• Sonuç bulunamadı

1.1.8 Bilim Felsefesi

1.1.8.4 Gerçekçilik (Realism)

Fen e itimi kapsamnda ontolojik görü ile amaçlanan ö rencilerin bilimsel gerçekçilik temelinde bilimsel varlklarn hangi artlarda ortaya çkt ,

olu turuldu u, tanmland  ve bu gibi konularda sahip olduklar görü leridir (Eflin ve di . 1999). Bilimsel yöntemle üzerinde ya ad mz dünyay, daha da ötesi evreni ve hatta birey olarak kendimizi anlama çabas da bu amaca dâhildir.

Bilimsel gerçekçili i anlayabilmek için öncelikle gerçekçili i ve gerçekçi tutumu anlamamz gerekir. Gerçekçi tutuma göre bizi çevreleyen dünya, bilgimize konu olan eyler ya da varlklar bizden ba msz olarak vardr. Gerçekçilik dü ünce ve dilimizden etkilenmez (Devitt, 1997). Bunun yan sra, bireylerin dü ünceleri ve sözleri de bu gerçeklik kapsamndadr. Dü ünmemizin, konu mamzn ve buna ba l olarak çal mamzn temel nedeni bizi çevreleyen eyleri etkilemek ve dönü türmektir (Godfrey-Smith, 2003). Bireylerin dü üncelerinde anlamlarn farkl obje ve olgularn de i ebilen ortak özelliklerini temsil eden bilgi yaps kavramlardr ve bir sözcükle ifade edilirler (Ülgen, 2004). Tüm bunlar bilimsel gerçekçi çerçevede ele ald mzda bilimsel gerçekçi tutumun, dü ünceleri ve sözleri, bilimsel geli melere kaynaklk eden d gerçeklikle bir tutarak varlk-kavram örgüsünü kurdu unu söyleyebiliriz. Bunun do al sonuçlarndan biri olarak da gerçekçi tutum, bireylerin dünya hakknda farkl görü lere ve bak açlarna sahip olaca n kabul etmi bir tutumdur.

Genel hatlaryla yukardaki paragrafta özetlenmeye çal lan ve bilginin nesnesini zihinden ba msz nesnel bir varlk olarak ele alan gerçekçilik yakla mnn kar snda yer alan görü kar -gerçekliktir. Kar -gerçekli in en büyük tezi dilden ve zihinden ba msz bir gerçeklik dü üncesinin olamayaca dr. Dolaysyla bilginin nesnesini zihne ba ml olarak ele almaktadr (Aslan, 1993a; Hussey, 2000). Bu dü ünceye göre, tüm bilimler dil ya da sembolik sistemlerden kuruludur. Bu nedenle kavramlarn ve teorilerin zihinden ba msz bir gerçekli i yanstmak üzere kullanlmas olanakszdr. Dünyaya ve gerçekli e ili kin teorilerimiz, dü üncelerimiz ayrca içinde bulundu umuz sosyal çevreden ve kültürel faktörlerden de etkilenir. Kar t gerçekçili in bu yakla m ayrca gerçekçili in tam tersine birden fazla do ru ve gerçek oldu unu dü ündürtmektedir.

Gerçekçilik ile ilgili tart malar tarihsel düzlemde ortaça (geleneksel) gerçekçili i ve ça da gerçekçilik olmak üzere iki dönemde ele alnmaktadr (Rescher, 1987; Aslan 1993a). Ortaça gerçekçili inde, gerçeklik ile ilgili tart malar evrenseller (do al nesnelerin tanmlayc snflamalar) üzerinde yo unla m tr. Kedi, üçgen nesneler ve krmz domates gibi fiziksel nesneleri ayrarak kedilik, üçgenlik ve krmzlk gibi somut eylerin gerçekli inden soyut nesnelerin varl  ile ilgili tart malar yürütülüyordu. Bu yakla mn kayna  aslnda idealarn ayr bir dünyada var oldu unu söyleyen Platon’a dayanmaktadr. Platon’a göre idealar da nesneler de nesnel biçimde zihinden ba msz olarak vardr. Bu anlamda Platon’un gerçekçili ine bütünsel gerçeklik denebilir (Aslan, 1993a). Ça da gerçekçilikte ise geleneksel gerçekçili in izlerini takip etmekle birlikte ilgi alann evrensellerden do al bilimlerin teorik varlklarna ve onlarn gözlemlenebilirli ine yönelmi tir. Ça da gerçekçiler ekiller, miktarlar, renkler gibi gözlemlenemeyen soyut nesnelerden daha çok, modern bilimin gözlemlenemeyen elektron, gen, manyetik alan gibi teorik varlklar ile ilgilenirler. Ortaça gerçekçi indeki gerçeklikle ilgili tart ma alanlar ve bunlarn ça da gerçeklikteki kar lklar Tablo 8’de özetlenmi tir.

Tablo 8

Ortaça Gerçekçili i ve Ça da Gerçeklikte Yürütülen Tart malar ve Kar lklar

(Rescher, 1987) Ortaça Gerçekçili i Tart malar

(Geleneksel gerçekçilik) Ça da Gerçekçilik Tart mlar

1-Adclk (Nominalizm): Soyut eylerin

ba msz varlklar yoktur. Sadece kendilerini sergileyen ve var olduklar nesnelerin içinde ve o nesnelerle birlikte var olurlar. Soyut nesneler sadece ad olarak vardr. Soyut nesnelerle aslnda bunlara verdi imiz ad ta yan gerçek nesneleri kastetmi oluruz.

1-Instrumentalizm: Do al bilimlerin öne

sürdü ü teorik varlklar hiçbir zaman var olmaz. Teorik varlklar sadece gözlemlenebilir olaylara açklama sa layan dü ünsel kurgulardr.

2- Gerçekçilik: Soyutlu un ba msz varl 

vardr. Soyut nesneler tam olarak kediler ve domatesler gibi kendi biçimlerinde ve anlamlarndadr. Soyut varlklar uzaysal- maddesel-zamansal olmayan ayr bir alana aittir ve gerçeklikleri fiziksel bir gerçeklik de ildir.

2- (Bilimsel) Gerçekçilik: Do al bilimlerin

ortaya çkard  teorik varlklar esas olarak bilimsel varlklarn onlar karakterize etti i

ekliyle var olurlar. Teorik varlklar Dünya’nn gerçek nesnelerinin ögeleridir ve gerçekte bilimin onlara atfetti i tanmlayc özelliklere büyük ölçüde sahiptirler.

3- Kavramsalclk: Soyut eyler ba msz

olarak var olmaz. Kendilerini sergileyen nesnelere tamamen ba l olmakszn yarm varl a sahiptirler. Bu yarm varlklar, var olu lar ça r trdklar kavramlarn bireylerin zihinlerinde do al olarak yerle tirilmesiyle gerçekle ti inden kavramsal bir biçim alrlar. Evrenseller geli igüzel de il, insan zihninde do al olarak yerle imiyle insan tarafndan olu turulur.

3- Yakla mclk: Do al bilimler tarafndan

öne sürülen teorik varlklar, bilimin onlarn oldu unu iddia etti i gibi var olmazlar. Varsaylan teorik varlklar gibi baz eyler kabataslak var olur. Bilimin amac gerçekli i tanmlamak olamaz, onun özünü tahmin etmeye çal arak genel dü ünceye varmaktr.. Bilimsel dü ünce ve gerçekli in kendisi arasndaki uyum sk de ildir bu nedenle bilim gerçekli in do ru gösterimini yapamaz.

Her iki dönemin gerçeklik tart malarna bakld nda, ortaça gerçekli inde bilimin söylemlerinden uzak ekilde soyut eylerin varl n adclar reddederken, gerçekçiler savunur ve kavramsalclar da insan zihninde yaplandrlma önceli inde kabul eder. Ça da gerçekçilik ise, modern bilimin ilerlemesiyle birlikte bu tart malara bilimin kendi üretim sürecine kaynaklk eden varlklarn cephesinden gelenekçi ortaça gerçekli inden evrilerek bakmaktadr. Soyut varlk söyleminin yerini teorik varlklar söylemi almaktadr. Bilimin kuramsal olarak öne sürdü ü varlklarn gerçekli ini instrumentalistler redderken, (bilimsel) gerçekçiler savunur.

Kavramsalclar ve yakla mclar ise kuramsal varl n gerçeklik olmad n ancak gerçe i tahminlemede yardmc oldu unu ileri sürer.

Aslan’a göre (1993a) ça da bilim felsefesinin sorunu gözlenemez varlklarn varl  üzerinedir. Bu sorunu anlayabilmek için algnn, kavramsal bilginin ve ça da bilimin nesnelerinin incelenmesi gerekmektedir. Bu ba lamda bizi çevreleyen

eylerin ilk olarak alglarmzn dolaysz nesneleri oldu unu ileri süren alg gerçekçili i yer almaktadr. Sa duyumuzla sezgisel olarak duyumlarmz yoluyla alglad mz eyler alglarmzdan ba msz biçimde var olurlar. Bu gerçekçi görü ün kar snda ise eylerin nesnel varl n yadsyan kar -gerçekçi öznel idealizm yer almaktadr. Öznel idealistler de, sadece duyu izlenimlerine dayal eylerin gerçekli ini savunan deneyciler (empirisistler) ve alglanan eyler her ne kadar dünyada nesnel olarak var olsa da akl fiziksel dünyaya ili kin bilginin kayna  sayan aklclardan (rasyonalist) (Reichenbach, 2000) olu maktadr. Alg gerçekçili i de yaln (naive) ve ele tirel gerçeklik olarak iki durumda incelenmi tir. Yaln gerçekçilik sa duyu gerçekçili i olarak da adlandrlmaktadr. Bu görü e göre nesnelerin tam do ru imgesini vermek için alg yeterlidir. Bu görü ün ele tirisiyle do an ele tirel gerçeklik ise üç temel noktada özetlenebilir: i) duyularmz eylerin yüzeysel özelli i hakknda bilgi verir, eylerin iç yaps ve duyu verilerini a an küresel özellikleri vermesi imkanszdr (elektrik yük, kimyasal ba vb.) ii)duyularmz cisimlerin ekline, biçimine ili kin özellikleri yakla k olarak elde ederler, kesin de il iii) büyüklük, ekil, eylem gibi nesnelerin birincil niteliklerini duyumlarmz kesin olmasa da açkça elde edebilir. Ancak renk, ses, koku, tat gibi ikincil niteliklerin nesnel temelleri olsa da elde edili biçimi özneldir. Buradan ele tirel gerçekçili in duyu izlenimleri ile duyu izlenimlerinin nesnelerden sa lad  özellikleri ayrt ederek alglarmzn nesnel olmad n öznel bilgiler içerdi ini vurgulad  söylenebilir. Bu noktada ele tirel gerçekçilik alglarn nesnelerin do ru imgesini verdi i iddiasndaki öznel idealizme de kar  çkmaktadr.

Gerçekçilik, varlklar ( eyleri) varsaymaya dayanan de il, eyleri varsayma biçimine dayanan bir yakla mdr (Aslan, 1993a). Gerçekçi anlay ta eylerin

alglanabilmesi varlk için bir ölçüt ise de tam olarak varl n tanmn vermez (Bozkurt, 2004:103). Bu noktadan sonra, bir varsayma biçimi olarak gerçekçilik ele alnarak özellikle de ça da bilim felsefesindeki gözlenemezlerin sorunu üzerinden daha ayrntl incelenecektir.