• Sonuç bulunamadı

Gazneli Mahmud’un Dindar Kişiliği

4. Gazneli Devleti’nin Kuruluşu

1.11. Gazneli Mahmud’un Dindar Kişiliği

Gazneli Mahmud, babası ve âlimlerden öğrendiği dinî bilgileri sayesinde en iyi şekilde kendisini yetiştirmiş ve dinî bir mesele söz konusu olunca etrafında bulunan âlimlerle istişare etmiştir. Hindistan seferlerine çıkarken de gaza aşkıyla ve Hz. Muhammed (s.a.v.)’in adının gitmediği yerlere onun adını götürmek ve İslâm’ı yaymak için gitmiştir. Nitekim fethettiği yerlerin putlarını kırarak yerine cami ve medrese yaptırmıştır. O, dinî kurallardan asla taviz vermemiş ve din dışında herhangi bir çâre aramamıştır. Meselâ 417/1027 yılında Türkistan bölgesindeki gayrimüslim Türk hükümdarlarından Kaya (Kata Han) Han ve Yağar (Buğra Han) Han tarafından gelen elçi Gazneli Mahmud ile akrabalık ilişkileri kurmak istediklerini bildirdiklerinde Gazneli Mahmud: “Biz Müslümanız, sizler ise kâfirsiniz. Bizim kızımız ve kız kardeşimiz size uygun olmaz. Eğer Müslüman olacaksanız ona göre tedbirinizi alınız”325 diyerek dinî siyaset ve hassâsiyetinin gereğini yapmıştır.

Gazneli Mahmud, muttakî, muvahhit ve din işlerine sımsıkı sarılan bir hükümdardır. O, Kur’ân ve sünnete bağlı olup devamlı Kur’ân-ı Kerim’i tilavet etmiş, namazını cemaatle kılmıştır. Nitekim kolayca Gazne Cami’ne gidip gelebilmek için Fîrûzî Köşkü ile cami arasında gizli bir yol yaptırmıştır. Gazneli Mahmud, gönlünde hep hac arzusunu ve Hz. Muhammed (s.a.v.)’in sevgisini taşımış, onun ismini abdestsiz ağzına almamış, Horasan’dan Mekke’ye onun ziyaretine giden hac kafilelerinin yol güvenliğini sağlamıştır.326 O, İslâm âleminin birliğini sağlamak için Karmatîlere karşı mücadele vermiş, Karmatî düşüncenin ülkesine girmesini engellemek için her türlü tedbiri almış ve istihbaratı güçlendirmiş, 403/1013 yılında Nîşâbur’da Karmatîliği yaymaya çalışan Karmatî dâîsi Tâhertî’yi idam ettirmiştir.327

Gazneli Mahmud, cihadı bir zenginlik vesilesi görmemiş, aksine bir dinî emir olarak telakki etmiştir. O, dinî bir emir olan cihadın sonucunda ganimetler elde etmiş ve devletini iktisâdî yönden güçlendirmiştir.328 O, makam, mevki ve sermaye için dinî emirlerden taviz vermemiştir. Bahsi geçtiği üzere kendisine akrabalık teklifinde bulunarak gelen gayrimüslimleri sizinle akrabalık olmaz diyerek reddetmiş, akrabalık talebinde bulunanları

325

Gerdîzî, a.g.e., nşr: Rızâzâde Melik, s. 275.

326 Halîlî, a.g.e., s. 126. 327 Halîlî, a.g.e., s. 127. 328 Bayur, a.g.e., I, s. 242.

71

İslâm’a davet etmiştir. Selçuklu Türkmenleri Horasan’a getirildikleri sırada Tûs329 Valisi Arslan Câzib, endişelerini dile getirerek Gazneli Mahmud’a getirdiği Türkmenlerin öldürülmesi veya başparmaklarının kesilmesini istemiştir. Buna karşı Gazneli Mahmud, adaletli tavrını ortaya koyarak “Sen katı kalplisin; suçları kesinleşmemiş Müslümanlara söylediğin şeyi nasıl yapabilirim”330 sözleriyle karşı çıkmıştır.

Bu açıdan Gazneli Mahmud, son derece vefakâr, müşfik ve adaletli bir hükümdardır. İhtimaller üzerine karar verilmeyeceğini, kusursuz ve suçsuz insanların cezalandırılmayacağını bildirerek örnek bir padişahlık tavrı sergilemiştir. Getirdiği Türkmenlerin daha sonra kendini zor duruma düşüreceklerini bildiği halde verdiği sözünde durmuş ve onlara fırsat tanıyarak ülkesine almıştır.

Gazneli Mahmud, dinî ve siyasî münasebetleri olan komşu devlet hükümdarlarının dinî ve fıkhî bilgilerini sınamış, ara sıra onlara fıkhî ve itikâdî sorular yöneltmiştir. Örneğin Mâverâünnehir bölgesi hükümdarı Buğra Han’a bir elçiyle şöyle bir mektup göndermiştir: “ ناّ ﻢﮑﯿ ﻘﺗا ﷲ ﺪ ﻨﻋ ﻢﮑﻣﺮ ﮐا” ayetinin derinliklerine vakıf olan insanlar şu karara varmışlar ki söz konusu takvadan maksat cehalettir. Yani cehaletten korkmak ve uzak durmak gerekir. İnsanın ruhunda cehaletten daha beter ve daha eksik olan bir şey yoktur. “تﺎﺟرد ﻢﻠﻌﻟاﻮ ﺗوا ﻦﯾﺬ ﻟاوّ âyeti de bunun delilidir. Şimdi Mâverâünnehir imamları, doğunun âlimleri ve Hakan’ın fazıllarından şunu istiyoruz ki nübüvvet nedir? Velâyet nedir? Din nedir? İslâm nedir? İman nedir? İhsan nedir? Takva nedir? Emr-i Maruf nedir? Nehy-i Münker nedir? Sırât nedir? Mizan nedir? Rahmet nedir? Şefkat nedir? Adl nedir ve Fazl nedir”331 sorularını sıralamıştır.

Mektup Buğra Han’a ulaşınca konuya hâkim olan Mâverâünnehir ve beldelerinden imamları çağırarak bu konu üzerine istişarelerde bulunmuştur.332 Bazı âlimler konu üzerine kitap yazmak için dört ay süre istemişlerdir. Ancak ilimde derinliği, fazileti ve güzelliğiyle bilinen, Arap dilinin belâgatini iyi bilen Buğra Han’ın debiri (kâtip) Muhammed b. Abduh el- Kâbet, ben bu soruları iki kelime ile cevaplarım demiştir. Onun bu sözü şarkın âlimleri ve fazıllarının hoşuna gitmiş ve ondan memnun kalmışlardır. Ardından el-Kâbet eline kalem alarak Resulullah (s.a.v.)’in “Allah’ın emrine tazim ve Allah’ın yarattıklarına şefkatli ol”333 hadisini yazarak soruları cevaplamıştır. Onun bu cevabını duyan Mâverâünnehir âlimleri, derhal Gazne’ye göndermişlerdir.334

329 Tûs, Horsan’ın şehirleri arasında yer alıp Nîşâbur’a on fersah uzaklıktadır. Hamevî, , a.g.e., IV, s. 39. 330

Müstevfî, a.g.e., 2015, s. 20.

331

Beyhakî,. a.g.e., III, 1940, s. 1218.

332 Urdûkânî, a.g.e., s. 25. 333

ﷲﺮﻣﻻ ﻢﯿﻈﻌﺘﻟا ﷲ ﻖﻠﺧ ﻲﻠﻋ ﺔﻘﻔﺸﻟاو

334

72

Gazneli Mahmud, âlim, ârif ve fakih bir sultan olduğu için devlet işleri ve fetih hareketleri gibi meşguliyetleri onu ilmî müzakerelerden alıkoyamamış, ilim, irfan, ihsan, hesap ve kitabı asla göz ardı etmemiştir. Dinî konudaki bilgi ve derinliği yönüyle çevre hükümdar ve sultanlar üzerinde tahakküm kurmuştur. Nitekim geçmiş hükümdarların meclisinden âlimler ve kâdılar eksik olmamış, hükümdarlar bu âlimler ve kâdılarıyla övünerek adaletli davranmaya çalışmışlardır. Sultanlar, âlimler sayesinde gelen giden mektupların sırları ve şifrelerini çözmüşler, derin meseleleri tahlil ederek çözüme kavuşturmuşlardır. Bunun için hükümdarlar, âlimlerin görüşlerine başvurmayı bir mecburiyet bilmişler, dinî ve siyasî sorunlar ilmî meclislerde çözülerek açıklığa kavuşturulmuştur.

Cüzcânî ve Zehebî Gazneli Mahmud’u basiret sahibi ve Allah’ın veli kullarından olan bir devlet başkanı olduğunu, zor durumlarda Allah’ın yardımı ve ikramına nail olmuş bir sultan olarak görürler.335 Nitekim Gazneli Mahmud, Sûmenât seferi dönüşünde İslâm ordusunu ıssız bir bölge üzerinden Sind336 bölgesine çekmek istemiş, bu hedefine ulaşmak için yolu bilen bir rehbere ihtiyacı olduğunu belirtmiştir. Bu sırada Hint asıllı biri gelip Gazneli Mahmud’a yol gösterebileceğini bildirerek Gazneli Mahmud ve ordusunu susuz bir çöle götürünce, onun ihaneti ortaya çıkmış, o Hindû: “Ben kendimi Menat putuna feda ettim. Seni ve ordunu susuz bir çöle getirdim ki helak olasınız” diyerek gerçek hedefini açıklamıştır.337 Bunun üzerine Gazneli Mahmud, ihanet Hindû rehberin kellesinin kılıçtan geçirilmesini emretmiştir. Ardından ordusu ile konaklamış, gece ilerleyince ordusundan uzak bir yere giderek Allah’a yalvarmış ve kendilerinin bu susuzluktan kurtulmaları için dua etmiştir. Geceleyin ordusunun kuzey tarafından bir aydınlık görülmüş, bunun üzerine ordusunu görünen aydınlığa doğru gitmesini emretmiştir. Güneşin doğuşuyla Allah İslâm ordusunu suya kavuşturmuş, böylece Müslümanlar helak olmaktan kurtulmuşlardır.338

Hindistan seferlerinin birinde ordusuyla susuzluğa maruz kalan Gazneli Mahmud, çadırına çekilerek: “Ya Rabbi kullarını suyla doyur!” diyerek dua edince göğe bir bulut yükselerek dolu yağmaya başlamış, Gazneli Mahmud ve ordusu kovalarını doldurarak susuzluk felaketinden kurtulmuşlardır. Ardından Gazneli Mahmud, iki rekât şükür namazı kılarak Rabbine dua etmiştir. Onun duasının kabul olmasının başka bir örneği ise fırtınanın olmadığı bir günde çadırlar ve ahırların kapatılmasını istemesi, kendinin namaz kılmaya

335

Zehebî, a.g.e., IV, s. 86.

336

Sind, Kirmân ve Sicistân gibi Hint beldelerinden sayılmaktadır. Sırasıyla Mukran, Turan, Sind, Hind ve Mültan aynı coğrafyada yer almaktadır. Mansura olarak da bilinen Sind, Hint Okyanusunun kıyılarında bulunmaktadır. Günümüzde Pakistan’ın dört eyaletinden biri olan Sind, Karaçi’nin içinde kalmaktadır. Hamevî,

a.g.e., III, s. 267.

337 Cüzcânî, a.g.e., I, s. 230. 338

73

başlamasıyla insanları dahi uçuracak şiddetli bir fırtına koptuğu görülmüş, Gazneli Mahmud ve ordusu Rabbinin lütfü ve sultanın da tedbriyle fırtınadan sağ salım kurtulmuştur.339