• Sonuç bulunamadı

 Toplumsal yaşama katılımın sağlanması,

 Toplum temelli rehabilitasyon hizmetlerinin uygulanması,

 Psikolojik ve sosyal danışmanlık ile rehberlik hizmeti verilmesi,

 Engelliğin önlenmek üzere çalışmalar yapılması engelli hizmet biriminin görevleri arasında yer almıştır.

2.5.6. İstihdam

Günümüzde yerel yönetimlerin hizmetleri giderek artmaktadır. Artan bu hizmetlerin başında hayat boyu öğrenme kapsamında meslek edindirme kursları gelmektedir. Özellikle belediyelerin eğitim merkezleri eğitim alanında birçok faaliyette bulunmaktadır. Türkiye’de belediyelerin yaygın eğitim olarak verdiği kurslarının sayısının artması, açılan kursların branşları ve kurslara olan talepler sonucunda artış göstermektedir. Belediyeler eğitim merkezleri sayesinde vatandaşlara meslek edindirme amaçlı hizmet vermektedirler (Bağlan ve Yardımcıoğlu, 2017: 64).

Büyükşehir Belediye Kanununu 7. Maddesinde BŞB'nin engellilere yönelik meslek edindirme kursları açması gerektiğini belediyenin görev ve sorumlulukları içerisinde belirtmiştir. BŞB Engelli Hizmet Birimi Yönetmeliğinde hizmet biriminin görevleri arasında “istihdama kazandırmak için mesleki rehabilitasyon ve eğitimleri sunmak” yer almaktadır.

denilmiştir (Rakıcı ve Kurşun, 2016: 137). 1880’li yıllara kadarki dönemde İngiltere tarafından yayınlanan yoksulluk yasaları dönemin sosyal devlet anlayışını yansıtmaktadır. Ancak 1880 yılından sonra sosyal devlet gelişmeye başlamıştır.

Pierson (2001) ifade ettiği gibi sosyal devlet 1880-1914 yılları modern sosyal devletin ortaya çıkışı; I. Dünya Savaşı ile 1975 yılları arası dönem ki bu dönem sosyal devletin büyüme (1918-1945) ve altın çağının yaşandığı (1945-75) dönem;

1975 sonrası dönem sosyal devlet anlayışının altın çağının sonlandırıldığı dönem olmuştur. 1975 yılından sonraki dönem neoliberal politika anlayışı ve küreselleşmenin etkisiyle birlikte 1970 sonrası yaşanan petrol krizleri toplumsal yaşamda uyum ve uzlaşıyı bozmuştur. Devletin sosyal ve ekonomik alandan çekilmeye başlaması düşüncesi yaygınlaşmaya başlayarak 1980 yılından sonra devletler küçülmeye başlamış ve özelleştirme uygulamalarının yaygınlaşması ve kamu harcamalarının azaltılmasına yönelik politikalar izlenmeye başlamıştır.

Türkiye’de sosyal devlet anlayışı ise Batı toplumlarında meydana gelen sanayileşme gibi faktörlerin etkisiyle değil, 19. yy askeri ve idari reform hareketlerinin etkisiyle ortaya çıkmış ve gelişmeye başlamıştır. Batılılaşma eğilimleriyle başlayan serbest piyasa ekonomisi Türkiye’de başarısızlıkla sonuçlanınca 1930 yılından itibaren devletçilik politikaları uygulanmaya başlamıştır.

1945- 1980 yılları arasında Türkiye’de meydana gelen siyasal değişimin (çok partili yönetim) sosyal devlet anlayışına etkisi olumlu olmuştur. Sosyal devlet anlayışı Türkiye’de anayasal olarak güvence altına alınmaya başlamıştır. Batı toplumlarında meydana gelen sınıf mücadeleleri sonucunda devlet sosyal nitelik kazanırken Türkiye’de bu durum yaşanmamıştır. 1961 anayasası ile sosyal devlet anlayışı açıkça benimsenmiş ve halen yürürlükte olan 1982 T.C Anayasası da sosyal devlet anlayışını devam ettirmektedir. Ancak 1980’li yıllardan itibaren Dünya’da yaşanan neoliberal politikalar ve küreselleşme hareketleri Türkiye’yi de etkileyerek sosyal devlet anlayışı azalmaya başlamıştır. 2000 yılında yaşanan ekonomik krizde kamu harcamalarını israf olarak yansıtarak devletin küçülmesi eğilimine gidilmeye başlanmıştır.

Sosyal kelimesinin kullanıldığı alanlar arasında yer alan sosyal devlet, sosyal politika gibi kavramların yanı sıra sosyal belediyecilikte önemli bir yere sahiptir.

Sosyal belediyecilik sosyal devlet anlayışının yerel yönetimlerdeki izdüşümüdür (Pektaş, 2010: 5). Akdoğan (2002: 15), sosyal belediyeciliği “mahalli idareye sosyal

alanlarda planlama ve düzenleme işlevi yükleyen, kamu harcamalarını konut, sağlık, eğitim ve çevrenin korunması alanlarını kapsayacak şekilde sosyal amaca yönlendiren; işsiz ve kimsesizlere yardım yapılması, sosyal dayanışma ve entegrasyonun tesis edilmesi ile sosyo-kültürel faaliyet ve çalışmaların gerçekleştirilebilmesi için gerekli olan altyapı yatırımlarının yapılması için bilinçli politikalar üretmesini öngören; bireyler ve toplumsal kesimler arasında zayıflayan sosyal güvenlik ve adalet mevhumunu güçlendirmeye yönelik olarak mahalli idarelere sosyalleştirme ve sosyal kontrol işlevleri yükleyen bir modeldir.” şeklinde tanımlamaktadır.

Sosyal belediyecilik anlayışı belediyelerin sosyal alanda etkin olması ve sosyal faaliyetlerini artırması demektir. Sosyal faaliyetleri gerçekleştirme gelişmiş ülkelerde özel kesim ve sivil toplum sayesinde yapılırken ülkemiz tarihinde geleneksel olarak vakıflar üstlenmiştir. Gelişmekte olan ülkelerde (Türkiye vd.) sivil toplumun yeterince gelişmediği ve devletin sosyal ve kültürel alanda etkisiz olduğu için yerel yönetimler bu faaliyetleri üstlenmektedirler (Şenkal, 2005: 43).

Ülkemizde sosyal belediyecilik anlayışı sosyal devlet anlayışından ziyade şehir yaşamından kaynaklanan zor şartlardan dolayı hayat mücadelesi vermekte olan yoksul bireylerin günlük, acil ve mecburi gereksinimlerini karşılamak üzere ortaya çıkmıştır. Yani bu durum teorikten ziyade mecburi ihtiyaçlardan ve fiili durumlardan kaynaklanmıştır. Bu bakımdan halka yakınlık ve kolay ulaşabilirliğinden hareketle kurumların başında belediyelerin gelmesi “sosyal belediyecilik anlayışının”

kaynaklandığı noktayı göstermektedir (DPT, 2004: 77). Sosyal belediyecilik 1970’li yıllarda yerel yönetimlerde kısmen kurumsallaşmaya ve yaygınlaşmaya başlamıştır.

Bu dönemde belediyeler katılımsal (kooperatifler, birlikler ve şirketler ile) olarak aktifleşmeye başlamış ve STK’lar ile birlikte meslek örgütü ve sendikaları da yönetime dâhil ederek yeni bir belediyecilik anlayışını uygulamaya başlamışlardır (Kesgin, 2008: 97).

1990’lı yıllara gelindiğinde başta büyükşehir belediyeleri olmak üzere görev ve fonksiyonlarda artış olmuştur. Yasal değişiklik olmadan ve belediye gelirlerinde artış yaşanmadan meydana gelen bu görev ve fonksiyon artışı 1994 tarihinde yapılan mahalli idareler seçimi sonrası başa gelen başkanların kişiliklerinden kaynaklanmıştır. İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediyeleri olmak üzere Refah

Partisi adaylarınca yönetilen bu belediyeler kentsel hizmetler başta olmak üzere sosyal hizmet ve yardımlar ile eğitim, konut, sağlık gibi sosyal politika alanlarında hizmetler sunmaya başlamışlar. Bugüne kadar görülmeyen bu hizmetler diğer partili başkanları etkilemiş ve uygulamaya başlamışlardır. Belediyeler bilhassa “yaşlılar, engelliler, kadınlar, çocuklar, yoksullar ve ivedi yardıma gereksinim duyan kişilere”

yönelik hizmet sağlayan kurumlar oluşturmaya başlamışlardır. 2000’li yıllara gelindiğinde ise temeli atılmış olan sosyal belediyecilik anlayışının ilerlemesi hız kazanmış ve görev ve yetkilerde artış meydana gelmiştir (Ersöz, 2011: 144).

Sosyal belediyeciliğin dört temel işlevi bulunmaktadır. Bunlar

“Sosyalleştirme, sosyal kontrol ve rehabilitasyon; Mobilize etme, yönlendirme, kılavuzluk ve rehberlik etme; Yardım etme, gözetme; Yatırım Yapma”dır (Toprak ve Şataf, 2009: 16).

Engellilere yönelik hizmetlerin yasal dayanakları bulunmaktadır. Hem merkezi yönetim hem yerel yönetimler bu yasal dayanaklar çerçevesinde hizmet sunmaktadırlar. Bu dayanaklar arasında yer alan ulusal dayanaklar; başta 1982 T.C Anayasası olmak üzere; eğitim, bakım ve sağlık, erişilebilirlik ve ulaşılabilirlik, sosyal yardım ve sosyal hizmet, sosyal yaşam ve istihdam ile ilgili kanun, KHK, yönetmelik ve genelgeler; kalkınma planları ve hükümet programlarıdır.

Sosyal devlet ve sosyal belediyecilik bağlamında engellilere yönelik sunulan hizmetler; eğitim, bakım ve sağlık, erişilebilirlik ve ulaşılabilirlik, sosyal yardım ve sosyal hizmet, sosyal yaşam ve istihdam olmak üzere sınıflandırılarak yer verilmiştir.

Sosyal devlet bağlamında merkezi yönetim tarafından sunulan engelli hizmetleri Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının, Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nce yerine getirilmektedir. Bakanlık tarafından sunulan hizmetlerin temel hedefleri bulunmaktadır. Bu hedefler;

 Eğitimde engellilerin eğitimine katılımın artırılması,

 Bakım ve sağlıkta engellinin ailesi yanında ve çevresel ortamdan koparılmadan yapılması,

 Erişebilirlik ve ulaşabilirlikte ulaşılabilir toplu taşıma araçlarının ve kamu binalarının sayısının artırılması ve erişebilir sosyal yaşam alanlarının sağlanması,

 Sosyal yardım ve sosyal hizmetlerde imkânı bulunmayan ve yardıma muhtaç engellilere yardım edilmesi,

 Sosyal yaşamdaki engellilerin sosyal yaşama daha fazla dâhil edilmesi,

 İstihdamda işgücü piyasasında engellilerin karşılaştıkları sorunlarda fırsat eşitliğinin sağlanması, engelli girişimci ve engelli istihdamının artırılmasının sağlanmasıdır. Bu hedefler doğrultusunda merkezi yönetim engellilere yönelik hizmetler sunmaktadır.

Sosyal belediyecilik bağlamında yerel yönetimler tarafından sunulan engelli hizmetleri şöyledir;

 Eğitim ile ilgili hizmetler; Keskin (2008) ifade ettiği üzere sağlık hizmetleri kadar önemli olduğu ve bu hizmetin yerel yönetimler tarafından verilmesi gerektiğini belirtilmiştir. 5393 sayılı Belediye Kanunu ve 5216 sayılı BŞB Kanununda doğrudan engellilere yönelik eğitim hizmetleri yer almamıştır.

Engelli merkezlerinin kurulması ile ilgili hüküm verilerek bilinçlendirme yönlendirme amaçlı eğitim faaliyetlerinin verileceği belirtilmiştir. Ancak BŞB tarafından kurulması zorunlu olan engelli birimi eğitim alanına yönelik faaliyetlerde bulunabilmektedir.

 Bakım ve sağlık ile ilgili hizmetler; 393 sayılı Belediye Kanunu ve 5216 sayılı BŞB Kanununda doğrudan engellilere yönelik bakım ve sağlık hizmeti sağlanacağı belirtilmemiştir. BŞB Engelli Hizmet Birimi Yönetmeliğinde

“bakıma muhtaç olan engellilere bakım hizmeti sunmak” engelli hizmet biriminin görevleri arasında yer almıştır.

 Ulaşılabilirlik ve erişilebilirlik ile ilgili hizmetler; 5393 sayılı Belediye Kanunu ve 5216 sayılı BŞB Kanununda doğrudan engellilere yönelik erişim ve ulaşım hizmetine yer vermemiştir. Ancak BŞB Engelli Hizmet Birimi Yönetmeliğinde hizmet biriminin görevleri arasında gereksinim duyan

engellilere özel araçlar ile bir yerden bir yere götürülmesini sağlama görevi yer almaktadır.

 Sosyal yardım ve sosyal hizmet ile ilgili hizmetler; 5393 sayılı Belediye Kanunu ve 5216 sayılı BŞB Kanununda doğrudan engellilere yönelik sosyal yardım ve sosyal hizmet sağlanacağı belirtilmiştir. Ayrıca BŞB Engelli Hizmet Birimi Yönetmeliğinde “ekonomik sıkıntı yaşayan engellilere ayni ve nakdi yardımlar yapmak” engelli hizmet biriminin görevleri arasında yer almıştır.

 Sosyal yaşama ilişkin hizmetler; 5393 sayılı Belediye Kanununda engellilere yönelik sosyal yaşam ile ilgili bir hüküm belediyelerin görevleri arasında yer verilmez iken 5216 sayılı BŞB Kanununda doğrudan engellilere yönelik sosyal yaşam hizmeti sağlanacağı belirtilmiştir. “… Engellilere yönelik her türlü sosyal ve kültürel olarak hizmetleri yürütmek, geliştirmek ve bu amaçlar için sosyal tesisler kurmak” BŞB'nin görevleri arasında sayılmıştır.

 İstihdam ile ilgili hizmetler; meslek edindirmeye yöneliktir. 5216 sayılı Büyükşehir Belediye Kanununu 7. Maddesinde BŞB'nin engellilere yönelik meslek edindirme kursları açması gerektiğini belediyenin görev ve sorumlulukları içerisinde belirtmiştir. BŞB Engelli Hizmet Birimi Yönetmeliğinde hizmet biriminin görevleri arasında “istihdama kazandırmak için mesleki rehabilitasyon ve eğitimleri sunmak” yer almaktadır.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

3. ENGELLİLERE YÖNELİK HİZMETLER: BURSA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ ÖRNEĞİ