• Sonuç bulunamadı

Gazneli Mahmud’un Sultanlığı

4. Gazneli Devleti’nin Kuruluşu

1.6. Gazneli Mahmud’un Sultanlığı

Gazneli Mahmud’un Gazneli Devleti’nin başına geçmeden önce babası Sebük Tegin döneminde önemli konumlarda görev yaptığı bilinmektedir. Nitekim Sebük Tegin, Ebû Ali es-Simcûrî’ye karşı savaş hazırlığı yaparken o dönemde emir lakabını taşıyan Gazneli Mahmud’u ordusunun dağılmaması için ordu merkez kuvvetleri öncüsü yapmıştır.203 Gazneli Mahmud da samimi bir şekilde çarpışarak düşmanı mağlubiyete ğratmış, peşlerinden giderek tamamen etkisiz hale getirdikten sonra bolca ganimetle muzaffer bir şekilde Gazne’ye dönmüştür.204 Bu zaferden kısa bir süre sonra Horasan sipehsâlârı olarak atanmış, üstlenmiş olduğu bu ağır mesuliyeti 384/995–387/998 yılları arasında başarılı bir şekilde ifa ederek, Ebû Ali es-Simcûrî ve Fâik el-Hâssa gibi isyancıları Horasan bölgesinden silip atmıştır.205

Sebük Tegin’in Mahmud’a karşı ilgi ve yakınlığından anlaşıldığı üzere kendisinden sonra Mahmud’un yönetimin başına geçmesini ima etmiş ancak Mahmud’un Horasan sipehsâlârı olarak Nîşâbur’da bulunması onun sekiz aylık bir süre bu haktan mahrum

200

Ufî, a.g.e., tsh: Abad vd., s. 100.

201

Nemr, a.g.e., s. 112.

202

Ebû Saîd Abdühey b. ed-Dahhak b. Mahmud Gerdîzî, Zeynü’l-Ahbâr, I. Baskı, tsh. Abdülhey Habîbî, İntişârât-ı Bünyâd-ı Ferheng-i İran, Tahran, 1984, s. 376.

203

Ufî, a.g.e., tsh: Abad vd., s. 107.

204

Ufî,a.g.e., tsh: Abad vd., s. 108.

205

48

bırakmış, tabii olarak Sebük Tegin’in yerine Gazne’de bulunan üvey kardeşi İsmâil geçmiştir.206 Fakat yöneticilik potansiyeli daha müsait, ilm-i irfanı, imla ve inşası daha kuvvetli, tarih bilgisi derin, ahlak ve davranışı güzel olan207 Gazneli Mahmud, Rabiülevvel 388/ Mart 998 tarihinde Gazneli Devleti’nin idaresini kontrolü altına almıştır.208

Gazneli Mahmud’un Gazne tahtına çıkması babasının vefatından sonra kardeşi İsmâil’e karşı verdiği mücadele ile başlamıştır. O bu mücadelesinde öncelikle diplomasının yol ve yöntemlerini izlemiş, kardeşine bir elçi aracılığıyla şöyle bir taziye mektubu göndermiştir:209

“Babamızın gitmesi en büyük hüsrandır. Bugün dünyada bana senden daha aziz olan yoktur. Canımdan tatlısın ve gözümün nurusun. Şüphesiz sana istediğin mal ve ordu verilecektir. Ancak yaşın büyük olması, tecrübenin var olması büyük olaylar hakkında ince düşünmeyi sağlar fakat liderlik ve dünyaca kabul edilen edep ve adap da devletin devamlılığını ve temellerini oluşturur. Eğer bunların üstesinden gelebilseydin ben herkesten önce sana itaat eder ve senden yana olurdum. Babamın benim yokluğumda sana vâsiyet etmesi yolun uzaklığı ve devletin parçalanma korkusundandır. İyi olan şudur ki basiretli düşünüp, dirâyetli davranman ve doğruyu bilmendir. Dünya işlerinde Allah’ın buyurduklarını, Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.)’in rızasını dikkate almandır. Devletin ve efendiliğin merkezi olan Gazne’yi bana bırak. Sana Belh’i bırakayım veya Horasan sipehsâlârı yapayım”210 diyerek kardeşini itidal ve itaate davet etmiştir. Ancak kardeşi İsmâil, Mahmud’un bu isteğine olumsuz yanıt vermesine rağmen kısa bir sürede Gazne yönetimini ele geçirmiş, Abbâsî Hilâfeti ile Sâmânî Devleti’nin güvenini kazanarak devletini güçlendirmiş, Horasan emirleri de onun safında yer almıştır.211

Sâmânî Devleti’nin sonlarına doğru Gazneli Mahmud’un yıldızı parlamış ve devlet sınırları sürekli genişlemeye başlamıştır. Giderek onun istikbal yıldızları en zirvelere yükselmiş, onun fermanları dünyaya ün salmıştır.212 Gazneli Devleti’nin başına geçmesinden sonra İslâm’ı diri tutan fetih hareketleri sürekli olarak devam etmiştir.213

206 Nemr, a.g.e., s. 112. 207 Nemr, a.g.e., s. 158. 208 Nizâmülmülk, a.g.e., s. 159 209

Utbî, Gazneli Mahmud’un kardeşine gönderdiği elçiyi Ebü’l-Hasan Hamûlî olarak tanıtmıştır. Gazneli Mahmud daha sonra Buhara’ya da elçi olarak göndermiştir. Hamûlî, Buhara’ya ulaşınca kendisine boş olan Sâmânî Devleti’nin vezirliği teklif edilmiştir. O da vezirlik makamının havasına kapılarak Gazneli Mahmud’un elçliğinden feragat etmiştir. Utbî, a.g.e., trc., ss. 159–170.

210 Utbî, a.g.e., trc., s. 158. 211 Utbî, a.g.e., trc., s. 182. 212 Utbî, a.g.e., trc., s. 221. 213 Utbî, a.g.e., tr., s. 224.

49

Gazneli Mahmud iktidarı ele geçirdiği sırada Kaşgar’da Müslüman Karahanlılar, Buhara’da Sâmânîler, Taberistân’da Deylemîler, Gûr’da Gûrlular, ülkenin doğusu Mültan214 ve Sind’de Arap hanedanları ve putperest Hindistan bulunurdu.215 Buna göre temkinli ve emin adımlar atması gerekiyordu. Nitekim kan dökmeden, devleti yıpratmadan Gazne iktidarını ele geçirerek Müslim ve gayrimüslim ülkelerin dikkatini çekmiştir.216 Dikkatli bir şekilde Gazne’yi idare etmeye başlayan Gazneli Mahmud, komşu devletlerle aralarında çıkan savaşlarda üstün gelmiş ve özellikle Sâmânî Devleti’ne karşı üstünlük sağlayarak tam bağımsızlığını ilan etmiştir.217 Çok kısa bir süre zarfında Merv ve Horasan bölgelerini tamamen kontrolü altına alarak Belh’e döndüğü sırada Abbâsî Halifesi Kâdir Billâh bir elçi ile Horasan menşuru, hil’at, liva, “Yemînüddevle ve Emînülmille”, “Veli-i Emirü’l-Mü’minin” lakaplarını göndererek Gazneli Mahmud’un sultanlığını resmen kabul etmiştir.218

Abbâsî Hilâfeti tarafından sultanlığı tasdik edilen Gazneli Mahmud’un şöhreti dünyaya yayılmış ve binlerce puthâneleri camiye çevirerek Hindistan’ı İslâm’la tanıştırmıştır.219 Böbürlenen Hindistan racalarının220 burunlarını yerlere süründürerek halkının önünde rezil etmiştir. Gucerât nehirlerine ordu göndererek Menat putunu Sûmenât’tan getirmiş, Hindûların defaatle ısrar etmelerine rağmen para karşılığında geri iade etmeden dörde bölerek bir bölümünü Gazne Camii kapısına koymuş, bir bölümünü Mekke’ye, bir bölümünü Medine’ye göndermiş ve bir parçasını da kendi köşkünde saklayarak Hindûların maneviyatını bozduğunu cihana duyurmuştur.221

Gazneli Mahmud, zaferle döndüğü Hindistan seferinden sonra Irak’a giderek birçok beldeyi Karmatîlerden temizlemesinin akabinde hilâfetin hizmetine gitmeye karar vermiş ve ancak Abbâsî Halifesi Kâdir Billâh’ın geri dön emri üzerin Irak’ın bazı bölgelerini kontrolü altına alarak oğlu Mesud’a teslim etmiştir.222 Önceden Herat ve Horasan bölgelerinden sorumlu olan Mesud, artık Rey, Kazvîn, Hemedân223 ve Târem vilâyetlerini de idaresi altına almıştır.224

214

Hindistan nahiyelerinden olan Mültan Gazne yakınlarında bulunmaktaydı. Günümüzde Pakistan’ın Pencâp bölgesinde yer almaktadır. Hamevî, a.g.e., V, s. 189.

215

Reşid, a.g.e., s. 38.

216

Gerdîzî, a.g.e., nşr: Rızâzâde Melik, s. 253; Nâzım, a.g.e., s. 38.

217 Nemr, a.g.e., s. 113. 218

Gerdîzî, a.g.e., 1984, s. 382; Nemr, a.g.e., s. 114.

219

Cüzcânî, a.g.e., I, s. 230.

220

Kaynaklar Hint kral, melik, hükümdar ve büyük toprak sahibi kimseleri raca olarak tanıtmışlardır. Rıza Kurtuluş, “Asya”, DİA, III, İstanbul, 1991, s. 537.

221

Cüzcânî, a.g.e., I, s. 230.

222

Cüzcânî, a.g.e., I, s. 231.

223 Cibâl’ın büyük şehirlerinden olan Hemedân, İsfahan’la kardeş şehir olarak bilinmektedir. Günümüzde İran

topraklarında bulunan Hemedân, İsfahan ile Kirmânşah arasında yer almaktadır. Hamevî, a.g.e., V, s. 410.

224

50

Babasının vefatından çok kısa bir süre sonra Gazneli Devleti’nin başına geçen Gazneli Mahmud, kardeşi İsmâil’in sekiz aylık döneminde yıpranan Gazneli Devleti’ni tekrar toparlayarak farz ve sünnettin yaşandığı en güzel yurt haline getirmiştir.225 Gazneli Mahmud, hükümdarlığının ilk aşamalarında defalarca düşmanlarının tuzağına düşmüş ve kurtulmuştur. Babasının devletine sahip olabilmek için çok çabalamıştır. Onun hayatı, ahlakı ve iftiharları tarih sayfalarındaki yerini almış, hakkında nice menkıbeler ve eserler yazılmıştır.226 Onun şöhreti Hindistan gazalarıyla Türkistan ve etrafına yayılmış,227 tahta geçmesiyle beraber İslâm dünyasınca bilinir hale gelmiş ve binlerce putu kırarak Hindistan’ın kapılarını İslâm’a açmıştır. Nitekim Gazneli Mahmud’un meşhur şairlerinden Unsûrî bu durumu şiirlerinde şöyle yansıtmıştır:

دﺮﮐ تﺎﻨﻣﻮﺳ ﺮﻔﺳ ناوﺮﺴﺧ هﺎﺷ ﺎﺗ دﺮﮐ تاﺰﺠﻌﻣ ﻢﻠﻋ ار وﺰﻏ رﺎﺛآ

“Padişahların padişahı Sûmenât’a sefere çıkar, gazanın eseri ve mucizesini yükseltir. Binlerce kral satrancı kaybeder ve her birini mağlup eder”228 diyerek onun gücünü dile getirmiştir. Gazneli Mahmud, Horasan ve Nîşâbur’u hâkimiyeti altına aldığı zaman İslâmî değerlerden adalet ve insafı yerleştirmiştir. Ebû Ali es-Simcûrî döneminde zulümle ezilen Nîşâbur onun döneminde rahat bir nefes almış, haksızlıklar tamamen yok edilmiş, bölgenin güvenliği sağlanmış, vilâyetler mamur edilmiş, kervanlar güvenle yola çıkmıştır. Ticaret erbabı korunmuş ve ticaret yollarının güvenliği sağlanmıştır.229

Bir müddet sonra Ebû Ali es-Simcûrî ile aralarında bir kez daha çatışma çıkmış, Gazneli Mahmud bir daha mertçe savaşmış, onun bu savaştaki kahramanlıkları dönemin tarih sayfalarını doldurmuş, günlüklerdeki yerini almıştır. Utbî’nin ifadesiyle “Rüstem ve İsfendiyâr bu kahramanlığı görselerdi onun kılıcının dişlerinin edep ve adabına itaat eder, ona aferin der, gücünden, şecaatinden destanlar yazarlardı”230 diyerek Gazneli Mahmud cesaretini ortaya koymuştur.

Gazneli Mahmud, devlet idaresini hak ettiği ve gerektiği gibi kontrolü altına almış,231 saltanatının ilk yılında devletin bütün çalışanlarını toplamış, babasının döneminde atılan adımların devam ettirileceğini bildirerek babasının mezar anıtını güzelleştirmiş, başında vakıflar yaptırmıştır. Gazne, Kâbil ve Zâbül’ü tasfiye ederek adına hutbe okutup sikke bastırmıştır. Babasının vefatının ikinci yılında Belh’e ordu, Buhara’ya mektup göndererek:

225

Ebû Bekir Ahmed b. el- Hüseyin el-Beyhakî (384–458), el-Kırâatü Halfe’l-İmam, I. Baskı, thk: İsa b. Muhammed b. İsa el-Müsemmilî, I, Câmi’atü Ümmi’l-Kurâ, Mekke, 1993, s. 8.

226

Ufî, a.g.e., tsh: Abad vd., s. 22.

227

Utbî, a.g.e., tsh: Abad vd., s. 388.

228 Cüzcânî, a.g.e., I, s. 229. 229 Utbî, a.g.e., trc., s. 110. 230 Utbî a.g.e., trc., s. 121. 231 Bayur, a.g.e., I, s. 136.

51

“Ben kulum, kulun oğluyum. Sizi hükümdarlığa yükselten kişinin oğluyum. Benim ordum ve savaş aletim var. Babam vefat ettiğine göre (Horasan’ı kast ederek) memleketin emirliğini kime vereceksiniz”232 diyerek siyasî mesajlar içeren bir mektupla Horasan’ın kendine verilmesini talep etmiştir.

Gazneli Mahmud’un bu talebi üzerine Nîşâbur hariç Horasan, Hindistan ve Sîstân bölgelerinin menşuru verilmiştir. Fakat Gazneli Mahmud ise Nîşâbur’un da kendine verilmesini arzu etmiştir. Nîşâbur, Sâmânîlerin gulamlarından Bektüzün’e verilince Mahmud’un gönlü incinmiş, ordusunu Nîşâbur’a göndererek bölgeyi Bektüzün’den almıştır. Bu gelişme üzerine Buhara emiri dâhil destek için gelen orduyu yenilgiye uğratmış, emirin gözünü kör ederek yerine kardeşini getirmiş, böylece Gazneli Mahmud, bütün Sâmânî memleketini kolayca ele geçirmiştir.233

Gazneli Mahmud’un Buhara’ya itaati siyasî amaçla olup hedefi Horasan ve Nîşâbur menşurunu almaktır. Nitekim Nîşâbur bölgesinin menşuru verilmeyince bölgeye gönderilen valiyi etkisiz hale getirmiş ve Sâmânî sultanını da bertaraf etmiştir. Bu girişimle Buhara sultanları Gazneli Mahmud tarafından atanır ve idare edilir hale gelmiştir.

Sultan Mahmud, Gazne ve civarında kontrolü sağladıktan sonra defalarca Hindistan üzerine seferler düzenlemiş, İslâm’ın gitmediği yerlere İslâm’ı götürerek ezan sesleriyle bereketlendirmiştir. Camiler ve medreseler yaptırmış, müderrisleri farz, sünnet, helal ve haramı öğretmekle görevlendirmiştir.234 Bu sırada Utbî’nin ifadesiyle Mültan valisinin kötülük ve fesada iyice bulaştığı, akidesinin bozulduğu ve Mültan halkını kendi hevesiyle yönettiği, onlara eziyet ettiği haberi gelmiştir. Bunun üzerine Gazneli Mahmud’un dinî gayreti ve hamiyeti coşarak istihareye yatmış, İslâm dostları ve Hakk’ın yardımıyla birlikte Mültan’a doğru yola çıkarak muzaffer bir şekilde dönmüştür.235

Gazneli Mahmud’un Mültan seferi, Karmatîler üzerine yapılmış bir seferdir. Çünkü bölgenin valisi Karmatî itikâdında olup bu mezhebe mensup kişileri koruyup kolluyordu. Bunu Gazneli Mahmud bulunduğu bölge için bir fitne olarak görüp, önünün kesilmediği takdirde Abbâsî Hilâfeti ile olan münasebetlerine zarar verebileceğini düşünüyordu. Bundan dolayı fazla fırsat tanımadan bölgeyi tasfiye ederek kendine itaat eden bir vali görevlendirmiştir.

Gazneli Mahmud, gücünü fetihlerde görerek sürekli seferler düzenlemeye devam etmiştir. Bu kez fesat ve dinsizlikle yönetilen Gûr şehri üzerine sefer düzenlemiş, kralı İbn

232

Şebânkâreyî, a.g.e., II, s. 47.

233

Şebânkâreyî, a.g.e., II, s. 48.

234

Utbî, a.g.e., trc., s. 277.

235

52

Sûrî ve halkı uykudayken baskın yaparak oğlunu esir, mülkünü ganimet olarak almış ve İslâm şiarını da bölgeye yerleştirmiştir. Ardından İslâm güneşinin daha doğmadığı ve Hz. Muhammed (s.a.v.)’in davetini daha duyulmadığı Hindistan’ın uç noktalarına götürmüştür. Bu bölgeleri şirk zulmünden temizlemiş, yerine camiler yaptırıp Kur’ân-ı Kerim okutmuştur. Artık bu bölgelerde ezan sesleri duyulmaya ve imanın şiarı görünmeye başlamıştır.236

Gazneli Mahmud’un hâkimiyeti genişleyince Sâmânîlerin devleti çökmeye başlamıştır. Gazneli Mahmud, devletini güvence altına almak için dış politikasını güçlendirmiş ve Karahanlılar ile dostluk anlaşması kurmaya çalışmıştır. Bu doğrultuda Karahanlı hükümdarı İlik Han’a: “Ben senin memleketinden herhangi bir şey alacak kadar aciz değilim. Bizimle sizin aranızda bir dostluk vardır. Dostluğumuzun kaybolmasını istemediğim için sizinle bir dostluk anlaşmamızın olmasını, iki memleketin arasında bir sınırın olmasını isterim” diyerek barıştan yana bir dış politikanın temellerini atmıştır. İlik Han bu fırsatı iyi değerlendirmiş ve iki aylık bir istişareden sonra Ceyhun’un batı tarafıyla Hârizm bölgesini Gazneli Mahmud’da kalmasını ve doğu tarafının ise kendinde kalmasını açıklamıştır. Bunundan böyle iki devlet arasında hediyeleşme başlamış, Gazneli Mahmud, hâcibi Altuntaş’ı Hârizm’e vekili olarak göndermiştir. Ardından gönül rahatlığıyla altı aylığına Hindistan gazasına gitmiştir.237

Gazneli Mahmud, özünde ve sözünde sadık, doğru, düzgün ve şeffaf bir siyaset izleyen bir hükümdar olarak karşımıza çıkmaktadır. Kime karşı savaşacağını ve kiminle barış yapacağını bilen insaflı bir Müslüman olduğu için doğru yolda olan hiçbir Müslüman devlet ve saltanata karşı savaş açmamış, aksine onlarla barış içinde kalarak Hindistan’a yoğunlaşmayı hedeflemiştir. Ancak komşu ülkeler Gazneli Mahmud’un saf ve temiz Müslümanlığını âcizlik olarak değerlendirmişler, onun topraklarına göz dikmişlerdir. Bu

236

Utbî, a.g.e.,trc., s. 31.

237

Gazneli Mahmud’un yokluğunu fırsat bilen İlik Han Nasr, Horasan’a saldırmıştır. Bu haberi alan Gazneli Mahmud, derhal 396/1006 yılında 20 bin süvariyi Mültan üzerinden Belh’e göndermiştir. Gazneli Mahmud’un ordusu dört taraftan İlik Han Nasr’ın ordusuna saldırarak Horasan’ı İlik Han Nasr’dan kurtarmış ve kendisi sekiz ay Belh’te kalmıştır. Horasan’da hayal kırıklığına uğrayan İlik Han Nasr Türkistan’a giderek tekrar ordu toplamaya başlamış ve bir kez daha Horasan’a yönelmiştir. Gazneli Mahmud da ordusunu hazırlayarak Belh’in Kenz bölgesinde konaklamış, kardeşi Nasr’ı ordunun sağ cehasına, amcasını ordunun soluna yerleştirmiş ve kendisi merkez kuvvetlerin başında yer alarak: “Benim savaşta ölenlerden olmamı talep ediniz” diyerek fedakârlığını ortaya koymuştur. Bu savaşta Gazneli Mahmud’un beş yüz savaşçı fili olmuştur. Savaş sırasında Gazneli Mahmud yüksek bir yere çıkarak iki rekât namaz kıldıktan sonra: “Ey Rabbim sen hâkimsin. Eğer

Türkler (İlik Han) haklıysa onlara yardım et! Eğer biz haklıysak bize yardım et!” diyerek dua etmiş ve savaşmak

üzere “Mübarek Hüneg” adlı atına binerek savaşa başlamıştır. Buna karşı Karahanlılar da ağır bir şekilde saldırıya geçmişlerdir. Gazneli Mahmud’un ordusuna: “Ey askerim sözünde durmayan Türklere (Karahanlılara)

gereken cevabı verin” diyerek Tustan adlı fili öne sürmüştür. Tustan adlı fil birçok ok isabet etmesine rağmen

durmadan sancaktara doğru yönelerek sancaktarı etkisiz hale getirmiştir. Sancaktarının etkisiz hale getirildiğini gören Karahanlılar kaçarak dağılmışlardır. Gazneli Mahmud, kardeşi Nasr’ı kaçan Karahanlıların arkalarından göndermiştir. İlik Han Nasr Ceyhun’u geçerek ülkesine gidince Gazneli Mahmud’un kardeşi Nasr da Gazne’ye geri dönmüştür. O günden itibaren bölgedeki büyük bağımsız bir devleti hezimete uğratan Gazneli Mahmud’un gücü ve itibari İlik Han Nasr ise bir kez daha Horasan’a dönemeden ölmüştür.237 Şebânkâreyî, a.g.e., II, s. 50.

53

düşüncede olan Sâmânî ve Karahanlı hükümdarları başarsızlığa uğramışlar, tarih sayfalarına gömülüp gitmişlerdir.

Horasan’ı kendi topraklarına katan Gazneli Mahmud, kardeşi Nasr’ı Horasan sipehsâlârı olarak tayin ederek Nîşâbur’a yerleştirmiştir. Ardından, babasının da ikamet ettiği merkezi şehirlerden olan Belh’e yönelerek kısa bir süreliğine kendi başkenti haline getirmiştir. Garcistân’daki Şâr, Cüzcân’daki Ferîygûnîler (Afrigoğulları) gibi Horasan’daki hanedanlar da onun itaati altına girmişlerdir.238 Horasan ve Cüzcân bölgelerini emniyeti altına alan Gazneli Mahmud Hindistan’a yönelmiştir.239 Bu doğrultuda 387/998 yılındaki Buhara seferinden sonra 387/998–421/1030 yılları arasında defalarca Hindistan fetih hareketlerini gerçekleştirmiştir.240 Kısacası Gazneli Mahmud 33 yıllık sultanlığı sırasında Büveyhîleri kahretmiş, Karmatî kalıntılarını Horasan’dan silip atmış, defalarca İslam âlemi ve Dârü’l- Hilâfe’nin lutfü ve şerefine mazhar olmuştur.241

Gazneli Mahmud, iç ve dış politikasında açık ve şeffaf bir idare yöntemi izlemiştir. Bundan dolayı istikrarlı ve güçlü bir devlete sahip olmuştur. Onun Sünnî İslam politikası iç ve dış siyasetini şekillendirmiş, içerideki fitneci ve dinsiz olarak değerlendirdiği Karmatîlerle mücadelesi ve bu konuda ulemâdan aldığı destek onu dışarıda da güçlü kılmıştır. Onun dinî siyaseti Karmatîlerle mücadeleyi gerektirmiş, Abbâsî Halifesine yakınlaştırmıştır. Ondaki gaza ruhu Hindistan fetihlerini başlatmış, bu fetihler de Müslümanları tek bir çatı altında birleştirmiştir.

1.7. Gazneli Mahmud’un Ünvan ve Lakapları