• Sonuç bulunamadı

Dırâr Mescidi’nin Yaktırılması

A- HZ PEYGAMBER’İN TEBÛK’TEN DÖNÜŞÜ SIRASINDA VUKU BULAN

1- Dırâr Mescidi’nin Yaktırılması

Hz. Peygamber (s.a.v.), Tebûk’e gitmek üzere hazırlandığı sırada, Dırâr Mescid’nin inşa edenlerden bazıları gelip: “Ya Rasûlallah! Kış günlerinde ve yağmurlu havalarda; hasta olanların, ihtiyaç sahiplerinin namazlarını kılmaları için bir mescid inşa ettik. Senin de bu mescide gelip içinde bize namaz kıldırmanı istiyoruz” dediler. Hz. Peygamber (s.a.v.) de: “Sefere çıkmak üzere hazırlık yapıyorum. Bu sebeple şimdi gelemem. Eğer seferden sağ dönecek olursak ve Allah izin verirse mescidinize gelir içinde size namaz kıldırırız” buyurmuştu.400

Âsım b. Adiy bu durumu şöyle anlatmaktadır: “Hz. Peygamber (s.a.v.)’le birlikte Tebûk’e gitmek için hazırlanmıştık. Abdullah b. Nebtel ile Sa’lebe b. Hâtıb’ı, Dırâr Mescidi’nin oluğunu tamir ederken görmüştüm. İşlerini bitirince “Ey Âsım, Rasûlullah (s.a.v.), Tebûk Seferi’nden döndüğü zaman bu mescidin içinde bize namaz kıldırmak için söz verdi” dediler”. Ben de kendi kendime: “Vallahi, böyle bir mescidi tanınmış münafıklardan başkası yapmaz!” dedim. Bu mescidi Ebû Hâbîbe b. Ez’ar inşa etmişti. Hizâm b. Hâlid’in evinden buraya çıkılırdı. Vedia b. Sâbit de bu mescidi inşa edenler arasında idi. Halbuki Rasûlullah (s.a.v.)’ın yapmış olduğu mescid orada idi. Cebrâil (a.s.), Beytullah’ın bulunduğu tarafı işaret ederek bu mescidi yaptırmıştı. “Vallahi, biz dönünceye kadar bu mescidi ve onu yapanları uyaran bir âyeti iner” demiştim.401

Ebû Âmir adında Hazrec Kabilesine mensub fasık bir adam vardı. Bu kişi cahiliye zamanında Hıristiyanlığı kabul ederek rahib olmuştu. Hz. Peygamber (s.a.v.)’in daveti ile kabilesinden büyük çoğunluğunun Müslüman olması ile kendi kabilesinde itibarlı bir yeri olan Ebû Amir’in gücü sarsılmış ve bu sebeple Hz. Peygamber (s.a.v.)’e kin beslemeye başlamıştı. Hz. Peygamber (s.a.v.) her ne kadar onu da İslâmiyet’e davet ettiyse de o açıkça düşmanlık etmeye başladı. Her zaman Müslümanların karşısında yer

400 Vâkıdî, Meğâzî, III, 1046-1047; İbn Hişâm, Sîra, II, 529 401 Vâkıdî, Meğâzî, III, 1046-1047; Taberî, Tefsir, XI, 23

alan bu kindar insan en sonunda Rum Kayseri Heraklius’a gitti ve ondan yardım istedi. Orada bulunduğu zaman diliminde de Medine’deki münafıklara bir mektub yazdı. Mektubunda büyük bir ordu ile en kısa zamanda Medine’ye geleceğini ve bunun için karargah ve zemin hazırlamalarını söyledi. Münafıklarda bunun üzerine Kuba’da Dırâr mescidini inşa ettiler.402 Sözü geçen Ebû Amir (Uhud günü) melekler tarafından yıkanılan Hanzala (r.a.)’ın babasıdır.403 Ona rahib adının veriliş sebebi ise kendisini ibadete vermiş olması ve ilim araştıran bir kimse olmasından dolayı idi.404 Hz. Peygamber (s.a.v.) Ebû Amir’i “Fasık” olarak isimlendirmiştir.405

Hz. Peygamber (s.a.v.), Tebûk Seferi’nden dönüp Medine’ye doğru gelirken Zî-Evan’da konaklamıştı. Bu sırada, Dırâr Mescidi ve bu mescidi yapanlar hakkında Hz. Peygamber (s.a.v.)’e vahiy geldi. Allah Teâla âyetlerinde şöyle buyurdu: “Bir de şunlar var ki; Mü’minlere zarar vermek için, küfür ve küfrânı yaymak için, mü’minlerin arasına ayrılık sokmak için ve daha önce, Allah ve Rasûlü’ne savaş açmış adamı davet etmek için, tuttular bir mescid taptılar. Bütün bunlardan sonra onlar ″Bununla iyilikten başka bir şey kasdetmedik″ diye yemin edeceklerdir. Allah şahit ki bunlar kesinlikle yalancıdırlar. Sen, onun içerisinde hiçbir vakit namaz kılma! Ta ilk gününde temeli takva üzerine kurulan Mescide namaza durman senin için daha münasiptir. Orada maddi ve manevi kirlerden arınmayı seven kimseler vardır. Allah da temizlenenleri sever. Binasını, Allah’a karşı gelmekten sakınma ve O’nun rızasını kazanma temelleri üzerine kuran kimse mi hayırlıdır, yoksa yapısını yıkılmak üzere olan bir uçurumun kenarına kurarak onunla birlikte kendisi de cehenneme yuvarlanan mı? Allah, zalimler guruhuna hidayet etmez, umduklarına eriştirmez. Onların kurdukları bina, kendileri geberip de kalpleri parçalanıncaya kadar içlerinde hep bir ukde olarak kalacak. Allah herşeyi bilen, her yaptığını, yerli yerince yapandır.”406

402 Taberî, Tefsir, XI, 24-26; Karakılıç, Celalleddin, Hz Peygamber (s.a.v.)’in Hayatı, II, 279

403 İbn Kuteybe, el-Mearif, 150; Beyhakî, Delâilü’n-Nübüvve, V, 259; Kurtubî, el-Câmiu li Ahkâmi’l-

Kur’ân, Çev. M. Beşir Eryarsoy, Buruc Yayınları, 1999, İstanbul, VIII, 399; Diyârbekrî, Târihu’l- Hamîs, II, 130; Beyhakî, Delâilü’n-Nübüvve, V, 259

404 Kurtubî, el- Cami u li Ahkami’l-Kur’ân, VIII, 399

405 Beyhakî, Delâilü’n-Nübüvve, V, 259; Diyârbekrî, Târihu’l-Hamîs, II, 130; Karakılıç, Celalleddin, Hz.

Peygamber (s.a.v.)’in Hayatı, II, 279

Ayetlerde, bu münafıkların durumu mü’minlerle mukayeseli bir şekilde ele alınmıştır. Mü’minler işlerini Allah korkusu ve rızasıyla yaparlar. Bu cihetle binalarını muhkem, sağlam yapmış olurlar. Münafıklar ise Allah korkusu ve rızası gibi yüce değerlerden mahrumdurlar. Onların binası ise son derece zayıftır, uçurumun kenarında her an yıkılmaya hazır durumdadır.407

Bunun üzerine, Hz. Peygamber (s.a.v.), Benû Sâlim b. Avf oğullarından kardeşi Mâlik b. Duhşum ile Benû Aclan’ın kardeşi Âsım b. Adiyy’i 408 İbn Haldun’a göre Maan b. Adiyy409 yanına çağırdı. “Şu mescidi yapan zalim kişilerin yanına gidin ve orayı yakın” buyurdu. Mâlik b. Duhşum’la Asım b. Adiyy hemen oraya gittiler ve Sâlim b. Avf oğullarının oturduğu yere ulaştılar.410 Mâlik b. Duhşum, Asım b. Adiyy’e; “Ben evden ateş alıp gelinceye kadar beni, burada bekle” dedi ve evine gitti. Yapraklı hurma dallarından bir dal alıp onu tutuşturduktan sonra koşarak Dırâr Mescidi’ne gittiler.411 O sırada akşamla yatsı arası bir vakitti ve Dırâr Mescidi cemaatı da mescidde idi. Mücemmi’ b. Câriye’de Dırâr Mescidi’nin önünde bulunuyordu. Âsım b. Adiyy onların halini şöyle anlatmaktadır: “Kulaklarını, kurt kulakları gibi yukarı kaldırmış bir vaziyette bize doğru uzatmışlardı. Biz Dırâr Mescidi’ni yaktığımız zaman, mescidden çıkmamakta direnen Zeyd b. Câriye b. Âmir’in vücudunun bir kısmı yandı. Ancak Dırâr Mescidi’ni yakıp yıkınca hepsi teker teker dağıldılar. Ebû Lübâbe b. Abdulmünzir adında birisi bu mescidin mahiyetini bilmeden biraz kereste vermişti. Mescid yıkılınca yıkıntıdan geriye kalanları alıp evinin yanına, onunla bir ev yapmıştı. Ancak o evde hiçbir zaman çocuk doğmamış, bir güvercin ya da tavuk kuluçkaya yatıp civciv çıkartmamıştır!”412

Dırâr Mescidi’ni yapan münafıkların isimleri ise şunlardır: Ubeyd b. Zeyd oğullarından Hizam b. Hâlid, kendisi Amr b. Avf oğullarından olup onun evinden

407 Eren, Şadi, Ku’an’da Teşbih ve Temsiller, Işık Yayınları, İstanbul, 2001, s. 171

408 Vâkıdî, Meğâzî, III, 1046; İbn Hişâm, Sîra, II, 530; Taberî, Tefsir, XI, 23; Taberî, Târih, III, 110 İbn

Seyyidi’n-Nâs, Uyûnu’l-Eser, II, 222-223; İbn Kayyim, Zâdu’l-Me’âd, III, 10

409 İbn Haldûn, Târih, II, 50

410 Vâkıdî, Meğâzî, III, 1046; İbn Hişâm, Sîra, II, 530; Taberî, Târih, III, 110; Taberî, Tefsir, XI, 23; İbn

Kayyim, Zâdu’l-Me’âd, III, 10; İbn Seyyidi’n-Nâs, Uyûnu’l-Eser, II, 222-223

411 Vâkıdî, Meğâzî, III, 1046-1047; İbn Hişâm, Sîra, II, 530; Taberî, Tefsir, XI, 24 412 Vâkıdî, Meğâzî, III, 1046-1047

münafıkların Dırâr Mescidi’ne çıkılırdı.413 Ümeyye b. Zeyd oğullarından Sâlebe b. Hâtıb, Dubay’a b. Zeyd oğullarından Muattıb b. Kuşeyr, Ebû Habîbe b. Ez’ar, Amr b. Avflar oğullarından Sehl b. Huneyf’in kardeşi Abbad b. Huneyf, Dubay’a oğullarından Câriye b. Âmir, Zeyd b. Câriye, Mücemmi b. Câriye, Nebtel b. Hâris (Vâkıdî’ye göre: Abdullah b. Nebtel), Bahzec (Vâkıdî’ye göre: Yezid b. Câriye), Bicad b. Osman, Ebû Lübâbe b. Abdulmünzir’in cemaatından .Ümeyye b. Zeyd oğullarından Vedia b. Sâbit.414 Mücemmi b. Câriye, Dırâr mescidi cemaatinin imamı idi. Mücemmi b. Cariye (ya da Harise), Mescid-i Dırâr’da bir kaç gün imamlık yapmıştı. Hz. Ömer (r.a.)’in halifeliği döneminde Kuba halkı onu kendilerine imam yapmak istediler. Hz. Ömer razı olmadı. Lakin Mücemmi: “Ya Emire’l Mü’minin ben onların içinde neyin bulunduğunu bilmezdim. İbadet ediyorlar zannediyordum” diye özür beyan etti. Hz. Ömer (r.a.) onun özrünü kabul ederek imam tayin etti.415

Abdullah b. Nebtel ise Hz. Peygamber (s.a.v.)’den duyduklarını münafıklara bildiren biriydi. Cebrail (a.s.): “Ya Muhammed! Münafıklardan bir adam yanına gelip sözlerini dinledikten sonra münafıklara götürüyor!” dedi. Hz. Peygamber (s.a.v.): onun kim olduğunu sordu. Cebrail: “Saçları çok, teni siyah, gözleri kızıl ve ciğeri merkeb ciğeri gibidir, bakarken de şeytanın gözüyle bakar” dedi.416