• Sonuç bulunamadı

Tarımsal faaliyet büyük ölçüde doğal koşulların etkisi altında yapılmaktadır.

Bundan dolayı çiftçiler yağış, sıcaklık, hastalık, don, rüzgar vb. gibi kontrol edemedikleri faktörlerdeki dalgalanmalar nedeniyle, ürün verimlerini tahmin edememektedirler. Tarımla ilgili girdi-çıktı fiyatlarında meydana gelen değişmeler sonucunda tarımsal faaliyetlerden sağlanan gelirde, yıllar itibariyle dalgalanma ve önemli farklılıklar ortaya çıkabilmektedir. Bunun sonucunda da, çiftçiler sürekli değişen ve riskli bir çevrede karar almak zorunda kalmaktadırlar. Çünkü işletmeciler, amaçlarına ve sermaye yapılarına bağlı olarak değişimlere farklı tepkiler ve tutumlar gösterirler. Bu amaçla üreticilerin karşılaştıkları risk faktörlerinin ve ağırlıklarının analiz edilmesi, çiftçilerin riske karşı tutumlarının ortaya konulması daha sağlıklı kararların alınmasına yardımcı olacaktır. Bu sebeple, bitkisel ve hayvansal üretimde ileriye dönük planlar yapılırken, tarımın yapısında var olan risklerin göz önünde bulundurulup, söz konusu risklerin analiz edilmesi ve çiftçilerin risk davranışlarının anlaşılması gerekmektedir (Ceyhan, 2003; Hardaker ve ark., 2004). Çiftçilerin risk davranışlarının anlaşılması ve daha etkin politikaların geliştirilmesinde ise, üreticilerin çeşitli risk faktörleri karşısında nasıl hareket etmesi gerektiği ile ilgilenen (Matematiksel programlama gibi) normatif çalışmaların yanı sıra, üreticilerin gerçekte çeşitli risk faktörlerini nasıl algıladıkları ve bunlar karşısında nasıl hareket ettiklerinin ortaya konulduğu betimleyici ve açıklayıcı çalışmalara da oldukça ihtiyaç vardır.

Adana İlinde dinamik bir ortamda üretim faaliyetlerini sürdüren çiftçiler, üretim faaliyetlerinin çeşitli aşamalarında sayısız kararlar almak durumunda kalmakta ve genellikle kararlarını alırken karşılaştıkları riski göz ardı etmektedirler.

Bunun sonucu olarak riski hesaba katmayan çiftçilerin kararları genellikle doğru olmamakta ve bu yüzden sahip oldukları üretim faktörlerini (arazi, işgücü ve sermaye) etkin olarak kullanamamaktadırlar. Oysaki tarım işletmelerinde risk kaynaklarının tespit edilmesi ve riskin ölçülerek alınan kararların etkinleştirilmesi tarım işletmeciliğinin temel prensipleri arasında yer almaktadır. Üretim kararları alınırken risk unsurunun dikkate alınması, hem kaynakların daha etkin kullanılmasını

sağlayabilmekte hem de daha uygulanabilir işletme planlarının elde edilmesini mümkün kılmaktadır (Çetin, 2013).

İnceleme alanında tarımla ilgili politikaların ve yayım programlarının daha sağlıklı oluşturulabilmesi ve işletmelerde daha doğru kararlar alınıp, üretim faktörlerinin etkin kullanımının sağlanabilmesi için risk kaynakları, çiftçilerin risk davranışları ve risk yönetimi konularında orijinal ve kullanılabilir bilgiye büyük oranda gereksinim duyulmaktadır.

Türkiye’de 2013 yılında toplam 16.655.009 ton inek sütü üretilmiş olup, bunun % 1,72’si (286.352 ton) Adana İlinde gerçekleşmiştir (Anonim, 2014c).

Türkiye genelinde olduğu gibi Adana İlinde de süt sığırcılığı, tarımın yapısal sorunlarının çözümlenememesine paralel olarak, yerli ırkların yeterince ıslah edilememesi, özellikle kaliteli süt yemi ve çiğ süt fiyatlarındaki dalgalanmalar, iş gücü talebinin süreklilik arz etmesi, sürekli ve düzenli nakit ihtiyacının olması gibi sebeplerle tarımsal üretimin diğer kollarına göre risk faktörlerine karşı oldukça hızlı reaksiyon gösteren bir çalışma ortamıdır (Gebreegziabher ve Tadesse, 2014; Hazneci ve Ceyhan, 2011; Zhou ve ark., 2012).

Dünyada süt sığırcılığı üretim dalında çiftçilerin risk algılarının analiz edilerek, risk davranışlarının anlaşılmasına ve daha etkin risk yönetim stratejilerinin geliştirilmesine yönelik oldukça zengin bir literatür bulunmasına karşın (Flaten ve ark., 2005; Gebreegziabher ve Tadesse, 2014; Meuwissen ve ark., 2001; Zhou ve ark., 2012), Türkiye’de oldukça sınırlıdır (Akcaoz ve ark., 2009a; Kızılay, 2006). Bu çalışma ile Türkiye’de süt sığırcılığı alanında görülen bu boşluk bir nebzede olsa doldurulmaya çalışılmıştır.

Tezin amacı; Adana İlinde süt sığırcılığına yer veren tarım işletmelerinin karşı karşıya kaldıkları risk faktörleri ve ağırlıkları ile işletmelerin uygulayabilecekleri risk yönetim stratejilerinin belirlenmesi ve daha etkin sigorta uygulamaları için önerilerin geliştirilmesidir.

Araştırmanın belirlenen amacına ulaşabilmesi için,

 Tarımda ve özellikle süt sığırcılığında sigorta uygulamaları ve tarım işletmecilerinin süt sığırcılığından memnuniyet durumları ve gelecek planları incelenmiştir,

 Üreticilerin risk karşıtlıkları belirlenmiştir,

 İncelenen işletmelerin sosyoekonomik yapıları ve haberleşme davranışları analiz edilmiştir,

 Üreticilerin çeşitli risk kaynaklarına ve risk yönetim stratejilerine ilişkin algıları tanımlayıcı istatistikler ile belirlenmiş ve faktör analizine tabi tutulmuştur,

 Üreticilerin risk algıları ile sosyoekonomik özellikleri ve haberleşme davranışları arasındaki ilişkiler çoklu regresyon ile incelenmiştir.

Araştırma sonuçlarının süt sığırcılığı yapan işletmeciler, politika yapıcılar ve bu konuda daha sonra çalışacak araştırıcılar üzerinde yaygın etkisi olması beklenmektedir. Olası etkiler; süt sığırcılığı yapan işletmeler, politika yapıcılar ve araştırıcılar açısından ortaya çıkabilecektir. Süt sığırcılığı yapan işletmeler açısından, projenin çıktılarının dikkate alınması ve önerilerin uygulanması halinde, süt sığırcılığı yapan üreticiler, karşılaşacakları risk faktörlerini en aza indirebilir ve risk yönetiminde en uygun stratejiyi belirleyebilirler. Politika yapıcılar açısından değerlendirildiğinde, elde edilen proje çıktıları sayesinde politikacılar süt sığırcılığı yapan işletmeler ile ilgili işletme düzeyinde ihtiyaç duyacakları verilere sahip olup, bu işletmelere ilişkin çok daha rasyonel politika geliştirebileceklerdir. Ayrıca yörede gerçekleştirilen yayım çalışmalarının daha etkin yürütülmesine zemin hazırlandığı düşünülmektedir. Böylece süt sığırcılığı işletmeleri stratejik hedefler doğrultusunda gelişebilecektir. Araştırıcılar açısından ise, araştırma çıktıları sayesinde süt sığırcılığı yapan işletmelerde var olan problemleri daha doğru tespit edebilecek ve bunlarla ilgili ileri düzeyde araştırmalar yapabileceklerdir.