır. Çalışmamızın farklı bölümlerinde insân-ı kâmil kavramlarını pekçok kez ele adlığımız için bu bölümde giriş açıklaması olarak bu kadar bilgiyi yeterli gördük. Hz. Mevlâna Mesnevî’de insân-ı kâmil olarak bilinen Allah’ın veli kullarının kişinin kalbini yönlendirici etkisine de dikkat çekmiştir.

Mesnevî’ye göre Allah’ın veli kullarının kalbi yönlendirici etkisini Mesnevî’nin birinci

cildin ilk hikâyelerinden olan tüccar ve dudu hikâyesinden yola çıkarak değerlendireceğiz. Bu konudaki beyitler şu şekildedir:

“Velilerde Allah’tan öyle bir kudret vardır ki atılmış oku yoldan geri çevirirler.

Allah kudretiyle; söylenmiş bir sözü söylenmemiş bir hale getirir. Bir halde ki ne şiş yanar ne kebap!

Bütün kalblerdeki nükteleri işitir, gönüllerden o sözü yok eder.

Ey ulu kişi! Sana delil ve hüccet gerekse “Min âyetin ey nünsiha” âyetini oku. “Ensevküm zikri” ayetini de oku velilerin kalplere nisyan koyma kudretini anla!

264 el-Câsiye, 45/13.

265 Bakara 2/31.

266 el-Ahzâb 33/72.

267 Aydın, Mehmet S., Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (DİA), “İnsân-ı Kâmil”, İstanbul, 2000, 22:300-301.

Veliler, hatırlatma ve unutturmaya kâdirdirler; şu halde herkesin gönlüne hâkimdirler. Veli, unutturma kudretiyle bir kişinin istidlâl yolunu bağladı mı, o adamın hüneri bile olsa bir iş yapamaz.

Siz, yüce kişileri alaya aldınız, bundan bir şey çıkmaz sandınız ama Kur’an’da “Ensevküm” âyetini bir okuyun!

Şehir ve köye sahip olan, cisimlerin padişahıdır. Gönül sahibi ise gönüllerin sultanıdır. Mademki halkı unutması ve hatırlatması onun elindedir, imdatlarına da o, erişir.

O güzel huylarla huylanmış olan zat, her gece gönüllerden yüz binlerce iyi ve kötü hâtırayı giderir;

Gündüzün gönülleri, yine o hâtıralarla doldurmakta; o sedefleri, incilerle dopdolu bir hale getirmektedir.

Evvelki düşüncelerin hepsi, Allah’ın hidayetiyle sahiplerini tanırlar.”268

Allah’ın veli kullarının insanların gönüllerine tesir etmelerine yönelik yukarıda yer alan beyitlerle ilgili olarak şerhlerde benzer ifadeler yer alır. Abidin Paşa, A. Avni Konuk ve Şefik Can şerhlerinden derlediğimiz ifadeler doğrultusunda özetle şunları söyleyebiliriz. Allah’ın veli kullarının insanlar üzerinde çok çeşitli tasarrufları bulunmaktadır. Onlar ortaya çıkabilecek bir olumsuzluğu önlemek, bir fitneyi gidermek için söylenmiş sözü söylenmemiş hale getirebilirler. Yaydan çıkan okun geri dönmeyeceği düşünüldüğünde bu noktada alimler tarafından, onların adeta yaydan çıkan oku geri döndürebildikleri ifade edilmiştir. Velilerin insanların kalbleri ve zihinlerindeki tasarruflarından biri de kötü hatıraları unutturmak, yok etmektir. Bazen insan birinin karşısında söyleyeceği sözü unutur işte bu noktada söylenecek şeyin unutturulduğu ve bunda hayır olduğu düşünülmelidir. Bu konu şu ayetle daha iyi anlaşılabilir: “Eğer biz âyetlerden birini nesh edersek veya unutturursak, ondan hayırlısını veyahut onun mislini getiririz” (Bakara, 2/106). Yine, “Benim kullarımdan öyle bir fırka vardır ki, -ey bizim Rabbimiz biz inandık, bizi mağfiret et ve bize merhamet et, sen merhamet edenlerin en hayırlısısın- derler. Siz onları maskara saydınız. Nihâyet size benim zikrimi unutturdular. Halbuki siz onlara güler oldunuz.” (Mü’minûn, 23/109-110) meâlindeki âyetlerin ashâb-ı suffa

268 Mesnevî, 1: 1669-1684.

hakkında nâzil olduğu bilinir. Bu zatların her birisi Hz. Peygamberin (s.a.v.) nazârı ile velâyet makamına ulaşmışlardı. Müşrikler onlara rahatsızlık verip onlarla alay ettikçe, onlar bu terbiyesizlerin kötülüklerinin artması (şekâveti müzdâd olmak için) için Hak fikrini büsbütün onlara unuttururlardı. İşte bu da, evliyanın kalblerdeki tasarrufâtına açık bir delildir.269

Bütün yukarıdaki beyitlerde de vurgulandığı üzere mademki evliyâullah bir şeyi insanın hatırına getirmeye ve hatırına gelen bir şeyi de unutturmaya kâdirdir, o halde halkın gönülleri üzerinde kâhir kuvvetle tasarruf sahibidirler denilebilir.

Şehirlere ve köylere mutasarrıf olan padişahlar ve hükümdarlar, zâhiri cisimlerin pâdişahlarıdır; onların tasarrufları kendi hayatlarına bağlıdır. Öldükten sonra tasarruf namına bir şeyleri kalmaz; fakat gönül sahibi olan evliyâullâh manâ âleminden olan sizin gönülleriniz üzerinde mutasarrıf olan şâhlardır; binâenaleyh onların tasarrufları gönülde olduğu için, suretlerin tasarrufuna sahip olan padişahların da gönüllerinde de tasarruf ederler. Böylelikle onların tasarrufları hem surete hem de manâ âlemine ait olur.

Bir kimse ne kadar ilim, akıl ve hüner sahibi olursa olsun, veliyy-i kâmil onun akıl gözünün yolunu unutturmak suretiyle bağlarsa, hiçbir şey bilmez ve elinden de hiçbir iş çıkamaz hale gelir. İlimleriyle ve zekâlarıyla gururlanan övünen kimseler, mânen yüksek mertebe sahipleriyle bunlar hurafelerle meşgul birtakım zavallılardır diye eğlenerek onlara maskara muamelesi yaparlar. Oysa bu kimseler eğer Kur’an-ı Kerim’e inanıyorlarsa “Size zikrimi unutturdum”270 ayetini okuyarak durumlarının vehametini anlamalıdırlar.

Âlimler Mesnevî’deki beyitler doğrultusunda insanların bir şeyleri unutmaları ve hatırlamaları üzerinde tasarruf sahibi olan velilerin onların imdadına da yetişen kimseler olduğunu söylemişlerdir. “Kutb-ı zaman”, “gavs-ı âzam” diye bilinen velilerin her dönemde haklın feryadına yetiştiği, onların gönüllerindeki kötü hayallerin ve fikirlerin yok edildiği söylenmiştir. Allah’ın veli kullarının irşadına ve hidayetine mazhar olan kimselerin gönüllerinin güzel hayallerle ve fikirlerle doldurulduğu belirtilmiştir.271

269 Abidin Paşa, 1: 550-557; Konuk, 498-504; Can, 1: 121

270 Bkz. Kehf, 18/28.

Belgede Mesnevî’de kalb/gönül (sayfa 71-75)