• Sonuç bulunamadı

Halkla İlişkiler Uygulayıcılarının Cinsiyetlerine Göre Gelir Dağılımları

2. BULGULAR

2.6. Halkla İlişkiler Uygulayıcılarının Cinsiyetlerine Göre Gelir Dağılımları

uygulayıcıların kadın uygulayıcılara göre daha fazla gelir elde ettikleri sonucuna ulaşılmıştır.

Tablo 34. Cinsiyete Göre Gelir Dağılımları

Gelir Cinsiyet

Kadın Erkek Toplam

1000 TL ve altında 13 12 25 9.4% 11.7% 10.4% 1001-2000 TL 93 55 148 67.4% 53.4% 61.4% 2001-3000 TL 22 27 49 15.9% 26.2% 20.3% 3001-4000 TL 6 6 12 4.3% 5.8% 5.0% 4001 TL ve üzeri 4 3 7 2.9% 2.9% 2.9% Toplam 138 103 241 100.0% 100.0% 100.0%

Buradan hareketle ülkemizde alanda hizmet eden kadın uygulayıcıların mı yoksa erkek uygulayıcılarının mı daha fazla gelir elde ettiklerini ortaya koymak için yapılan analiz sonucunda cinsiyetin, elde edilen aylık gelir üzerinde anlamlı bir farklılaşmaya sebep olmadığı tespit edilmiştir. Tablo 25’te elde edilen sonuçlara bakıldığında 1000 TL ve altında gelire sahip olan uygulayıcıların yüzde 9.4’ü kadın, yüzde 11.7’si ise erkektir. 1001 TL ile 2000 TL arasında gelire sahip olanlar içerisinde kadınların yüzde 67.4, erkeklerin ise yüzde 53.4’lük kısmı oluşturduğu görülmüştür. 2001 TL ve 3000 TL gelire sahip olan uygulayıcıların oranlarına bakıldığında ise kadınların yüzde 15.9’unun, erkeklerin ise yüzde 26.2’sinin bu gelir grubunda oldukları tespit edilmiştir. 3001 TL ve 4000 TL arasında gelire sahip

olanlar arasında ise kadınlar yüzde yüzde 4.3’lük dilimi, erkekler ise 5.8 lik dilimi oluşturmaktadırlar. Son olarak 4001 TL ve üstü gelire sahip olan uygulayıcılar arasında ise kadınlar ve erkeklerin eşit yüzdeleri paylaştıkları görülmüştür.

SONUÇ VE ÖNERİLER

Bu çalışmanın amacı, ülkemizde halkla ilişkilerin değişik alanlarında hizmet sunan halkla ilişkiler uygulayıcılarının rollerini belirlemekti. Konuya bir altyapı oluşturmak için ilk önce birinci bölümde kavramsal çerçeve ve halkla ilişkilerin uygulama alanlarına yer verildi. İkinci bölümde öncelikli olarak halkla ilişkiler rolleri; toplumsal roller ve kurumsal (uygulayıcıların) roller olarak ikili bir sınıflandırmayla ele alındı.

Çalışmanın asıl amacının halkla ilişkiler uygulayıcılarının rollerini belirlemek olmasından dolayı halkla ilişkilerin toplumsal rolleri kısaca ele alındıktan sonra uygulayıcıların rollerine geçildi. Uygulayıcıların rollerine ilişkin yerli ve yabancı literatür tarandığında konunun farklı şekillerde ve farklı alanlarla ilişkilendirilerek ele alındığı görüldü. Temel eğilimin Broom ve Smith tarafından ortaya konan sınıflandırma çerçevesinde olduğunun belirlenmesiyle birlikte farklı sınıflandırmaların olduğu da tespit edildi.

Bu çerçevede halkla ilişkiler alanında hizmet eden uygulayıcıların üstlendiği rolleri belirlemek amacıyla toplam 60 sorunun bulunduğu bir anket formu oluşturuldu. Bu anket formunun uygulanması için sahaya inildi. Toplam 279 halkla ilişkiler uygulayıcısının anket formuna verdiği cevaplar SPSS 17.0 programına girildikten sonra, araştırmaya katılan halkla ilişkiler uygulayıcılarının bazı temel özellikleri betimleyici istatistik testleriyle belirlendi. Halkla ilişkiler uygulayıcılarının rollerini belirlemek için faktör analizi gerçekleştirildi. Faktör analizi sonucunda halkla ilişkiler uygulayıcılarının üstlendiği beş rol belirlendi. Bu beş rol ile sosyo-demografik değişkenler arasında anlamlı bir farklılaşmanın olup olmadığı bağımsız örneklem T-Testi ve tek yönlü varyans analizi (ANOVA) aracılığıyla test edildi. Ayrıca rollerin birbirleriyle ilişkilerini ve eğer aralarında ilişki varsa bu ilişkinin yönünü ve şiddetini tespit etmek için korelasyon analizine başvuruldu. Daha sonra üstlenilen rol ile en fazla hizmet edilen halkla ilişkiler alanları arasında bir farklılaşmanın olup olmadığı belirlendi. Bunun için yine korelasyon analizinden yararlanıldı.

Yapılan analizler doğrultusunda ulaşılan sonuçlara bakıldığında halkla ilişkiler alanında hizmet eden uygulayıcıların en çok 30-40 yaş aralığında kişilerden oluştuğu, 52 yaş ve üzerinde olup alanda hizmet edenlerin oranının ise sadece yüzde 0.7 olduğu görülmektedir. Bu sonucun ülkemizde halkla ilişkiler alanının gelişimiyle ilgili olduğu söylenebilir. Halkla ilişkiler alanı ülkemizde 1980’li yıllardan itibaren gözle görülür bir gelişim ivmesi kazanmış ve bu alanda daha çok kişi istihdam edilmeye başlanmıştır.

Ulaşılan bir diğer sonuç halkla ilişkiler uygulayıcıları arasında gelir dağılımı açısından büyük bir uçurumun olduğudur (en az 600 TL ve en çok 5000 TL). Bununla birlikte ortalama gelire bakıldığında 1934 TL gibi bir rakam görülmektedir ki bunun ülke şartlarında orta düzey bir gelir olduğu söylenebilir.

Dikkat çeken bir diğer sonuç araştırmaya katılan halkla ilişkiler uygulayıcılarının cinsiyet dağılımlarında kendini göstermiştir. Araştırmaya katılan halkla ilişkiler uygulayıcılarından yüzde 59.1’i kadınlardan meydana gelirken; yüzde 40.9’u erkeklerden oluşmaktadır. Buradan hareketle alanda kadınların daha çok istihdam edildikleri veya kendilerine iş bulabildikleri ifade edilebilir.

Araştırma neticesinde elde edilen bir başka sonuç ise, halkla ilişkiler uygulayıcılarının daha çok özel sektöre yönelik veya özel sektörde hizmet sunduklarıdır. Bu sonucun ülkemizde halkla ilişkilerin gelişimiyle doğrudan bağlantılı olduğu söylenebilir. Ülkemizde halkla ilişkilerin gelişimi düşünüldüğünde ilk önce kamu kesiminde başlamasına karşın özellikle büyük yabancı firmaların ülkemizde hizmet sunmaya başlamaları ve onlarla rekabet etmek durumunda kalınmasıyla birlikte yerli özel kurum ve kuruluşlarında halkla ilişkilere yöneldiği görülmüştür. Bu yönelişten sonra halkla ilişkiler, özel kesimde daha fazla işlerlik kazanmıştır ki yapılan araştırmadan elde edilen sonuçlar da bununla paralellik arz etmektedir.

Halkla ilişkiler uygulayıcılarının herhangi bir halkla ilişkiler derneğine üye olup olmamalarına ilişkin ulaşılan sonuçlar değerlendirildiğinde uygulayıcıların dernekleşme olgusuna çok fazla ilgi göstermedikleri görülmüştür. Araştırmanın yapıldığı İstanbul, Ankara, Konya ve Bursa illerinde halkla ilişkiler alanında hizmet

eden 279 uygulayıcıdan sadece 23 uygulayıcının bir halkla ilişkiler derneğine üye olduğu diğerlerinin ise herhangi bir derneğe üye olmadıkları tespit edilmiştir. Böyle bir sonuçta, halkla ilişkiler uygulayıcılarının derneklere olan ilgisizliğinin yanı sıra dernekler tarafından ilk üyelikte ve sonrasında alınan üyelik aidatlarının da bir payı olduğu düşünülebilir.

Yine dikkat çekici sonuçlardan birisi halkla ilişkiler uygulayıcılarının eğitim düzeyleriyle ilgilidir. Şöyle ki, halkla ilişkiler uygulayıcılarının büyük çoğunluğu üniversite mezunu iken çok az bir kısmı lise mezunudur. Bu sonuçta hem halkla ilişkiler eğitimi veren fakültelerin sayısındaki artışın hem de ülkemizin eğitim düzeyindeki yükselişin bir payı olduğu söylenmelidir. Bu sonuçta etkili olan bir diğer faktörün, kurum ve kuruluşların artık ahbaplık ilişkilerinden daha çok alanda yetişmiş kişileri tercih etmeleri olduğu belirtilebilir.

Ulaşılan sonuçlardan bir diğeri de araştırmaya katılan halkla ilişkiler uygulayıcılarının mezun oldukları fakültelerle ilgilidir. İletişim fakültelerinden mezun olanların bir üstünlüğü söz konusu olsa da bunun ezici bir üstünlük olduğu söylenemez. İletişim fakültesi mezunlarının oranı yüzde 48.4, bu oran diğer her bir fakülte ile karşılaştırıldığında yüksek bir oran gibi gözükse de diğer fakültelerden mezun olup alanda hizmet eden uygulayıcıların daha fazla olduğu da bir gerçek olarak durmaktadır. Bu sonuçta dikkati çeken bir diğer husus mezun olunan fakültelerin çeşitliliğinde kendini göstermektedir. Alanda hizmet veren halkla ilişkiler uygulayıcılarının farklı 11 fakülteden mezun oldukları görülmektedir ki bu fakülteler arasında alanla ilgisi bulunmayan fakültelerde bulunmaktadır.

Mezun olunan fakülte açısından yaşanan farklılaşmaya benzer bir tablo kullanılan unvan hususunda da kendisini göstermektedir. Araştırmaya katılıp alanda hizmet sunan uygulayıcıların 17 farklı unvan kullandıkları tespit edilmiştir. Bu farklılaşmanın sebebi olarak halkla ilişkiler alanında yaşanan genişleme gösterilebilir. Diğer yandan alanda bazı uygulayıcıların kendilerini iletişim yöneticisi olarak addetmeleri bazılarının ise ilişki yöneticisi olarak görmeleri de bunda bir etkendir. Son olarak üstlenilen role göre kullanılan unvanın farklılaşabildiği ve yine uygulayıcıların kendilerini farklı göstermek için böyle bir yola başvurdukları için bu kadar farklılığın yaşandığı söylenebilir.

Ulaşılan bir diğer sonuç halkla ilişkiler uygulayıcılarının daha çok toplumla ilişkiler, kurumsal sosyal sorumluluk, online halkla ilişkiler, kurumsal kimlik ve imaj ve itibar yönetimi alanlarında hizmet ettikleridir. Bu alanlara genel olarak bakıldığında, daha çok dış hedef kitlelerin kurumla olan ilişkilerini ya da algılamalarını yönetmeyle ilgili olduğu görülür. Uygulayıcıların halkla ilişkiler alanındaki hizmetlerini online olarak da gerçekleştirmeleri bu kişilerin iletişim teknolojileri alanında yaşanan gelişmeleri takip ettiklerinin bir göstergesi olarak kabul edilebilir.

Araştırma da halkla ilişkiler uygulayıcılarının beş rolü yerine getirdikleri sonucuna ulaşılmıştır. Söz konusu roller; Sorun Çözme Sürecini Kolaylaştırıcı Rolü, Gözlemci/ Savunucu Rolü, İletişim Kolaylaştırıcı Rolü, İletişim Teknisyeni Rolü ve Uzman Reçeteci Rolü’dür. Elde edilen rollerin Broom ve Smith tarafından gerçekleştirilen çalışmalar sonucunda ortaya konan rollerle aynı olduğu, ancak ülemizde halkla ilişkiler uygulayıcılarının bu rollere ek olarak Gözlemci/Savunucu rolünü de yerine getirdikleri görülmüştür. Bu rol daha önce Choi tarafından gerçekleştirilen çalışmada Gözlemci ve Savunucu rolü olmak üzere ayrı ayrı iki rol olarak ortaya konmuştur. Bu çalışmada ise iki rolün tek çatı altında birleştiği görülmüştür.

Söz konusu roller ile demografik değişkenler (cinsiyet, eğitim düzeyi, gelir düzeyi ve yaş) arasındaki ilişkiye bakıldığında cinsiyetin hiçbir rol ile anlamlı bir farklılaşmaya neden olmadığı buna karşın eğitim düzeyinin tüm rollerle anlamlı bir farklılaşmaya neden olduğu, yine gelir düzeyinin tüm roller ile anlamlı bir farklılaşma yarattığı görülmüştür. Yaş değişkeninin ise sadece Gözlemci/Savunucu Rolü ile anlamlı bir farklılaşmaya neden olduğu diğer dört rolle anlamlı bir farklılaşmaya neden olmadığı tespit edilmiştir.

Tespit edilen beş rol arasındaki ilişkinin yönü ve şiddetine bakıldığında ise en yüksek korelasyonun Sorun Çözme Sürecini Kolaylaştırıcı Rolü ile Uzman Reçeteci Rolü arasında olduğu anlaşılmıştır. Diğer bir ifadeyle Sorun Çözme Sürecini Kolaylaştırıcı Rolünü üstlenen uygulayıcılar aynı zamanda en fazla Uzman Reçeteci Rolünü yerine getirmektedirler. Bu iki rol arasındaki ilişkinin yüksek oluşu, söz

konusu rollerin birbirine yakın görevler veya birbirlerini tamamlayan görevler olmalarından dolayı anlamlı gözükmektedir.

Roller arasında en zayıf ilişkinin ise Gözlemci Savunucu Rolü ile İletişim Teknisyeni Rolü arasında olduğu tespit edilmiştir ki söz konusu roller doğrultusunda üstlenilen görevler açısından düşünüldüğünde bu sonuç da anlamlıdır.

Çalışmada son olarak üstlenilen rol ile hizmet verilen halkla ilişkiler alanları arasında bir farklılaşmanın olup olmadığıyla ilgili de çeşitli sonuçlara ulaşılmıştır. Buna göre, üstlenilen rol ve hizmet edilen ilk beş halkla ilişkiler alanı arasındaki en güçlü ilişki İletişim Teknisyeni Rolü ile medya ilişkileri (r= .729, p< .01) alanı arasında, en zayıf ilişki ise Gözlemci/Savunucu Rolü ile medya ilişkileri (r= .407, p< .01) alanı arasındadır. Bir önceki sonuçla bu sonuç arasında belirli bir tutarlılık olduğu ve bu manada roller arasındaki ilişkiye bakıldığında en zayıf ilişkinin Gözlemci Savunucu Rolü ile İletişim Teknisyeni Rolü arasında olduğu, burada da buna paralel olarak en zayıf ilişkinin Gözlemci/Savunucu Rolü ile medya ilişkileri alanı arasında olduğu dikkat çekmektedir.

Sonuç olarak bu çalışma ülkemizde halkla ilişkiler uygulayıcılarının rollerini belirlemeye yönelik olarak atılmış ilk adımlardan birini teşkil etmektedir. İmkânların sınırlı ve çalışmanın evreninin çok dağınık olmasından dolayı, çalışmada belirli sayıda halkla ilişkiler uygulayıcısına ulaşılabilmiş ve bu kişilerden elde edilen bilgiler üzerinden değerlendirmeler yapılmıştır. Bundan sonra hem konuyu daha anlaşılır kılmak hem de bir karşılaştırma yapabilme fırsatı yaratmak için alanda benzer çalışmaların muhakkak gerçekleştirilmesi gerekir. Öte yandan yapılacak çalışmalara yol gösterici olması açısından çalışma gerçekleştirilirken bazı güçlüklerle karşılaşıldığının da burada belirtilmesi gerekir. Öncelikli olarak bu çalışmada ekonomik sebeplerle sıkıntı yaşanmıştır. Yapılacak çalışmalarda maddi olanaklardan kaynaklanan sıkıntıları yaşamamak için çalışmaların proje haline dönüştürülmesi bir çözüm olarak düşünülebilir. Yaşanan bir başka sıkıntının ise alan araştırması gerçekleştirilirken araştırmaya katılan kişilerin anketi cevaplamaları hususunda yaşanmıştır. Söz konusu sıkıntının yaşanmaması için de çalışmalarda, yapılacak alan araştırması kapsamında sorulacak soruların daha az sayıda tutulması gerekir.

KAYNAKÇA

Abratt, Russell; Clayton, Brian C. ve Pitt, Leyland F. (1987). Corporate Objectives in Sport Sponsorship, International Journal of Advertising, 6(4), 299-311.

Akar, Hüsamettin (2004). Yeni İletişim Teknolojileri ve Bu Teknolojilerin Halkla İlişkiler Çalışmalarında Kullanılması, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.

Akdağ, Mustafa (2005). Halkla İlişkiler ve Kriz Yönetimi, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 14, 1-20.

Akdağ, Mustafa (2007). İnsan Kaynakları ve Halkla İlişkiler, Konya: Tablet Yayınları.

Aktaş, Hasret (2008). Bir İletişim Aracı Olarak Sponsorluk, A. Kalender ve M. Fidan (ed.), Halkla İlişkiler, Konya: Tablet Yayınları, 221-249.

Alanazi, Ali (1993). Public Relations Role Models in the Kingdom of Saudi Arabia, Unpublished Doctoral Dissertation, Ohio University, UMI Dissertation Information Service.

Aldrich, Howard ve Herker, Diane (1977). Boundary Spanning Roles and Organizational Structure, Academy of Management Review, 2(2), 217-230. Al-Enad, Abdulrahman H. (1990). Public Relations’ Roles In Developing Countries,

Public Relations Quarterly, 35(1), 24-26.

Argüden, Yılmaz (2002). Kurumsal Sosyal Sorumluluk, İstanbul: Arge Danışmanlık. Asna, Alaeddin (1983). Public Relations, İstanbul: Osmanlı Matbası.

Baines, Paul; Egan John ve Jefkins Frank (2004). Public Relations Contemporary Issues and Techniques, Oxford: Elsevier Butterworth-Heinemann.

Baker, John K. ve Schaffer, Robert H. (1969). Making Staff Consulting More Effective, Harvard Business Review, 47(1), 62-71.

Bankhar, Abdullah A. (1996). Public Relations Practitioners’ Roles and Commitments in the Professional and Organizational Domains: A Multi- dimensional Approach to Identify the Field’s Development and Growth,

Unpublished Doctoral Dissertation, Howard University, UMI Dissertation Information Service.

Baskin, Otis; Aronoff, Craig ve Lattimore, Dan (1997). Public Relations: The Profession and The Practice, Boston: McGraw Hill.

Bauman, Zygmunt (2009). Sosyolojik Düşünmek, Abdullah Yılmaz (çev.), İstanbul: Ayrıntı Yayınları.

Bayrak, Sabahat (2001). İş Ahlakı ve Sosyal Sorumluluk, İstanbul: Beta Yayınları Bayramoğlu, N. Nisa (1987). Avrupa Topluluğu, Ülkeleri ve Türkiye’nin Tanıtımı,

Ankara: TBMM Kültür, Sanat ve Yayın Kurulu Yayınları.

Berger, Bruce K. (2005). Power Over, Power With, and Power to Relations: Critical Reflections on Public Relations, the Dominant Coalition, and Activism, Journal of Public Relations Research, 17(1), 5-28.

Berkowitz, Dan ve Hristodoulakis, Ilias (1999). Practitioner Roles, Public Relations Education, and Professional Socialization: An Exploratory Study, Journal of Public Relations Research, 11(1), 91-103.

Berkowitz, Dan ve Turnmire, Kirk (1994). Community Relations and Issues Management: An Issue Orientation Approach to Segmenting Publics, Journal of Public Relations Research, 6(2), 105-123.

Biddle, B. J. (1986). Recent Development in Role Theory, Annual Review of Sociology, Vol. 12, 67-92.

Bissland, James H. ve Rentner, Terry L. (1989). Education’s Role in Professionalizing Public Relations: A Progress Report, Journal of Mass Media Ethics, 4(1), 92-105.

Black, Ervin L.; Carnes, Thomas A. ve Richardson, Vernon J. (2000). The Market Valuation of Corporate Reputation, Corporate Reputation Review, 3(1), 31- 42.

Bland, Michael; Theaker, Alison ve Wragg, David (2005). Effective Media Relations How to Get Results, London: Kogan Page Limited.

Bozkurt, İzzet (2002). Bütünleşik Pazarlama İletişimi Sürecinde Halkla İlişkilerin Artan Rolü, İletişim Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi Dergisi, 16, 139-152. Brammer, Stephen ve Pavelin, Stephen (2004). Building a Good Reputation,

European Management Journal, 22(6), 704-713.

Broom, Glen M. (1980). A Comparison of Roles Played by Men and Women in Public Relations, Paper presented at the Annual Meeting of the Association for Education in Journalism, (63rd,Boston, MA, August 9-13, 1980), 1-9. Broom, Glen M. (1982). A Comparison of Sex Roles in Public Relations, Public

Relations Review, 8(3), 17-22.

Broom, Glen M. ve Smith, George D. (1978). Toward an Understanding of Public Relations Roles: An Empirical Test of Five Role Models Impact on Clients, Presented Annual Meeting of the Association for Education in Journalism, (61st Seattle, Washington, August 13-16), 1-22.

Budak, Gönül ve Budak, Gülay (1995). Halkla İlişkiler: Davranışsal Bir Yaklaşım, İzmir: Beta Basım Yayım Dağıtım A.Ş.

Burke, Edmund M (1999). Corporate Community Relations: The Principle of the Neighbor of Choice, London: Quorum Books.

Burnett, John J. (1998). A Strategic Approach to Managing Crises,” Public Relations Review, 24(4), 475-488.

Cancel, Amanda E.; Cameron, Glen T.; Sallot, Lynne M. ve Mitrook, Michael A. (1997). It Depends: A Contingency Theory of Accommodation in Public Relations, Journal of Public Relations Research, 9(1), 31-63.

Canöz, Kadir (2007). Halkla İlişkiler Uygulaması Olarak Lobicilik, İstanbul: Nüve Kültür Merkezi Yayınları.

Canöz, Kadir (2010). Sağlık Kuruluşlarında Halkla İlişkiler Uygulamaları, Konya: Palet Yayınları.

Carroll, Archie B. (1991). The Pyramid of Corporate Social Responsibility: Toward the Moral Management of Organizational Stakeholders, Business Horizons, 34(4), 39-48.

Caruana, Albert ve Chircop, Saviour (2000). Measuring Corporate Reputation: A Case Example, Corporate Reputation Review, 3(1), 43-57.

Center, Allen H. ve Jackson, Patrick (2003). Public Relations Practices Managerial Case Studies and Problems, New Jersey: Prentice Hall.

Choi, Jounghwa (2007). Elaborating the Concept of Public Relations Roles and A Test of Its Utilitiy, Unpublished Doctoral Dissertation, Michigan State University, UMI Dissertation Information Service.

Clarke, Keeley (2006). Finansal Halkla İlişkilere Giriş, Alison Theaker (ed.), Halkla İlişkilerin Elkitabı, Murat Yaz (çev.), İstanbul: Kapital Medya Hizmetleri A.Ş. 285-301.

Coombs, W. Timothy (2009). Conceptualizing Crisis Communication, Robert L. Heath ve H. Dan O’Hair (ed), Handbook of Risk and Crisis Communication, New York: Routledge, 99-118.

Coombs, W. Timothy ve Holladay, Sherry J. (2001). An Extended Examination of the Crisis Situations: A Fusion of the Relational Management and Symbolic Approaches, Journal of Public Relations Research, 13(4), 321-340.

Creedon, Pamela J. (1991). Public Relations and “Women’s Work”: Toward a Feminist Analysis of Public Relations Roles, Journal of Public Relations Research, 3(1-4), 67-84.

Culbertson, Hugh M.; Jeffers, Dennis W.; Stone, Donna B. ve Terrell, Martin (1993). Social, Political, and Economic Contexts in Public Relations: Theory and Cases, Hillsdale, New Jersey: Lawrence Erlbaum Associates.

Cutlip, Scott M.; Center, Alen H. ve Broom Glen L. (1994). Effective Public Relations, Englewood Cliffs, New Jersey : Prentice-Hall.

DeSanto, Barbara; Moss, Danny ve Newman, Andrew (2007). Building an Understanding of the Main Elements of Management in the

Communication/Public Relations Context: A Study of U.S. Practitioners’ Practices, Journalism & Mass Communication Quarterly, 84(3), 439-454. Dinçer, Müjde K. (1999). Lobicilik, İzmir: Alfa Basım Yayım Dağıtım.

Dowling, Grahame R. (2004). Corporate Reputations: Should You Compete on Yours?, California Management Review, 46(3), 19-36.

Dozier, David M. (1986). The Enviromental Scanning Function of Public Relations Practitioners and Participation in Management Decision Making, Presented at the Annual Meeting of the Association for Education in Journalism and Mass Communication, (69th, Norman, OK, August 3-6), 1-26.

Dozier, David M. (1990). The Innovation of Research in Public Relations Practice: Review of a Program of Studies, James E. Grunig ve Larissa A. Grunig (ed), Public Relations Research Annual 2, 3-28.

Dozier, David M. (2005). İletişim ve Halkla İlişkiler Uygulayıcılarının Örgütsel Rolleri, J. E. Grunig (ed), Halkla ilişkiler ve İletişim Yönetiminde Mükemmellik, Elif Özsayar (çev.), İstanbul: Rota Yayın Yapım Dağıtım, 349- 377.

Dozier, David M. ve Broom, Glen M. (1995). Evolution of the Manager Role in Public Relations Practice, Journal of Public Relations Research, 7(1), 3-26. Dozier, David M. ve Ehling, William P. (2005). Halkla İlişkiler Programlarının

Değerlendirilmesi: Programların Etkileri Konusunda Literatürün Bize Söyledikleri, J. E. Grunig (ed.), Halkla ilişkiler ve İletişim Yönetiminde Mükemmellik, Elif Özsayar (çev.), İstanbul: Rota Yayın Yapım Dağıtım, 173- 199.

Dozier, David M. ve Grunig, Larissa A. (2005). Halkla İlişkiler İşlevinin Örgütlenişi, J. E. Grunig (ed), Halkla ilişkiler ve İletişim Yönetiminde Mükemmellik, Elif Özsayar (çev.), İstanbul: Rota Yayın Yapım Dağıtım, 417-439.

Dozier, David M.; Grunig, Larissa A ve Grunig, James E. (1995). Manager’s Guide to Excellence in Public Relations and Communication Management, New Jersey: Lawrence Erlbaum Associates.

Dursun, Davut (2002). Siyaset Bilimi, İstanbul: Beta.

Dutton, Jane E. (1993). Interpretations on Automatic: A Different View of Strategic Issue Diagnosis, Journal of Management Studies, 30, 339-357.

Ekachai, Daradirek (1991). Perceptions of Journalists and Public Relations Practitioners Toward Their Own and Each Other’s Roles: Coorientation and Factor Analyses, Unpublished Doctoral Dissertation, Southern Illinois