• Sonuç bulunamadı

3. Belediyelerin Türk İdarî Teşkilâtındaki Yeri

3.1. Halkla İlişkilerin Şartları

Kamu yönetiminin ayrılmaz bir parçası olan yerel yönetimler halk için halka hizmet vermek mantığı ile çalışırken toplumsal yaşamın oluşturduğu bir zorunluluk olarak halkla içiçe olmak zorundadır. Tüm örgütler için geçerli olan fakat yerel yönetimlerde önemi bir kat fazla olan halkla ilişkiler de toplumsal ve örgütsel şartların bulunması gerekmektedir.

Toplumsal Şartlar:

Yerel yönetimlerde, halkla ilişkiler programlarının oluşturulması ve yürütülmesi konusunda bir alt yapının oluşması gerekmektedir. Bu alt yapı ve kavramlar hakla ilişkiler işlevini destekleyecek bir alt yapının olması yanında, halkla ilişkiler görevlilerinin kendilerine yönelik bilgilerini tazelemeye ve geliştirmeye yönelik de olmalıdır. Bu noktada yerel yönetim örgütlerinin yapısal özellikleri ve işlevlerini belirleyen en önemli kavramlar kentleşme ve demokratikleşmedir.

Modern çağda kentleşmenin temel nedeni; ekonomik yapıdaki değişimin toplumsal sonucudur. Özellikle nüfus artışı ve tarım sahalarındaki ekilebilir toprağın parçalanması ve mülkiyet anlayışının değişmesi, kentleşme olgusunu hızlandıran etkenlerin başında gelmektedir. Kitle iletişim araçlarıyla beraber insanların yaşam standartlarındaki gelişmeler de kentleşme olgusunda önemli bir yere sahiptir.

kitle iletişim araçlarının kullanılmasını artırmıştır. Kentleşmeyle beraber dayanışmanın azalmaya ve yabancılaşma olgusu yükselmeye başlamıştır. Farklı özelliklere sahip grupların bir arada oturduğu, toplumsal statü ve rollere dayalı ikincil ilişkilerin önem kazandığı, insanların yaşamak ve çalışmak amacıyla bulunduğu yerleri kent yerleşim birimi olarak tanımlamak mümkündür. Buralar karşılıklı çıkarlara dayalı örgütsel ilişkilerin yoğun olduğu toplumsal yapılardır (Özkalp, 1990 :12).

Kentleşmeyle beraber satın alma gücünün artması, eğitim düzeyinin yükselmesi ve kitle iletişim araçlarının yaygınlaşması, insanların yaşamdan beklentilerini artırmıştır. Ortak ilgi ve çıkarların bir araya getirdiği toplumsal grupların, amaç ve çıkarlarının gerçekleştirmek üzere ürün ya da hizmet ilişkisi içinde oldukları örgütleri etkilemeye çalışmaları; örgütlerin de ilişki oldukları halk kesimlerinin onay ve desteğini kazanma çabaları, halkla ilişkilerin temelini oluşturmuştur. Halkla ilişkiler, kentleşme olgusunun yarattığı ayrı ve karmaşık toplumsal yapının doğal bir sonucu olarak önem kazanmıştır.

Yerel yönetimler kamu hizmeti gördükleri ve bu nedenle de hizmet götürmekle yükümlü oldukları bir yerel halk bulunduğu için birinci hedef; giderek genişleyen ve karmaşık haldeki yerleşim birimlerinde yaşayan insanlardır. Burada amaç kent sakinlerinin huzurlu ve mutlu bir biçimde yaşamasını sağlamak, fiziksel, toplumsal ve kültürel ihtiyaçlarını karşılamaktır. Yerel yönetimler bu ihtiyaçlara cevap verirken toplumsal gelişmelerden daha çok etkilenmektedirler.

Kentleşme ve toplumsal yaşantının gelişmesi, bireylerin çıkarlarının gerçekleştirebileceği alanı genişletmiş, giderek artan ihtiyaçlar yerel yönetimler için yeni hizmet alanları ortaya çıkarmıştır. Bu noktada halkın yerel yönetimlerden talep ve beklentileri nicelik ve nitelik yönünden artmıştır.

Kadının çalışma yaşamına girmesi, ataerkil aile düzeninden çekirdek aile düzenine geçiş, kent nüfusunun artması ve bunlara bağlı olarak ulaşım, alt yapı ve bunları saran fiziksel ihtiyaçlar, sağlık, güvenlik, çocuk ve yaşlıların bakımı, hava kirliliği, gürültü, katı atıklar, yabancılaşma olgusuyla beraber gelen stres ve yalnızlık duygusu, gelecek endişesi, gelir yetersizliği gibi bireysel ihtiyaçlar yerel yönetimlerin hizmetlerini nicelik yönünden etkileşmiş ve artışına sebep olmuştur (Yaşamış, 1991:165-170).

Kitle iletişim araçlarının hızlı gelişmesi ile sorunların farkına varma, haklarını aramada ve sorumluluklarını yerine getirmede insanların bilinçlenmesine katkı sağlamıştır. Günlük yaşamda ihtiyaçları karşılayacak hizmetleri yerine getirirken çıkan sorunları çözmek,

istek ve beklentileri göz önünde bulundurmak, halkın onay ve desteğini kazanmak gereği daha yoğun bir ihtiyaç olarak ortaya çıkmıştır.

Kısaca halkla ilişkiler farklı ve karmaşık toplumsal yapılarda, bireyler ve türlü toplumsal gruplarla örgütler arasındaki ilişkiyi düzenleme ve toplumun tüm öğeler arasında bütünlüğü sağlamaya yönelik faaliyetleri yapar. Halkla ilişkiler kentlerin yerel yönetim örgütleri ile hizmet ilişkisi içinde oldukları faklı halk arasındaki ilişkileri düzenleme ve bunları karşılıklı anlayış içinde hayatlarını idame ettirme şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Halkla ilişkiler daha çok kent özelliği taşıyan yerleşim birimlerinde bir ihtiyaç olarak ortaya çıkmıştır.

Halkla ilişkilerin yerel örgütlerde işlev görmesinin ikinci toplumsal şartı ise demokrasidir. Yerel yönetimler ile demokrasi arasındaki ilişki siyaset bilimcilerin ilgisini sürekli çekmektedir. Bu ilişkinin temel dayanağı “kendi kendini yönetme ilkesi”dir. Kendi kendini yönetme ilkesi katılmayı beraberinde getirmektedir. Demokrasinin işlerlik kazanması ve sürdürülmesi daha çok halk katılımın artırılması ile mümkündür (Görmez, 1977:133).

Vatandaşın demokratik ilkelere ve davranışlara olan alışkanlıkları daha çok yerel yönetimler aracılığıyla kazanılmaktadır. Bu nedenle yerel yönetim kuruluşlarına “demokratik terbiye” kuruluşları denilmektedir. Demokrasilerde hükümet otoritesinin temeli, halkın talepleridir. Halkın talepleri, yalnızca seçim dönemlerinde, belirli temsilcilere bu yetkinin verilmesi anlamına gelmez. Aynı zamanda halkın tüm yönetsel kararlara ve faaliyetlere katılmasını da gösterir.

Bilinçli, duyarlı ve sorumlu bir yerel kamuoyu kültürü halkla ilişkilerin temel şartıdır. Aksi bir durumda, sorunların farkına varamayan, talep ve beklentilerini anlatmaya veya kamuoyu oluşturmaya yardım edecek araçlardan yoksun olan ya da yararlanma bilincinde olmayan halk kesimleri, kamusal grup özelliği taşımayacaklarından, bu durumda halkla ilişkiler faaliyetleri tek yönlü iletişimden ileriye gitmeyecektir.

Örgütsel ve Yönetsel Şartlar:

Halkla ilişkiler bir örgütün yapısından soyutlanamaz. Örgütün başarılı olmasında halkla ilişkiler önemli bir yer tutar. Örgütün başarısı şunlara bağlıdır (Özkara, 1993:102):

Ürün ya da hizmetlerin niteliği; halkın ihtiyaçlarının en iyi biçimde karşılaması, talep ve beklentilerine yer ve zaman bakımından uygunluğuna,

Ürün ya da hizmet üretmek için oluşturulmuş örgüt yapısının niteliği; ürün ya da hizmet üretmek ya da sunmak üzere görevlendirilmiş çalışanların bilgi, beceri ve yetenekleri, tutum ve davranışları, yetki ve sorumluluk ilişkilerinin açıklığı; örgütsel faaliyetin etkinliği ve bu faaliyeti düzenleyen kuralların açık, anlaşılabilir ve amaçlara uygun olması; ürün ya da hizmetlerin niteliğini geliştirecek çağdaş araç ve yöntemlerden faydalanmasına,

Yönetimin halka karşı duyarlı ve sorumlu bir bilinç içinde olması; bilimsel kavram, ilke ve tekniklerden yaralanarak, halkla iki yönlü iletişim kanallarının oluşturması; iki yönlü bilgi akışını sağlayarak halkın istek ve beklentilerini karar ve politikalarına yansıtmasına,

Yerel yönetimler; hizmette başarı sağlamanın, toplum üzerinde olumlu bir izlenim bırakmanın kestirme yolu olduğunu söylemek yanlış olmaz. Fakat halkın görüş, tutum ve davranışlarını etkileyen başka öğelerde vardır. Bu nedenle halkla iletişim kanallarının sürekli açık olması, kamuoyunun sürekli izlenmesi; sonuçların karar, politika ve uygulamalara yansıtılması; halktan kopukluğun önlenmesi ve bütünleşmenin sağlanması bakımından zorunludur (Yalçındağ, 1986:234).

Kamu yönetimi içerisinde algılanan yerel yönetim örgütlerinin sundukları hizmetlerin yapısı ve alanı, zamana ve yerleşim alanlarının özelliklerine göre değişir. Ancak bu hizmetleri düzenleyen kurallardaki artış ve halkın bunları anlamaya çalışmasındaki güçlük; yönetimle halk arasındaki iletişimde giderek artan boşluk; yönetimce bilinen ihtiyaçları karşılayacak hizmetleri bile yerine getirmedeki güçlükler; yerel yönetim örgütleri üzerindeki parasal, yasal ve politik sınırlamalar gibi örgütsel sorunlarda, halkın görüş, tutum ve davranışlarını, başka deyişle kamuoyunun niteliğini etkileyebilmektedir (Anderson, 1966:77).

Yerel yönetimlerin genel yönetim yapısı içindeki konumu da önem arzetmektedir. Genel olarak devlet, yerel yönetim örgütlerinin görev, yetki ve kaynaklarını belirleme ve denetleme hakkına sahiptir. Yerel yönetim örgütlerine tanınan özerkliğin derecesi, yapısal özelliklerin belirlenmesinde etkili olmaktadır. Kamudan gelen gelirler ve kaynak yaratma olanakları da; değişen toplumsal ihtiyaçları karşılayacak hizmetleri üretmeyi, hizmetlerin kalitesini yükseltecek modern araç ve yöntemlerden faydalanmayı, daha nitelikli çalışanlar bulmayı ve çalışma koşullarını iyileştirmeyi etkilemektedir.

Kamu yararının gözetilmesi, hukuka uygunluk konusunda da merkezi yönetimin denetimine bağlı, kaynaklar açısından güçlü yerel yönetimler, halka yakın olma ve olumlu ilişkiler kurmada özerkliğin derecesine bağlı olarak özgür olacaklardır.

Yerel yönetimlerde halkla ilişkiler konusunun evrensel bir boyutu bulunmaktadır. İyi hizmet sunma temeline dayanan ve halkın istek, arzu ve beklentilerine karşı yoğun bir duyarlılığı bulunan demokratik yönetim anlayışına sahip yerel yönetimler; kurumsal olarak halkla ilişkiler için en uygun örgütsel ortamı oluşturmaktadır (Çifçi,1996:5; Uysal&sezer 1996:59). Yalnızca bir yerleşme birimine hizmet sunmaları nedeniyle fiziksel açıdan halka yakın olmaları; yönetim organlarının yöre halkının seçimiyle belirlenmesi; etkinlik, demokrasi ve katılımı gerçekleştirme amacında olmaları gibi ilkeler; halkın yönetime karşı duyarlı olup onu etkilemesini ve uygulamalarını denetlemesini öngörmektedir (Ertekin, 1995:8-9)

Yukarıda sayılan ilkelerin yürürlüğe konması ve başarıya ulaşması, belirtilen toplumsal ve örgütsel şartlara bağlı olduğu kadar, bilinçli ve sistemli halkla ilişkiler çalışmalarının varlığına; varolan toplumsal ve örgütsel şartlar üzerinde geliştirici etki yaratmasına da bağlıdır.