• Sonuç bulunamadı

Hâlid b Velîd’in Dûmetu’l-Cendel’e Gönderilmesi

D. HZ PEYGAMBER’İN TEBÛK’TE İCRA ETTİĞİ FAALİYETLER

3- Hâlid b Velîd’in Dûmetu’l-Cendel’e Gönderilmesi

Dûmetu’l-Cendel; ismini Hz. İsmâ’il’in oğlu Dûme’den aldığı rivayet edilir. Tihâme’de Hz. İsmâ’il’in çocukları çoğalınca Dûme, Vâdi’s-Sirhan yöresine gelmiş burada bir kale inşa ettirmiştir. Taştan (cendel) yapılan bu kale Dûmetu’l-Cendel adıyla anılmaktadır. Akarsuyu, hurmalıkları ve ekinlikleri bulunan bir yerdir.332 Şam yollarının girişinde olan Dûmetu’l-Cendel; Dımeşk’e 5, Medine’ye 15 veya 16 gecelik mesafededir.333

Şehir stratejik açıdan önemli bir mevkide bulunuyordu ve kuzeydoğudan gelecek saldırılara karşı Kuzey Arabistan’ın yegâne kalesi durumundaydı. Ayrıca Yemen-Irak ve Vâdi’s-Sirhân ile Suriye kervan yollarının kesiştiği bir noktada yer aldığından eskiden önemli bir ticari konuma sahip olan Dûmetu’l-Cendel’de Arabistan’ın en önemli panayırlarından biri kurulur ve her yıl Rebîü’l-Evvel ayı boyunca faaliyetini sürdürürdü. Burada kurulan devletlerin güçlü oluşu ve komşu kabileler üzerinde otorite tesis etmeleri de şehrin önemini artırıyordu. “Vedd” adlı puta tahsis edilmiş bir mâbedin de bulunduğu Dûmetu’l-Cendel ve civarında İslâmiyet’in ortaya çıkışı sırasında Hıristiyanlığı benimsemiş olan Kelb, Tay ve Cedîle334 kabileleri mensupları oturmaktaydı. Dûmetu’l-Cendel Arabistan’ın kuzey ucunda bulunan bir bölge olduğundan dolayı İslâm’ın merkezinden oldukça uzakta bulunması sebebiyle İslâm Devleti ile münasebetleri de o derece geç bir tarihte başlar. Bu bölgede halkın tamamının Hıristiyan olduğu söylenemez. Ancak Bizans’ın devamlı tesirinde olduğu için bir kısmı putperestliği bırakarak Hıristiyanlaşmışlardır. Reisleri Hıristiyan olmasına rağmen putperestlik inancına bağlı olanların sayısı da oldukça fazla olmalı ki “Vedd” isimli putun bu bölgede bulunması yeterli bir delil sayılabilir.335

Kaynaklarda Hz. Peygamber (s.a.v.) döneminde Dûmetu’l-Cendel’e üç askerî sefer düzenlendiği kaydedilmektedir. Bunlardan ilki 5. yıl Rebîü’l-Evvel ayında (Ağustos 626) bizzat Hz. Peygamber (s.a.v.)’in kumandasında yapılmıştır. Bu seferin sebebi, Dûmetu’l-Cendel’in Hıristiyan hâkimi Ükeydir b. Abdülmelik’in bölgeden

332 Yakût, Mu’cemu’l-Buldân, II, 487

333 İbn Sa’d, Tabakât, II, 62; Diyârbekrî, Târihu’l-Hamîs, II, 127

334 Cedile: Hazrec’ten bir topluluktur. (Kehhâle, Ö. Rıza, Mu’cemu Kabâili’l-’Arab, I, 173)

335 Sönmez, Abidin, Rasûlullah’ın Diplomatik Münasebetleri ve Sulh Muahedeleri, İstanbul, 1984, s. 171-

geçen Medine kervanlarına saldırması idi. Hz. Peygamber (s.a.v.) Fezâre ve Gatafân kabilelerine ait topraklardan geçerken bunların Mekkeli müşriklerle beraber Medine’ye saldırı düzenleme hazırlığı içinde olduklarını haber almış ve süratle geri dönmüştür.

İkinci sefer 6. yılın Şaban ayında (Aralık 627-Ocak 628) Abdurrahmân b. Avf kumandasında gerçekleştirilmiştir. Bu seferin sonunda Hıristiyan Kelb kabilesi reisi Asbağ b. Amr el-Kelbî ve kabilesinden bazı kişiler Müslüman olmuşlardır.336

Hz. Peygamber (s.a.v.) Tebûk’te Dûmetu’l-Cendel kralına ve halkına İslâm’ı tebliğ etmesi için Hâlid b. Velîd’i göndermiştir. Dûmetu’l-Cendel’in Kralı Benû Kinde kabilesinden ve Hıristiyan olan Ükeydir b. Abdülmelik idi.337 Hâlid b. Velîd’le birlikte

420338 ya da 450339 kişiden oluşan bir süvari birliği vardı. Hâlid b. Velîd “Ya Rasûlallah! Böyle az bir askerle hiç bilmediğim büyük Kelb beldelerinde Ükeydir’i nasıl bulacağım?” dedi.340 Hz. Peygamber (s.a.v.): “Muhakkak ki sen onu yabanî bir sığırı avlamaya çalışırken bulacaksın341 ve onu ele geçireceksin. Onu sakın öldürme, sağ olarak bana getir. Eğer gelmek istemezse işte o zaman onu öldür.”342 dedi.

Hâlid b. Velîd Dûmetu’l-Cendel’e gittiğinde mehtaplı bir yaz gecesiydi. Ükeydir’in kalesine, iyice yaklaştı. Ükeydir ve karısı kalesinin üzerinde bulunuyordu.343 Ükeydir kalenin üzerinde cariyesinin şarkıları eşliğinde şarap içiyor, bu sıcak yaz gecesinde eğleniyordu. O sırada yabani bir sığır gelip kale kapısına dayandı. Ükeydir’in karısı Rebab b. Üneyf b. Amir el-Kindiyye kalenin üzerinde etrafa bakarken yabani sığırı gördü. Hemen Ükeydir’e bunu haber verdi. Kendi aralarında daha önce böyle güçlü ve büyük bir sığır görmediklerini konuştular. Ükeydir “Bir sığır avlamak istediği zaman bir ay veya daha fazla atlarını besleyip ancak ondan sonra adamları ve av aletleri

336 Güner, Ahmet, “Dûmetü’l-Cendel”, D.İ.A., X, 1

337 Vâkıdî, Meğâzî, III, 1025; İbn Hişâm, Sîra, II, 526; İbn Sa’d, Tabakât, II, 166; Taberî, Târih, III, 108;

İbn Seyyidi’n-Nâs, Uyûnu’l-Eser, II, 221; İbn Kayyim, Zâdu’l-Me’âd, III, 6; İbn Kesîr, Bidâye, V, 17; İbn Haldûn, Târih, II, 50

338 Vâkıdî, Meğâzî, III, 1025; İbn Sa’d, Tabakât, II, 166; İbnu’l-Cevzî, III, 364; İbn Seyyidi’n-Nâs,

Uyûnu’l-Eser, II, 221; Diyârbekrî, Târihu’l-Hamîs, II, 128; Kastallânî, Mevâhibu’l-Ledunniyye, I, 129

339 Seydişehri, Mahmud Es’ad, İslâm Tarihi, s. 753 340 Vâkıdî, Meğâzî, III, 1025

341 Vâkıdî Meğâzî, III, 1025; Taberî, Târih, III, 108-109. İbn Seyyidi’n-Nâs, Uyûnu’l-Eser, II, 221; İbn

Haldûn, Târih, II, 50

342 Vâkıdî Meğâzî, III, 1025

343 Vâkıdî, Meğâzî, III, 1026; İbn Hişâm, Sîra, II, 526; İbn Kesîr, Bidâye, V, 17; Diyârbekrî, Târihu’l-

birlikte ava çıkabildiğinden” bahsetti. Ayağına kadar gelmiş olan bu avı kaçırmak istemeyen Ükeydir kaleden indi ve atını getirmelerini emretti. Atı getirilip eğerlendi, Ükeydir atına bindi. Kendisiyle birlikte ev halkından bazıları da atlarına bindiler. Ükeydir’in yanında kardeşi Hassan ile iki kölesi de bulunuyordu. Hâlid b. Velîd ve askerleri sessizce onları gözetlediler. Kaleden biraz uzaklaşınca da Ükeydir’i kıskıvrak yakalayıp esir ettiler.344 Tayy kabilesine mensup Büceyr b. Bücere Hâlid b. Velîd’e, Hz. Peygamber (s.a.v.)’in “Onu, yabani sığır avlarken bulacaksınız” diyerek söylediklerini hatırlatarak “Gerçekten de Ükeydir’i yabani sığır avlarken buldun. Rasûlullah’ın söylediklerinin çıkması için yaban sığırı bu gece Ükeydir’i dışarı çıkarıncaya kadar görevini yaptı” dedi.345 Kardeşi Hassan ise teslim olmak yerine mücadele edince öldürüldü. Hassan’ın üzerinde değerli iplerle dokunmuş, atlastan, nakışları altın sırma ve hurma yaprakları işlenmiş bir cübbe vardı. Hâlid b. Velîd Hassan’ın üzerinden bu cübbeyi çıkardı ve Hz. Peygamber (s.a.v.)’in yanına dönmeden önce bu cübbeyi Hz. Peygamber’e gönderdi.346 Amr b. Ümeyye ed-Damrî Ükeydir’in yakalandığı haberini vermek için Tebûk’e gelirken Hassan’ın cübbesini de Hz. Peygamber (s.a.v.)’e getirmişti. Bu cübbe Hz. Peygamber (s.a.v.)’e getirildiği zaman Müslümanlar cübbenin güzelliği karşısında hayran kalmışlar ve ellerini ona sürerek meraklarını gidermişlerdir. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.v.) “Siz bu cübbenin güzelliğine mi şaşırıyorsunuz? Allah’a yemin ederim ki Sa’d b. Muâz’ın cennetteki mendilleri bundan çok daha güzeldir” buyurdu.347

Hâlid b. Velîd Ükeydir’i yakaladıktan sonra “Kalenin kapısını açtırması karşılığında Rasûlullah (s.a.v.)’a götürünceye kadar onu öldürmemek” üzere Ükeydir’le anlaştı. Hâlid b. Velîd Ükeydir’i bağlı olarak kalenin kapısına kadar götürünce Ükeydir kaledekilere “kalenin kapısını açmalarını” söyledi. Ancak Ükeydir’i bağlı gören halk kalenin kapısını açmadılar. Ükeydir “Elleri bağlı olduğu müddetçe halkının kapıları açmayacağını” söyledikten sonra anlaşma yapmayı teklif etti. Hâlid b. Velîd anlaşma yapmayı kabul etti. Bunun üzerine Ükeydir 2000 deve, 800 at, 400 zırh ve 400 de mızrak vermeyi vaad etti. Ayrıca ve Ükeydir’le diğer kardeşi Hz. Peygamber (s.a.v.)’e

344 Vâkıdî, Meğâzî, III, 1026; İbn Kesîr, Bidâye, V, 17; Diyârbekrî, Târihu’l-Hamîs, II, 168 345 Vâkıdî, Meğâzî, III, 1027; İbn Hişâm, Sîra, II, 526

346 Vâkıdî, Meğâzî, III, 1026; İbn Kesîr, Bidâye, V, 17; Diyârbekrî, Târihu’l-Hamîs, II, 168 347 Vâkıdî Meğâzî, III, 1026

kadar götürülüp haklarında hüküm verilmek üzere anlaşma yapıldı. Daha sonra Ükeydir’in ipleri çözülüp kale kapısı açıldı. Hâlid b. Velîd kaleye girerek Ükeydir’in kardeşi Mudad’ı yakaladı. Anlaşmada kararlaştırılan ganimet malları da teslim alındı.348

Hâlid b. Velîd Dûmetu’l-Cendel’de 15 gün kaldıktan sonra349 başka bir rivayete göre Ükeydir ile birlikte 800 esir olduğu halde Hz. Peygamber (s.a.v.)’e getirildiği geçmektedir. Ayrıca develerin sayısının 1000 tane olduğu 400 zırh ve 400’de mızrak getirildiği bu rivayette bildirilmektedir.350 Gelen ganimetlerden Rasûlullah (s.a.v.)’a düşen kısmı ayrılıp beşte biri çıkarıldıktan sonra diğer kısmı da Müslümanlar arasında paylaştırılmıştır.351

Ükeydir’le kardeşi, Hz. Peygamber (s.a.v.)’in yanına getirildiğinde; Ükeydir’in boynunda altından haç, sırtında da atlastan elbise vardı.352 Hz. Peygamber (s.a.v.) Ükeydir’in ve kardeşi Mudad’ın kanını bağışladı.353 Cizye vermek üzere sulh oldu. Kendilerini serbest bıraktı.354 Hz. Peygamber (s.a.v.) onları, Müslümanlığa davet etti. Fakat yanaşmadılar. Cizye ödemeye razı oldular.355 Bazı kaynaklar ise Ükeydir’in Müslüman olduğunu ve Hz. Peygamberin kendisine bir ahidname verdiğini kaydederler.356 Sözü edilen anlaşma metni şöyledir:

“Bismillâhirrahmânirrahîm. Bu Rasûlullah Muhammed’den Dûmetu’l-Cendel ve civarı hakkında Hâlid b. Velîd’in huzurunda Müslüman olup Allah’a şirk koştukları ilahlar ve putlardan vazgeçtikleri zaman Ükeydir’e yazılan sahifedir. Su bakımından zengin olmayan, ekili olmayan ve kullanılmayan, etrafı çevrilmemiş bütün topraklarınız, tırnaklı hayvanlar, zırhlar, silahlar ve kale bizimdir. Etrafı duvarlarla çevrilmiş hurma bahçeleri, ekili arazilerinizden çıkan su kaynaklarınız size aittir. Hayvanlarınız için otlakları kullanabilirsiniz. Vergi hesabı yapılırken küsuratlar dikkate alınmayacaktır. Namazı vaktinde kılıp zekâtınızı tam olarak vereceksiniz. Bütün bunlar için Allah’ın ve

348 Vâkıdî, Meğâzî, III, 1027 349 İbn Sa’d, Tabakât, II, 166

350 İbn Sa’d, Tabakât, II, 166; İbn Seyyidi’n-Nâs, Uyûnu’l-Eser, II, 221; İbn Kesîr, Bidâye, V, 17 351 İbn Seyyidi’n-Nâs, Uyûnu’l-Eser, II, 221; İbn Kayyim, Za’dü’l Mead, III, 6

352 Vâkıdî, Meğâzî, III, 1030 353 Vâkıdî, Meğâzî, III, 1027 354 Vâkıdî, Meğâzî, III, 1027-1028

355 İbn Sa’d, Tabakât, II, 62; İbn Seyyidi’n-Nâs, Uyûnu’l-Eser, I, 221; İbn Kayyim, Zâdu’l-Me’âd, III, 8 356 el-Belâzurî, İmam Muhammed b. Yahya b. Câbir, Futûhu’l-Buldân, Çev. Mustafa Fayda, Kültür ve

Rasûlü’nün güvencesi altındasınız. İyi niyetimizden ve sözümüzde duracağımızdan emin olabilirsiniz. Buna Allah ve burada bulunan bütün Müslümanlar şahittir”.357

Hz. Peygamber (s.a.v.) onlar için, emniyet ve sulh ile ilgili bilgilerin olduğu bu belgeyi, başparmağının tırnağıyla çizerek mühürlemiştir.358 Hz. Peygamber (s.a.v.), mührü yanında olmadığı zamanlarda böyle başparmağının tırnağıyla çizerek mühürlerdi.359

Vesikanın mahiyetinde irtibat sağlanması güç olan bazı cümleler vardır. “Namaz kılmaları ve zekât vermeleri”ne ilişkin tavsiyelere bakılacak olursa kabile reisinin dışında halkın bir kısmının da İslâm’ı kabul ettiklerini söylememiz gerekecektir. Şayet bunlar sulh yoluyla teslim olmuşlarsa bu durumda arazilerine el koymanın mahiyetini kavramak biraz zorlaşmaktadır. Ancak durum dikkatle incelenecek olursa Ükeydir ülkesi adına sulh akdetmek üzere Rasûlullah’a kendiliğinden gelmemiştir. İzah edildiği üzere bir harekât vuku bulmuş ve hatta bu harekât neticesinde reisin kardeşi maktûl düşmüştür. Ayrıca Hâlid b. Velîd’in Ükeydir’den harp tazminatı aldığından da bahsedilmektedir. Diğer yandan İslâmî hükümet, halkının tamamı Müslüman olmayan bir bölgeyi ani saldırıya maruz kalmamak için silahsızlandırmayı düşünebilir ve harp vasıtalarına el koyabilir.360

Abidin Sönmez anlaşma ile ilgili yorumlarına şöyle devam etmektedir: “Toprakların durumuna gelince zaten işlemeyen ölü topraklara el konulmaktadır. Bölgenin durumu berraklaşıncaya kadar mezkûr kararların alınmasında ve kaleye el konulmasında herhangi bir sakınca olduğu söylenemez. Nitekim hadiselerin doğruluğunu daha sonraki olaylar teyit etmektedir. Bunun için vesikanın mevzu olduğunu söylemek kanaatimce uygun görünmemektedir”.361

Ükeydir Hz. Peygamber (s.a.v.)’in vefatından sonra irtidat etti ve antlaşmayı bozarak hilafet merkeziyle bağlarını kopardı. Bunun üzerine Hz. Ebû Bekir bölgeye önce Iyâz b. Ğanm kumandasında bir askerî birlik gönderdi. Daha sonra da Hâlid b. Velîd’i ona yardım için Dûmetu’l-Cendel’e sevk etti. Sonunda Ükeydir yakalanarak

357 M. Hamîdullah, Vesâiku’s-Siyâsiyye, No: 190 358 Vâkıdî, Meğâzî, III, 1028

359 Vâkıdî, Meğâzî, III, 1030

360 Sönmez, Abidin, Diplomatik Münasebetler , s. 174 361 Sönmez, Abidin, Diplomatik Münasebetler, s. 174-175

ölüm cezasına çarptırıldı ve Dûmetu’l-Cendel yeniden İslâm topraklarına katıldı.362 Bu durum da açıkça göstermektedir ki Rasûlullah’ın tam bir itina ile geleceğe yönelik verdiği karar son derece isabetli olmuştur.363