• Sonuç bulunamadı

ÇİZMELİ OSMAN KONU

Belgede ANKARA ÜNİVERSİTESİ (sayfa 98-104)

4. BULGULAR VE YORUMLAR

4.2. Muzaffer İzgü’nün Çocuk Kitaplarının İçerik/ Kurgusal Çerçevesinin Çocuk Edebiyatının Temel İlkeleri Açısından İncelenmesi Çerçevesinin Çocuk Edebiyatının Temel İlkeleri Açısından İncelenmesi

4.2.9. ÇİZMELİ OSMAN KONU

87

4.2.9. ÇİZMELİ OSMAN

Yüzey yapıda aşırı yoksul olan bir ailenin yaşam koşullarına yer verilirken, derin yapıda üretim ilişkilerinin neden olduğu yoksulluk kavramı ele alınmaktadır. Anlatının temel tezini “Yoksulluk zenginliklerin sonucudur.”

oluşturmaktadır. Yoksulların yoksulluklarının nedeni zenginlerdir. Zengin-yoksul çatışması örtük ve açık bir biçimde sunulmaktadır. Bu çatışma derin yapı özellikleri bakımından çocuk okur tarafından anlaşılabilecek nitelikte değildir.

Anlatıda merak uyandıracak cümlelere yer verilmiştir. Biçem özellikleri bakımından bir sonraki cümleyle tamamlanan anlamsal kurgular oluşturulmuştur. Bunu yazar konuşmalar yoluyla ve çizmenin merak duygusuyla sürdürmektedir. “ ‘Gel Hamza kucağıma,’ diyordu. Hamza?

Demek öteki çocuğun adı da Hamza’ydı…”(s.38) “ ’Yokuş dik Emine…’ Kızın adı da demek Emine’ydi…”(s.40) “Babanın adını da evde öğrendim. Bir ses, kadın sesi, ‘Hoş geldiniz,’ dedi, ardından ekledi: ‘Hamza’yı yürütmediniz ya Halil?’ ”(s.41)

Anlatının temel merak konusunu Hamza’nın iyileşip iyileşmeyeceği oluşturmaktadır. İyileşecekse nasıl iyileşecek? İyileşme umudu ile ailenin yoksulluğu arasındaki karşıtlık merak ögesinin artırmaktadır. Babanın bulduğu çözüm ise anne-babalık duyguları ile çocuklarının geleceği arasındaki çatışmayla doruk noktasına taşınmıştır.

Roman toplumcu gerçekçi bakış açısıyla kurgulanmış, ideolojik düşünce biçimlerine yer vermekle birlikte bir slogan edebiyatı özelliği taşımamaktadır. Sağlam bir kurguya sahip olan roman romantik bir sonla okuru etkilemektedir. Açık uçlu bir sonla duygusal etki sağlamlaştırılmıştır.

İZLEK-TEMA

Çaresizlik teması üzerine kurulmuştur. Çaresizlikten kaynaklanan umutsuzluk anlatının tüm aşamalarında kendini göstermektedir. Köylerinden büyük şehre gelenler, umutsuzlar ve çaresizler. Varoşlarda yaşayanlar da aynı durumdadırlar. Bayramdan bayrama bile tamamlanamayan sevinçleri yaşayan çocuklar anlatılmıştır. Yine anlatının asıl düğümünü oluşturan

89

Hamza’nın hastalığı aileyi çaresizlikten kaynaklanan umutsuzluğa sürüklemektedir. Ailesi Hamza’yı kazanmak için Osman’ı kaybetmektedir.

Çizmeli Osman, acı sonla biten klasik bir tragedyayı örneklendirmektedir. Anne ve baba arasında yaşanan Osman’ı Suzan ve Recai çiftine verme çatışması aşırı duygusallığın oluşmasına neden olmaktadır Duygu yoğunluğu bakımından abartılı ve uç duyguları ele alışı çocuğa göre değildir. Acı ve acıma duyguları bakımından çocuk okuru örseler niteliktedir.

İLETİ

Tezli ideolojik bir yapıttır. İletiler, yoksulluk zenginlik ikilemi üzerine kurulmuştur. Çizme-iskarpin, işçi-patron, Osman’ın ailesi-Suzan ve Recai çifti bu ikilemi örneklemektedir. Bu ikililer birbirini var eden ögeler olarak tasarlanmıştır. Bu tasarı toplumcu-gerçekçi felsefeyle örtüşmektedir. Her şey karşıtıyla vardır. Yoksulluk zenginliğin sonucudur. İzgü iletilerini çocuk kahramanlar üzerinden aktarmaya çalışmıştır. Yoksulluğun en iyi göstergesini çocuklar oluşturur. Bu gerçekten hareketle anlatısını çocuklar üzerine kurmuştur. Ama çocuk edebiyatının birçok özelliğini taşımamaktadır.

İletiler derin yapı özellikleri bakımından çocuğun anlamasına uygun değildir.

İletiler yazınsal bir şekilde sunulmuştur ancak çocuk edebiyatının ölçütleri açısından düşünüldüğünde yapıtın derin yapıdaki anlamsal dokusu çocukların anlamasına uygun değildir.

KARAKTERLER

Romanın ana kahramanı ve anlatıcısı çizmedir. Çizme bir karakter olmaktan çok bir simgedir: Yoksulluğun simgesidir. Çizme, emeğinin karşılığı tam verilmeyen yoksul işçiler tarafından üretilip yine yoksullar tarafından

giyilmektedir. Yazın sıcak, kışın soğuk tutan ve sadece ayağa bir şey batmasını engellemeye yarayan bir giyittir.

Osman ve ailesinin bireyleri herhangi bir yoksul ailenin yaşam koşullarını ve özelliklerini taşımaktadır. Elinde olanları yetirmeye çalışan, elindekilerle yetinen kişilerdir. Bayram günü Osman ablasıyla gezmeye çıktıklarında Hamza’ya balon alırlar. Aldıkları balon eve gelinceye kadar Osman’ındır eve geldiklerinde Hamza’nın. Osman’ın yaşadığı mahallede evler, insanlar ve yaşamlar birbirine benzemektedir. Osman ne yaşadıklarının bilincinde değildir: Kardeşi Hamza’nın hastalığının da farkında değildir, kendisinin satıldığının da.

Anne ve baba da Hamza’nın hastalığı karşısında silikleşmiş karakterler olarak sunulmuştur. Acılarını tepkisizlikleriyle yaşamaktadırlar.

Halil, Hamza için Osman’dan vazgeçtiğinde de duyguların yansıtamamıştır.

Duygularını yoğunluğuna yaşayan tek karakter anne Güllü’dür.

İzgü’nün diğer yapıtlarından farklı olarak bu yapıtında ana karakter olan Osman’ın fiziksel özelliklerine yer verilmiştir: “Kara saçlı, yeşil gözlü, topacık başı, çıkık yanakları… Burnu hamurdan kondurulmuş gibi apak hamur parçası…”(s.36) Bu betimleme yoksulluğun sunumu gibi aktarılmıştır.

Zengin çocuklar sarı saçlıdır. “O arabalarda çok iyi giysili adamlar, çok iyi giysili kadınlar vardı. Bazen arabanın arkasında sarı başlı çocuklar da görüyordum.”(s.22) Bu algı anlatının sonunda da Recai ve Suzan çiftinin konuşmalarıyla da sürdürülmektedir. “ ‘Aa,’ dedi, ‘Adı Osman mı, niçin Korhan değil, Görkem değil, Tanju değil?”(s.81) “Kadın Osman’ın saçına el attı: ‘Ayol bunun saçları da sarı değil,’ dedi.”(s.82)

Karakterler duygu, düşünüş, davranış ve tutumlarıyla geliştirilmemiştir.

Anlatı anlatıcının egemen bakış açısıyla biçimlenmektedir. Karakterler, çocukların özdeşim kurabileceği özellikler taşımamaktadır. Karakterler öykü

91

boyunca bir değişim yaşamamaktadır. Karakterinulaştığı bir başarı yoktur.

Çizmeli Osman bir kaybediş öyküdür.

ÇEVRE

Sosyo ekonomik çevrenin kurgusu ön plana çıkmaktadır. Fabrika işçilerinin içinde bulunduğu koşullar ile onların ürettiği çizmeleri giyenler aynı sosyo-ekonomik çevrenin insanlarıdır. Bu insanlar şehre uzaktan bakan gecekondu yaşam alanlarında yaşamaktadırlar: “O paslı tenekelerin ardından uzakları gördüm… Kent aşağılardaydı. Çok uzaklarda…”(s.43) Yoksulluk bütün yoksulları ve yoksullukları bir araya toplayarak kendi çevresini oluşturmaktadır. Çevre betimlemeleri yoksulluğu anlatmak için sunulmuştur:

“O zaman baktım yöreme… Bu evde yeni hiçbir şey yoktu. Duvardaki çiviye asılmış leğen eskiydi, onun yanındaki çiviye asılmış pantolon eskiydi, üzerinde yolyol kireç izleri vardı. Köşeye yığılmış yatak, yorgan hepsi eskiydi.

Evin tek penceresindeki çiçekli basma da solmuş, al çiçekler turuncu olmuştu.”(s.42) Toplumsal ilişkiler göz önünde tutularak kurulan çevrelere yer verilmiştir.

DİL VE ANLATIM

İzgü kitabın başına metin dışı bildirim ögesi olarak bir önsöz yazmıştır.

Metnin konusu ve teması hakkında çok da gerekli olmayan açıklamalar yapmıştır. Bu açıklamalar okuru yönlendirmekte, okurun kendi algılarını oluşturmasını engellemektedir. Dil ve anlatım özellikleri bakımından çocuk okurun dil gelişimine uygundur. Sağlam bir kurguyla kurgulanmıştır. Derin yapı özellikleri düşünülerek her tümce özenle seçilmiştir.

YAZINSAL VE EĞİTSEL İLKELER

Yazınsal bir dil ve etkiyle kurgulanmış bir anlatıdır. Sorun temelli bir konu ele alınarak ideolojik bir bakış açısıyla duygusal etki oluşturacak bir biçimde tamamlanmıştır. Yaşam koşullarından en çok etkilenenlerin çocuklar olduğundan hareketle duygusal etkiyi artıran bir öge olarak çocuk

karakterlerden yararlanılmıştır. Ele alınan sorunların anlatımında siyasal ve dinsel bir telkinde bulunulmamıştır.

93

4.2.10. ÖKKEŞ BAHÇIVAN

Belgede ANKARA ÜNİVERSİTESİ (sayfa 98-104)