• Sonuç bulunamadı

OKULA GİDEN ROBOT

Belgede ANKARA ÜNİVERSİTESİ (sayfa 178-185)

4. BULGULAR VE YORUMLAR

4.2. Muzaffer İzgü’nün Çocuk Kitaplarının İçerik/ Kurgusal Çerçevesinin Çocuk Edebiyatının Temel İlkeleri Açısından İncelenmesi Çerçevesinin Çocuk Edebiyatının Temel İlkeleri Açısından İncelenmesi

4.2.23. OKULA GİDEN ROBOT

167

Kardan Palyaço’da, çocuklar yaptıkları kardan adamı kardan palyaçoya dönüştürürler. Evlerinden getirdikleri çeşitli aksesuarla da ona biçim verirler. Akşam olup eve gittiklerinde Pelin’in aklı kardan palyaçoda kalır. Palyaçoyu düşünürken palyaçonun sesini duyar. Bundan sonra düşle gerçek arasında gidip gelen bir anlatı kurgulanır. Pelin anne ve babasının uyumasının ardından kardan palyaçoyu eve alır. Palyaço ona sarı saçlı kuşu anlatır, çalıştığı sirki anlatır. Sonunda Pelin uyuyakalır. Öykünün anlatımında düş ve gerçek ilişkileri iç içe girmiştir. Bir kurgu ögesi olarak düşlerin fantastik özelliklerinden yararlanılmıştır. Anlatının temel çatışmasını kardan adamın yaşam alanı ile Pelin’in yaşam alanlarının farklı özellikler göstermesi oluşturmaktadır. Pelin dışarı çıkamaz çünkü dışarısı çok soğuktur, kardan palyaçoyu eve aldığında ise erimeye başlamaktadır.

Kekik Kokusu’nda, ilkokulu bitirdikten sonra köyünden kasabaya gelerek bir tamirhanede yaşayan İlyas’ın zor koşullarda yaşaması anlatılmaktadır. Öykü sunum yoluyla kurgulanmıştır. “Adım İlyas. Bu yıl bitirdim ilkokulu”(s.50). Konu, İlyas’ın kasabada yaşamak zorunda kalışı ile köy özlemi arasındaki çatışmadan oluşmaktadır. “Her şey ısınıyor… Yedi-sekiz anahtar da ısınıyor, öyle sıcak öyle sıcak ki, elime alamıyorum, üflüyorum anahtarı boyuna, üflüyorum… Üf… Üf… Üf… Anam başımdan aşağı tas tas… Tas tas mazot döküyor, benzin döküyor, motor yağı döküyor…”(s.61) Bu çatışma İlyas’ın üşütüp hastalanmasıyla sayıklama biçiminde sürdürülmesine neden olacaktır. İlyas’ın hastalanmasıyla duygusal etki oluşturulmuştur.

Zeliş Bebek’te, iki arkadaş olan Pelin ile Yeşim anneannelerinin yardımıyla oyuncak bebek yaparlar. Yaptıkları bu bebek öğretmenlerine benzediği için de adını Zeliş Bebek koyarlar. Bebek yapımına Selma’nın okula getirdiği Barbi bebek etkili olmuştur. Öykünün temel çatışmasını Barbi Bebek karşıtlığı oluşturmaktadır. Yapma bebek ve Barbi çatışması öykünün temel kurgusunu oluşturmaktadır.

Okula Giden Robot’ta sabahları erken uyanamayan Burak’ın kendi yerine okula gidecek bir robotun olmasını istediği düşlere yer verilmiştir. Uyku

169

ile okula gitmek arasında kalan Burak’ın iç çatışmaları öykünün bütün kurgusuna egemen olmuştur. Öykü uzun süre monolog şeklinde sürdürülmüştür. Burak’ın düşleriyle temel anlatıyı destekleyici öykülere yer verilmiştir. Anlatımda çağrışımsal benzerliklerden yararlanarak gülmece ögeleri oluşturulmuştur: “O ‘Burak Burak’ diyecek, Ben ‘Bırak bırak’

diyeceğim”(s.80). “Dayım yine ‘Durak’ der gibi adımı söylüyor, ağzının içi reçelli ekmek dolu” (s.88).

TEMA

Kekik Kokusu’nda, köy ve aile özlemine temasına yer verilmektedir.

“Hiç gitmedim köye, hiç görmedim kardeşlerimi, Gülayşe’yi, Ramazan’ı, Şencan’ı Duran’ı…”(s.54) Özlem teması köyden ayrılarak kasabaya gelişle ve zor çalışma koşullarıyla bütünleştirilerek anlatılmıştır. Özlem kokular yoluyla anlatılmıştır: “Bacadan gelen koku da ne? Tarhana kokusu… Ben tarhana kokusunu bir köy öteden alırım, çünkü tarhana otunun kokusunu tanırım”(s.58)

KARAKTERLER

Dondurmalı Kadayıf’ta, ana karakter Hasan’dır. Hasan, düşük gelirli sosyal sınıfa ait bireyin imgesidir. Karakter olmaktan çok bu imgeyle sosyal eşitsizliği ortaya koymak için kurgulanmış bir karakter gibidir. Hasan, babasının kazandığıyla ancak ev kirası ödeyip, boğazlarını doyurabilen dört çocuklu bir ailenin çocuğudur. Sınıfındaki çocuklardan ekonomik özellikleri bakımından farklıdır. Diğer çocuklar deniz tatili, bisiklet gibi hediyeler almaktadır. Bu tanımlamalar çocuklar arasındaki ekonomik eşitsizliklere vurgu yapmak için kullanılmıştır. Hasan derslerinde başarılı olan, beklentilerinin ailesinin koşullarına göre şekillendiren ideal çocuk tipini sergilemektedir. Yokluk içinde bile paylaşmayı bilen bir çocuktur. Ödül olarak aldığı dondurmalı kadayıfın tamamını yemeyecek, kardeşine getirecektir: “

‘Bak’ dedim ‘hepsi pekiyi… Amma söz sana, her yıl yaptığım gibi, yanıma naylon torba alacağım, kadayıfın yarısını sana getireceğim.”(s.10) Hasan’ın anne ve babası da ideal yetişkin tiplerini karşılamaktadır. Bütün

yoksulluklarına karşın kendilerini çocuklarının gereksinimlerine göre biçimlendirmektedir. Bunlar da klişe sözlerle aktarılmıştır: “Babam gibi olmayacakmışım, annem gibi olmayacakmışım. Ortaokul varmış, lise varmış, kocaman kocaman okullar varmış. Yeter ki ben okuyaymışım, babam ceketini satarmış, annem ayakkabısını satarmış, yine de beni okuturlarmış…”(s.12)

‘Bir Varmış Bir Yokmuş Televizyon Bozulmuş’ta, belirgin olarak karakter tanımlanmasına gidilmemiştir. Hayatımızın tamamını kuşatan televizyonun olumsuz etkilerini yaşayan herhangi bir ailenin bireyleri ele almıştır. Dede ve nine televizyonlu yaşama itiraz eden geleneksel tipleri sergilerken diğerleri ise işleri ile televizyon arasında gidip gelen bir yaşam süren modern insanı sergilemektedir. Karakterler yoluyla geleneksel yaşama övgü ve modern yaşama eleştirel bir tutum geliştirilmektedir. Televizyonun bozulması modern yaşamın büyüsünün bozulmasına neden olmaktadır.

Bundan sonra karakterlerde özellikle çocuklarda değişimler yaşanmaya başlamaktadır.

Kardan Palyaço’da, ana karakter Pelin’dir. Pelin düşlerinin zenginliği ve çevresine olan duyarlılığı ile ele alınmıştır. Palyaçonun ona anlattıkları Pelin’in özellikleridir aslında. Sarı saçlı kuşun öyküsü onun doğa duyarlılığını ortaya koymaktadır. “Bilir misin, ben çok güzel doğa şarkıları bilirim, şarkılarımın içinde kelebekler vardır, papatyalar vardır, pınarların şırıltıları vardır. Sana sarı saçlı kuşu anlatırım…”(s.41).

Kekik Kokusu’nda, ana karakter İlyas’tır. Okulunda başarılı olan bir çocuktur. Öğretmeni ortaokula gitmesini önerir ancak babasını ikna edemez.

Kasabada bir onarım yerinde çırak olarak çalışmaya başlar. İlyas, fiziksel özelikleriyle değil, sosyal durumunu ve psikolojisini yansıtan özlemleri ile tanıtılır. İlyas çalışan çocuklar sorununu yaşayan çocuklardan herhangi biri olarak kurgulanmıştır. Fiziksel ve duygusal yeterlilikleri gözetilmeden olumsuz koşullar altında çalıştırılan çocukların simgesidir.

Zeliş Bebek’te ana karakterler Pelin ile Yeşim’dir. Her ikisi de neşeli tiplerdir. Selma’nın Barbi bebeği hakkında yaptıkları yorumlar onların bu

171

yönlerini ortaya koymaktadır. Her ikisi de kendi dünyalarını yönlendirme isteği içindedirler. Pahalı olan Barbi bebeğe karşılık kendi beceri ve beğenilerini yansıtan kendi bebeklerini yapmayı seçerler.

Okula Giden Robot’ta ana karakter Burak’tır. Burak, sabahın erken saatlerinde okula gitme sıkıntısı çeken bütün çocukların sözcüsü konumundadır. Onunla genel bir tip sergilenmektedir. Burak düş dünyasının zenginliğiyle ele alınmaktadır.

İLETİ

Dondurmalı Kadayıf’ta, yoksul bir ailenin çocuğu olan Hasan, dondurmalı kadayıftan kardeşlerine de ayırmaktadır. Paylaşımın önemine dolaylı olarak vurgu yapılmaktadır. Yine örtük bir biçimde ekonomik eşitsizlikler dile getirilmiştir.

‘Bir Varmış Bir Yokmuş Televizyon Bozulmuş’ta, teknolojik araçlarla iletişim kurmak yerine insanların kendi aralarındaki iletişimin daha önemli olduğu vurgulanmaktadır. “Televizyon yaşantımızdan çıkarsa daha zengin bir yaşantı alanımız olur.” tezi üzerine kurulu bir öyküdür. Bu ileti örtük bir şekilde değişik yaşantıların aktarılması yoluyla sunulmaktadır

Kardan Palyaço’da, açık iletilere yer verilmiştir. Pelin’in davranışlarında ve sözlerinde iletiler sunulmaktadır: “Hemen yatıyorum anneciğim, dişlerimi fırçalayayım…”(s.42).

Kekik Kokusu’nda, okuması gereken çocukların çalıştırılması ve çocuk işçi sorunlarına yer verilmiş. Ancak bu konuyla ilgili iletiler örtük bir biçimde sunulmuştur. Çalışan çocukların duygusal doyumlarının gerçekleşmemesine yer verilmektedir.

ÇEVRE

Dondurmalı Kadayıf’ta, sosyo-ekonomik çevre hakkında bilgi edinilebilmektedir. Hasan düşük gelirli bir ailenin çocuğudur. Düşük gelirli olmalarına rağmen dört çocuklu olmaları da eğitim düzeyi düşük bir aileyi göstermektedir.

‘Bir Varmış Bir Yokmuş Televizyon Bozulmuş’ta, modern ve geleneksel yaşam çevrelerine yer verilmiştir.

Kekik Kokusu’nda, Yusuf’un özlemleri onun ait olduğu sosyal çevreyi vermektedir: Yoksul bir ailenin çocuğudur. Çalışmaya geldiği kasabada geceleri onarım yerinde kalması da bu düşünceyi kuvvetlendirmektedir.

Anlatıda yer alan uzamsal çevre de sosyo ekonomik çevreyle ilişkilendirilerek anlatının önemli bir parçası durumuna getirilmiştir.

DİL VE ANLATIM

‘Bir Varmış Bir Yokmuş Televizyon Bozulmuş’ta, konuşma dilinin özelliklerini taşıyan yansıma sözlere yer verilmektedir. Daha yaygın olan tamirci sözcüğü yerine onarıcı sözcüğü seçilmiştir.

Kardan Palyaço’da, yazınsal dil kullanımlarına yer verilmiştir: “Sesi çok güzeldi Kardan Palyaço’nun, yumuşacık, su gibi, ekin hışırtısı gibi, rüzgârsız havada denizin kıyıdaki şıpırtısı gibi”(s.44).

Kekik Kokusu’nda, duygu yoğunluğunu anlatan yansıma sözlere yer verilmiştir. “Ühüüü”, “Ufff”, “Bııır bııır, yandı ağzım pufu pufu…” Çok yaygın kullanılan “tamirhane” sözcüğü yerine “onarım yeri”ni kullanarak dil duyarlılığı oluşturulmaya çalışılmıştır.

173

YAZINSAL VE EĞİTSEL İLKELER

Yapıtta yer alan öykülerde doğa duyarlılığı oluşturmak ön plana çıkmaktadır. Bir Varmış Bir Yokmuş, Televizyon Bozulmuş’ta dedenin doğa duyarlılığı romantik bir etki oluşturmaktadır: “Aa aaa dedem ne çok biliyormuş meğer doğayı. Ya o anlattığı koyungözü nergisler, katmerli, kokulu laleler, üzerinden karınca geçse mis gibi kokusuyla doğayı kokuya boğan kekikler, mor çiçekli karganlar, apak mayıs çiçekleri, kedirgenler, ebegümeçleri, kuzukulakları…”(s.25)

Kardan Palyaço’da da kardan palyaço ile doğa duyarlılığı kazandırılmaya çalışılmaktadır: “Bilir misin, ben çok güzel doğa şarkıları bilirim. Şarkıların içinde kelebekler vardır, papatyalar vardır, pınarların şırıltıları vardır. Sana sarı saçlı kuşu anlatırım…”(s.41) Yapıtta benzetmeler yoluyla yazınsal etki oluşturulmaya çalışılmıştır: “Sesi çok güzeldi Kardan Palyaçonun, yumuşacık, su gibi, ekin hışırtısı gibi, rüzgârsız havada denizin kıyıdaki şıpırtısı gibi”(s.44).

Kekik Kokusu adlı öyküde düşler yoluyla yazınsal etki oluşturulmaya çalışılmıştır. Algısal yanılsamalar da anlatıya yazınsal özellikler katmaktadır:

“İlk tası başımdan aşağıya döküyor, az önce ürperen diken diken olmuş vüvudum ısınıveriyor, başımdan aşağıbir sıcaklık yayılıyor, sanki kulaklarım tatlı tatlı uzamaya başlıyor, kollarım uzamaya başlıyor, burnum da uzuyor, hele yanaklarım, iki uzun kırmızı balon... Her şey ısınıyor… Yedi-sekiz anahtar da ısınıyor, öyle sıcak öyle sıcak ki, elime alamıyorum, üflüyorum anahtarı boyuna, üflüyorum... Üf… Üf… Üf… Anam başımdan aşağı tas tas… Tas tas mazot döküyor, benzin döküyor, motor yağı döküyor…”(s.61).

Belgede ANKARA ÜNİVERSİTESİ (sayfa 178-185)