• Sonuç bulunamadı

Gelirlerin Dağılımı Üzerindeki Etkileri

1.11. VERGİNİN ETKİLERİ

1.11.4. Gelirlerin Dağılımı Üzerindeki Etkileri

1.11.4. Gelirlerin Dağılımı Üzerindeki Etkileri

Demokrasiyi, kamu düzenini ve hukuki sistemin işleyişini garanti altına almak için yeterli düzeyde vergi geliri gerekmektedir. Modern vergi devletin işleyişi için sadece bir gelir kaynağı olmaktan öteye gitmelidir. Ayrıca vergiler vatandaşlar arasında gelirin yeniden dağıtılmasını sağlamalıdır. Bunun yanında vergi politikaları, yatırım çekmek amacıyla hükümetler için rekabetçi araçlar olmamalıdır. Bu tür politikalar vergi rekabetine yol açar ve vergi politikasının temel hedeflerini zayıflatır.

Mali politika, gelişmiş ekonomilerde gelir dağılımı üzerinde ve gelir eşitsizliğini azaltmada önemli bir rol oynamıştır. Düşük oranlı vergiler, gelişmekte olan ekonomilerde mali politikanın tekrar dağıtım etkisini sınırlar. Ülkelerin vergi oranlarını çok yüksek seviyelere çıkarmaya karar vermesi durumunda, sermaye ve vasıflı işçi ülkeyi terk edebilir. Bu, hükümetleri kamu harcamalarını kontrol altına almaya zorlar

29

veya örneğin vergi yükünü sermayeden tüketime kaydırarak ekonomi üzerindeki olumsuz etkileri en düşük düzeye indirgeyecek biçimde vergi sistemlerini yeniden organize etmeye iter.

Mali politika ve gelir dağılımı üzerine yapılan deneysel çalışmalar, gelir eşitsizliğinin vergi politikasında önemli bir olgu olduğunu göstermiştir. Bu durum gelir dağılımı, para politikaları ve mali politikalar arasındaki etkileşimi vurgulayan Dosi, Fagiolo, Napoletano ve Roventini'nin (2013) çalışmasıyla belirlenmiştir. Bu çalışmanın sonuçları, farklı gelir dağılım rejimlerinin makroekonomik performansı büyük ölçüde etkilediğini ortaya koymuştur. Ağırlıklı eşitsizliğin olduğu ekonomiler, daha ciddi ticari dalgalanmalara, daha yüksek işsizlik oranlarına ve daha yüksek kriz olasılığına maruz kalmaktadır. Bu çalışmaya göre mali politikalar, işsizliği ve büyük bir kriz yaşanma ihtimalini azaltmakta ve bazen uzun vadeli büyümeyi de etkilemektedir (Dosi vd. 2012: 27-28).

Penalosa ve Turnovsky'nin (2005) yaptığı alternatif bir çalışmada ise, çeşitli politikaların dört temel değişken üzerindeki etkisini incelemiştir. Bu değişkenler büyüme oranı, gelirin vergi öncesi dağılımı, gelirin vergi sonrası dağılımı ve varlığın dağılımıdır.

Büyüme oranını artıran politikalar brüt gelir dağılımını daha eşit olmayan bir hale getirme eğilimi göstermektedir. Mali politikanın brüt ve net gelir dağılımı üzerinde ters etkisi vardır. Sonuç olarak, brüt gelir eşitsizliğinin daha da kötüleşecek olmasına rağmen, büyüme oranını arttırmak ve net gelir eşitsizliğini azaltmakla mümkündür (Penalosa ve Turnovsky, 2005: 22-23).

30

İKİNCİ BÖLÜM

KOSOVA'DA VERGİ SİSTEMİNİN ÖZELLİKLERİ

Bu bölümdeki Kosova'da vergi sisteminin özellikleri, makroekonomik ortam ve finansal sistemin yapısı konuları ele alınmıştır. Ayrıca bu bölümde, Kosova'da vergi idaresinin gelişim tarihi hakkında bilgiler verilmiştir. Müteakiben Kosova'da vergi idaresinin hukuki temeli yanı sıra Kosova’da ve Güneydoğu Avrupa ülkelerinde uygulanan vergi oranları ve ayrıca Kosova vergi denetiminin özellikleri ele alınmıştır.

2.1. KOSOVA'DA MAKROEKONOMİK ORTAM VE MALİ

SEKTÖRÜN YAPISI

Kosova, 1,8 milyon nüfusa ve yaklaşık 10,887 km2'lik bir alana sahip bir ülkedir. Kosovayla sınırı olan ülkeler şunlardır: 112 km ile Arnavutluk, 160 km ile Makedonya, 76 km ile Karadağ ve 366 km ile Sırbistan. Dünya Bankası 2016 tahminleri temel alınarak Kosova, düşük-orta gelir grubunda olan ve 1999'dan beri istikrarlı bir ekonomik gelişme gösteren bir ülkedir (Vjetari Statistikor i Republikës së Kosovës [VSRK], 2017: 18).

İkinci Dünya Savaşından sonra 1999 yılına kadar Kosova Yugoslavya işgali altındaydı, bu ayrımcılığın zirvesine 1990-1999 arası dönemde Kosova’nın Sırbistan tarafından işgal edilmesiyle ulaşıldı. Kosova’nın Yugoslavya içinde olduğu dönemde, Kosova’da dayatılan kamu finansmanı ve mali politikalar ayrımcıydı ve diğer federal bölgelere nazaran daha yüksekti.

1990’larda Sırbistan Kosova’yı işgal etmiş ve kendi özerkliğini ilan etmiştir. Bu dönemde, hem ekonomik hem de siyasi açıdan Kosova’nın durumu daha kötüleşmiştir. Bu kötüye gidiş kamu ve finansman politikasını da etkilemiştir. Bu dönemde Sırp işgalcileri tarafından uygulanan şiddet hayatın her alanında yoğunlaşmıştı. Kosova’da iktisadi teşebbüslere sosyal alanda sert tetbirler uyguladılar

31

ve bu sayede iktisadi teşebbüslerin Sırbistan’dan satın alınmasını sağlamışlardır. Sert tedbirler Arnavut uyruklu işçilerin işlerini kaybetmesine yol açmış ve Arnavut uyruklu özel teşebbüsleri talan etmek için yüksek vergiler içeren mali mekanizmalar kurulmuştur. Bu dönemde ekonomi ve Arnavutluk nüfusu üzerindeki talan sürekliydi. Kamu gelirleri, Sırbistan’ın polis ve askeri idaresini finanse etmek için Sırp devlet mekanizması tarafından yönetildi (Akademia e Shkencave të Shqipërisë [ASHSH]: 1999: 43).

1992'den itibaren Arnavut nüfusu, eğitim, sağlık ve sosyal destek gibi vazgeçilmez alanların finanse edilmesi amacıyla kendi kendini finanse eden finans kuruluşları kuruldu. O dönemde fon toplama zor olsa da, işgal koşullarında kamu finansmanının işlev görmesini mümkün kıldı ve böylece büyük devlet mekanizmalarının finansmanına imkan sağlanmış oldu.

1989'da Kosova'nın özerkliğinin iptal edilmesinden ve 1999'daki son savaştan sonra Kosova, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'nin 1244 sayılı kararı uyarınca dokuz yıl boyunca BM yönetiminin idaresi altındaydı. Bu misyonun sorumluluğunu üstlenen organ tüm Kosovalı sakinlerin huzur dolu ve normal bir yaşam koşullarını güvence altına almaya ve Batı Balkanlar'da bölgesel istikrarı artırmaya yetkili olan BM Kosova Geçici Yönetim Misyonuydu.

17 Şubat 2008 tarihinde, BM’de yönetiminden sonra bağımsızlığını ilan etmiş ve resmi adı Kosova Cumhuriyeti olmuştur. Kosova parlamenter cumhuriyettir. Resmi dilleri Arnavutça ve Sırpça’dır, bazı yerel yönetim bölgelerinde resmi dil Tükçe’dir. Para birimi 2002 yılında tek taraflı olarak kabul edilen avrodur. Kosova, Uluslararası Para Fonu (IMF)’nin, Dünya Bankası’nın (DB), Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (AİKB)’nin, Avrupa Konseyi Kalkınma Bankası (AKKB)’nin ve Venedik Komisyonunun bir üyesidir. Mayıs 2017'den bu yana Kosova Cumhuriyeti’ni 114 ülke tanıdı, böylece 100'den fazla ülkenin Kosova’yı tanımasını sağlama hedefi başarılmış oldu. Artan tanınma sayısına rağmen, öncelik, Kosova'yı tanıyan ülkelerle bağımsız ve egemen bir devlet olarak diplomatik ilişkilerin kurulması olarak kalmaya devam ediyor (Ministria e Punëve të Jashtme të Kosovës, 2017, Lista e Njohjeve: 3).

32

Kosova Cumhuriyeti, anayasa, yasalar ve ikincil mevzuattan başlayan ileri düzeyde bir hukuki çerçeve geliştirmiştir. Bu itibarla Kosova, tıpkı Balkan komşuları gibi AB yasalarına uyumlu olarak modern normlar ve yasalar oluşturdu. Kosova'nın hedefi AB üyeliği için potansiyel bir aday olmaktır. Yakın dönemde, AB ile Kosova arasında serbest ekonomik ve ticari bölge yaratmayı ve Kosova'daki birçok alanda reform başlatmayı amaçlayan bir istikrar ve ortaklık anlaşması imzalanmıştır.