• Sonuç bulunamadı

2. ELEŞTİREL KAYNAK İNCELEMESİ

2.1. Girişimciliğin Kavramsal Temelleri

2.1.1. Girişimcilik ve Girişimci Kavramları

Günümüzde girişimcilik kavramı, milletlerin gelişmesi, kalkınması ve ilerlemesinde güçlü ve önemli bir faktör olarak görülmesinden dolayı sosyal bilimler alanında da önemli bir öneme sahiptir (Shane ve Venkataraman, 2000). Girişimcilik; hayal gücünün kullanılması, yeni şeyler ortaya koyabilme, sorumluluk alma, fikirleri organize etme, karar alma ve tüm bunları yaparken başka kişilerle iyi ilişkiler içerisinde olmayı kapsayan nitelikli bir kavramdır (Bridge vd., 1998).

Girişimcilik kavramı yeni bir kavram değildir. İlk kez Fransız ekonomist Richard Cantillon tarafından 1755 yılında kullanılmıştır ve daha sonra ise 19. yüzyılın başlarında Say tarafından yeniden kullanılmıştır, fakat uygulanması kavram olarak kullanılmasından çok daha eskidir. Butler’e (2004) göre, ilk girişimciler Lagash, Ur, Wekish ve Mezopotamya uygarlığının uzak şehirlerinden uzak bölgelere

14

seyahat eden tüccarlar, tacirler ve ustalardı. Girişimcilik Fransızca entreprendre fiilinden türetilmiş bir kavram olup, yeni bir projede riski üstlenen kişiye atıfta bulunmuştur (Ivancevich ve ark, 1994). Oxford İngilizce Sözlüğüne göre girişimci, bir projeyi başlatan veya kar ya da zarar uğruna bir fırsatla çalışan kişidir.

Girişimcilik, son yıllarda dikkatleri üzerine çeken bir kavram ve çalışma alanı olarak görülmektedir. Ancak girişimcilik kavramının hangi unsurlardan meydana geldiği konusunda tam bir fikir birliğine varılamamıştır (Landström vd, 2012: 1154). Bunun yanı sıra bugüne kadar girişimcilik alanı ile ilgili tam bir kavramsal çerçevenin oluşturulamamasının bir diğer nedeni de, girişimciliğin tanımındaki yapılan eksikliklerdir. Günümüze kadar pek çok araştırmacı girişimcinin ve girişimcilik kavramının tanımını yapmışlardır (Venkataraman, 1997: 120).

Girişimcilik ve girişimci kavramlarının yazında pek çok tanımı bulunmakla birlikte, girişimcilik kavramının ve girişimcinin ilk olarak 1755 yılında aslen İrlandalı olan Richard Cantilon tarafından yapılmış tanımı geniş kabul görmüştür. Cantilona’a göre girişimci; belirli bir fiyattan ürünleri satın alarak belirsiz bir fiyattan satan, kâr elde etmeden arbitraja kadar bir dizi imkânların arayışı içinde olan ve aynı zamanda işin risklerini de üstlenen kişidir (Sciascia ve De Vita, 2004: 4). Richard Cantillon (1755)’a göre girişimcilik ise, kaynak, işgücü ve paranın birleşiminin pazara sunulması olarak tanımlanmış eski bir kavramdır (Wickham, 2001: 19).

Girişimcilik konusuna önemli bir katkı da Adam Smith (1723-1790) tarafından Ulusların Zenginliği adlı eserinde yapılmıştır. Adam Smith'e (1776) göre girişimcilik, Steven Michel'in (2008) de belirttiği gibi, mevcut işbölümü modelinde değişikliklere yol açan insan faaliyetlerini içermektedir (Michael, 2008). Adam Smith girişimciyi; şans peşinde koşan maceracı, geleceği tahmin edip planlar yapan ve proje düzenleme kabiliyetine sahip olan ve emeğinin karşılığını alacağı yatırımlar yapan kişi olarak tanımlamıştır (Sciascia ve De Vita, 2004: 4).

Adam Smith’den sonra ise yenilik kavramını geniş kapsamlı olarak ele alan ilk kişi Schumpeter olmuştur. Schumpeter'e (1934) göre, girişimcilik yeni bir ürünün, sürecin, yolun, pazarın ve işlenmek üzere yeni bir hammadde kaynağının getirilmesi yoluyla bir değişim sürecidir. Bu şekilde girişimciler ekonominin üreticileridir ve

15

sürekli gelişmektedirler. Aynı zamanda girişimcilik, pazarın ihtiyaçlarına bağlı olarak, işletmenin ürün, süreç, örgüt ve dağıtım kanallarında yeni birleşimlerin yapılması faaliyetleridir (Jantune vd., 2005: 223).

Girişimcilik teorisine önemli katkılarda bulunan Hisrich ve Peters (2001) ise girişimciyi; emek, hammadde ve diğer bütün varlıkları daha büyük bir değer oluşturacak şekilde bir araya getiren kişi olarak tanımlamışlardır. Bu bağlamda girişimci, karışıklık ve kargaşa durumlarında fırsatları yakalayan kişiler olarak tanımlanmaktadır (Kuratko ve Hodgetts, 1998: 5). Girişimcilik, yeni mal ve hizmetlerin sunumu için fırsatların ortaya konulması, değerlendirilmesi ve kullanılmasını içeren ve daha önce var olmayan pazarların, süreçlerin ve hammaddelerin elde edilebilmesi için yeni bir organizasyonun oluşturulması faaliyetleridir (Shane, 2003: 4).

Girişimcilik, Frank Knight (1921) ile de Amerikan yazınına girmiştir. Knight’a göre (1921) girişimci, belirsizlik ortamı içerisinde neyin, ne zaman ve nasıl yapılacağına ilişkin süreçte karar verici konumda olan ve kâr elde etme beklentisiyle bunun sorumluluğunu üstlenen kişidir (Döm, 2015: 2). Stewart Wood'a (2005) göre girişimcilik, endüstrinin takip ettiği geleceğe dair bir vizyon oluşturmaktadır. Drucker, girişimciliğin özünün, müşteri için değer oluşturma süreci olduğunu vurgulamakta ve odağı yenilikten, müşteriye yakınlıktan doğan fırsatları yakalamaya doğru kaydırmaktadır (Matlay, 2004).

Yukarıda İngiliz, Amerikan, Fransız ve Avusturya literatüründe yer alan girişimcilik çalışmalarının ilk gelişimi takip edilerek girişimcilik kavramı ele alınmıştır. Bu çalışmalara dayanarak günümüzde ise girişimcilik kavramının farklı tanımlarına ve unsurlarına vurgu yapılmıştır.

Girişimci, toplumun gereksinim duyduğu, dolayısıyla talep edilebilir bir mal veya hizmeti bulup, üretmeye girişen ve üretkenliği ile de buna ön ayak olan kişidir. Bu haliyle girişimci kârlı gördüğü bir iş için sermayesini ve emeğini riske atarak pazara girme cesaretini gösteren ve aynı zamanda da yenilik yapan kişidir (Clark ve Chen, 2007: 269; Hitt vd., 2007:395). Girişimcilik özelliği kişinin doğuştan gelen girişimcilik yeteneklerini kullandığı ve piyasadaki fırsatları kendi lehine çevirebildiği

16

özelliklerdir. Bu bağlamda girişimci kişilerde risk alma egilimi ve yenilikçilik eğilimi özellikleri önemli bir farklılık olarak ortaya çıkmaktadır (Elliott, 2004: 134; Carpenter ve Sanders, 2009: 429).

Share ve Venkataraman’ın, 2000 yılında kapsamlı bir şekilde yaptıkları girişimcilik tanıma göre girişimcilik; gelecekteki ürünlerin ve hizmetlerin geliştirilmesini etkileyecek olan fırsatların, kimler tarafından, nasıl ve ne zaman bulunacağı ve geliştirileceği ile ilgili faaliyetler bütünüdür (Landström ve ark, 2012: 1154). Aynı zamanda son dönemde yapılan çalışmalarda, girişimciliğin organizasyonların yeni başlangıçlarıyla ilişkili bir kavram olduğu ve sosyal değişimde önemli bir rol oynadığı vurgulanmıştır (Entrialgo ve ark, 2000: 428-429). Girişimcilik; bir sektörün, ülkenin veya ekonominin, kaliteli ve rekabetçi hale gelebilmesi için büyük işbirlikleri oluşturan ve ekonomik ilerlemelere katkıda bulunan kilometre taşıdır (Soriano vd., 2013: 1964). Yapılmış bu farklı tanımlama ve çalışmalardan yola çıkılarak girişimcilik faaliyetlerinin temel amacını; ya yeni bir şey yapmak ya da mevcut şeyleri yeni yöntemler kullanarak ortaya çıkarmak şeklinde ifade etmek yanlış olmayacaktır (Berglann vd, 2011: 182).

Bütün bu tanımlar girişimcileri farklı açılardan değerlendirse de tamamı yenilik, örgütleme, yeni bir şey ortaya koyma, belirsizlik ve risk alma gibi benzer unsurları içermektedir. Tanımlar girişimciliğin; eğitim, sağlık, araştırma, mimarlık ve mühendislik gibi her uzmanlık alanında olması nedeniyle kısıtlayıcıdır. Girişimci davranışını içine alan ortak bir tanım yapmak gerekirse girişimcilik; finansal, sosyal ve ruhsal risklerin varlığını kabul ederek; para, kişisel tatmin ve bağımsızlık ödülleri ile sonuçlanan gerekli zaman ve çaba harcayarak değerli yeni bir şey ortaya koyma faaliyetidir (Hisrich vd., 2005: 8). Yukarıdaki tanımlardan da anlaşılacağı gibi başarılı bir girişimcinin; girişimcilik ruhu, finansal performans, stratejik bakış açısı, yenilikçi anlayış, kişisel duruş, çevreye etki ve küresel bütünleşme gibi temel özelliklere sahip olması gerekmektedir. Girişimcilikle ilgili yapılan tanımlarda genel olarak araştırmacılar tarafından üzerinde fikir birliğine varılan temel unsurla; risk alma, kaynakları ve koşulları kullanılabilir değerlere dönüştüren sosyal ve ekonomik alanlarda düzenleme yapma, belirsizliği ve başarısızlığı kabul etme gibi unsurlar yer almaktadır (Kao, 1989: 91).

17