• Sonuç bulunamadı

2. BALDUR OYĠANĠAN ÂDEM ROMANININ İNCELEMESİ

2.2 HÉVİR TÖMÜR HAYATI VE ESERLERİ

Hévir Tömür 1922 yılında Doğu Türkistan’ın Toksun nahiyesinde dünyaya gelmiştir. Okuma yazmayı memleketinde öğrenen Tömür, ilk ve orta öğrenimini Toksun ve Kuça gibi yerlerde tamamlamıştır. (Abdurehim, 1999: 142) 1937 yılında Sincan Eyalet Darülmuallimi’ne giren Tömür 1939 yılında eğitimini tamamladıktan sonra memleketi Toksun’da öğretmenlik yapmaya başlamıştır. 1945 yılında Toksun’dan Urumçi’ye taşınan yazar, neşriyat, matbuat işlerinde faaliyet göstermiştir. Sonraki dönemlerde siyasi sebeplerden ötürü uzun bir süre sıkıntılı bir hayat sürdüren

51

Tömür 1979 yılında hatırlanarak Sincan Uygur Otonom Bölgesi Siyasi Danışma Şurası Tarih Materyalleri Tetkikat Şubesinde çalışmaya başlamıştır. Hévir Tömür 1992 yılı Ocak ayının 29. günü, 70 yaşındayken hastalık sebebiyle Urumçi’de hayata veda etmiştir.

Yazar Hévir Tömür 1922-1992

Hévir Tömür 1940’lı yıllarda yayımladığı şiirleriyle edebiyat vadisinde adından söz ettirmeye başlamıştır. O, bu dönemde “Bala” (Bela), “Aldangan Çolpan”, (Aldanan Çolpan), “Tinçlik” (Barış) gibi destanlarını ve “Yolvas Uhlap Yatatti” (Kaplan Uyuyup Kaldı) gibi hikâyelerini yayımlamıştır. Ancak o, edebi sahadaki asıl ününü 1980’li yıllardan sonra kaleme aldığı eserlerle kazanmıştır. Yazar bu dönemde “Molla Zeydin Hekkide Kissa” (Molla Zeydin Hakkında Kıssa), “Baldur Oyġanġan Âdem” (Erken Uyanan Adam), “Abdukadir Damolla Hekkide Kisse” (Abdulkadir Damolla Hakkında Kıssa) gibi edebi tezkireleri ve “Tan Aldida” (Tan Önünde) adlı şiir kitabını neşretmiştir. Yine bu dönemde çeşitli gazete ve dergilerde “Abdukadir Damolla”, “Hidishan”, “Külfetli Yıllar”, “Bir Meydan Futbol Müsabakası”, “Yakub Bey ve Molla Muhammetyar Halife”, “Altın Akıl”, “Suret”, “Vaktim Yok” gibi birçok değerli manzum ve mensur eser yayımlanmıştır. Bunların dışında “Molla Zeydin” adlı bir film senaryosu ve “İki Ana”, “Geldi Bahar” isimli dramları Uygur Edebiyatında yerini almıştır. Ayrıca Hévir Tömür edebi eserlerinin yanı sıra tarihi

52

konularda da çok sayıda makaleyi kaleme alarak yakın dönem Uygur tarihinin aydınlatılmasında büyük katkılar sağlamıştır.

Hévir Tömür’ün edebiyat sahasında ün kazanmasını sağlayan ve kitapseverler arasında en geniş tesire sahip olan eserleri onun edebi tezkireleridir. O, Klasik Uygur edebiyatının Yarkend Saidiye Hanlığı döneminde vücuda gelmeye başlayan, Hocalar devrinde önemli gelişmeler gösteren, tarihi vaka ve tarihi şahısları edebi tarzda aksettiren, edebi bir tür olan “tezkire” edebiyatının varisi olmuş, bu türe yeniden önem kazandırmış ve bu türün önemli eserlerine imza atmıştır. O, bu eserlerinde klasik edebiyattaki tezkire yazarları gibi gerçek tarihi olay ve tarihi kişileri çıkış noktası olarak alsa da, onların Doğu Türkistan’da İslam’ı yaymak için mücadele veren gazilerin faaliyetlerini anlatmasına karşılık Tömür’ün eserlerinde asıl konu daha çok yakın dönemde vukua gelen olaylar ve onların kahramanları çevresinde cereyan etmektedir. O daha çok hürriyetperver, ilerici, yenilikçi tarihi şahısları, hürriyet ve bağımsızlık uğruna tutuşturulan halk isyanlarını konu olarak seçmiştir. (Sultan, 1997: 274)

Hévir Tömür’ün asıl başarısı ve edebi faaliyetlerindeki gayesini en iyi yansıtan eserler şüphesiz onun tarihi temalı edebi eserleridir. O, tarihi romanlarını yazarken: 1. Gerçek tarihi kahramanları esas almış ve onların faaliyetleri ekseninde eserlerini kurgulamıştır. O tarihi temalı üç eserinde de Doğu Türkistan’ın yakın tarihinde iz bırakmış gerçek kişileri ve onların hayat faaliyetlerini eserlerinin temeline yerleştirmiştir.

Molla Zeydin Hakkında Kıssa adlı eserinde asıl kahraman 19. Asrın başlarında Turfan Lükçün’e bağlı Bağra köyünde doğan Molla Zeydin’dir. Nükteleriyle meşhur Molla Zeydin’in Korla, Turfan, Kaşgar, Aksu gibi şehirlerdeki gülünç faaliyetleri romanın ana konularındandır.

Abdukadir Damolla Hakkında Kıssa adlı eserde ise ana kahraman; 1862 yılında Kaşgar’a bağlı Atuş’un Meşhet köyünde doğan, Kaşgar, Buhara gibi yerlerde ilim tahsil eden 1924 yılı Ağustos ayında suikast sonucu öldürülen ileri görüşlü, ceditçi aydın Abdukadir Damolla’dır. Eserde Damolla’nın Kaşgar’da yenilikçi okul açması ve eğitimde ıslahat faaliyetleri övgüyle anılmaktadır.

Baldur Oyġanġan Âdem adlı romanda ise asıl kahraman Turfan Yenişehir’de doğan Abduhaluk Uygur’dur. Uygur Turfan’da yenilikçi okul açıp eğitim faaliyetleriyle meşgul olan aydın bir genç, ünlü bir şairdir. Ayrıca Uygur, milletin özgürlüğü için başlatılan halk isyanlarının liderlerinden birisidir. Bu yüzden Çinli

53

zalim Şın Şı Sey tarafından 1933 yılında boynu kılıçla vurulmak suretiyle idam edilmiştir.

2. Zulme, cehalete, gericiliğe, hurafeciliğe karşı çıkan, aydın, ileri görüşlü milliyetperver kahramanların tasviri ve onların mücadelesini göz önüne sermiştir.

Yazarın eserlerinde tasvir edilen asıl kahramanlar; zulme, baskıya, cehalete, gericiliğe karşı duran, halkın özgürlüğü, bağımsızlığı, aydınlatılması uğruna mücadele veren cesur milliyetperver kişilerdir. Onlar bu mücadelelerini hayatları pahasına sürdürmüşlerdir. Yazar bir yandan bu kahramanlardan övgüyle bahsederken diğer yandan zalim valileri, yerli işbirlikçilerini ve mutaassıp kara güçleri ve onların menfi tutumlarını gözler önüne sermektedir.

“Molla Zeydin Hakkında Kıssa” adlı eserinde Molla Zeydin yalnız alelade bir nüktedan değil, vatansever, hürriyetperver bir vatan evladıdır. O feraseti, kıvrak zekâsı, hazırcevaplığıyla, satirik nükteleri, alaycı koşuk-beyitleriyle beylerin, hocaların halka karşı uyguladığı zulmü, baskıyı, mutaassıp kara güçlerin onlara verdiği desteği eleştirmiştir. Molla Zeydin yerli beylerle, Çinli valilerle, cahil halkın acizliğinden faydalanan zelil mutaasıp kara güçlerle olan mücadelesi esere yansıtılmıştır.

“Abdukadir Damolla Hakkında Kıssa” adlı eserinde yazar 20. Asrın başlarında Kaşgar’da halkın günden güne artan uyanış, eğitim taleplerini karşılamak için verdiği mücadele, halkı cahillikten kurtarmak uğruna, devrin siyasi iktiranın halkı cahil bırakma politikasına karşı çıkması, yerli mutaassıp güçlerin yenilikçi okullara karşı çıkması ve onu engellemek adına türlü manialar çıkarması, yabancı misyonerlerin yürüttüğü karşı faaliyetlere karşı göğüs gererek yenilikçi okul açıp, eğitim usulünü ıslah etmekle meşgul olması, Uygur halkını cehaletten, kölelikten kurtarmak, milleti aydınlatmak uğruna kendi canını hiçe sayan vatansever, yenilikçi alim ve şair Abdukadir Damolla’nın tasvirini başarılı bir şekilde aksettirmiştir.

“Baldur Oyġanġan Âdem” adlı eserinde de yazar; Yan Zen Şin hükümetinin katı yasaklarına, mutaasıp güçlerin var gücüyle karşı çıkmasına rağmen Hüsameddin Zuper, Mahmut Muhiti, Latif Efendi gibi kişilerin de yardımı, koruyup kollaması ile Turfan’da yenilikçi okulların açılması, bu okullarda sabahları küçük çocukların, akşamları ise büyük yaştaki insanların okutulması, kendi kişisel ikbalini bir kenara bırakarak, halkı aydınlatmak için eğitim faaliyetleriyle gece gündüz meşgul olan, halkı cehaletten, esaretten kurtarmak adına gecesini gündüzüne katan, Turfan Toksun

54

gibi bölgelerde başlatılan halk isyanlarına öncülük eden aydın şair Abduhaluk Uygur’un faaliyetlerinden övgüyle bahsetmektedir.

3. Eserlerinde tarihi, siyasi ve sosyal meseleler göz ardı edilmemiş, roman kahramanları devrin sosyal, siyasal olaylarından soyutlanmamıştır. Yazar, kahramanlarını tasvir ederken onların hayatına etki eden olaylar, kişiler devrin siyasi havası, örf adetler, toplumsal sınıflar ve bu sınıfların toplum hayatında oynadığı rol, halkın içinde boğulduğu cehalet karanlığı, iç ve dış mekânların tasviri canlı bir şekilde eserlere yansıtılmıştır.

“Molla Zeydin Hakkında Kıssa”da yazar Molla Zeydin’i merkez alarak onun etrafında şekillenen sosyal ve siyasi olayları, onun seyahat ettiği Turfan, Korla, Kuça, Aksu, Kaşgar gibi şehirlerin sosyal ve siyasi durumu, şehir yapıları, pazarları, tüccarları, zenginleri, din adamları ve bunların halka karşı tutumunu eserde ustalıkla işlemiştir. Yine bu eserde örf ve adetleri sokak Pazar isimleri, ırmak çay isimleri mesire alanları, ustalar, zanaatkarlar, misafir ağırlama usulleri eserde canlı bir şekilde tasvir edilmiştir.

“Abdukadir Damolla Hakkında Kıssa”da Abdukadir Damolla’nın yenilikçi eğitim modeli için verdiği mücadele ekseninde, Kaşgar’ın o devirdeki sosyal, siyasi vaziyeti, halkın vaziyeti, mutaasıp yerli güçlerin faaliyetleri, yabancı misyonerlerin faaliyetleri, halk isyanları, Kaşgar’daki misafirperverlik, misafir ağırlama usulleri, evlerin döşenmesi, süslenmesine kadar ince ayrıntılar eserde aksettirilmiştir.

Baldur Oyġanġan Âdem adlı eserde yazar, Abduhaluk Uygur’un yenilikçi okul açmak için verdiği mücadele, şiirle meşguliyeti, o devirde halkın aydınlatılmasına destek olan vatansever aydınlar ve onların karşısında siyasi otorite ve yerli işbirlikçilerinin tasviri, halkın sosyal vaziyeti, örf adetler, halkı adeta cendereye alan hurafeci sözde din adamları, halkın benimsediği kötü adetler, halk isyanları ve bu isyanların bastırılması, isyan liderlerinin akıbeti gibi tarihi ve sosyal meseleleri eserinde yansıtmıştır. Bunların dışında o devirde Urumçi’de Doğu Türkistan Genel Valisi Yan Zen Şin’e karşı kalkışılan darbe girişimi bu darbenin bastırılması ve akabinde gelişen olaylar eserde göz önüne serilmiştir. Yine Uygur halkını mankurtlaşmaktan kurtararak milli kimliğinin farkına varabilmesini sağlamak için eserde Batur Tanrıkut, Yakub Bey ve onun ölümüyle iki oğlunun düştüğü durum, Timur Halife’nin hile yoluyla esir edilmesi, Kumul Çiftçiler İsyanı gibi tarihi vakalar da esere uygun bir biçimde sindirilmiştir.

55

Bahsi geçen eserler tarihi temalı eserler olduğu için yazar bedii zevkten ziyade tarihi hakikatlerin peşindedir diyebiliriz. Yazar tarihi konular üzerinde cesurca araştırmalar yapmış, eserlerindeki kişileri ve olayları gerçeğe en uygun şekilde aksettirmeye gayret göstermiştir. Özellikle Baldur Oyġanġan Âdem romanının konu aldığı dönemde yazar birçok olayın da canlı şahidi olmuştur. Çünkü Yazarın babası da ünlü isyancılardan birisidir. Kendisi de babası Tömür Ali’yle birlikte Doğu Türkistan’ın güneyinde hemen her yere gitmiştir. (Abduréhim ve Sultan, 2006: 627)

Bahis konusu eserlerde bedii değerin tarihi değerinin gerisinde kalması tabi ki eleştiri konusu olabilir. Elbette edebi eserde asıl aranacak olan da bedii değerdir. Ancak bu daha çok edebiyat ve yayın faaliyetleri gelişmiş, hür bir şekilde hareket edebilme imkânına sahip toplumlar için geçerlidir. Kendisini yeteri kadar ifade edemeyen; fikirlerine, hayallerine pranga vurulan toplumların edebiyatı söz konusu olduğunda araştırmacı daha hoşgörülü yaklaşmalıdır. Bütün sanatlarda olduğu gibi edebiyatta da eserin olgunluğa ulaşabilmesi için belirli aşamaları geçmesi, belirli mesafeleri kat etmesi gerekmektedir. Bu da ancak güçlü bir gelenekle mümkündür. Doğu Türkistan’da 70’li yılların sonundan 1987 yılının sonuna kadar geçen yaklaşık sekiz senelik bir süreçte sadece 15 romanın yayımlandığı dikkate alındığında bu geleneğin henüz oluşmadığı gerçeğiyle yüz yüze kalıyoruz. (S. M. Kaşgarlı, 1998: 61) Ayrıca unutulmamalıdır ki şuur devrinde şiir susar, şiir devrinde şuur seyirci kalır. Bugün Doğu Türkistan’da Uygur halkını mankurtlaşmaktan kurtaracak şuur devri eserlerine ihtiyaç vardır.

Hévir Tömür eserlerini tarihi birer okula dönüştürmüş, millet için sanattan vazgeçmiş yazarlardan biridir. O halkın kurtuluşu, uyanışı için henüz çocuk yaşlarında babasıyla birlikte çıktığı yolculuğu ömrünün sonuna kadar sürdürmüştür.

56

Benzer Belgeler