• Sonuç bulunamadı

1.1.8 Bilim Felsefesi

1.1.8.5 Bilimsel Gerçekçilik (Scientific Realism)

Bilimle ilgili felsefi görü ler temel olarak bilgi bilimsel ve anlambilimsel olmak üzere iki savla öne çkmaktadr (Psillos, 2000). Bilgi bilimsel açdan yukarda ayrntl biçimde de inildi i gibi bilimsel gerçekçiler hem gözlenebilir hem de teorik varlklar için ayn bilimsel yöntemi kullanrlar. Kar -gerçekçilere göre ise bilimsel yöntem gözlenebilir varlklara ili kin do ru bilgiyi vermektedir, gözlenemeyen teorik varlklara ili kin de il. Anlambilimsel olarak ise bilimsel gerçekçilik gözlenebilir varlklar için oldu u kadar teorik varlklar için de do rulanabilirlik durumunun geçerli oldu unu savunmaktadr. Anlambilimsel olarak kar -gerçekçi yakla m sergileyen deneyciler ise teorik varlklar deney içinde do rudan yer alamayacaklar için anlamca hep üpheli kalacaktr. Hatta instrumentalistlere göre gözlenemeyen kuramsal varlklarla u ra mak, onlar ortaya atan teoriler deneylerin amaçlarn kar lamad  sürece gereksizdir.

Bilimsel gerçekçili e göre, bilimin amac gerçekli in gözlenemeyen yönleri ile ne oldu unu (belli snrlar içinde) do ru tanmlayabilmektir. Bilimsel gerçekçilikte, fiziksel nesneler ve eyler-türler ile ilgili teorilerde (elektronlar, kara delikler, manyetik alan, elektriksel alan, gen) “teorinin do rulu u” ve “nesnelerin teoride tanmland  haliyle varl ” birbirinden farkl noktalardr (Rescher, 1987). Bilimsel gerçekli e göre elektronlar, atom, manyetik alan gibi teorik varlklar a açlar, deniz, bulut gibi yeryüzünün gerçek elemandr. Buna göre bilimsel gerçekçilik yakla m do rudan gözlemlenebilen ve gözlenemeyen arasnda keskin bir snr yerine bir süreklilik öngörür (Godfrey-Smith, 2003). A açlar, denizi, bulutu çplak gözle görüp tanmlayabiliyorken, elektron, atom, manyetik alan görüp

tanmlayabilmek için karma k teorik çe itlemelere ihtiyaç vardr. Do rudan görülemeyen teorik varlklar tanmlayabilmek için bilimsel teorilere ihtiyaç duyuldu u açktr. Ancak, burada bir sorun ortaya çkmaktadr: bilimin bugünkü durumuyla varl n do rulad  teorik varlklar sadece, onlar bugün do rulayan bilim (ya da bilimsel teori) do ruysa var olacaktr. Oysa bilim tarihine bakt mzda, bilimsel ilerlemenin yeni açlmlarla ya da var olan teoriyi yanl layarak bir bilimsel kuramn di erinin yerini almasyla gerçekle ti ini görürüz. Bu durumda, bilimsel teorilerin de i mesi kaçnlmaz oldu una göre, bilimsel teorilere kaynaklk eden ya da onlarn ön gördü ü varlklara ne olaca  sorunsal belirmektedir. Sözünü etti imiz sorun ayn zamanda, bilimsel gerçekçili e yöneltilen en büyük ele tirilerden biridir.

Gerçekçili in kar snda yer alan kar -gerçekçilik (antirealism) göre ise bilim sadece deneysel olarak do rulanabilen yönleri açklar. Sadece yararl ya da deneysel olarak sonuç veren bilginin varl ndan söz edilebilir (instrumentalism). Gözlenemeyen kuramsal eyler gerçek de ildir, bilimsel kuramlar bir takm olaylar açklamak için kullanlan tasarlanm araçlardr (empricism). Dolaysyla bunlarn varsayd  eylerin “gerçek” olmasn bekleyemeyiz (Aslan, 1993b). Oysa kar - gerçekçilik kuramsal ya da gözlenemeyen varlklarn “gerçek gerçekli i” sorununu göz ard eder. Kar -gerçekçi dü ünceye göre bu türden varlklar onlar kulland mz ya da ara trd mz ya da de i tirip dönü türdü ümüz zaman gerçek olurlar (Kaurary, 2000). Kar t-gerçekçilik temelini pozitivizmden almaktadr (Yazc, 2004). Pozitivist dünya görü ünün en önemli özellikleri arasnda insan beyni d düzenin aynasdr, bilim olgulara dayaldr: bir ara trma nesnelerin yaps üzerinde bir varsayma dayanan çözümsel incelemelere geri götürmemelidir-yoksa fizikötesi olur-, varsaymlarn yerine olgular konmaldr, gerçekte gözlemin d na çklamayaca  için gerçekten evrensel yasalar yoktur saylabilir (Akarsu, 1994). Pozitivizmin 20.yy daki temsilcisi deneycilik ise bilginin temelinin duyumlar olarak görür ve insan zihninden ba msz gözlem olmad n savunur. Hume’a göre (aktaran Yazc, 2004) bilimler insan bili selli i ile muhakeme edilirle ve bu nedenle bilimler insan do as ile ilgilidir. Bu nedenle, d dünyaya ili kin bilgimiz duyuma ve gözleme dayanmasna kar n insan zihninden ba msz, kendi ba na var olan bir

dünyaya ili kin bilimsel bilgi olanakszdr. Deneycilere göre, bilimsel kuramlarla d dünya arasnda ba lant kurma alglar yoluyla oldu u için, neyin do ru oldu unu belirleyen alglarmzdr. Ba ka bir deyi le van Fraasen’in (Hussey, 2000; aktaran Yazc, 2004) savundu u gibi bilim adam bir bilimsel kuramn gerçek anlamda do ru oldu una ili kin bir yargya sahip olmasa da bu kuramn deneysel alanda i görece ini kabul eder. Constructive empricism olarak adlandrlan bu görü e göre, bilim insanlar deneysel olarak yeterli oldu u sürece bir kuram kabul edebilir. Ancak böyle bir kabullenme kuramla ilgili olarak do ruluk inancn içermez. (bir kuramn gözlenebilir eyler hakknda söyledikleri do ruysa, deneysel yeterlilik do rulukla örtü ür). Bir kuram gözlenemez varlklara ili kin ise bilimin do ruluk de eri gibi bir amac yoktur. Gözlenebilir terimi varl  kabul edilen varlklar snflandrmaktadr ve ayn nesne gözlem arac olmadan ve gözlem arac ile gözlenebilirse gözlenebilirlik kapsamndadr. Bu nedenle kar -gerçekçili e göre, bilimin gözlemlenebilirli e ili kin kaygs varlkbilimsel de il bilgi bilimseldir. Örne in van Fraasen (aktaran Yazc 2004) teleskopla gözlemlenen astronomik olu umlarn gerçekli ini kabul etmesine kar n (çünkü insano lu bu cisimlere yeterince yakn olsa teleskopsuz onlar görebilir), mikroskobik yaplar do rudan gözleme olana mz olmad ndan mikroskop aracl yla bu yaplarn gözlemlenebilirli ini kabul etmez.

Gerçekçilik temelinde yukarda sözünü etti imiz sorunu a mak üzere çe itli tart malar sonucunda varlk gerçekçili i (entitiy realism) ortaya çkm tr. Varlk gerçekçili inde temel ilke teorik varlklarn bilimsel teorilerin do rulu uyla de il, deneylerle ortaya konuyor olmasdr (Hacking, 1983 akt. Psillos1999). Varlklar konusunda gerçekçi bir tutum izlenirken, teoriler konusunda kar -gerçekçi bir tutum izlenmektedir (Psillos, 2001) .Örne in, elektron hakknda hiçbir do ru teoriye inanmadan elektronun varl na inanmak varlk gerçekçi bir yakla mdr. Varlk gerçekçili inin yan sra, bilimsel varlklarn gözlemlenebilirli i konusunda bir di er yakla m da yapsal gerçekçiliktir (structural realism). Yapsal gerçekçilikte ise teorik düzeyde radikal de i ikler yaplsa bile ardl teoriler kendilerinden önceki teorilerin matematiksel yapsn sürdürme e ilimindedirler. Öne sürdü ü varlklar

yanl olsa bile (ya da o varlklarla yürütülen deneyler yanl sonuç verse bile), teoriler dünyann yapsn ba aryla temsil ederler. Bu görü e göre, bir teorinin do ru olmas için deneysel olarak yeterli olmasna gerek yoktur. Bu noktada bilimsel gerçekçili in kaygs bilgi bilimsel de il varlkbilimseldir.

Bilimsel gerçekçiler, bilimin gözlemlenebilir ve çplak gözle gözlenemeyen varlklarla ilgili teorilerini olu turabilmek ve bu varlklarla ilgili inançlarn gerekçelendirebilmek için bilimsel yöntemi kullanr. Bilimsel yönteme kar - gerçekçiler tarafndan karamsar tümevarm (pessimistic induction) ele tirisi yöneltilmektedir. Bu savda, bilimsel yöntemin iyi yöntem olmas halinde, ortaya att  ve ba arl saylan teorilerin daha sonralar yanl ya da ba arsz olmas ileri sürülerek bilimsel yöntem ele tirlmektedir (Psillos, 2000). Bilimsel gerçekçiler ise bu ele tiriye, gerçekli i ortaya çkarabilmek için en iyi ve de erli yöntem olan bilimsel yöntemin ayn zamanda en iyi sonucu çkarsamay sa lad  (inference to best explanation) sav ile yant vermektedir. Bilimin en iyi sonucu çkarsayarak bilimsel teorileri i lemesi sayesinde, kar -gerçekçilerin bilimsel yöntemi kullanarak teorik varlklarn sunaca  kantlarn olu turaca  belirlenebilme-d l a da (underdetermination) yant vermektedir. Belirlenebilme-d lk, bilimsel yöntemle gözlenemezlere ait oldu u belirtilen kantlarn ayn anda iki farkl kurama destek verebilece ini ve hangi kuramn yanl hangisinin do ru oldu unun ayrt edilmesinin mümkün olmad n savunmaktadr (Yazc, 2004). Kar -gerçekçilerin bu savna ise bilimsel gerçekçiler ancak en iyi çkarsama ve bilimsel yöntem sayesinde bilimin do rulu a ula ma konusundaki ba arsnn büyü olmaktan çkt  (no miracle argument) (Putnam, 1975 akt. Psillos, 1999) ile yant vermektedirler. Bilimsel yöntem gerçe e yakn teorilerle, en iyi çkarsama olana  sa lad  ve do ruya yakla t  için güvenilirdir. Buna örnek olarak geçti imiz yüzyln ba larnda ortaya atlan atom tezi ile ilgili olarak birbirinden ba msz pek çok deneysel yöntemle Avogadro saysnn belirlenmesi verilebilir (Zynda, 1994). Jean Perrin’in sv içersindeki küçük, mikroskobik parçacklarn Brown hareketlerinden yola çkarak öncelikle bu parçacklarn sudaki da lmn ölçerek ortalama kinetik enerjilerini hesaplayabiliriz. Parçacklarn kütlesini ve hzn bilirsek svnn bir molekülünü

kütlesini ve böylece Avogodra saysn bulabiliriz. Bir di er yöntem Rutherford’un alfa parçacklarnn Helyum çekirde i oldu unu fark etmesi ve  ma teknikleriyle yaylan parçacklar sayarak Helyum atomunun kütlesini olu turan parçacklarn sayarak Avogadro saysn bulmas verilebilir. X-I n saçlmas, kara cisim  mas ve daha pek çok örnekle Avogadro says deneysel olarak hesaplanabilir. Farkl deneysel yöntemlerle hesaplanan Avogadro saysnn ayn sonucu vermesi bilimin gerçe e ula mak ve do ruya yakla maktaki ba arsnn bir sihir ya da büyü olmad nn en güzel örne idir (no miracle argument).

Bilimin öne sürdü ü varlklarn gözlemlenebilirli i üzerinden yürütülen gerçekçilik ve kar -gerçeklik tart malarnn yukarda özetlenmeye çal ld  gibi varlkbilimsel açdan yürütülmesinin geçerli olmad n ileri süren görü lerde vardr. Örne in, Aslan (1993b) sradan nesneler ve kuramsal nesnelere ili kin görü lerin varlklar açsndan gerçekçi ya da kar -gerçekçi olarak tanmlanabilmesinin güç oldu unu belirtmektedir:

“Önündeki barda n ya da tuzlu un gerçekten var oldu unu söylemek bir gerçekçilik sav de il, bir kar -gerçekçinin de söyleyebilece i varlkbilimsel bir savdr. Kuramsal nesnelerin varl n yadsmay da kar -gerçekçilik olarak de erlendirmemek gerekir. Kat bir gerçekçi de kolayca bu nesnelerin varl n kabul etmeyen varlkbilimsel önermeler getirebilir.” (Aslan, 1993b:63)

Burada, varlkbilimsel olarak ele alnd nda gerçekçi ve kar -gerçekçi yakla mlarn tanmlanabilir olmaktan uzakla t  iddia edilmektedir. Aslan’a göre (1993b) bunun nedeni gerçekçili in ve kar -gerçekçili in varlkbilimsel de il ancak yorumlamaya (anlama) dayal savlar olmasndan ileri gelmektedir. Anlama dayal bilimsel gerçekçilik ile de bu savlarn her birinin belirli bir anlama dolaysyla do ruluk kuramna ba l olmas ve varlklara yüklenen nesnellik özelli inin anlambilimselli i ön plana çkmaktadr (Psillos, 2000). E er bir önerme do rulanmas olanakl bir içeri e sahip de ilse anlama da sahip de ildir (Bozkurt, 2004). Bir tart may varlkbilimsel açdan gerçekçi ya da kar -gerçekçi olarak

yürütebilmek için o tart maya ait önermelerimizin tümünün gerçekçi ya da kar - gerçekçi olarak yorumlanmas gerekir.