• Sonuç bulunamadı

Gnostisizm

Belgede BİR MİSTİK OLARAK PAVLUS (sayfa 107-112)

E. Diğer Kültler ve Hermetik Literatür

II. Gnostisizm

Pavlus ile ilişkisi kurulan ve Sır dinleriyle çok yakın olan bir diğer akım ise Gnostisizmdir. Zira yukarıdaki sayfalarda verilmeye çalışıldığı gibi Sır dinleriyle birlikte Gnostisizm, M. Ö. IV. asırlandan başlayarak Yunanlıların dini mirasını oluşturuyordu.

Kelime olarak Gnostisizm Yunancada bilgi anlamına gelen gnosis kavramından türemektedir.413 Buradaki gnosis genel olarak kurtuluşa ulaşmanın aracı ya da doğrudan kurtuluşun çabası olarak kullanılmaktaydı.414 Kavramın ilk olarak İskenderiyedeki bazı Yahudi Rabbilerden kullanıldığına dair bilgiler mevcuttur.415 Fakat Hıristiyanlık dönemindeki kavramın taşıdığı anlam ile kelimenin ilk anlamı arasında farkların olduğu ifade edilmektedir. Buna göre Platon, devlet kitabının beşinci kısmında Gnostisizmin asıl anlamını gnosis (bilgi) ile opinion (fikir) arasında yerleştirmektedir. Dünyada görünen şeyler fenomen olup onlar üzerinde fikir yürütülebilir. Görünen şeylerin asıl özü görünmemekte fakat kişi intelect ile hakkında bilgi edinebilir. Bu ayırım dikkatli bir şekilde incelenirse Gnostisizmin anlamının farkına varılabilir.416 Hıristiyanlığın ilk asırlarında ise gnostikler felsefi bir yapı olarak telakki edilmiş ve sapkın hareketler olarak nitelendirilmiştir. Bu bağlamda, kendilerini gnostik olarak tanımlayan kişilerin ve grupların az olduğunu ifade etmekle birlikte birkaç okul ya da grupların isimleri, yapıları ve öğretileri günümüze ulaşabilmiştir. Fakat Gnostisizmin kökeni ile ilgili çeşitli iddia ve tartışmaların varlığından

      

411 Bkz. Kennedy, s. 106-108.

412 Price and Kearns, s. 255.

413 Araştırmacılar Gnostisizmin net bir tanımını yapmak için çok zor olduğunu ifade ediyorsa da konu ile ilgili fikir edinebilmek için Şinasi Gündüz’ün verdiği bilgileri sunabiliriz: “Gnostisizm tanrı, alem, insan, kurtuluş ve bilgi gibi temel konularda kendine has açıklamalar getiren ve MÖ. 5 ve 4. yy’lardan itibaren çeşitli Ortadoğu toplumlarınca yaygın olarak temsil edilen dini-felsefi bir takım olduğu söylenebilir.”, bkz.

Gündüz, Mitoloji ile İnanç, s. 46.; Leaney, A. R. C., The Jewish and Christian World 200 BC to AD 200, Cambridge University Press, Cambridge 1984, s. 204.

414 Jonas, Hans, The Gnostic Religion, Beacon Press, Boston 1963, s. 32.

415 King, C. W., The Gnostics and Their Remains, William Clowes and Sons, London 1887, s. 3.

416 Mansel, Henry Longueville, The Gnostic Heresies of First and Second Centuries, Spotiswoode and Co., London 1875, s. 1.

bahsetmek mümkündür. Konu hakkında yapılan uzun araştırma ve tartışmaların sonunda Gnostisizmin senkretik bir yapı arzettiği ve Yunan, Babil, Mısır, İran, Yahudi ve Hıristiyan gibi birçok unsuru barındırdığı sonucuna varılmıştır.417

Gonstisizm hakkındaki bilgileri farklı kilise babalarının eserlerinde kendilerine karşı yazılan eserlerden alıyoruz. Nitekim 1945 yılında keşfedilen Nag Hammadi yazıları bu konudaki araştırmalara farklı bir boyut kazandıracaktır. Söz konusu metinler yirminci asrın ortasına kadar gnositisizm üzerinde yapılan çalışmalara yenilik getirdiği gibi aynı zamanda farklı bir ivme kazandırmıştır. Yunanca’dan tercüme edilerek Kopt dilinde yazılan on üç papirüs’te yaklaşık 49 dini metin ve konu yer almaktadır. Bu metinlerin asıl önemi ise Gnostisizm ile ilgili yeni ve doğrudan bilgi kaynağı oluşturdukları hususudur.418

Vurgulandığı üzere gnostik akımların izleri doğu’da daha fazla olmak kaydıyla batı’da da bulunmuştur. Günümüze kadar bilgileri ulaşan gnostik akımların büyük kısmı senkretik yapı arzederken sistem olarak tamamen gnostik olarak sayılabilecek dini yapı olanlar da söz konusudur. Araştırmacılar özellikle Maniheizm ve Sabiiliğin buna örnek olarak gösterilebileceği konusunda hemfikirdir.419

Hıristiyanlığın ilk asırları aynı zamanda Gnostisizmin yaygın ve etkin olduğu yüzyıllardı. Bu dönemde faal olan gnostik akımlar genel olarak Hıristiyanlığın doğduğu coğrafya olan Roma imparatorluğunun Doğu vilayetlerinde daha yoğun olduğu gözlemlenmektedir. Hıristiyanlıkla bu ilişkisinden dolayı Gnostisizm ve gnostik kişiler ile ilgili önemli bilgiler kilise babalarının eserlerinde yer almaktadır. Hıristiyanlığın Gnostisizme nasıl baktığı konusunda ise birçok kilise babasının Gnostisizmi, Hıristiyanlığın heretik bir akımı olarak gördüğünü ifade etmek gerekir.420 Bu anlamda Gnostisizme karşı birçok apolojik eserin kilise babaları tarafından ele alındığı görülmektedir. Yine de gnostik düşüncelerin ve bakış açısının birçok Hıristiyan teologu tarafından benimsendiği ya da kullanıldığı göze çarpmaktadır. Bu bakımdan Hıristiyanlığın kuruluş dönemine denk gelen M. S. I-III asırlardaki Gnostisizmin zirvede olduğu düşünülürse, Hıristiyanlık üzerindeki etkisinin de kaçınılmaz olduğu bir gerçektir. Konu üzerinde yapılan araştırmalara bakıldığında Gnostisizm ve gnostik kavramları ele alan, onları tartışan ya da onlar hakkında

      

417 Eliade, Dinsel İnançlar II, s. 421.; Jonas, s. 33.

418 Leaney, s. 204.

419 Gündüz, Mitoloji ile İnanç, s. 46.; Gündüz, Pavlus; Hıristiyanlığın Mimarı, s. 106-107.

420 Jonas, s. 32.; Gündüz, Pavlus:Hıristiyanlığın Mimarı, s. 103-104.

bilgi veren kilise babaları Romalı Justin, Lionlu Iraneus, Romalı Hippolytus, Kıbrıslı Epiphanius, ve Theodore bar Konai gibi isimler yer almaktadır.421

Gnostisizmin öğretisinin ne olduğu ya da nasıl tanımlanabileceği konusu de karışıklıklar içeren bir diğer bahistir. Zira kökeniyle ilgili görülen tartışmalardan da anlaşılacağı üzere Gnostisizm, çeşitli dini tecrübeleri içine alan spekülatif bir alanı kapsamaktaydı. İşte, bu nedenden dolayı Gnostisizmi net bir tanıma sokmak zor ve imkânsız gibi gözükmektedir. Fakat tüm bu çeşitlilik arasından net ve değişmez bir şey vardır ki bu bilgi ya da bilme kavramıyla ilgilidir. Gnostisizmi ele alan çalışmalarda eski bir Yunan yazısına çokça atıfta bulunduğuna dikkat çekilmektedir. Zira alan üzerinde çalışmaları olan araştırmacılara göre bu yazıda Gnostisizmin en iyi tarifi yatmaktadır:

“mükemmelliğin başlangıcı kişinin kendisini bilmesidir fakat mutlak mükemellik Tanrının bilinmesidir”.422

Yukarıda ifade edildiği üzere Gnostisizmin merkezini oluşturan prensipler kişinin kendisini ve tanrısını tanımasıdır. Normal inananlar tanrı hakkındaki bilgilerde yetersiz olurken ve elleriyle yaptıkları bazı yapılara tanrıyı simgeleyerek onlara taparken gnostikler açık gerçeklerle uğraşıyordu. Gnostisizmin farkı tam bu noktada ortaya çıkmaktadır. Onlar görünen olanın ötesini, özü tanımaya çalışıyordu. Bu bağlamda uyguladıkları teolojik bir sistemleri dahi bulunuyordu. Kendilerinin Tanrılara yönelik yapılan ayinlerden ve sunulardan oluşan ezoterik bir teolojileri vardı. Diğer dini yapılarda mevcut olan tüm gizemler gnostiklerde de bulunmaktaydı ve yeni katılanlar bu gizemleri titizlikle koruyordu.

Gnostik kavramından da yola çıkarak bu öğretiyi temsil eden kişilerin kurtuluşa götüren yolun gizli bir bilgiye sahip olmakla gerçekleşebileceğine inanıyordu. Bu gizli bilgi ise şüphesizce kendilerinde bulunuyordu.423

Gnostisizm’de katı bir düalizmin olduğuna inanılır. Aydınlık-karanlık, ruh-beden gibi unsurlarda maddi olan kötüyü, manevi olanlar ise iyiliği temsil etmektedir. Bu düalizmin belki de en net örneği ruh-beden konusundadır. Zira her ikisi birbirine zıt nitelikler taşımaktadır. Beden olumsuz niteliklere sahip iken ruh tüm iyi nitelikleri barındırmaktadır.

Bu nedenle iyi olan ruh’un kötü bir bünyesi olan bedenden kurtulması gerekiyor. Bu       

421 Grant, R. M., Gnosticism and Early Christianity, Harper Torchbooks, New York 1959, s. 4-5..

422 King, Gnostisicism, s. 4.

423 Gündüz, Pavlus; Hıristiyanlığın Mimarı, s. 105.

bağlamdan kişi’nin mükemmelliğe ulaşabilmesi için daima çaba sarfettiği bir yolun sonunda gnosis’e ulaşılmaktadır. Gnosis ile kurtuluş için gerekli olan gizli bilgiye sahip olması anlaşılır.424 Gnosise ulaşmak için çeşitli vasıtalardan bahsedilebilir. Burada vurgulanması gereken bir diğer önemli husus de Hıristiyanlık ve Yahudilikteki kurtarıcı motifin Gnostisizm’de de var olmasıdır.

Genel olarak mistisizmin ve özel olarak felsefi mistisizmin Hıristiyanlıkla ilişkisi uzun süredir güncelliğini ve canlılığını koruyan bir konudur. Bu bağlamda yapılan araştırmalara bakıldığında ciddi bir etkileşimden bahsetmek mümkün olduğu sonucuna varılabilir. Hatta Hıristiyanlığa yakın olan birçok gnostik kişin öğretilerinin Hıristiyan kökenli olduğunu iddia etmiştir. Marcion, Valentinus, Basiledus, hatta İskenderiyeli Clement ve Origen’de gnostik unsurunun ve teolojisinin etkilerini görmek mümkündür.

Nitekim onlar, öğrettikleri ve ele aldıkları Hıristiyanlığın; İsa Mesih, Pavlus ve Petrus’un anlattıkları Hıristiyan geleneğine ait olduğunu vurgulamaya çalışmıştır.425 Bu açıdan bakıldığında gerek Ortodoks (resmi öğreti anlamındaki Ortodoks yoksa Ortodoksluk o dönemde henüz ortaya çıkmamıştı) çizgisindeki Hıristiyan yazarlar gerekse gnostik teologlar konuya yaklaşım biçimi açısından birbirinden çok farklı değildi. Grant’a göre aralarındaki tek fark gnostiklerin dünyayı cehennem gibi gördüğü, Hıristiyanların ise dünyanın tanrı tarafından yaratılan ve yine Onun tarafından yönetilen bir yer olduğunu inanmalarıdır.426

Çalışmamızın merkezini oluşturan Pavlus’un Gnostisizm ile ilişkisine gelince onun faaliyet gösterdiği zaman ve coğrafyada aynı zamanda Gnostisizmin yaygın olduğu ifade edilebilir. Dolayısıyla Pavlus’un külliyatında Gnostisizm ile ilgili ifadeler, tanımlar ve hükümer bulmak mümkündür. Hatta bu husus birçok Yeni Ahit ve Pavlus çalışanı tarafından dile getirilmiştir.427 Özellikle gnostik öğretilerin merkezlerinden olan Korint gibi şehirlerdeki kiliselere gönderdiği mektuplarda bu hususları daha net görmek mümkündür.

Zira Korint’te bulunan bazı kişiler, sahip oldukları bilgiyle onun otoritesini zayıflama girişiminde bulunmuştur. Bu nedenle kendisi, Korintlilere gönderdiği mektubunda bu

      

424 Gündüz, Mitoloji ile İnanç, s. 49.; Gündüz, Pavlus; Hıristiyanlığın Mimarı, s. 113.

425 Grant, Gnosticism, s. 149.

426 Aydın, Dinleri Tarihleriyle Okumak, s. 169.;Grant, Gnosticism, s. 150.

427 Gündüz, Pavlus; Hıristiyanlığın Mimarı, s. 103.

hususa temas etmiş ve konuyla alakalı açıklamalarda bulunmuştur.428 Korintlilere gönderdiği her iki mektubunda Gnostisizm ile ilgili beyanlarda bulunduğu ortaya çıkmaktadır. Bu mektuplar haricinde kendisinin Efesliler’e ve Koloseliler’e, Selanikliler’e hatta Filipliler’e gönderdiği mektuplarında da bu öğreti hakkında söylenmiş ifadelere rastlamak mümkündür.

Pavlus ve erken Hıristiyanlığı araştıran çok sayıda araştırmacı onun Gnostisizm ile ilişkisi üzerinde de dikkatli bir şekilde durmuştur. İddia edilen mektuplardaki kavramların ve ifadelerin ötesinde söz konusu etkileşimin düşünce bağlamında da gerçekleştiği düşünülmektedir. Bultmann, Kasemann, Rudolph, Schoeps Pavlus ile Gnostisizm arasındaki ilişki konusunda çalışmalar gerçekleştiren akademisyenlerin sadece bir kaçıdır. Mesela Pavlus’un düşüncesinde önemli bir yer tutan kurtarıcı fikrinin Gnostisizmden türediği konusunda ciddi deliller ortaya konulmaktadır.429 Daha net ifade edilecekse Pavlus’taki kurtarıcı fikrin arkasında gnostik düşüncesinin yattığı tezi Rudolph Bultmann’a atfedilmektedir.430 Daha sonra kurtarıcı fikrin arkaplanında Gnostisizmin olduğu tezi, Pavlus üzerinde çalışan akademisyenlerin çoğunluğu tarafından da kabul edilmiştir.

İyi ile kötü değerlerin karşıtlığını Pavlus’un külliyatında da görmek mümkündür. Bu hususları onun mektuplarında çağrıştıran ifadeler söz konusudur.431 Burada bazı örnekler sunulabilir:

“Bizi kutsalların ışıktaki mirasına ortak olmaya yeterli kılan Baba’ya şükretmeniz için dua ediyoruz. O bizi karanlığın hükümranlığından kurtarıp sevgili Oğlu’nun egemenliğine aktardı.”432; “Hepiniz ışık çocukları, gündüz çocuklarısınız. Geceye ya da karanlığa ait değiliz.”433; “Bir zamanlar karanlıktınız, ama şimdi Rab’de ışıksınız. Işık çocukları olarak yaşayın.”434

      

428 Konuyla ilgili Pavlus bunları yazmaktadır: “ Çünkü size gelen ve bizim tanıttığımızdan değişik bir İsa’yı tanıtanları pekala hoş görüyorsunuz. Ayrıca, aldığınız ruhtan farklı bir ruhu ve kabul ettiğinizden farklı bir müjdeyi kabul ederek bunları hoş görüyorsunuz. Sözüm ona üstün elçilerden hiç de aşağı olduğumu sanmıyorum! Acemi bir konuşmacı olabilirim, ama bilgiden yana acemi değilim. Bunu size her durumda, her bakımdan açıkça gösterdik.” II. Kor. 11:4-6; Ayrıca bkz. Mansel, s. 50; Pfleiderer, s. 201-202; Gündüz, Gnostik Unsurlar, s. 217.; Gündüz, Pavlus; Hıristiyanlığın Mimarı, s. 105.

429 Gündüz, Pavlus;Hıristiyanlığın Mimarı, s. 106.

430 Dunn, James D. G., “A Troubler of İsrael”, The Cambridge Companion to St. Paul, ed. James D. G. Dunn, Cambridge University Press, Cambridge 2003, s. 8.

431 Gündüz, Pavlus;Hıristiyanlığın Mimarı, s. 114.

432 Kol. 1:12-13.

433 I. Sel. 5:5.

434 Efes. 5:8.

Nitekim Pavlus ile Gnostisizm arasında var olan gerek kavram gerekse düşünce anlamındaki ilişki, etkileşim ve diğer hususlara üçüncü bölümde daha genişçe yer verilecektir.

Belgede BİR MİSTİK OLARAK PAVLUS (sayfa 107-112)