• Sonuç bulunamadı

Belediyeler, halkla ilişkiler faaliyetlerini maalesef her konuda olduğu gibi merkezi iktidarın vesayeti altında yürütmektedir. Seçim çalışmalarında seçmene verilen mesaj, eğer kendi siyasi partilerinin adayları seçilmezse, her bakımdan merkeze bağımlı belediyeler iş yapamaz duruma geleceği, bu da seçmen tercih konusunda iş yapabilecek vasıflı belediye başkanları yerine merkezi iktidarın istediği adayı seçme eğilimini ortaya çıkarmaktadır.

İktidar partisini desteklemiş yörelerin belediyeleri, merkezi yönetim imkânlarından yaralanması diğer belediyelerin aynı imkânlardan faydalanma yolunu kapanmış olması hem belediyeler arasında haksız bir rekabetin doğmasına, hem de bu belediyelerin bir nevi cezalandırılması sonucunu doğurmaktadır.

Belediye kent yönetimi ile ilgili tüm yetkiler ve sorumlulukları yüklenmiş olduğu için, belediye bir yandan planlarını ve programlarını, halka anlatmayı ve halkın güvenini sağlamayı, öte yandan halkın gerçek ihtiyaçlarını, isteklerini ve beklentilerini öğrenerek, bunları yerine getirmek için çalışmalar yapmalıdır. Fakat bu çalışmalar kalifiye eleman ve para gerektirmektedir. Maalesef bu iki unsur belediyeler için başlı başına sorundur.

Belediye ile halk bütünleşmelidir. Halk belediyenin faaliyetleri hakkında bilgilendirilmelidir. Yapılanlar halka ulaştırılmalıdır. Halkın doğru bilgilendirilmesi, belediye ile halk bütünleşmesini kolaylaştıracak ve halkın desteğini artıracaktır.

Hukuki sorumluluklar: Belediyeler anayasa, yasa ve uluslararası sözleşmelerden kaynaklanan görev sorumlulukları vardır.

İnsani sorumluluklar: Toplumu ilgilendiren ekonomik, ahlaki, kültürel ve psikolojik yükümlülükler olarak sıralanabilir.

Sosyo-ekonomik sorumluluklar: Belediyeler kâr amaçlı örgütler değildir, bundan dolayı toplumun en alt kesiminde yeralan yoksul insanlara destek vermesi gerekmektedir. Belediyeler sosyal devlet olmaktan kaynaklanan sorumluluklarını yerine getirerek yoksul insanların barınma, beslenme, sağlık, eğitim gibi bir takım beşeri ihtiyaçlarını karşılamak zorundadır. Tabiî ki bunlarda finansal yük getirmektedir.

Ahlaki sorumluluklar: Belediyeler adaletli yönetimi sağlamak zorundadırlar. Herkesi bir ve eşit görmek zorundadırlar ve partili partisiz ayrımı yapmamalıdırlar. Rüşvet ve yolsuzluktan arınmış halka dönük bir yönetim tarzının benimsemek zorundadırlar.

Sosyo-kültürel sorumluluklar: Tarihi ve kültürel değerlere saygı duymalı, onları zenginleştirmeli ve geliştirmelidir. Toplumsal kesimler arasındaki ilişkilerin güçlendirilmesine yardımcı olmalı ve her alanda demokratik katılımı teşvik etmelidir.

Sosyo Psikolojik sorumluluklar: Toplumsal değerlere önem vermeli ve onları zenginleştirmek için gayret sarfetmelidir. Bireylerin geleceğe güvenle bakabilmesine yardımcı olmalıdır. Bireyler ve gruplar arasında bağlılık ve dayanışma artırıcı faaliyetlerde bulunmalıdır. Yerel çerçevede, toplumsal barış ve uzlaşının sağlanmasına, sürdürülmesine ve elde edilen sonuçların ulusal ve uluslararası ortama taşınmasına yardımcı olmalıdır.

Belediyelerdeki halkla ilişkiler çalışmalarının amaçlarına ulaşmasını engelleyen nedenlerden biride halkla ilişkiler biliminin özellikle başkanlar ve yöneticiler tarafından yanlış anlamlar verilmesi ve bu dalda amaçların ve süreçlerin yanlış ve eksik yorumlanmasıyla ilgilidir.

Basınla ilişkilerin halkla ilişkiler olarak algılanması:

Halkla ilişkiler alanında karşılaşılan yanlış algılamalardan biri “basınla iyi ilişkiler kurulmasının halkla iyi ilişki kurulması için yeterli” olduğu biçiminde özetlenebilir. Son zamanda bu anlayışa televizyon ve radyo ile iyi ilişkiler kurma çabaları da eklenmiştir.

Belediyelerde halkla ilişkiler birimlerinin adı genellikle “Basın ve Halkla İlişkiler” olarak anılmaktadır. Bu birimlerde ağrılıklı olarak basınla ilgili işler yürütülmektedir. Basınla

anlayışından dolayı gerçek manada halkla ilişkiler modeli oluşturmakta güçlük çekilmektedir. Kimi belediye başkanları basınla ve televizyonla iyi ilişkiler kurulmasını halkla ilişkiler açısından yeterli gördüklerinden diğer hakla ilişkiler faaliyetlerine bakmamaktadırlar. Kimi belediyeler halkla ilişkiler çalışmalarından da sorumlu olmak üzere yalnız “Basın Müşavirliği” ya da “Basın bürosu” görevlendirilmektedir (Acar, 1994:40-42).

“Basına küsmüş halkla ilişkiler uzmanı mesleğine küsmüştür” ifadesi anlam açısından çok doğru olmasına rağmen bizde farklı anlamlarda yorumlanmaktadır. Basınla iyi ilişkilerde genelde belediyeden çok başkan için olumlu imaj yaratılması hedeflenmektedir. Yapılması gereken; konunun halkla ilişkiler yaklaşımının geniş perspektifi içerisinde ele alınmasıdır. Basın, televizyon ve radyo gibi önemli iletişim araçlarından, belediye ile halk arasında iki yönlü iletişim amacıyla yararlanılmalı, belediyeden halka, halktan da belediyeye bilgi akımı sağlamak ve bunun örgütsel gereklerini yerine getirmek için çalışmalar yapılmalıdır. Halkla ilişkileri bu yönde algılamak gerekir (Yalçındağ, 1996:33-35).

Halkla ilişkilerin siyasal amaçlar için araç olarak görülmesi:

Belediyelerde halkla ilişkiler konusundaki bir başka yanlışta halkla ilişkiler programları ve etkinliklerinin temelde belediye başkanına veya belediyede iktidarda olan partiye siyasal desteği artırmak amacıyla, salt siyasal niyetlerle kullanılmasıdır. Böyle durumlarda halkla ilişkiler faaliyetleri amacından sapmış olacak ve halkla ilişkiler programları, imkânları ve kaynakları siyasal amaçlar için araç olarak kullanılmış olacaktır.

Halkla ilişkilere bu şekilde bir yaklaşım çoğunlukla doğru, sağlıklı halkla ilişkiler değil, gerçek amaçlarından saptırılmış oy avcılığını hedefleyen popülist halkla ilişkiler konusu olacaktır. Belediyeden yana bir kamuoyu oluşturmak için bundan kesinlikle kaçınılmalıdır (Yalçındağ, 1996:37-38).

Burada yapılması gereken; belediyenin halkla ilişkiler programlarının amacı belediye ile halk arasında sağlıklı ilişki kurarak belediyeden yana katılımcı kamuoyu oluşturmak amaçlanmalıdır.

Halkla ilişkilerin protokol olarak algılanması:

Belediyecilikte halkla ilişkilerin karşılaştığı diğer bir sorunda; yöneticilerin halkla ilişkiler bir protokol işlevi olarak görmelerinden kaynaklanmaktadır. Halkla ilişkiler biriminin görevleri arasında bilimsel ve toplumsal içerikli toplantıların, fuar, sergi, bayramlar, özel

günler, kutlamalar ve yurt içi, yurtdışı ziyaretçilerle ilgili etkinliklerin planlanması ve uygulanması gibi görevleri vardır. Fakat bu görevler halkla ilişkilerin işlevinin bütünlüğü içerisinde küçük bir yer tutmaktadır. Bunu büyütüp halkla ilişkilerin sadece bu işlerle uğraşacağı sanılmamalıdır. Halkla ilişkiler sadece yukarıdaki görevleri üstlenmişse diğer faaliyetleri yerine getirmez ise belediye çalışmaların da ve imajında problemler çıkabilir. Belediyelerde Halkla ilişkiler birimi mensuplarının üst makamların halkla ilişkiler konusundaki bakışını ve yaklaşımın yetersiz olduğu yapılan çalışmalarla ortaya konmuştur (Acar, 1994:68).

Kamu görevlisinin halkla ilişkilere bakış açısı:

Günümüz belediye çalışanları dâhil her düzeydeki kamu görevlileri hakkında toplumda bu alandaki değer yargılarının çok olumsuz nitelikler kazanmış olduğu söylenebilir. Özellikle Türkiye’yi ele alarak Acar(1994) tarafından yapılan çalışmaların sonuçları dikkate şayandır. Kamu kuruluşlarının ve görevlilerin ellerindeki gücü ve yetkiyi kullanırken hem üstlendikleri kamu hizmetinin yürütülmesi hem de vatandaşlara günlük ilişkiler bağlamında insana verilen değer, ona karşı beslenen saygı, sevgi, duyarlılık ve sorumluluk duyguları bakımından tarihimizde olduğu kadar günümüzde de çok önemli sorunlar vardır. Bunların, yönetimle halk arasında iyi ilişkiler kurulması yönündeki en büyük engellerden biri olmaktadır (Yalıçındağ ,1994:38-98).

7.Belediyelerde Halkla İlişkilere Yönelik Yasal Düzenlemeler

Demokratik yaşamın bir parçası olan ve yerel nitelikte birçok hizmetleri yerine getiren belediye, batılılaşmayla ortaya çıkmıştır. 1982 Anayasasında belediye hakkında özel bir bölüm bulunmamakla beraber yerel yönetim kuruluşu kavramı içinde birçok yerde geçmektedir (Sezgin 1997:94). 1982 Anayasasının 127.maddesi “ Mahalli idareler il, belediye veya köy halkının mahalli müşterek ihtiyaçlarını karşılamak üzere kuruluş esasları kanunla belirtilen ve karar organları, gene kanunda gösterilen, seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan tüzelkişileridir. …”şeklinde devam etmektedir.

Belediyelere ilişkin yasal düzenlemeler ise Büyükşehir Belediyesi ve Belediye olmak üzere iki kategoridedir.

7.1. 5393 sayılı Belediye Kanunu

Bir kuruluşun, etkili ve verimli hizmet üretebilmesi için bu amaca gerçekleştirmesine uygun örgüt yapısı, para, insan gücü v.b. kaynaklara ve çalışmalarının düzenleyen uygun kurallar çerçevesine sahip olması gerekir. Bu niteliklere sahip olmayan bir örgütün ne kadar çaba harcarsa harcasın nitelikli bir halkla ilişkiler düzeni kurarak başarıyla sürdürmesi mümkün değildir. Gerçek belediye halkı ilgilendiren tüm konularda, hizmetlerde görevli, yetkili ve sorumlu olan bir kurumdur. Başka bir ifade ile yerel hizmetler bakımından kentin tek patronudur. Belediyelerin hemen tümünde; görev ve özellikle yetki yetersizliği, belirsizliği, karmaşa, aşırı ölçüde kaynak yetersizliği, istenilen ölçüde iyi yürütülmeyen kent hizmetleri, dolayısıyla istenen ve beklenen kentsel yaşam düzeyinin, bir türlü gerçekleştirilememiştir.

Yukarıdaki sorunların temelinde yapısal bazı eksikliler yatmaktadır. Bunlar içerisinde en önemlisi belediyeleri düzenleyen yasal yapının eksikliğidir.

13.04.1930 yılında yürürlüğe giren ve 2004 yılına kadar hüküm süren 1580 sayılı belediye kanun maalesef yukarıda saydığımız unsurları ortadan kaldıracak düzeyde değildir. 1580 sayılı kanun gerçek belediye ruhundan uzak düzenlemeler bulunmaktadır. Bu yasayla belediye, kentin yönetimi için tek yetkili ve sorumlu kurum olarak görülmemektedir. Böyle olunca belediye gerekli yetkilerle ve görevlerle donatılmamış, vergi koyma ve diğer imkânları kullanarak kent hizmetlerini temelde özkaynaklarla finanse etmek sorumluluğu kent yönetimine tanınmamıştır. Bu sebeplerden dolayı belediyeye karşı hak ve yükümlülüklerinin bilinci içinde davranan bir yerel halk oluşmamıştır. Eksik, eli kolu bağlı bir belediye ile kentte başarılı hizmet yapılamayacağı gibi gerçek anlamda tutarlı halkla ilişkiler çalışmaları yapılması da çok zordur.

Gerçek belediyenin bulunmadığı ortamda belediye-halk ilişkileri gerçek ekseninden kaymaktadır. “Gerçek halkla ilişkiler programları ve etkinliklerinden çok bir tür ”kozmetik halkla ilişkiler” ortaya çıkmaktadır” (Yakçındağ,1996: 73). 1580 sayılı kanun belediyecilik bakımından olumlu sayılamayacak bir genel belediyecilik imajı yaratmıştır. Bu nedenle bu tür genel bir olumsuz, toplumsal yargı niteliğindeki belediye görüntüsünün halkla ilişkilerin önemli sorunlarından birisi olarak kabul edilmesi gerekir.

9.7.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5215 sayılı belediye kanunu bir yıl sonra tekrar değiştirilerek şu anda geçerli olan 5393 sayılı belediye kanunu yürürlüğe girmiştir. 5393 sayılı kanunda halkla ilişkiler için önemli sayılacak devasa yeniliklere maalesef

rastlanılmamaktadır. Ama halk ile belediye arasındaki ilişkinin güncellenmesi için bazı ifadeler yer almıştır. Bunlardan ilki 13. maddede yer alan hemşehri hukukuna ait düzenlemedir. Burada yerel halkın belediye hizmetlerine katılmasına imkân verilmektedir. Belediyenin hemşeriler arasında sosyal ve kültürel ilişkilerin geliştirilmesi ve kültürel değerlerin korunması konusunda görevler yüklemektedir. 1580 var olan olgu meclis gündeminin halka duyurulması bu kanunda bulunmaktadır. Önceden bahsedildiği gibi burada bir eksiklik vardır. Oda meclis gündemi halka bildiriliyor, fakat meclis çalışmalarında halkın söz hakkı yoktur. Sadece göstermelik bir olgudur. 60. maddede belediyenin giderleri tanımlanırken halkla ilişkilerle ilintili bazı giderlerinde resmi olarak ödenebileceği 13. maddeyle bağlı olarak belirtilmiştir.

76. maddede kent konseyi başlıklı bir düzenleme yapılmıştır. Halkla ilişkiler çalışmaları için bu önemli bir adımdır. Kent konseyi, kent yaşamında; kent vizyonunun ve hemşerilik bilincinin geliştirilmesi, kentin hak ve hukukunun korunması, sürdürebilir kalkınma, çevreye duyarlılık, sosyal yardımlaşma ve dayanışma, saydamlık, hesap sorma ve hesap verme, katılım ve yerinden yönetim ilkelerini hayat geçirmeye çalışır.

Belediyeler kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının, sendikalarının, noterlerin varsa üniversitelerin, ilgili sivil toplum örgütlerinin, siyasi partilerin, kamu kurum ve kuruluşlarının ve mahalle muhtarlarının temsilcileri ile diğer ilgililerin katılımıyla oluşan kent konseyinin faaliyetlerinin etkili ve verimli yürütülmesi konusunda yardım ve destek sağlar. 77. maddede belediye hizmetlerine gönüllü katılıma ilgili düzenleme yapılmıştır.

5393 sayılı belediye kanunu gerçek belediyecilik faaliyetlerine ilişkin düzenlemelerin bir kısmını ruhunda taşımaktadır. Ama yine açık noktalar bulunmaktadır. Etkin ve verimli bir halkla ilişkiler için tam olarak yeterli olmasa da başlangıç için iyi sayılabilecek bir düzenlemedir.

7.2. 5216 sayılı Büyükşehir Belediye Kanunu

Büyükşehir belediyelerinin yönetimi için 27.06.1984 yılında 3030 sayılı kanun çıkarılmıştır. Amaç; büyükşehir belediyelerinin hukuki statüsü, hizmetlerin planlı, programlı, etkin ve uyum içinde yürütülmesini sağlamaktır.

3030 sayılı kanunla oluşturulan büyükşehir belediyeleri modelinin temelinde 1580 sayılı kanuna dayalı belediyeciliğimizden hiçbir farkı yoktur. Bu sebepten dolayı yukarıdaki

başlıkta 1580 sayılı Belediye Kanununu için söylediklerimiz 3030 sayılı Büyükşehir Belediye Kanunu içinde geçerlidir.

Büyükşehir belediyelerinin düzenleye kanun diğer belediye kanunu gibi 10.07.2004 tarihinde 5216 sayılı kanunla değiştirilmiş yeni düzenlemeler yapılmıştır. Halkla ilişkiler açısından eski kanundan hiç farkı yoktur. Hatta 5393 sayılı Belediye Kanununda, halkla ilişkiler için gelişme sayılacak cılız adımlara burada rastlamak çok zordur.