Hazzın en açık seçik belirtilerinden olan "gülümseme" ve "gül
me" ikinci ay dolaylannda görülür.
Wolff, sekiz bebekte, doğumdan sonraki 2-12 saat içinde gülümse
meyi andıran bir ifade gözlemlemiştir. Uyku sırasında bebeklerde gö
rülen gülümsemenin de, sinir sisteminin kendiliğinden
boşalmaması-BEBEKLll< DÖNEMlNDEI<l GELiŞİM
73 run sonucu olarak ortaya çıkhğını ileri sürmüştür. Wolff, değişik sesler oluşturarak, uyuklamakta olan bebeklerin gülümsemelerini sağla
mışhr. Bu bulgunun ilginç yanı, bu gülümsemelerin hemen hepsinin, uyanını verdikten tam yedi saniye sonra ortaya çıkmış olmasıdır.
Bir başka kişinin yüzünün görülmesi sonucunda oluşan "sosyal gülümsemeler", doğumdan sonraki üçüncü haftadan önce görülme
mektedir. Bu tür gülümsemeler, refleks gülümsemelerden farklı olup, insan sesi (çıngırak ya da ıslık sesiyle daha az olmak üzere) du
yulduğunda da ortaya çıkmaktadıro0>.
Spitz, deneylerinde, başın ya da maskeli bir yüzün düzenli bir bi
çimde sallanmasının gülümsemeye neden olduğunu, cepheden gö
rülmeyen, profilden sallanan yüzün aynı tepkiyi oluşturmadığını saptamıştır.
Bebek için erojen (cinsel açıdan duyarlı) alanların uyarılması, an
ne bedenindeki sıcaklığın duyulması gibi fiziksel ilişki de hazzı oluş
turan uyaranlar arasındadır.
Bebeklerin 1 yaşına basmalarından önceki ifadeleri yetişkinler ta
rafından tanınabilir ve bebeğin duygusal tepkileri giderek zenginle
şir (öfke, korku, sevinç gibi).
Doğumdan sonraki haftalarda, çocuğun duygusal yaşamında be
lirgin farklılıklar göze çarpmaktadır. Bu dönemde bebek, açık bir il
giyle çevresini gözlemeye ve keşfetmeye başlar. Çocuğun, yüzlere seçerek dikkat etmesi, bazılarına ilgi göstermemesi, ondaki duygusal ifadenin ilk belirtileri sayılabilir.
Çocuklar büyüdükçe, tepkilerin giderek daha az yaygın, ama da
ha çok farklılaşmış türden olmaya başladığı görülür. Örneğin, küçük bebekler bir uyarandan haz duymadıklarını çığlık ve ağlama tepkile
riyle gösterirlerken, aynı bebeklerin daha sonraki gelişim evrelerinde kaçma, saklanma, direnç gösterme, sözlü anlatım şeklinde tepkileri
nin farklılaştığı dikkati çeker. Yaşla birlikte sözlü tepkilerin artması
na karşılık, motor tepkilerin azaldığı görülür.
Bazı Tipik Heyecan Biçimleri
Korku
En yaygın heyecan biçimlerinden biri olan korku, canlıların görü
nen ya da görünmeyen tehlikeler karşısında, bir başka deyişle, iyi kavranamayan farklı bir olaya karşı gösterdikleri doğal tepkidir.
Aşı-74
ÇOCUK PSb<OWJISl
rı olmadığı takdirde korku, her çocukta görülen normal bir heyecan türüdür. Korkuda, canlı varlığın korkuyu başlatan uyarım kaynağın
dan kaçışı söz konusudur.
Bebeklik döneminde korkuyu oluşturan başlıca etkenler, yüksek ses, fiziksel desteğin kaybolması, hayvan, karanlık oda, yüksek yer, yalnız kalma, acı duyma, ani yer değiştirme ya da yabancı kişi, yer ve objelerle karşılaşma şeklinde sıralanabilir.
Yeni doğmuş bebekler, daha büyük bebeklere ve çocuklara oran
la, daha çok sayıda uyarandan korkarlar. Çocuklar büyüdükçe, kor
kular giderek hayali olma yönünde yoğunlaşır ve çocuk, karanlığa, ölüme ya da yaralanmaya bağlı olarak yaratılan hayali olaylardan korkmaya başlar.
Korku duygusu, çocukluk yıllan içinde en fazla rastlanan heye
can türlerinden biridir. Watson'a göre, yenidoğan bebekte iki tür korkuya rastlanır. Bunlar, şiddetli seslere karşı duyulan korkularla, kendini boşlukta hissetme korkusudur.
Altıncı ayda başlayan ve bir yabancıyla karşılaşıldığında duyulan korku, birinci yaşta en yüksek düzeye ulaşır ve giderek kaybolur.
Çocuğun, bir yabana gördüğünde ağlaması, kişiliğinin henüz özüm
leyemediği farklı bir olaya tepki olarak nitelendirilir.
Ancak, çocuğun farklı olayı özümlemesi ve yeni bir tutum gelişti
rebilmesi durumunda bu sıkıntı kaybolur, çocuk gülümseyerek ya
bancıyla iletişim kurar. 18 aylık bir bebek güvencede olmadığı anlar
da bir yabancıya nasıl davranılacağını daha iyi algılar; annesine doğ
ru koşar ya da odayı terk eder, böylelikle yabancıya duyduğu korku dönemini de arkada bırakmış olur.
Bebeklik döneminde 8-24 aylık çocuklar, anne babalan ya da alış
kın oldukları diğer yetişkinler yanlarından ayrıldıklarında korku tepkisi gösterirler. Anneden ayrılmanın verdiği korku, yeni kavrama yeteneklainin gelişmesiyle yenilir. Bu yetenekler, çocuğun kendi kendisine annesinin ayrılışıyla ilgili sorular sormasını ve yanıtlama
sını sağlar. "Ayrılık endişesi" {separation anxiety) adı verilen bu tür korkunun 2 yaşından itibaren azaldığı, 4 yaşındaysa tümüyle kay
bolduğu görülür. Ancak çeşitli nedenlerle anne babasından ayrı ya
şamak zorunda kalan çocuğun bu gelişimi olumsuz yönde etkilenir.
lki yaş çocuklarından oluşan bir grup denek, gözlemciler tarafın
dan ikiye ayrılmıştır. llk grup gündüzleri anaokulunda, geceleriyse
BEBEKLiK DÖNEMİNDEI<l GELiŞiM
75 ailelerinin yanında kalan çocuklardan, ikinci grup da sürekli anaokulunda kalan çocuklardan oluşmuştur. İkinci gruptaki çocukların diğerlerine oranla daha hırçın oldukları ve parmak emme gibi alış
kanlıkların bu grupta daha belirgin olduğu göze çarpmıştır. Bu dav
ranışlar, anne baba sevgisine duyulan açlığın ve sürekli gerginliğin, korkunun getirdiği sonuçlardır.
Çocukta korku, koşullanma (conditioning) yoluyla olduğu gibi, anne ve babayı örnek almak suretiyle ya da anlatılan öykülerden et
kilenerek oluşabilir. Anne ve babanın herhangi bir olaydan korkma
sı, bunu izleyen çocukta böyle bir korkunun öğrenilmesine neden olabilir.
Yaşa bağlı olmaksızın, korkunun en önemli karakteristiği, uyarı
nın ani ve beklenmeyen bir anda ortaya çıkmasıdır.
Watson'ın deneyini anlatan resimde, korkunun koşullanma yo
luyla nasıl oluşabildiği görülmektedir.
Öfke
Öfke, çok sık yaşanan bir heyecan türüdür. Özellikle çocukluk döneminde öfkeyi oluşturacak uyaranlar çoktur.
Çocuk, öfke tepkisini bir savunma aracı gibi kullanmasını kısa sü
re içinde öğrenir. Öfkelendiği an dikkati çekeceğini ve istediğinin ye
rine getirileceğini bilir.
O, öfke tepkisi göstermeye eğilimlidir. Çocukta bu tepki yaşla bir
likte artar.
Öfkeyi doğuran başlıca etkenler, çocuğun yeteneksizliği, başkala
rının baskısıyla istediği eylemi yapamaması ya da faaliyetinin dur
durulması şeklinde sıralanabilir.
Otoriter bir baba karşısında sık sık öfkelenen çocuk, giderek baba
ya karşı bir düşmanlık duygusuna sahip olabilir. Bu duygu, zamanla genelleşerek baba modelini anımsatan tüm bireylere yönelebilir.
Bu konuyla ilgili olarak yapılan bir araştırmada, 1,5 ile 3 yaşların
daki bir grup çocuk incelenmiş ve 24 saat süreyle gözlenen bu çocuk
lardaki öfkeyi oluşturan etkenler saptanmaya çalışılmıştır. Araştırma sonunda bu etkenler şu şekilde sıralanmıştır:
• Oturakta oturmaya zorlanması,
• Oynamakta olduğu oyuncağının elinden alınması,
• Yüzünün yıkanması,
76
z
..
ÇOCUK PSiKOLOJiSi
Birinci resimde, çocuk ko
şullanmadan önce tavşanla mutlu bir ilişki kurar.
İkinci resimde, tavşan çocu
ğun yanındayken, birkaç kez, şartsız uyana olan şid
detli bir gürültü çıkanlır.
Üçüncü resimde, çocuğun koşullanmadan sonra, tav
şana olan tepkisi görül
mektedir. Burada, ses tavşa
nı çağrıştırdığından tavşan korkusu başlar.
Dördüncü resimde, koşul
lanma yaygınlaşır. Korku, Noel Baba'nın sakalı gibi, tavşana benzeyen diğer ob
jelere de yayılır .
NOT: Resim, E. Hurlock'un Child Development adlı kitabından alınmışhr (s. 196).