• Sonuç bulunamadı

3. Gelişim, giderek artan bir özelleşme sürecidir.

4. Gelişimde denge vardır.

5. Gelişim, art arda görülen, düzenli bir süreçttr1>.

GEL1Ş1M1N EVRELERİ

Gelişimi farklı evrelere ayırarak incelemek, pratik nedenlerden dolayı gereklidir.

İnsanda "Prenatal Dönem", yani doğum öncesi yaşam, 40±2 hafta veya 9 ay 10 gün devam eder. Doğumdan sonraki evreye "Postnatal Dönem" denir. Gelişim aşamalarının kolay anlaşılabilmesi için, bu iki dönem de bazı alt evrelere ayrılır.

Prenatal Dönem 28'er günlük 10 aya ayrılabilir. Bu 10 ay da üç ana bölümde incelenebilir:

Prenatal Dönem (Dogum Öncesi Dönem):

1) Ovum Evresi : Döllenme anından ikinci haftanın sonuna kadar.

2) Embriyo Evresi (Embriyon) : Üçüncü haftadan sekizinci haftanın sonuna kadar.

3) Fetus Evresi: Üçüncü aydan doğuma kadar olan dönem.

Postnatal Dönem (Dogum Sonrası Dönem):

1) Yeni Dogan Bebek (Neonate) : 0-4 hafta.

2) Bebeklik : 4 hafta-2 yıl.

3) ilk Çocukluk : 2-6 yıl.

4) Son Çocukluk : 6-11 yıl (kızlarda); 6-13 yıl (erkeklerde).

5) Ergenlik : 11-20 yıl (kızlarda); 13-20 yıl (erkeklerde).

1. Doğum Öncesi Dönemdeki Gelişim

Çocuk, doğum öncesi dönemin bir oluşum evresi olması nedeniy­

le, bu dönemdeki uyanmlardan büyük ölçüde etkilenir. Bu evrede özellikle kalıtsal etkenlerin rolü büyüktür. Aynca, çocuğun doğum öncesi yaşamını bilmemiz, onun gelişim biçimini anlamamız açısın­

dan önem taşır. Büyüme ve gelişmenin �şlangıç noktasını oluştur­

ması, bu evrenin önemini daha da arhrmaktadır.

Doğum öncesi dönemle ilgili çalışmalar çok güç, bazen de

ola-30

ÇOCUK PSiKOLOJiSi

naksızdır. Yaşayan "Fetus"la ilgili bilgiler dört kaynaktan elde edile­

bilir:

Fötal hareketlerle ilgili olarak annenin raporları,

Tıbbi aletlerle fetusun kalp ahşlan ve hareketlerinin izlenmesi,

Fetusun anne karnındaki hareketlerinin doğrudan doğruya gözlenmesi,

Hayvanlarla ilgili çalışmalar.

insanın yavrusu, anne ve baba cinsel hücrelerinin (ovum ve sper­

mium) birleşmesiyle oluşmaya başlar. Bu tek hücreye zigot (zygot) denir. Döllenmiş yumurta, yansı anneden, yansı babadan gelen 46 kromozomla, anne ve babanın bir kısım genetik mirasını almışbr.

Embriyolojik dönemde, gelişmesine bir zigot ile başlayan her can­

lı, hemen hemen aynı yolu izleyerek, kendi türünün morfolojik ve fonksiyonel (biçimsel ve işlevsel) özelliklerini taşıyan bir bedene sa�

hip oluncaya kadar çok hızlı bir ''başkalaşma" (farklılaşma) geçirir.

Böylece, kendi türünün biyolojik evrim düzeyine de erişmiş olur.

Bir canlının, embriyolojik dönemde bir hücre halinden kendi tü­

rünün biyolojik evrim düzeyine çıkışı ve bu düzeyde bir beden elde edişine "ontogenez" adı verilir.

Bir türden başka bir canlı türünün oluşmasıyla ilk canlı türünden başlayarak, bütün diğer türlerin birer birer dünyaya gelmesine "filo­

genez" denir.

Ontogenez yoluyla, bir insan zigotu, yaklaşık 280 günlük bir embriyolojik evrimle, insan yavrusu haline dönüşür. Ontogenez aşa­

malarında, embriyo ve fetusun geçtiği basamaklar, insan türünün daha önceki türlerden oluşurken geçtiği aşamaları özetleyen bir yol­

dur. Bu nedenle, "ontogenez, filogenezin çok kısa bir tekrarı niteli­

ğindedir" sözü çok haklı ve çok anlamlı olmaktadır·>.

Çocuğun kalıtsal özelliklerini taşıyan, kromozomlardaki "gen"

lerdir. Her birey, bu kalıbın özelliklerini taşıyan genlere sahiptir. An­

neden ve babadan, bir yumurta ve bir spermatozoit yoluyla zigota gelmiş olan genler, yeni bir bireyin "kalıtsal yazgı"sını oluştururlar.

Her insanın somatik hücrelerinin her biri, çekirdeğinde 46 kromo­

zom ve bunların içinde bir milyondan fazla gen taşır.

(•) Bilge,

M., Fizyolojide Honnunlar Bilgisi,

Güven Kitabevi, Ankara,

1979, s. 371-373, 376.

GELlŞIMlN iNCELENMESİ 31

Zigot, 24 saat içinde bir "mitoz" geçirerek, iki hücre haline gelir.

llk mitozu, sonraki günlerde diğerleri izler.

Böylece oluşan "Morula", kendine özgü bir canlı türüdür. Zigot­

tan türemiştir, fakat artık zigot değildir. Diğer bir deyimle, morula

"tek hücreli" bir canlı değil, "çok hücreli" bir canlıdır. insan zigotu gibi, insan morulası da, ömrü kısa bir varlıkhr. Çünkü o, 275 gün sonra, bir insan yavrusu (yeni doğmuş bebek) olmak üzere, hızla de­

ğişecektir. Morulanın yerini, blastula, gastrula vb. alacakhr.

insan embriyosu, birinci haftanın sonunda bir "blastula" halin­

deyken, hücrelerindeki başkalaşımlarla kendisi için yeni yapılar ka­

zanır. Bu yeni yapılann başlıcalan, "endoderm", "ektoderm" ve

"mezoderm"dir. Böylelikle embriyonel disk, şimdi de "üç germinal yaprak" taşıyan yeni bir aşamaya, yani "gastrula" evresine ulaşmış olur.

Ektodermden sinir sistemi, epidermis; mezodermden iskelet, kas­

lar, bağdokusu, dolaşım sistemi, boşalhm sistemi; endodermden sin­

dirim bezleri, sindirim kanalı epiteli, solunum sistemi epiteli gibi do­

ku ve organlar gelişir<2>.

Doğum öncesi gelişim "Cephalocaudal" bir yön izler. Yani, büyü­

me süreci, baştan kuyrak�oğnlyonetlr.

Ovum döneminde, döllenmiş yumurtada büyüklük açısından önemli bir değişme görülmez.

Üçüncü haftadan ikinci ayın sonuna kadar olan embriyo döne­

minde hızlı gelişim ve büyüme görülür. Bu dönemin sonunda, embriyo, insan organizması için gerekli olan tüm iç ve dış özellikle­

re sahiptir. Yüze ait özellikler oluşmuş, parmaklar şeklini bulmuş­

tur. Kalp, daha üçüncü haftanın sonunda görevini yapmaya başla­

mışhr.

Yaşamın ilk iki ayında embriyo oldukça küçüktür. ikinci ay so­

nunda boyu ancak

3

cm'ye çıkmıştır. Embriyonun aşağı yukan bir insan görünüşünü alması, sekizinci haftadan itibaren olur. Bedenin birçok organı bu evrede oluşmaya başlar. Özellikle sinir sisteminin gelişimi hızlanır. Bu nedenle bu evre, en kritik doğum öncesi evresi­

dir. Bu embriyonik gelişim ·evresinde, virüs ya da uyuşturucudan kaynaklanan annenin kanındaki kimyasal değişiklikler, özellikle bazı organlann şekillenmesini olumsuz açıdan etkiler ve gelişimde birta­

kım anormalliklere neden olur<3>.

32 ÇOCUK PSIKOIDjlSI

İkinci aydan sonra insan embriyosu artık "fetus" adını alır. Üçün­

cü aydan doğuma kadar süren bu dönemde büyüme ve organ sis­

temlerinin farklılaşması çok hızlanır. Gelişen organların bazıları, ör­

neğin, kan yapıcı sistem, dolaşım sistemi, fetusun gereksinmelerini karşılamak üzere hemen bu ilk dönemde göreve başlar.

Büyüme ve gelişmenin yanı sıra, bazı yeni özellikler de bu dönem­

de görülür .. ıJJüyüklük artması, gelişim yönünden devam eder. Örne­

ğin, baş, üçüncü ayda bedeniı<1/3'üne eşitken, altına ayda 1/4'üne, doğumda 1/4'ünden biraz daha küçük bir orana eşittir.

Anne, gelişimin on alhncı haftası dolaylarında fetal hareketi his­

sedebilir<4>.

Fetusta kasları, sinirleri ve akciğerleriyle, solunum sistemi dördün­

cü ay sonunda bazı solunum hareketleri yapabilecek şekle ulaşmıştır.

Fetusun iskelet sistemi, bütün kemikleriyle ilk aylarda, bağ doku­

su ve kıkırdak halindedir. Kemikleşme dördüncü aydan itibaren baş­

lar. Doğuma kadar bitmez. Birçok kıkırdakta, doğumdan sonra da kemikleşme değişimi sürer gider5>.

Beşinci fetal ayda iç organlar gelişmiş, yetişkinlerin organlarına benzer bir biçim almış, işlev yapmaya hazır hale gelmişlerdir.

Fetus, altıncı-yedinci aydan itibaren, yaşama dönemine girer. Ar­

tık sinir sistemi tümüyle gelişmiş ve bağımsız olarak işlevini yapabi­

lecek duruma gelmiştir. Ancak, karaciğer, böbrekler, sinir sistemi vb.

gibi bazı organlar doğumda bile henüz tamamlanmış değildir.

Bir fetusun doğumdaki boyu 50 cm. dolaylarında, ağırlığı ise or­

talama 3,2 kg. kadardır. Ancak ağırlık, geniş sınırlar içinde değişebi­

lir. Tam anlamıyla normal sayılabilen "yenidoğan"ın ağırlığı 2,5 kg' dan 5 kg'a kadar değişebilmektedir.

Doğumla birlikte, çocuğun yeni ısı ortamına ve nefes almaya uyum göstermesi beklenir. Akciğerlerin görevi henüz başlamamış­

ken; çocuğun kanında co2 (karbon dioksit) birikmesi (hiperkapni) ve 02'nin (oksijenin) azalması (hipoksi), onun yaşamı için ilk ve önemli bir tehlikedir. Onun yaşaması, bu yeni ortama uyumunu sağ­

layacak olan solunum sisteminin çalışmaya başlamasıyla gerçekleşe­

cektir. Bu ilk tehlikeye bebeğin büyük dayanıklılığı da dikkati çeker.

Uyarılan solunum merkezi birkaç dakika içinde bu sistemin çalışma­

sını başlatacaktır ve bebek ilk nefesini alıp, ilk çığlığını atarken, bu

"doğum ötesi yeni dünya"da yaşamaya başlamış olacaktır6>.

Ağla-GELIŞIMIN INCELENMFSI 33