• Sonuç bulunamadı

Millî Görüş Hareketi kimlik olarak kendisini milletin aslı ve özü olarak nitelemektedir. Diğer siyasi ve fikri görüşleri benimsemiş kimliklerden farklı olarak Milli Görüş Hareketi özgün bir harekettir. Milletin problemlerini çözebilecek fikri ve fiziki güce sahiptir. Dolayısıyla insanların kendine dönüşünün yani haklı yola dönüşünün adı; Milli Görüş Hareketidir (Erbakan, 1975b:123). Hareket muhatap kitlesini tanımlarken milliyetten arındırılmış bir terim olarak millet7 ifadesini kullanmaktadır. Bu milleti ‘Allah tarafından Hakkı tutma, iyiyi sağlama ve kötüyü men etme yolunda seçilmiş’ olarak görmektedir (MNP Kuruluş Bildirgesi, 1970: 1).

Hareketin ortaya çıkışı, yüzyıllardır özlenip beklenen milletin kendi ruhunun derinliklerinden gelmiş, milletin kendi öz varlığından mana ve madde sahasında yeniden doğuşu olarak telakki edilmektedir. Bu bağlamda Hareket milletin fıtratında bulunan ahlâk ve fazileti, düşünceden eyleme dönüştürerek topluma nizam, huzur,

7 Erbakan ve Millî Görüş Hareketi millet ve millî kavramlarını kullanırken belli bir ulusu nitelemeden

kullanmıştır. Yorgancı’ya göre (2012: 375) Erbakan’ın “millî”likten anladığı ulus-devlet mantığına dayalı inşa edilen millet kavramından gelmemektedir. Kur’an-ı Kerim’in birçok yerinde kullanılan, inanç ve değerler sistemine vurgu yapan bir kavramdır. Millî Görüş kavramı bir yandan sağcılık, solculuk ve renksizlik görüşlerinden hareketin müntesiplerini diğerlerinden ayrışmasını sağlarken diğer yandan bu ayrışmış kitlenin nasıl bir çatı altında yeni bir kitle oluşturacaklarının isimlendirmesini yapmaktadır.

toplumsal adalet ve her bir bireye saadet ve selâmet getirmek gayesiyle kurulmuştur. Hareket, varlık gayesini ortaya koyarken gerekçelerini de çeşitli izahlar ile ortaya koymaktadır. Buna göre dünyada yer alan milletler arasında büyük bir yarış sürmekte olup, toplumlar bu yarış sürecinde siyasi, ekonomik, askeri, sosyal ve birçok yönden ilerleme kaydetmektedirler. Bu süreçte toplumların maddi gelişmişlik düzeyleri açısından da farklılıklar meydana gelmektedir. Farklılıkların bir sonucu olarak yarış sürecinin oynandığı kulvarda inşa edilen kapitalizm, sosyalizm gibi sistemler insanlara maddi zenginlik vaat etmektedirler. Mevcut bu sistemler maddiyatçıdırlar, materyalisttirler, menfaatçidirler, emperyalisttirler. Diğer milletleri kendi kültür ve çıkarlarına esir etmeyi istemektedirler. Ne var ki bu sistemler toplumlara sunduğu maddi zenginliğe karşılık manevî tatminsizlik içindedir. Hareket dünya toplumları içerisinde mensubu bulunduğu milletin bu manzara karşısındaki durumunu, “müsait

iklim şartlarını bekleyen, bunu bulamadıkça kabuğunun içine çekilen, bulduğu anda da yine büyük manevî ve maddî medeniyet ağacını meydana getirme hasletindeki bir mukaddes tohum mesabesinde” görmektedir. Kendini ise, “150 yıldır her çeşit verimsiz iklim şartları muvacehesinde bütün bu şartlara dayanma ve hatta artık müteessir olmama mertebesine gelmiş öz cevherin kabuğunu delme ve dışarıdaki iklim şartları ne olursa olsun artık mutlaka yeniden en büyük ve gür medeniyet ağaçlarından birisini meydana getirme hareketi” olarak görmektedir. Hareket kendisini tarihin en

büyük milleti olarak örnek medeniyetler kurmuş, insanlığa ışık tutmuş, dünyanın nizamını tanzim ve idare etmiş olan bir milletin parçası olarak görmektedir. Gücünü tarihinden alarak maddi ve manevi alanda millete mutluluk getirecek yeni bir sistem kurmayı vaat etmektedir (MNP Kuruluş Bildirgesi, 1970: 2-8).

Millî Görüş; Anadolu’nun kapılarını açan Sultan Alparslan’ın, İstanbul’u fetheden Fatih Sultan Mehmet Han’ın görüşüdür. Millî Görüş; temeli inanç, tarih, kültür ve değerler olan kökleri mazide; gövdesi, dalları ve yaprakları ile geleceğe uzanan ulu bir çınardır. Millî Görüş; bir zümrenin, bir bölgenin, bir kişinin zihniyetini temsil etmez. Millî Görüş, milletin görüşüdür. Millî Görüş; temeli sevgi ve şefkat olan, kuvveti değil hakkı üstün tutan, bütün insanlığın saadeti için cihadı tavsiye eden, Batı

taklitçisi değil gerçek anlamda yerli ve sivil bir görüştür. Millî Görüş, doğru hak anlayışına8 bezenmiş olan görüştür (Erbakan, 2017a: 16-17).

Millî Görüş, milletin şanlı tarihi boyunca Malazgirt'te heyecandan coşan, Kosova'da bir kılıç gibi parlayan, Niğbolu'ya Yıldırım gibi yetişen, İstanbul'u fetheden, böylece çağ kapatıp çağ açan, İstiklâl Harbini gerçekleştiren ve en son Kıbrıs'ta yeniden büyük harikalar ortaya koyan cevher, ruh ve manadır. Şehidi şehit yapan, gaziyi gazi yapan manadır. Bu yönüyle Millî Görüş Hareketi milletin özüdür ve milleti temsil etmektedir (MSP Seçim Beyannamesi, 1977:9). Temel gayesi “yaşanabilir bir Türkiye, yeniden büyük Türkiye ve yeni bir Dünya”yı kurmak olan ve bütün insanlığın mutluluğu için çalışmayı kendisine bir kulluk görevi sayanlar topluluğunun adı Millî Görüştür (Akkiraz, 2017: 75-76).

Damar’a göre (2013a:18-19) Millî Görüş, “‘sağ elime güneşi, sol elime ayı verseler yine bu hakkın davasından asla vazgeçmeyip hakkı tebliğ edeceğim’ diyerek hiçbir müşrikten ve kâfirden korkmayarak hakkı tebliğ ve tavsiye eden Peygamberimizin görüşüdür. Millî Görüş, ‘ben asalete değil, liyakate değer veririm’ diyerek devlet işlerinde liyakat ve ehliyet takip eden, ‘bu dünya iki hükümdara az gelecek kadar küçükmüş’ diyen ‘hocalarımın atının ayağından sıçrayan çamur benim şeref madalyamdır, ölünce beni bu çamurlu elbise ile defnedin’ diyerek vasiyet eden, son vaktinde dostu Hasan Can’ın ‘şevketlüm, Allah’a kavuşacaksınız’ sözüne mukabele ederek ‘be hey çocuk! Sen bizi Allah’tan ayrı mı zannediyordun?’ diyerek Rahman’a kavuşan Yavuz Sultan Selim Hanların” görüşüdür.

Millî Görüş en büyük düşünce ve davanın adıdır. Milletin maddi ve manevi alanda kurtuluşunun yegâne anahtarıdır. Millî Görüşün temel prensipleri benimsendiğinde toplumun maddi ve manevi sorunları da çözülmüş olacaktır. Bu yönüyle Millî Görüş, milletin felaketlerden kurtularak maddi ve manevi mutluluğa ulaşmasının vesilesi olacaktır (Erbakan, 2014b: (2)389).

8 Millî Görüş Hareketinin ortaya koyduğu hak anlayışı bireylerin inşası sürecinde eğitimin rolü

açısından önem arz etmektedir. Bu husus “Millî Görüş İdeolojisinde Hak-Batıl Dikotomisi”

Kutan’a göre (Erbakan, 2017a: 16-17) uzun yıllar boyunca Müslüman ülkelerin büyük bir bölümü, emperyalist batı ülkelerinin işgali altında kalmıştır. O ülkenin hem insanları hem de doğal kaynakları sürekli sömürülmüş, bir ülkenin askeri güçle işgal edilmesi büyük masrafların yanı sıra, büyük risk ve tehditler de oluşturduğundan Batılılar, yeni bir uygulamayı yani kültür emperyalizmi yoluyla o ülkenin Millî ve manevi değerlerini tahrip ederek o ülkeyi, o ülkenin insanları eliyle sömürme yolunu benimsemiştir. Bu politika, maalesef çok sayıda Müslüman ülkede ve Türkiye’de de uygulanmış, bu nedenle bu ülkelerde Batı’yı güçlü ve üstün gören, Batı hayranı ve Batı taklitçisi, halkından ve halkın değerlerinden kopmuş, gelişmek için mutlaka Batılıların değerlerini, kültürlerini benimsenmelidir, diye düşünen aşağılık kompleksine düşmüş, yeni bir okumuş adam tipi ortaya çıkmıştır. Bu tarz düşünen bireylerin yönetiminde millî ve ahlaki değerler tahrip edilmiş, insan hakları özgürlükler özellikle de din ve vicdan özgürlüğü baskı altına alınmıştır. Halk yoksullaşmış, fakirleşmiştir. Ülke siyasi ve ekonomik alanda tam anlamıyla dışa, Batı’ya bağımlı hale düşürülmüştür. Selçuklu ve Osmanlı medeniyetinin değerleriyle bütün insanlık en az bin yıl huzur, barış ve refah içerisinde yaşatıldığı gerçeği ortadayken kuvveti ve menfaati hak sebebi sayan bir medeniyetin ardına düşmeyi millet hiçbir zaman kabullenememiştir. Bu yönüyle milleti geçmişte güçlü ve üstün kılan medeniyetin değerlerinin bütününe Millî Görüş denilebilir.

Millî Görüş; gemi batıran, üniversite kapatan, yasal yollardan banka soyan, kardeşine kurşun sıkan, fabrikaları yıkıp talan eden görüş değildir. Millî Görüş; memleketi yabancılara peşkeş çeken, devlet imkânlarını heba eden, kredileri ve devlet imkânlarını üç beş kişiye tahsis eden, fakiri ve güçsüzü ezen, sömürüye rıza gösteren renksiz, liberal zihniyetin görüşü de değildir. Millî görüş; milletten aldığı güçle hamle üstüne hamle yapan, her türlü zorluğun üstesinden gelme becerisini ve cesaretini gösteren, ahlaki ilkeler çerçevesinde şekillenen bir görüştür (Ertem, 2015:280-281).

MNP’nin ilk kongresinde Necip Fazıl kürsüye gelerek alt yapısı oluşan bir fikir hareketi olan Millî Görüş Hareketini kamuoyuna şu şekilde takdim etmiştir;

“Aziz gönüldaşlar! Sevgili gençler! Anadolu hizası, üniforması, bölümleri, teçhizatı, mühimmatı, her şeyi tamam. Sadece lideri eksik ve o

da bir kitle halinde beklenmektedir. Millî Nizam, ebedi nizam!. Bu parti size han, hamam, arsa, tarla, arazi, apartman, refah ve mutluluk vaat etmiyor. Bu Millî Nizam size çile vaat ediyor. Bu çileye katlanacaklar, gönül muhabbet fedaileri vaat ediyor. Bu çileye katılanlar buyursunlar” (Ergin, 2015: 78).

MNP’nin kuruluş aşamasında konuşulan ortamlarda Hareketin kurucularından olan Eşref Edip Fergan, Cumhuriyet sonrası yaşanan gelişmeler ışığında her yönüyle alt yapısı hazır hale gelmiş bir dava hareketinin liderini tanımlarken, beklenen liderin özelliklerinin Erbakan’da mevcut olduğunu belirtmektedir. Fergan’a göre Erbakan’ın güzel bir siması vardır, başını dimdik tutmaktadır. Kibirli olmamakla birlikte vakurdur, güler yüzlüdür. Safiyetle inandığı, samimiyetle bağlandığı ve sadakatle emirlerini yerine getirmeye çalıştığı İslamiyet’in bütün özelliği ve temizliği yüzünde billurlaşmıştır. Yavaş sesle ve çok düzgün bir Türkçeyle konuşmakta, kolay kızmayarak, icabında en saçma şeyleri bile dinleme nezaketi gösterebilmektedir. Konuştuğunda ikna edici bir üsluba sahip, dediklerinin doğruluğuna en aksi insanı, en ters fikirli olanı bile inandırabilmektedir. Nitekim söylediklerine, önce kendisi inanmaktadır. Erbakan bilgi ve tecrübe sahibi, ilim ve edep erbabı bir halk çocuğu olarak Batıyı da çok iyi bilmektedir. Batının en seçkin okullarında okumuş, Alman fabrikalarında tank mühendisi olarak çalışmıştır. Milletin mevcut şartlar itibarıyla çok muhtaç olduğu teknik mevzuun profesörüdür. Yaşı genç ve enerji doludur. Memleketine hizmet etmek istemekte, manevi tarafının çok kuvvetli olduğu bilinmektedir. Azimli, sabırlı ve sinirlenmemekte, halkını çok iyi tanımaktadır. Halkın içinden yetişmiş, tekrar içlerine dönmüş ve hep onların yanında kalmaya kararlı görünmektedir (Ergin, 2015:335-336).

MNP’nin İzmir İl Gençlik Teşkilatı’nın yayınladığı bir bültende Hareket kendisini maddi manevi, hiçbir ciddi, ilmi, ahlaki ve hukuki esasa dayanmayan şahsi ve sapık görüşlere uymaya veya taviz vermeye mecbur görmemektedir. Millî Görüş mensuplarının keyfi ve sapık görüşlere, kendi çıkmazları içinde bunalmışların kin ve hasetle saldırılarına cevap vermek için oyalanmaya ve zamanlarını israf etmeye hakları da yoktur. Nitekim Millî Görüş Hareketi’nin hedefi net ve anlaşılır olarak ortadadır. Bu hedef bin yıllık Hak yoldur, iyiyi ortaya koymak, kötüyü men etmek; kabul

edilebilir bütün hak ve hürriyetleri temin etmek, haksızlığı ve zulmü ortadan kaldırmaktır. Açık, gizli ve çirkin her türlü israfı ortadan kaldırmak, ibadet aşkıyla çalışmayı getirmek, bireyler arasındaki kardeşliği hissederek manevi ve maddi saadeti kurmaktır. Millî Görüş Hareketi, bireye eşya gibi bakan bütün batıl görüşleri silerek, yeniden “ekmel-i mahlûk” ve “eşref-i mahlûk” nazarı ile bakışı getirecek, birey de bu yüce fıtratını bilerek ona göre hareket edecektir. Bu bağlamda Millî Görüş mensupları yaratılışın büyüklüğünü ve gayesini bilen insanlar olarak, hiç kimsenin diğerinden bir parmak ileride bulunmadığı aynı saftaki insanlar olarak, safların sıklığından ve bu halin devamlılığından elbiselerin omuzlarından yırtılmasını isteyecek iradededir. Bir duvarın taşları gibi birbirlerine dayalı ve bağlıdır (Çorumlu, 1974:129-130).