• Sonuç bulunamadı

Gazap ve Şehvet

Belgede Mesnevî’de kalb/gönül (sayfa 95-99)

BÖLÜM 2: MESNEVİ’DE KALB/GÖNÜL

2.4. Kalbin Sıfatları

2.4.2. Hasta Kalbler

2.4.2.1. Kalb Hastalıkları

2.4.2.1.4. Gazap ve Şehvet

Sen, eteğini cihandaki taşlarla, çocuklar gibi altın ve gümüş farzedilen taşlarla doldurdun.

Fakat hayâli altın ve gümüş hakîkî altın ve gümüşe benzemez. Onlar, senin doğruluk eteğini yırttı, derdini artırdı.

Akıl, el atıp da eteklerini tutmadıkça çocuklar, taşın taş olduğunu nasıl görürler? İnsan akılla pîr olur; saçı sakalı ağarmakla değil. O talihe, o devlete ümit kılı sığmaz, o devlet ümit ile rica ile bulunmaz!334

Sonuç olarak insandaki hevâ duygusu da kalbi çeşitli şekillerde yönlendirici bir etkiye sahiptir denilebilir. Her olumsuz duyguyu olduğu gibi hevâ, dünya hevesi gibi duyguları da kontrol altına alma çabası insanın kendisine düşen bir görevdir. İnsan kalbini geçici heveslerden sıyırıp hakîki aşka meyletmeli, dünyanın ve dünyadaki güzelliklerin fâniliğinin farkında olmalıdır. Aksi halde ömrünü boş hevesler uğruna tüketmekten başka bir şey yapamaz.

2.4.2.1.4. Gazap ve Şehvet

Şehvet nefsin istediği şeye meyletmesidir. Şehveti âlimler doğru şehvet ve yalancı şehvet olarak iki anlamda ele almışlardır. Doğru şehvet, acıkınca yemek yemek gibi onsuz bedenin zedeleneceği şehveti ifade eder. Yalancı şehvet ise yokluğunda bedenin zedelenmeyeceği arzular olarak düşünülebilir.335 Şehvetin bedeni ve suflî arzular; yeme, içme ve cinsî hayatla ilgili aşırı istekler olduğu da ifade edilmiştir.336

333 Konuk, 5: 601-605; Tâhir-ul-Mevlevî, 10: 596-599.

334 Mesnevî, 3: 2267-2280.

335 el-İsfehâni, a.g.e., 568.

Gazap ise intikam arzusuyla kalb kanının kabarmasıdır.337 Hz. Peygamber, “Öfkeden kaçının; çünkü o, Âdemoğlunun kalbinde yanan bir kordur. Şah damarlarının şiştiğini ve gözlerinin kızardığını görmez misiniz?”338

Gazap (hiddet) ve şehvet duyguları kontrol altında tutulmazsa insanı etki altına alır ve bir kalb hastalığı olarak kalbin önününü kapatır böylece hakikatlerin görülmesini engeller.

Mesnevî’de farklı beyitlerde bu iki duygu genelde bir arada kullanılarak zaman zaman

kalb hastalığı olarak karşımıza çıkar.

Çalışmamızın bu bölümünde kalb hastalıklarından olan gazap ve şehvet kavramlarını öncelikle Mesnevî’nin birinci cildinde geçen Yahudi padişahın hikâyesi bölümüyle aktarmaya çalışacağız.

“Yahudi padişahın hikâyesi

Yahudiler içinde zâlim, İsa düşmanı ve Hıristiyanları yakıp yandırır bir padişah vardı. İsa’nın devriyle, nöbet onundu. Mûsa’nın canı oydu, onun canı Mûsa.

Şaşı padişah, Allah yolunda o iki Allah demsâzını birbirinden ayırdı. Usta, bir şaşıya “Yürü, var, o şişeyi evden getir” dedi.

Şaşı, “O iki şişeden hangisini getireyim? Açıkça söyle” dedi.

Usta dedi ki: “O, iki şişe değildir. Yürü, şaşılığı bırak fazla görücü olma!” Şaşı, “Usta, beni paylama. Şişe iki” dedi. Usta dedi ki: “O iki şişenin birini kır!”

Çırak birini kırınca ikisi de gözden kayboldu. İnsan tarafgirlikten hiddet ve şehvetten şaşı olur.”339

İnsanın gözü şaşıysa karşısındaki tek sureti iki görür; fakat gazap ve şehvet sebebiyle kalb gözü şaşı olan kimse, hakikat-ı vâhideden ibâret bulunan nübüvveti, yahûdi padişahı gibi iki görür. Bir sureti iki gören şaşının önünden suret kaybolunca, iki nasıl yok olursa; bir hakikati iki gören kalb gözü şaşısının önünden de o bir hakikat kaldırılınca, ortada her hangi bir hakikat kalmaz. İnsanın şehvet ve gazaba düşmüş olması, onun iç hali

337 el-İsfehâni, a.g.e., 756.

338 Ahmed b. Hanbel, 3: 19.

bakımından şaşı olduğunu gösterir. Gazap ve şehvet insanı manevi bakımdan şaşı yapar ve ayrı yola düşürür. Vücud bu iki sıfattan temizlenmedikçe, ruh, istikametini kaybeder ve aslî fıtratından uzaklaşır.340

Bir kimsenin gözünün önündeki hakikatleri görememesine, bir olan hakikati iki görmesine sebep olan duygular hırs, tamah, hased, şehvet, hiddet nefsaniyet gibi sonu elemle bitecek olan halleridir. İnsan bu kötü hallerden kurtulmak için niyet etmeli, niyeti de Allah’ın emirlerini noksansız bir şekilde kabul etmek, O’nun yoluna bağlılık olmalıdır.341

“Şişe birdi onun gözüne iki göründü. Şişeyi kırınca ne o şişe kaldı, ne öbürü! Hiddet ve şehvet insanı şaşı yapar; doğruluktan ayırır.

Garez gelince hüner örtülür. Gönülden göze yüzlerce perde iner.

Kadı kalben rüşvet almaya karar verince zâlimi, ağlayıp inleyen mazlûmdan nasıl ayırt edebilir?

Padişah, Yahudice kininden dolayı öyle bir şaşı oldu ki aman Yarabbi, aman!

Musa dininin koruyucusuyum, arkasıyım diye yüzlerce mazlûm mü’mini öldürttü.”342

Mesnevî’de yukarıdaki hikâyede ve hikâyeyi örnekleyen muhtelif beyitlerde görüldüğü

gibi kalb hastalıklarından olan gazap ve şehvet kalbin yanılması olarak anlatılmıştır. Cismâni şaşılıktan yola çıkılarak kalbin şaşılığı anlatılmış, kalbin şaşılığının da mânevî yanılgıya düşürebileceği, bunun da gazap ve şehvetin etkisiyle olabileceği vurgulanmıştır. Hz. Musa ve Hz. İsa ikisi de hak peygamber oldukları, ikisi de tek bir hakikati anlattıkları halde onların birini kabul edip birini reddetmek ancak mânevi bir şaşılıktan kaynaklanır. Mânevî şaşılığın en büyük sebebi ise kalbi gazap ve şehvet gibi iki yanıltıcı duygunun kaplamış olmasıdır. İnsan bu iki duygudan kurtulmanın yollarını bulmalı ve birlik hakikatine ulaşmalıdır.

340 Konuk, a.g.e., 1: 178-179; Bursevî, Mesnevî’nin Rûhu, 138.

341 Abidin Paşa, a.g.e., 1: 118.

Mesnevî’de bu konuyla ilgili olarak başka bir yerde de şehvetin kalbin önünde büyük bir

engel olduğu, gönlü duymayan görmeyen bir hale soktuğu ve yüzüne bakılmayacak çirkinlikteki kişiyi bile dünyalar güzeli gösterebildiği anlatılır.

“Şehvet isteği, gönlü sağır ve kör yaptı mı eşeği bile Yusuf gibi nurdan meydana gelmiş bir ateş parçası gösterir.

Nice ateşten sarhoş olmuşlar vardır ki ateş ararlar, kendilerini de mutlak nur sanırlar. Yalnız Allah’ın kulu böyle değildir. Yahut da Allah birisini çeker çevirir de yola getirir, yaprağı döndürür bu da bâşka!

Böyle olan o ateş hayali bilir, o hayalin yolda eğreti olduğunu anlar. Hırs çirkinleri güzel gösterir. Yol afetleri içinde şehvetten beteri yoktur.

Şehvet yüz binlerce iyi adı kötüye çıkarmıştır. Yüz binlerce akıllı, fikirli adamı şâşkın bir hale getirmiştir.

Bir eşeği bile Mısır Yusuf’u gibi güzel gösterdikten sonra o çıfıt, bir Yusuf’u nasıl gösterir?

Pisliği afsunu ile sana bal göstermede, iş inada bindi mi balı nasıl gösterir? Bir düşün artık.”343

Şehvet öyle bir duygudur ki etkisi altına aldığı kimsenin kalbini kör eder, şehvet hastalığına yakalanmış olanlar çok çirkin birini bile Hz. Yusuf’un güzelliğinde görürler. Özellikle gençlik şehvetinin şiddeti, insanın gözüne çirkinlikleri güzel gösterir. Sâlik için Hak yolunda engel olan kötülükler arasında şehvetten daha kötüsü yoktur. Şehvet, nice itibarlı, halk tarafından değer verilen kimseleri rezil bir duruma düşürmüş, kendisine mahkûm etmiştir. Eşeği bile Yusuf (a.s.) kadar güzel gösteren şehvet Yusuf’u (a.s.) insanların gözüne kim bilir ne kadar güzel gösterir. Şehvetin büyüsü gübre gibi pis bir şeyi bal gibi tatlı gösteriyorsa, hakikatte bal gibi güzel olan şeyi nasıl gösterir düşünmek lazım.344

Şehvetten kurtulmak zordur fakat Hakk’ın doğrudan hidâyet nasip etmesi ya da bir insânı kâmilin yol göstermesiyle şehvet hastalığını bertaraf etmek mümkündür. Böyle bir imkândan nasip almış olan kimse şehvetin maddi unsurların bir hayali olduğunu o hayalin de kaynağının ateş olduğunu bilir ve kendisini muhafaza etmeye çalışır.

343 Mesnevî, 5: 1365-1372.

Belgede Mesnevî’de kalb/gönül (sayfa 95-99)