• Sonuç bulunamadı

Haber kavramının kökeni, toplumsal yaĢamın baĢladığı dönemlere kadar uzanmaktadır. Ġnsan var olduğu günden bu yana merak etmiĢtir, hatta insanlık tarihinin temellerinin atılmasında merak unsurunun etkili olduğu bile tartıĢılmaktadır. Bu düĢünceden hareket edildiğinde, merakın tatmini için gerekli olan haberleĢme ihtiyacının ve haberdar olma isteğinin temellerinin de ne denli geçmiĢe dayandığı görülmektedir. Ġnsan, toplumsal bir varlıktır. En ilkel toplumsal yapılardan en karmaĢık toplumsal yapılara kadar insan daima çevresinde olup bitenleri öğrenmek, kendi baĢına gelenleri duyurmak istemiĢtir. Duydukları ve öğrendikleri üzerine düĢünmek ve düĢündüklerini de baĢkalarına iletmek ihtiyacı duymuĢtur. Bu öğrenme merakı da haberleĢme eylemini yaratmıĢtır (Ġnuğur, 2002: 25).

Bilme ve öğrenme isteği haberleĢme kavramının içerisindeki en temel noktalardan biridir. Ġnsanın var olduğu günden bu yana giderilmesi gereken bir ihtiyaç olarak var olan haber ve haberleĢme, çevresindekilerle iletiĢim kuran, etkileĢim içerisinde bulunan insan için bir son derece önemli bir süreçtir. Ġnsanoğlu, tarih boyunca beslenme ve barınma gibi temel ihtiyaçlarının giderilmesi için gayret ettiği gibi haberleĢme ihtiyacının giderilmesi ve haberleĢme imkânlarının geliĢtirilmesi için de aynı gayreti göstermiĢtir. HaberleĢme ilk dönemlerinde son derece basit bir Ģekilde, içerdiği hareketler ve anlamsız seslere dayanarak iĢaretleĢme, doğrudan veya kiĢiden kiĢiye anlatım ve aktarım; dumanla, tamtamla, ulaklarla, tellallarla duyurulurken; zamanla telgraf, telefon ajanslar, gazeteler, radyolar, uydu araçları, televizyon ve bilgisayar devreye girmiĢtir (Ġspirli, 2000: 211- 212).

Bugün modern insanın gündelik yaĢamının ayrılmaz bir parçası olan haberle ilgili yüzlerce tanımın yapılmasına karĢın, bu tanımların üzerine bir uzlaĢma bulunmamaktadır. Tanım gibi, neyin haber olduğu ve gazetede neyin bulunacağı hususunda bilimsel bir formül mevcut değildir. (Alemdar, 1999: 95). Haberin, diğer bilim dallarındaki kavramlar gibi kesin, net ve evrensel bir tanımını yapmak olası değildir. Bu denli çok tanıma sahip olan bir kavramın akademisyenlere, yayın organlarına, gazeteci ve editörlere hatta okuyucuya göre dahi farklılık gösterdiği

söylenebilir (Alemdar, 1999: 95). Bu noktada John Hohenberg “kaç adet gazeteci varsa bir o kadar da haber tanımı mevcuttur” diyerek durumu özetlemiĢtir (Hohenberg, 1963: 39). Aynı Ģekilde Nezih Demirkent‟de “Dünyadaki gazeteci sayısı kadar haber tanımı yapmak mümkündür” demiĢtir (Demirkent, 1982: 92). Atilla Girgin ise “Haber Yazmak” isimli kitabında yüz farklı haber tanımına yer vererek haberin ne kadar geniĢ bir çerçeveye sahip olduğunu ortaya koymuĢtur.

Türkçe sözlükte haber kavramı, “son zamanlarda geçen bir olay, yer alan bir olgu, değiĢen bir durumla ilgili olarak edinilen bilgi, duyulan söylenti” ve “ülkede ve dünyada son gün ya da günlerde yer alan olaylarla ilgili olarak basın, yayın ve iletiĢim organlarıyla kamuya iletilen her türlü bilgi” Ģeklinde tanımlanmaktadır (Püsküllüoğlu, 1995: 701).

Ġlk haber tanımlamaları bireylerin bilme ve öğrenme istekleri dikkate alınarak “olan her Ģey haberdir”, “dün bilmediğimiz haberdir”, „insanların üzerinde konuĢtuğu haberdir” ve “haber okuyucuların öğrenmek istedikleridir ”Ģeklinde tanımlanırken; daha sonraları günün Ģartları ve gazetecilik mesleğinin gerekleri göz önünde bulundurularak “zamana uygun olan her Ģey”, “zamana uygun rapor” ve “bir olayın raporu” Ģeklinde tanımlanmıĢtır (Tokgöz, 1981: 54-55). Haber, okuyucu ve dinleyici için öncelikle yeni gerçeklerle ilgili, doğru ve anlaĢılır bilgilerdir. Ġngilizcede haber için kullanılan "News" sözcüğüyle "yenilik" ve "gerçeklik" unsurunun vurgusu daha iyi yapılmaktadır. Bunun yanında "önemlilik" ve "ilginçlik" de haberin içerdiği diğer öğeler olmuĢtur. Ġngilizcedeki North (Kuzey), East (Doğu), West (Batı) ve South (Güney) kelimelerinin baĢ harfleri kullanılarak (NEWS) oluĢturulan haber, her yönde ortaya çıkan olaylar Ģeklinde de tanımlanmaktadır (Uyguç ve Genç, 1998: 107).

Ġlk gazetecilik kitapları arasında bulunan Tennesse Üniversitesi‟nden Stanley Johnson Kelly Leiter, ve Julian Harris tarafından 1942‟de hazırlanan "The Complete Reporter" adlı yapıtta zamanın gazetecilik anlayıĢıyla haber; okuyucunun ilgileneceği olay, okuyucu tarafından bilinmek istenen, insanların hakkında konuĢacağı Ģeyler ve keĢifler, görüĢler ve okuyucuları etkileyecek konular olarak tanımlanmıĢtır (Rigel, 2000: 178).

Haberin insanlar için oldukça önemli kılan Ģey bilgilendirme özelliğine sahip olmasıdır. Haberin etkili olabilmesi için doğru bilgileri içermesi gerekmektedir. Ġnsanoğlunun fikir dünyasında haber önemli bir yer tutar. Haber kiĢinin ve toplumların ileriyi görmesinde, doğruları seçmesinde, eleĢtirel bir bakıĢ açısına sahip olmasında, bireysel ve toplumsal ahlakın yerleĢip pekiĢmesinde sürekli olarak etkin bir rol üstlenmektedir (Uğurlu ve Öztürk, 2006: 24). Ġnsanları bilgilendirme ve kanaat oluĢturma noktasında toplumsal bir görev üstlenen haber, “gerçek dünyada bir yerlerde meydana gelen olaylar, kiĢiler veya Ģeyler konusunda en son, en yeni ve ilgi çeken enformasyon” Ģeklinde tanımlanmaktadır. Bu tanıma göre, haberin içermekte olduğu enformasyonun nesnelliği, dengeliliği ve tarafsızlığının bütünü ile sağlanması veya hiç değilse en çoklaĢtırılması mümkün olmalıdır (AlankuĢ, 2003: 63-64).

Bazı uzmanlara göre haber, olanın olduğu gibi aktarılmasıdır. Ancak habercilik ve haber verme iĢlevi sadece olanın olduğu gibi aktarılması Ģeklinde basit bir amaç taĢımamaktadır. Bu noktada haberin ne olduğuna ve amaçlarının ne olduğuna dair genel olarak iki temel yaklaĢımın olduğu görülmektedir. Bunlardan birincisi Liberal, diğeri ise EleĢtirel YaklaĢım‟dır. Liberal yaklaĢımda gazetecinin tıpkı bir “ayna” gibi, var olan olaya ve olguya iliĢkin bilgiyi yansıtabildiği ya da yansıtılabileceği düĢünülmektedir. (Dursun, 2003: 63). Liberal yaklaĢımlara göre, haberin söyleminin gazeteciliğin günlük uygulamaları ve gazetecilerin profesyonel ideolojileri içinde oluĢması gerekir. Zamanlılık, yakınlık, önemlilik, sonuç ve insanın ilgisini çekme gibi temel haber değerlerine sahip olan olayların öyküleri, gerçeklere uygun olarak nesnel ve tarafsız profesyonellik pratikleri içinde özetlenmelidir (Tokgöz, 2003: 184). Diğer bir yaklaĢım olan EleĢtirel bakıĢ açısında ise Liberal YaklaĢım‟ın aksine haber denilen olgunun, olanın olduğu gibi aktarılması ve gazetecinin burada bir ayna iĢlevi görmesi Ģeklinde ele alınması oldukça iyimser bir bakıĢ açısıdır. Çünkü EleĢtirel YaklaĢım, haberlerin taraf tutmadan gerçekleri olduğu gibi yansıtan metinler olduğuna, gazetecilerin de yalnızca olay ve kamu arasında bir köprü vazifesi gördüğüne kuĢkuyla bakmaktadır.

EleĢtirel YaklaĢıma göre günümüzde basının ticari bir iĢletmeye dönüĢmesi, yatay, dikey ve çapraz tekelleĢmeyle birlikte, gazetecilik normları haber söylemini biçimlendirici olmuĢtur (Tokgöz, 2003: 185). Bu nedenle de haber, toplumun ilgi ve

bilgisini geliĢtirip, gerçekliği kurgusal olarak yayımlayacak olan medya organizasyonunun yapısına, teknolojisine ve ideolojisine göre gerçekliğin yeniden düzenlenmesi olmaktadır (Rigel, 2000: 177). W. Lance Bennett eleĢtirel bir bakıĢ açısıyla haberi, “tarihin herhangi bir anında, politikacının tanıttığı, haber kuruluĢlarının ürettiği, teknolojinin aktardığı ve insanların tükettiği Ģey” olarak tanımlamıĢtır (Bennett, 2000: 63). Haber ve habercilikle ilgili ilk çalıĢmalardan birini yapmıĢ olan Walter Lippman‟a göre haber, yaĢanan olay ya da olgunun bir ayna gibi yansıtıldığı toplumsal koĢul ya da durum değildir. Güncel haberlerin o gün yaĢanan olayların temsili sayılamayacağını belirten Lippman, olup bitenlerin çoğunu gazetecilerin görmezden geldiğini, aynı zamanda haberin okuyucuya ulaĢıncaya dek çeĢitli müdahalelere uğradığının altını çizmiĢtir (Bülbül, 2001: 110).

Matelski konuyu televizyon haberi üzerinden tartıĢmıĢtır. Matelski‟ye göre ise haberin oluĢumunda öncelikle muhabirin kendi hayal dünyasına göre algıladığı bir olay söz konusudur. Ġkinci aĢamada haber, her biri bilinçli ve bilinçsiz olarak neyin gösterileceğine karar veren editörlere ve yönetime gider. Üst yönetim, reklamcılar, devlet yetkilileri çoğunlukla bilinçli karar verme sürecine dâhil olurlar; kiĢisel/profesyonel inançlar, tutumlar ve değerler ise bilinçaltı seçimde rol oynar. Haberin montajlanmasından sunucuya gelinceye kadar bir baĢka seçici karar daha iĢin içine karıĢır. Burada habere ayrılacak süre önemlidir. Sonrasında sunucular, kendi taraflılıklarını, ses tonlarıyla, mimiklerle vb. yollarla habere yansıtırlar. Son olarak haberi izleyen insanlar da neyin önemli olup olmayacağına kendi inançları ve değer yargılarıyla karar vererek seçim yaparlar (Matelski, 1996: 20-21). Görüldüğü üzere neyin haber Ģeklinde değerlendirilip değerlendirilmediği konusunda bazı belirleyici unsurlar ön planda olmaktadır. Özellikle medyanın sermaye yapısına bağlı olarak görülen yayın politikasıyla ekonomik ve siyasal sistem ve medyayı düzenleyen yasalar tarafından, haberin oluĢumu Ģekillendirilmektedir.

Haberlerle, yalnızca bir olay ile iliĢkili bilgi ve geliĢmeler aktarılmaz. Bir haberin içeriğinde bunun yanında bireylerin duygu, düĢünce ve psikolojileri, yaĢam biçimleri, kiĢiler arasındaki etkileĢimler, yönetim ve ülke gündemine yansımaları, içerisinde yaĢanılan toplum ve ülkeyle diğerlerinin karĢılaĢtırılması, ülkedeki dinamikler, sorunlar ve bu sorunların çözüm önerileri için ipuçları ve otoritelere

verilecek olan mesajlar bulunmaktadır (Pfaff, 1986: 22). De Fleur ve Dennis'e göre olay, haber kaynakları, sivil örgütler, hükümet ya da devlet, ekonomik olaylar, haber merkezlerindeki etkili güçler, gazeteci, haberin yayınlandığı aracın özellikleri, çalıĢanların iĢ koĢulları gibi etmenler haberin Ģekil almasında önemli belirleyicilerdir (De Fleur ve Dennis‟den aktaran Kars, 2013: 9).

Yapılan tanımlamalar ve açıklamalar doğrultusunda haber, meydana gelen taze bir olayla ilgili çeĢitli aĢamalardan geçerek iĢlenmiĢ metinler olarak tanımlanabilir. YaĢanan olayın gerçekliği haberin üretim aĢamasında karĢılaĢılan denetim, düzenleme, sunma gibi iĢlevlere tabi olurken gerçeklikten uzaklaĢma riski taĢımaktadır. Bu nedenle haberin objektif bir Ģekilde katıksız olarak gerçeği yansıttığına yönelik görüĢler çok da geçerli görünmemektedir.

Haberin içeriğinde olmazsa olmaz diye nitelendirilecek ve haberde yer alması gereken bazı unsurlar bulunmaktadır. Bu unsurlar haberin içeriğini belirleyerek haber kavramının tanımlamasında da önemli bir rol oynamaktadır. Haber metninde haberin unsurları, içeriğin eksiksiz olmasını sağlamaktadır. Haberin unsurlarını ortaya koymak için veriler toplanır, verisiz haber yazılmaz (Aslan, 2002: 59). Haberin içeriğinde olmazsa olmaz diye nitelenecek bu öğeler, kısaca 5N 1K kuralı olarak adlandırılmaktadır. “Kim, ne, nerede, ne zaman, nasıl, neden” sorularının cevapları haberde yer almalıdır. Bu nedenle, muhabir haber yapacağı konuyla ya da olayla ilgili doğru ve ayrıntılı bilgilere ulaĢmalıdır. Haber oluĢturan bu altı unsurun önem derecesi haberden habere farklılık gösterebilmektedir. Bazı haberlerde “nasıl” sorusu ön plana çıkarken bazılarında ise “kim, ne, nerede, ne zaman, neden” sorularından bir ön plana çıkabilmektedir. Bu soruların biri diğerinden daha ön planda olabilir, haberin içeriğine göre soruların yeri de değiĢebilir. Tüm bu olasılıklara rağmen bu sorulanın cevapları haberde yer almalıdır. Bu kuralla yazılan haberde okuyucu veya dinleyici aradığı sorulara cevap bulabilecektir. Kuralda yer alan sorulardan herhangi biri eksik olursa haber de eksik olur, eksik sayılır. Önemli olan haberi okuyan ya da dinleyen kiĢinin aklında yanıtlanmamıĢ soru ve soru iĢaretinin kalmamasıdır (TaĢdemir, 2002: 84).

Haberin, okuyucuya/dinleyiciye/izleyiciye sunduğu bilgiler bir takım nitelikler taĢımalıdır. Bir haberin verdiği bilginin Ģu niteliklere sahip olması beklenir: Açıklık, sadelik, doğruluk, kesinlik, anlaĢılırlık, tarafsızlık. Habercinin en temel görevi, doğru bilgi vermektir. Haberde yalan ya da yanlıĢ, gerçek dıĢı bilgi, dedikodu ya da fısıltıya dayalı bilgi, içerik yer almamalıdır. Toplanan bilgi ve belgelerin doğruluğu, haberin doğru olduğu anlamını taĢımaktadır (Yüksel ve Gürcan, 2005: 62). Haberin doğruluğu aynı zamanda tarafsızlık/nesnellikle de bağlantılıdır. Haberin toplanmasında, yazılmasında ve yayınında çok önemli olan nesnellik, yansızlığı, doğruluğu çağrıĢtırmaktadır. Bundan dolayı haberde bireysel görüĢlere, yanlı yaklaĢım ve yargılara yer yoktur (Bülbül, 2000: 209). Haberin en önemli özelliklerinden birisi de anlaĢılırlıktır. AnlaĢılırlık aynı zamanda sadelik ve açıklık niteliklerini de içinde barındırmaktadır. Haber niteliği taĢıyan olay kurgulanırken, kelimeler ve cümleler bütünlük oluĢturmalıdır. Haber okunduktan, dinlendikten veya izlendikten sonra verilen bilgiler akılda soru iĢareti bırakmamalıdır. Bunun yanı sıra haber kurgulanırken hedef kitlenin ilgisini azaltmamalı, dikkatini dağıtmamalı ve gereksiz ayrıntılardan kaçınılarak sadece ve açık bir dil ve anlatım benimsenmelidir ( Girgin, 2003: 87).

Niteliğine göre değerlendirildiğinde haber; genel haber, basit haber, karmaĢık haber ve özel konulu haber olmak üzere dört gruba ayrılmaktadır. Genel haber konuları itibarıyla her zaman ortaya çıkabilecek haberlerdir ve günlük yaĢamda sıkça karĢı karĢıya gelinen rutin olayları içermektedir. Bu tür haberler uzmanlaĢmaya gerek duyulmayan haberlerdir. Basit haber ölüm, hastalık, cenaze, doğal afet, kaza gibi konulu haberlerdir ve yorum içermediklerinden düzenlenmeleri fazla uğraĢ gerektirmemektedir. KarmaĢık haberlerin yazımı uzmanlık ve ayrıntılı uğraĢ, araĢtırmayı gerektirmektedir. Mahkeme, hükümet, endüstri gibi konular karmaĢık haber kategorisinde değerlendirilmektedir. Özel konulu haberler ise, kesin biçimde muhabirin yorumunu gerektiren spor, edebiyat, sanat gibi alanlarda bilgi birikimi gerektiren haberlerdir (Tokgöz, 2008: 212-213).

Bir olayın haberleĢtirilmesi öncesinde belirli birtakım süreçlerden geçmesini gerektirir. Haber üretim süreci olarak adlandırılan bu süreçte her yayın kuruluĢu enformasyonu kendi yayın politikası çerçevesinde iĢleyerek topluma sunmaktadır.