• Sonuç bulunamadı

4. Gazneli Devleti’nin Kuruluşu

1.3. Gazneli Mahmud’un Eğitimi

1.3.1. Dinî Eğitimi

Gazneli Mahmud’un çocukluğu hakkında fazla bilgi olmamakla beraber küçüklüğünde Kur’ân-ı Kerim’i babası Sebük Tegin’in kendisine çok güvendiği Hanefî mezhebi imamlarından Kâdı Ebû Nasr Hüseynî’nin yanında ezberlediği ve ilk eğitimini ondan aldığı aktarılmıştır.158 Gazneli Mahmud, babasının yanında mücadele etmekle beraber edebiyat ve İslâmî bilimleri de iyice öğrenerek yüksek bir dinî bilgiye sahip olmuş, hiçbir bid’at onun gözünden kaçmamış, iyi derecede Arapça ve Farsça öğrenmiştir.159

Gazneli Mahmud, daha sonraki eğitimini ise Kâdı Ebû Ali Hınnaî’nin (Hiniyâî ﯽﯾﺎﯿﻨﯿﺣ) babası gibi büyük âlimlerden almıştır.160 İyi bir din eğitimi alan Gazneli Mahmud, Hanefî fakihi sayılmış, kendini geliştirerek bu alandaki hatırı sayılır âlimlerin arasına girmiş, saltanatından iki yıl önce Hanefî fıkhı üzerine fıkhın furûne dair dönemin güncel konularını içine alan ed-Tefrîd fî’l-Furû adlı bir eser telif ettiği zikredilmiştir.161 Gazneli Mahmud, babası hayattayken ilim ve ulemâ ile iç içe olmuş, Ehl-i Sünnet itikâdı üzerine çalışmış, çokça hadis ve tefsir araştırmalarında bulunmuş, hak ve bâtıl bütün mezheplerin inceliklerine vakıf olmuştur. Devletin başına geçince illere gönderilen memurlardan halkın itikâdı konusunda bilgi vermelerini özellikle istemiştir. Sultanlığının 403/1012 yılında ülkesine Bâtınî

156 Cüzcânî, I, a.g.e., s. 228; Şebânkâreyî, II, a.g.e., s. 42; Merçil, “Mahmûd-ı Gaznevî”, s. 364. 157

Bahâr, a.g.e., s. 385.

158

Kureşî, a.g.e., III, s. 438; Merçil, “Mahmûd-ı Gaznevî”, s. 362.

159

Bosworth, a.g.e., trc: Hasan Enuşe, s. 129.

160

Nâzım, a.g.e., s. 33.

161 Abdullah Kargar, Şehr-i Salâtin-i Gazne der Pûya-i Târîh, I. Baskı, Müessese-i İntişârâtü’l-Ezher, Peşâver,

39

düşüncesinin girmeye başladığını öğrenmiş, derhal din görevlilerini göndererek anında yok etmiştir.162

Ayrıca ulaştığımız kaynaklar ve özellikle Sebük Tegin’in oğlu Mahmud’a yazdığı Pendnâme’den aldığımız bilgilere göre Gazneli Mahmud, ilk din eğitimi ve İslâm inancını çocukluğundan itibaren babası Sebük Tegin’den öğrenmiştir. Sebük Tegin oğluna nasihat ederken kendisinden örnekler vermiş, yüce Allah’ın kendisini bu makam ve mertebeye ulaştırdığını dile getirmiştir. Sebük Tegin oğlu Mahmud’a: “Allah’tan kork ki elinin altındakiler senden korksun! Takvalı ol zira takvalı olmayan padişaha saygı göstermezler”163 diyerek daha çocuk yaşta olan Mahmud’un inançlı, insaflı ve takvalı bir genç olarak yetişmesini sağlamıştır. Bu da Sebük Tegin’in dinî bilgileri sağlam bir devlet adamı olduğunu göstermiştir. Oğluna bu tür nasihatlerde bulunması da Kur’ân-ı Kerim’de bahsi geçen Lokmân Hekîm’in oğluna olan nasihatlerini hatırlatmaktadır.164

Dinî konulardaki hassâsiyetini Pendnâme’den öğrendiğimiz Sebük Tegin, oğluna kul hakkına dikkat etmesi gerektiğini şöyle dile getirmiştir: “Mal ve mülkü helal yoldan toplamak önemlidir. Sana halkın malını zorla almanı tavsiye etmiyorum. Eğer malı zorla toplayarak hazineye koyacaksan o senin dünya ve ahirette düşmanın olacaktır”165 diyerek kul hakkına girmemesi ve haram yememesini öğretmiştir. Bu bilgileri bir bütün olarak ele aldığımızda Sebük Tegin, her şeyden önce oğluna Allah’a kul olmayı, ondan korkmayı ve kul hakkına girmemeyi öğretmiştir. Kul hakkına girildiği takdirde kul hakkı onun dünya ve ahirette düşmanı olacağını hatırlatarak bir nevi ahiret, hesap ve kitap dersi vermiştir.

Gazneli Mahmud’un din ve ahlak eğitimine önem veren Sebük Tegin, kul hakkı ile liyakat üzerine sıkça durmuştur. Oğluna işin ehline verilmesini öğreterek “Tembel insanları köşkte yanında tutma! Kimseye şunun bunun oğlu diye iltimas etme! Birinin babasının hatırına Yüce Allah’ın malını zayi etme! Haklının hakkını ver! Birinden ikta (devletin verdiği tarla) kaldığında ehil olmayan oğluna verme! Verdiğin takdirde malı ehil olmayana vererek Allah’ın malını zayi etmiş olursun! Malı ehli olana, devletin ıslahına sebep olacak kişiye ver!” diyerek israf etmemesi ve işi ehline vermesi gerektiğini öğretmiştir.166 Aynı şekilde Sebük Tegin’in bu nasihatleri “işin ehline verin! İsraf etmeyin”167 âyetleriyle bire bir örtüşmekte ve uyuşmaktadır.

162

Abbâs Perviz, Târîh-i Deyâlime ve Gaznevîyân, II. Baskı, Müessese-i Matbuât-i Ali Ekber-i İlmî, Tahran, 1957, s. 246.

163

Şebânkâreyî, a.g.e., II, s. 39.

164

Lokman, 31/1–3.

165

Merçil, Afganistan ve Hindistan’da Bir Türk Devleti Gazneliler, s. 138.

166 Şebânkâreî, a.g.e., II, s. 40. 167

40

Sebük Tegin aynı halde oğluna adalet dersi de vermiştir. Ona Divan-ı Mezâlim’in başında kendisinin oturmasını ve mazlumları hataya düşmeden iyice dinlemesini, hataya düştüğünde kıyamet gününde sorumlu olacağını: “Mezâlim Divanında kendin otur! Bu güzel işe dikkat et ki zulmeden çok insanlar sana mazlum olarak gözükebilirler. Zulüm konusunda çok ince düşün ki hataya düşerek kıyamet gününde sorumlu tutulmayasın”168 diyerek oğlunu adaletli olmaya davet etmiştir.

Sebük Tegin, oğlu Mahmud’a İslâm’ın üzerine en çok durduğu adil olmayı örneklerle anlatmıştır. Onun çarşı, pazar ve piyasadan haberdar olmasını isteyerek: “Çarşı, pazar işlerine dikkat et! Emin olduğun insanları bu işle görevlendir ki insanlar rahat alışverişini yapsın! Elinin altındakileri kendin kıyamet günü hesaba çekileceğin gibi hesaba çek! Eğer senin memleketinde bir canlı aç yatacaksa ondan sen sorumlu tutulacaksın! Çok günah işleme eğer sen suç işlersen insanları suç işlemekten vazgeçiremezsin! Herhalde zulmü reva görme”169 diyerek oğluna ticaret ahlakı dersi vermiş ve ona mesuliyetini hatırlatmıştır. Kur’ân-ı Kerim’in “kendinizin yapmadığınız halde niye söylüyorsunuz”170 ikazına maruz kalmamak için başta kendisinin suç işlememesi gerektiğini söylemeden geçmemiştir.

Sebük Tegin, oğluna affetmeyi ve cömert olmayı öğretmiştir. Ona “Affetmek her şeyden daha iyidir. Affetmek Yüce Allah’ın sıfatıdır. Eğer sen bir suçluyu affedeceksen Allah seni affedecektir. Cömertlikle öne çık! Cimri olan başarmaz. Her hünerin ardında cömertlik vardır. Cimri olduğunda adın anılmaz! İnsanlar senin cömertliğinle anarlar. Bunu yaparken de asla müsrif olma! İnsanlara zamanında bahşiş ver! Hak eden kişiye bahşiş ver”171 diyerek İslâm’ın değerlerinden olan affetmeyi, cömert davranmayı, cimrilikten kaçmayı öğreterek başarılı olmanın yollarını göstermiştir. Böylece oğlunu dindar ve cömert bir devlet adamı olarak yetiştirmeye çalışmıştır. Sebük Tegin, devlet adamlarında bulunması gereken diğer bir konuya işaret ederek hak edenlerin teşvik edip, ödüllendirilmesini tavsiye etmiştir. Devlet kuranların geçmişine baktığımızda mutlaka bu geleneğe rastlarız. Bunun için eser bırakan âlim ve tarihçiler teşvik edilmiş, onlara ikramda bulunulmuştur. Böylece devletlerini kalıcı hale getirerek tarihteki yerlerini korumuşlardır.

Sebük Tegin nasihatlerinin sonunda oğluna öğrettiklerini unutmaması konusunda ikazda bulunarak: “Bu dediklerimi unutma! Gönlünde nakşet! Bunlardan yüz çevirme ki Allah seni iki dünyada mesut eylesin inşallah! Bu benim sana baba nasihatidir. Ben sorumluluğumu

168

Merçil, Afganistan ve Hindistan’da Bir Türk Devleti Gazneliler, s. 141.

169

Şebânkâreî, a.g.e., II, s. 41.

170

Saf, 109/2.

41

yerine getirdim. En iyisini bilen ve hüküm veren Allah’tır”172 diyerek nasihat etmiş, bu nasihatlerinin kendisini dünya ve ahiret hayatında mutlu edeceğini dile getirmiştir. Sebük Tegin’in nasihatleri ve oğluna öğrettiklerine baktığımızda hemen hepsinin Kur’ân-ı Kerim’in âyetlerine dayandığı neticesine varırız. Hz. Muhammed (s.a.v.)’in buyurduğu gibi Kur’ân ve sünnette sımsıkı sarılan dalalete düşmeyecektir.173 Nitekim Gazneli Mahmud da otuz üç yıllık hükümdarlığı süresinde Kur’ân ve hadisin yanında babasının öğütlerini içeren Pendnâme’sini devletinin anayasası olarak kullanmış, din ve devlet işlerinde bu öğütleri örnek almıştır.