• Sonuç bulunamadı

3. Araştırmanın Metodu

3.5. Mutasavvıfların İlme Bakışı

3.5.1. Gazâli’nin İlim Anlayışı

3.5.1.3. Gazâli’nin Eğitim Metodu

Gazâli’nin eğitim için tavsiye ettiği yöntem insanın bedensel ve ruhsal gelişimi ile uyum içindedir. Eğitim, hayat boyu süren ve doğumdan ölüme kadar geçirilen bebeklik, çocukluk, ergenlik ve yetişkinlik gibi her yaş ve dönemde farklı olarak ele alınması gereken bir süreçtir. Kendisi konuları ele alırken sık sık, o konu ile ilgili öğrencilerinin aklına gelebilecek soruları hatırlatır ve ardından ilgili yaş grubunun anlayacağı seviyede net cevaplar verirdi. Konuyu işlerken önce sorunun özünü açıklar; sapma noktalarını ve nedenlerini ortaya koyardı. Ardından da kesin kaynaklardan veya yaşanmış hikâyelerden kanıtlar sunarak tavsiyelerde bulunurdu. Bazen ibretlik, bazen şaşırtıcı veya gönül okşayıcı çarpıcı örnekler vererek ikna edici bir üslupla anlatımını tamamlardı. Gereğine göre; bazen akla, bazen kalbe ve ruha hitap ederek öğütlerini ahlâk ve erdemler temeline oturtur ve teorik olarak bir konuyu ezberletmek yerine içten, samimi ve gönülden benimsetme yolunu seçerdi.157

Okul Öncesi Eğitim; Çocuk ilk konuşmaya başladığı andan itibaren öğrenme

gayreti başlar ve artarak devam eder. Bu dönemde öğretilen veya kendi algısıyla fark edebildiği her şeyi öğrenebileceği bir dönemdedir. Nasıl yönlendirilirse edinimleri o temel üzerinde şekillenecektir. İlk bilgi ve davranışlar ilk öğreticiler olan anne ve baba tarafından kazandırılacaktır. Soru sormaya başlaması ile etrafındakilerle iletişimi başlamış olur ve bu iletişim zihni ve fizyolojik olarak devam eden gelişim sürecinde derin etkiler bırakır. Gazâli, eğitimde akıl, kalp ve ruh gelişimine önem verir. Ancak içlerinde en çok kalp ve ruh gelişimidir. Çocuğun kalbinin boş ve berrak bir cevher olduğunu söylerek bu kalbin, kendisine nakşedilecek her şeyi alabilecek şekilde

156 Gurbetoğlu, Ali, a.g.e., s.164, 165. 157 Gurbetoğlu, Ali, a.g.e., s. 82.

olduğundan bahseder.158

Buna göre;“Çocuk ebeveyninin yanında emanettir. Onun

tertemiz kalbi nakış ve suretten boş, berrak ve soyut bir cevherdir. Bu mübarek kalp, kendisine nakşedilen her şeye kabiliyetlidir. Ne tarafa meylettirilirse oraya meyleder. Eğer kendisine hayrı öğretirsen, hayır üzerinde büyür. Dünya ve âhiretine sahip olur, anne ve babası da sevabında ortak olurlar. Ona edep öğreten de ortak olur. Eğer şerre alıştırılır, hayvanlar gibi ihmal edilirse, şaki olup helâk olur. Günah da onun terbiyesiyle mükellef olanın üzerindedir.”159

Hayvan bakıcıları iyi bilirler. Hayvanlar; yavrularını kendi ayakları üzerinde durabilecek seviyeye gelene kadar, yani kendi karınlarını doyurabilecek, tehlikelerden korunabilecek duruma gelene kadar başka hiçbir şeyle ilgilenmeden yavrularını korurlar, ölümü pahasına olsa da onları korumaktan vaz geçmezler. Ne yazık ki biz yavrularımızı, hayvanlar kadar korumuyoruz. Belki de Mevlamız, bize örnek olması için onlara o içgüdüyü vermiştir. Biz de çocuklarımızı gelecekleri adına korumak istiyorsak; doğdukları andan, olgunluklarına kadar, önceliğimiz onları eğitmek olmalı

Çocuğun eğitiminden sorumlu olanlar, karakter ve davranışlarının yönelimlerinden de sorumludurlar. Uzmanların tespitine göre çocuğun karakteri ve davranışları 0-6 yaş arasındaki süreçte şekillenmektedir. Bu yaşlarda temel eğiticiler anne ve babalardır ve bu kritik dönemde anne ve babalara büyük sorumluluklar düşmektedir. Bu dönemde, çocuğa iyi şeyler öğretilirse, iyi şahsiyetli olur. Öğretilmezse nefsinin kölesi olan mutsuz kişilerden olur. Çocuğun eğitimindeki ilk aşama telkin ve taklit metodudur. Taklidi eğitim aşamasının ilk evresi aile ile geçer, diğer evresi ile ilköğreniminde okulda öğretmeni ile belirli bir yaşa kadar devam edecektir. Bu nedenle anne babalar kadar, erken yaşlarda çocukların eğitiminden sorumlu olan öğretmenlerin de kendi tutum ve anlatımlarında tutarlı ve olumlu olmaları, ahlâklı davranışlar sergilemeleri çok önemlidir. Çünkü “öğrenciler, öğretmenin her hareketine dikkatle

bakar ve her sözünü dikkatle takip ederler. Öğretmenin güzel gördüğü şeyler onlar için de güzel, çirkin gördüğü şeyler onlar için de çirkindir."160

Çocuk ve Gençlerin Eğitiminde Başvurulan Metodlar; Gazâli, çocuk ve

gençlerin eğitiminde; akıl, tecrübe birikimleri ve yaşanmış gerçeklerin aktarılmasını, Kur’ân, hadisler, Peygamber Efendimiz (s.a.v) ve seçkin âlimlerin tavsiyelerinden

158 Gurbetoğlu, Ali, a.g.e., s. 82.

159 Gazâli, a.g.e., (bkz. dn. 57), IV, s. 155; Gurbetoğlu, Ali, a.g.e., s. 116. 160 Gazâli, a.g.e., s. 155; Gurbetoğlu, Ali, a.g.e., s. 82.

faydalanılmasını ister.161

Gazâli yaratılışın başında beden ve ruhun ham olduğunu ancak eğitim ve terbiye ile olgulaşabileceğini düşünmüştür. Kendisi: “Nasıl ki beden başlangıçta tam kâmil bir

şekilde yaratılmıyorsa, ancak gıda ile terbiye edilip geliştiriliyor, yavaş yavaş kemale doğru gidiyorsa, nefis de mükemmelliğe kabiliyetli olduğu halde eksik yaratılır. Ancak terbiye, ahlâkın güzelleştirilmesi ve ilimle gıdalandırmak suretiyle mükemmelleştirilir”162şeklinde ifade eder.

Çocuk için ilk dini öğretiler yönlendirme şeklinde olmalıdır. Bu da telkin metodu ile mümkündür. Bunun yanı sıra çocuğun etkileşim içinde olduğu sosyal çevresini oluşturan bireylerin karakter ve hayat görüşleri, çocuğun helal anlayışının geliştirilmesi, onun eğitimi için ilk dönemde önemli unsurlardır. Hayâ olgusunun bu dönemde benimsetilmesi için utanılacak ve utanılmayacak konularda farkındalık yaratılmalıdır.163

Çocuk doğru ve güzel davranışları konusunda övülmeli, takdir edilmeli ve teşhir edilmelidir. Böylece bu davranışın karakterinin bir parçası olması konusunda motivasyon sağlanabilmiş olacaktır. Yanlışlarında ise gizlice uyarılmalı, onurunu rencide edecek toplum içinde uyarı ve cezalardan kaçınılmalıdır. Aksi halde zamanla çocukta yüzsüzlük ve hayâsızlık meydana gelmesi ihtimaldir. Yanlışları konusunda uyarma biçimi kesinlikle onur kırıcı azarlama veya dövme olmamalıdır. Bunun zamanla çocuğun kendine olan güvenin azalmasına sebep olacağı bilinmeli ve çocuğa mantıklı açıklamalar yaparak ikna yolu seçilmelidir. Azarlamaya ise tüm çareler tükendiğinde son yol olarak mecbur kalınabilir. Çocuğun sosyal yaşamda yer almasına özen gösterilmeli bu nedenle sosyal yaşamın gereklilikleri kendisine öğretilmelidir. Sofra adabından, toplum içinde oturma, konuşma, söz alma, kendini ifade etme, insan ilişkileri, saygı ve sevgi gibi doğru usuller benimsetilmelidir. Bununla birlikte yaşlıların, büyüklerin ve âlim kişilerin sohbetlerine katılımını sağlamak gereklidir.164

Özetle; çocuk eğitiminde kullanılacak metodlar: Sevgi ve anlayış ile yaklaşmak, iyi örnek olmak, telkin, samimiyet ve şefkatle temel bilgileri öğretmek, anlayabileceği kıssa ve hikâyelerden örnekler sunarak öğüt vermek, kötülüklerden ve kötü arkadaş çevresinden korumak, sosyal yaşama alışması için çocuğu kendisinin iyi niteliklerini

161

Gurbetoğlu, a.g.e., s. 82.

162 Gazâli, a.g.e. (bkz. dn. 57), IV, s. 132; Gurbetoğlu, Ali, a.g.e., s. 82. 163 Gazâli, a.g.e. (bkz. dn. 57), IV, s. 156; Gurbetoğlu, Ali, a.g.e., s. 84. 164 Gurbetoğlu, Ali, a.g.e., s. 84.

geliştirebileceği sosyal ortamlara sokmak ve doğru davranması için onu yönlendirmek şeklinde sıralanabilir.165

Gençlerin eğitimi çocuk eğitiminin bir devamı niteliğindedir. Çocukluktan gençliğe geçişte hem bedensel hem zihinsel hem de ruhsal bir takım değişiklikler olmaktadır. Bedensel gelişimlerinde spora teşvik edilmelidirler. Algıları somuttan soyuta yön değiştirdiği ve yoğun duygusal tepkiler oluşmaya başladığından bu dönemde gencin zihinsel ve ruhsal yönlendirmesi büyük önem taşır. Artık taklit ve ezber dönemi geçilmiştir. Anlatılan şeyler mantığa yatkın olmalı, ne anlama geldiği ve ne gibi faydalar sunacağı belirtilmelidir. Çocukluk dönemi, telkin, gençlik dönemi izah ve sonraları bu bilgilerle “yakin”i elde etmesi aşamaları takip edilecektir.166

Öğretilen ilmin gencin kendi algısıyla şekillenmesine izin verilmelidir. Öğrendiği ilmi insanlığa yararlı olmak için kullanması gerektiği benimsetilmelidir. İlmi öğrenen de öğreten de iki dünyada kazanmış olur. Öğrencinin kalbini kötülüklerden arındırmak için öncelikle öğrendiği ilimle insanlara faydalı olması sağlanmalıdır. Böylece kalp, ilim tahsiline hazırlanmış olur. Aksi halde ilmin özüne erişmek mümkün olmayacaktır.167

Öğrencinin ilme adapte olabilmesi için gereksiz dünya işlerinden uzaklaşması ve kendini ilme vermesi gerekir. Bunun için iletişim halinde olduğu kişiler önemlidir. İlmi noktasında odaklanması sağlanmalıdır. Odaklanamıyorsa etrafındaki insanlardan uzaklaşmalıdır. Aksi halde ilgisi pek çok farklı noktaya dağılacak ve muvaffakiyet getirmeyecektir. Zihnin değişik meşguliyetleri öğrenilen şeylerin kalıcılığını engelleyecek, ilim hususunda verilen emek zayi olacaktır. Gazâliye göre, Keskin zekâlı olmayan kişi, sıkı çalışmak ve kendini yormakla ilmin derinliklerini idrak edebilecektir. Ancak az bir bilginin kavranması uzun bir süreyi gerektirecektir.168

Kişi öğreticisine saygı duymalıdır. Bu devamında sevgiyi getirecek ve ilim sevgi temeli üzerinde şekillenecektir. Öğretici öğrencinin sorularını da yönlendirebilmelidir. Öğrencinin soru sormada, ilgisiz şeylere yönelmemesi için, hocasının kontrolünde soru sorulmalıdır.169

Gazâli ilmi ezberlemek yerine üretmeyi hedefler, kendisi de uygulamalı olarak ilmi araştırmalara yönelmiştir. Bu tavrı kendisinden sonraki nesillere örnek olmuş ve

165 Gurbetoğlu, Ali, a.g.e., s. 84, 85. 166

Gazâli, a.g.e., I, s. 289. Gurbetoğlu, Ali, a.g.e., s. 85.

167 Gazâli,a.g.e., I, s. 177; Gurbetoğlu, Ali, a.g.e., s. 86.

168 Gazâli, a.g.e. (bkz.dn. 57) I, s. 158; Gurbetoğlu, Ali, a.g.e., s. 86 169 Gazâli, a.g.e., II, s. 316; Gurbetoğlu, Ali, a.g.e., s. 88.

eğitimsel metod ve görüşleri medreselerde uygulanma imkânı bulmuştur.170

Halk Eğitiminde Başvurulan Metodlar; Gazâli halkın buhranının farkında

olduğu ve müdâhele edilmesi gerektiğini düşündüğü için örgün eğitimin yanısıra halk eğitimi için de görüşler sunmuştur. Yeni yetişen bireylerin eğitimi toplumların geleceğini değiştirecektir ancak mevcut eğitimsiz halkın varlığı toplum içindeki huzur ve barışı tehdit eder. Bu nedenle hangi devir olursa olsun, geniş halk kesimlerinin ihmal edilmemesi gerekir. İnsanların yaratılış icabı kendilerinde bulunan nefislerine ve uygunsuz isteklerine mani olamaması eğitimsizlikten kaynaklanır. Halk eğitiminde hem akli hem de dini unsurlara yer verilmelidir. Kişiye, dünya zevklerinden ziyade akli ve kalbi gerçekler benimsetilebilirse, dünyada sahip olabileceği ve âhirette kazanacağı gerçek mutluluk öğretilebilirse toplumsal problemlerin büyük bir kısmı aşılabilecektir.171

Çocuğun ilk şahsiyet gelişimi aile yaşantısında gerçekleşir. Bu temel karakter öğeleri hayatı boyunca baskın ve etkili olacaktır. Bu nedenle aile bireylerinin halkın birer üyesi olduğu düşünüldüğünde toplumların eğitimi aynı zamanda gelecekte milletlerin kaderini belirleyecek olan bireylerin eğitiminde de ilk adımı oluşturacaktır. Eğitimine, düşüncenin gelişimine ve ilme gereken önemi veren ve gereğini yapan toplumlar, milletler yarışında daima önde olacaklar, diğer toplumlar ise taklitçilikte şuursuz bir köleliğe mahkum olacaklardır.172

Kısaca; Gazâli’nin eğitim anlayışına göre çocukluk dönemi, telkin ve taklid dönemidir. Bu ilk bilgiler çocuğu doğru şekilde yönlendirme faaliyetidir. Gençlik dönemi ise taklit değil mantık, idrak ve uygulama dönemidir. Öğrenci bu dönemden itibaren ilgisini gereksiz dünya meşguliyetlerine yerine ilme vermeli, ilmi üzerine odaklanmalıdır. Aile çocuğun eğitiminde üzerine düşeni yapmakla kalmamalı her an çocuğun davranış ve tutumlarını kontrol etmeli, gelişimini bizzat izleyerek gerekli uyarıları yapmaya devam etmelidir. Neticede, İslâm’ın ilme verdiği öneme vurgu yapan, ilme ve akla önem veren Gazâli’nin örnek alınacak eğitimsel fikir ve metodları vardır. Bu fikir ve metodların uygulanması, günümüzde çoğu bireysel ve toplumsal probleme çözüm sunabilecektir. Sonuç olarak, Sûfiler ilme önem vermiş, bütün ilimlerle ilgilenmiş ve öğrendiklerini uygulamıştır. Sûfiler ve hayatlarına dair bilgiler okunmalıdır. O zaman kendi durumumuzu değerlendirip hangi aşamada olduğumuzu anlar; kendimizi, her konuda, doğru yönde düzeltebiliriz.

170 Gurbetoğlu, Ali, a.g.e., s. 89.

171 Gazâli, a.g.e., IV, s. 510; Gurbetoğlu, Ali, a.g.e., s. 90. 172 Gurbetoğlu, Ali, a.g.e., s. 107.

4. LEDÜNNİ İLMİN TANIMI VE İÇERİĞİ