• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 1: KURAMSAL ÇERÇEVE VE ĐLGĐLĐ LĐTERATÜR

1.3. Akılcı Duygusal Davranışçı Terapi (ADDT)

1.3.15. Grupla ADDT Uygulamaları

Ellis ADDT’nin grup uygulamalarına, 1959 yılında başlamıştır. Bu terapilerde, grup sayısı 8-10 kişiden oluşmaktadır. Grup üyeleri, hem erkek hem de kadınlardan oluşabilir ve yaş aralığı 18-60 arasındadır. Ellis terapi gruplarını, aynı zamanda Albert Ellis Enstitüsü’ndeki meslektaşlarını ve stajyer öğrencilerini eğitmek amacıyla da

kullanmaktadır. Bu nedenle her grup Ellis’in yanı sıra asistan terapistler aracılığıyla da yönetilmektedir. Ellis ADDT grup terapilerinde, eş-lider olarak çalışmasına rağmen ADDT grup uygulamalarının tek bir terapistle de yürütülebileceğini bildirmiştir (Ellis & Dryden, 1997).

ADDT yönelimli grup terapilerinin amacı ve yapısı, bireysel ADDT uygulamalarıyla karşılaştırılabilir niteliktedir. Grupla ADDT uygulamalarının temel amacı, grup üyelerinin düşünce, duygu ve davranışlarını inceleyerek ve değiştirerek psikolojik sorunlarını azaltmaktır. Diğer bir amaç ise “grup üyelerinin güçlüklerini anlamak ve onlara terapötik yardım sağlamaktır” (Ellis & Dryden, 1997, s. 163). Grupla ADDT uygulamalarında yapısal olarak terapist, aktif-yönlendirmeli bir yaklaşım benimsemektedir. Bu yaklaşımla birlikte terapist, birçok duygusal problemlerini ve işlevsel olmayan davranışlarını kendilerinin ürettiklerini ve geliştirdiklerini grup üyelerine öğretir. Ellis ve Dryden (1997) ADDT yönelimli terapistlerin, tipik olarak eğitimsel bir terapi yaklaşımı kullandıkları için grup ortamının ADDT için son derece yararlı olduğunu öne sürmüştür. ADDT yönelimli terapistler, grup üyelerini akıldışı inançlarını araştırmaları ve tartışmaları için cesaretlendirirken, akıldışı ve dogmatik düşünceleri tartışıp onlarla mücadele ederler. Ellis grupla ADDT uygulamalarında terapistlerin, “tüm grup üyelerine sürekli biçimde, gerçekçi ve akılcı biçimde düşünmeyi ve mantıklı-ampirik mücadeleyi öğrettiklerini” açıklamıştır (Ellis & Dryden, 1997, s. 163).

Grupla ADDT uygulamaları birçok yönden eşsizdir. Örneğin psiko-analitik ve Jungian gibi yaygın grup psikoterapi formları, transferans ve kontortransferansı vurgulamaktadır. ADDT yönelimli grup terapistleri, bu psikolojik kavramları göz ardı etmemelerine rağmen onlara çok fazla odaklanmazlar. Ellis ve Dryden’a (1997) göre ADDT, grup üyelerinin grup terapisine kendileri, diğerleri ve dünyayla ilişkili yaşadıkları problemleri çözmek için geldikleri varsayımını temel alarak, “bireyselleştirilmiş içeriğe odaklanan” bir yaklaşım benimsemektedir. Ayrıca ADDT yönelimli grup terapistleri çalışmalarını, yapılandırılmış ve sistematik bir tarzda yürütür ve her bir grup üyesine belli ve eşit bir zaman ayırır. Bu yapılandırılmış yaklaşım, “serbest etkileşimi engellediği için istenilmeyen bir yaklaşım” (Yalom, 1995, s. 181)

olarak ele alınsa da, grupla ADDT uygulamalarının amaç ve sürecine son derece uygundur (Ellis & Dryden, 1997).

Bireysel terapiye benzer biçimde, grupla ADDT uygulamaları da ev ödevlerini oldukça fazla önemsemektedir. Terapist, üyelerin ödevlerini yapıp yapmadıklarını belirlemek için her oturuma, grup üyelerinin ev ödevlerini okuyarak başlarlar. Eğer herhangi bir danışan ev ödevini yapmamışsa bunun nedeni araştırılır ve gerekirse o üyeye yeniden aynı ödev verilir. Ev ödevleri incelendikten sonra, grup üyeleri geçen hafta yaşadıkları problemleri tartışmaları, amaç ve planlarını paylaşmaları ve ele almak istedikleri herhangi bir konuyu konuşmaları için cesaretlendirilir.

Bir grup üyesi anksiyete veya depresyon gibi duygusal veya davranışsal bir problemini tanımladıktan sonra, terapist veya diğer üyeler problemini anlatan üyenin sorununun temelinde bulunan işlevsel olmayan inançlarını araştırmaya başlarlar. Örneğin eğer bir grup üyesi vergisini ödemeyi geciktirdiğini belirtirse terapist, “bu durum hakkında kendine neler söyledin” şeklinde bir soru sorabilir. Eğer danışan “vergilerimden nefret ediyorum, bütün paramı devlete vermeye dayanamıyorum” gibi bir yanıt verirse, diğer üyeler veya terapist bu üyenin sağlıksız biçimde düşündüğüne dikkat çekebilir. Bu noktada terapist bu üyeye daha akılcı bir alternatif inanç geliştirmesini ve gelecek hafta boyunca öz-yıkıcı biliş, duygu ve davranışlarını tartışmasını sağlayacak bir ev ödevi tasarlaması için o üyenin akıldışı inancını ve düşünce tarzını tartışmaya başlar (Ellis, 1992).

ADDT temel ilkeleri bireylere öğretilebileceği için bu yaklaşım grup uygulamalarında son derece uygundur. Grup uygulamalarında üyeler, risk alarak yeni davranışlar geliştirme ve çok sayıda ödev yapma fırsatı bulurlar. Ayrıca grup üyeleri atılganlık eğitimi, rol yapma ve çeşitli riske girme aktivitelerini deneme fırsatın elde eder ve sosyal beceriler öğrenerek, grup oturumlarında ve sonrasında diğerleri ile etkileşim uygulaması yaparlar. Hem diğer grup üyeleri hem de lider, üyenin davranışlarını gözlemleyebilir ve geri bildirimde bulunabilir. Ellis ADDT yönelimli terapistlerin, bazı noktalarda bireysel terapi kadar grup terapisini de denemelerini önerir.

Evlilik ve Aile Terapisi

ADDT evlilik ve aile sorunlarında da etkili biçimde kullanılabilir. ADDT bu uygulamalarda, çiftleri özellikle birlikte terapiye alır. Terapist, her bireyin şikâyetini dinler ve kısa zamanda suçu, depresyonu ve düşmanlığı azaltma girişiminde bulunur. Eşlere farklılıklardan daha az rahatsız olmaları ve farklılıkları keşfetmeleri için ADDT ilkeleri öğretilir ve ilişki üzerinde çalışmak isteyip istemediklerine karar vermeleri istenir. Eşler terapi sürecinde, bazı temel sorunların neler olduğu konusunda fikir birliğine varır, fedakârca davranarak sorunlarını çözmeye çalışır ve birbirleriyle dolaysız ve akılcı biçimde nasıl konuşacaklarını öğrenirler. Terapiye gelen çiftler için oturum özel olarak düzenlenir ve her ilişki için tek tip bir düzenleme yapılmaz.

ADDT temelli aile terapisinin genel amaçları, bireysel uygulamalarla aynıdır. Aslında terapi sürecinde, aile üyelerinin birbirlerinin hareketlerini çok ciddiye alarak, kendilerini rahatsız etme konusunda sorumlu olduklarını görmelerine yardımcı olunur. Diğer bir deyişle onlara, aile üyenizin şu davranışını olumsuz yorumlayarak kendinizi rahatsız

ediyorsunuz” düşüncesi kazandırılır. ADDT aile üyelerine, kendi davranışlarında

sorumlu olduklarını ve aile ortamlarında kendi tepkilerini değiştirmeyi öğretir. Akılcı duygusal davranışçı bakış açısı, aile bireylerinin ailedeki bir bireyi doğrudan değiştirmek için çok az güce sahip olduklarını düşünür. Bir aile olarak her bireyin kendi bireysel düşünme ve hissetme kalıplarını kontrol etme gücüne sahip olduğu gösterilir. Bu nedenle her birey, bir birim olarak aileyi dolaylı etkileyen kendi davranışlarını belirleme ve yönetme durumundadır.