• Sonuç bulunamadı

3. Araştırmanın Metodu

3.5. Mutasavvıfların İlme Bakışı

3.5.1. Gazâli’nin İlim Anlayışı

3.5.1.2. Gazâli’de Eğitim Anlayışı

Fizyolojik bakımdan eksik olan insan, psikolojik ve akli bakımdan da eksiktir. Fizyolojik yetersizlik çocuğun bakımını zorunlu hale getirmektedir ki, bu aynı zamanda eğitimin zorunluluğunu da ifade etmektedir.138

Genel anlamda Gazâli'nin eğitimden

132

Gazâli, a.g.e., (bkz. dn. 54) s. 17; Gurbetoğlu, Ali, a.g.e., s. 59.

133 İbn Adiy, Beyhaki ve İbn Abdilberr (Enes b. Mâlik'ten). 134 Gurbetoğlu, Ali, a.g.e., s. 51.

135 İbrahim, 14/24-25; Gurbetoğlu, Ali, a.g.e., s. 51. 136

Gurbetoğlu, Ali, a.g.e., s. 51.

137 Gazâli, Kimya-i Saadet, (Terc; Faruk Meyan), İstanbul, 1979, s. 18; (bkz. dn. 57) c. I, s. 79;

Gurbetoğlu, Ali, a.g.e., s. 51.

beklentisi, insanları dünya gurbetinden, sâlim bir şekilde âhiret yurduna ulaştırmasıdır. İnsanoğlunun en büyük makamı ebedi saadettir. Bu saadete ulaştıracak vesile de en büyük fazilettir. Bu da ilme ve eğitime bağlı olacaktır. Kuşkusuz bu faziletler ilmin ve eğitimin meyveleri olan ibâdetlerle de ilgili olacaktır. İbadetlerin sağlıklı bir şekilde yapılabilmesi de bilgi ve eğitimi gerektirir. Çocuğun bulûğ çağına kadar teorik ilme, bulûğdan itibaren de ibâdetlere yönlendirilmesi amaçlar açısından ibâdet-eğitim ilişkisini göstermektedir.139

Eğitim, dünya nizamını düzene koymada her bir saha ile ilgili olmak durumundadır. Esas amacı âhirette sâlim bir kalp ile yaratıcıya ulaştırmak olarak karakterize edilen eğitim, bu nihai görevini, dünya hayatını görmezlikten gelerek başaramayacaktır. Bir başka deyişle, eğitimin nihai hedefine ulaşabilmesi için öncelikle dünya hayatını düzene koyması gereklidir. İnsanın zorunlu ihtiyaçları olan yemek, giyim ve barınmanın yollarını öğrenmesi, kendi varlığının ve neslinin devamı için bir zorunluluktur. İnsan toplumsal bir varlık olduğu için, toplum içindeki statüsünün ilim ve eğitimle belirlenmesi gereklidir. Bununla beraber ferdin toplumla ilişkileri konusu toplumla fert arasındaki karşılıklı ilişkinin de düzenlenmesi, hem ferdin hem de toplumun eğitilmesiyle mümkün olacaktır. Toplumu oluşturan bireylerin dürüst ve ahlâken güzel olması toplumun kurtuluşuna ve kalkınmasına imkân sağlar.140

Öğrenme melekesi, yumuşak bir kil gibi yoğrulmaya hazır olan çocukta; bir yandan yaratılıştan getirdiği özelliklerinin dış dünyadaki tezahürleriyle141diğer yandan da eğitici konumundaki anne babadan ve daha ileri aşamada öğretmenden ve arkadaş çevresinden etkilenerek şekillenecektir. Bu nedenle öğretmen, çocuğun ilk taklit eğilimlerine, bir taraftan davranışlarıyla örnek olurken diğer taraftan onun zihnini ve kalbini doyurmalıdır. Öğretimde amaç eğitimdir ve eğitici; çocuğu dünya hayatına hazırlarken, bu hazırlığı ebedi hayat ile irtibatlandırmalı, çocuğu aynı zamanda âhiret hayatına hazırlamalıdır142

O, halkın eğitilmesinden öncelikle ilim ehlini sorumlu tutmaktadır. Ona göre evinde oturup veya başka bir işle uğraşıp halkı irşat etmekten geri duran kişi günah işlemektedir. Her ne şekilde olursa olsun bu zamanımızda evinde oturan kişi halkın irşat ve öğretmenliğinden feragat etmesi bakımından münkerden uzak değildir. Halkı, iyiliği

139 Gazâli, a.g.e., (bkz. dn. 57) c. IV, s. 158; Gurbetoğlu, Ali, a.g.e., s. 112. 140

Gurbetoğlu, Ali, a.g.e., s. 146.

141 Gazâli eğitimi, yaratılışta saklanan hakikatlerin hatırlamayla açığa çıkarılması şeklinde tanımlar. (Bkz.

dn. 249); Gurbetoğlu, Ali, a.g.e., s. 123.

yapmaya teşvik etmeyi terk ettiğinden günahkârdır.143

Zira ilim ehli kandil gibidir, etrafını aydınlatmak durumundadır. Bildikleriyle toplumu bilgilendirmek ve yanlışlıklardan da sakındırmak aydın kişiliğin yüklediği sorumluluklardandır ve buna İslâmi literatürde: “emr-i bil maruf nehy-i anil münker” denmektedir. Böylece Gazâli’nin halk eğitimi aynı zamanda iyiliklere yönlendirme, kötülüklerden kaçındırma mahiyeti arz etmektedir.144

Gazâli, toplumun iyiye yönlendirilmesi konusunda devletin de görevleri olduğunu düşünür. Devlet toplumunun yararına kurulmuş bir teşkilat ise, toplumun güzele yönlendirilmesinde, çirkinliklerden kaçındırılmasında önemli görev üstlenmek durumundadır. Kişi arkadaş seçiminde dikkatli olmalıdır. Çünkü arkadaşın yanlışlarını benimsemeden de ondan etkilenmenin söz konusu olduğunu sosyologlar ortaya koymaktadır. Bu nedenle Gazâli; “İnsan tabiatı, başka insanların hallerinden ve

amellerinden çalar. İnsan bir fasıkla beraberliğini sürdürürse, onun fıskını tenkit etse de bir müddet sonra ilk halinden hayli farklı olacaktır. Fesat çokça görüldü mü, tabiata kolay gelir. Ona karşı ürkeklik kaybolur.”145

Ayrıca; “İnsan tabiatı başkalarında büyük

hatalar görünce kendi hatalarını küçümsemeye ve tabii karşılamaya başlar. Hele seçkin insanların hataları daha fazla cesaret verici olacaktır. Bu nedenle cahilleri cesaretlendirmemek için âlim kimselerin hatalarını yaymaktan kaçınmak gerekir”146

Gazâli, dünya hayatının fâni olduğunu ölümün dünya nimetlerinin sonunu getireceğini, dünyanın bir geçit hüviyetinde olduğunu, âhiretin ise ebedi olduğunu, ölümün her yaştaki insana her an gelebileceğini, akıllı bir insanın ebedi kalacağı âhiret için hazırlıklar yapması gerektiğini, ahiret hazırlığının ebedi nimetlere ulaştıracağını, uygun bir yöntemle telkinlere devam edilmesini tavsiye eder. Ona göre eğer çocuğun gelişmesi kontrollü olursa, bu tür telkinler çocuğun kalbine yerleşip çok olumlu sonuçlar verecektir. Bu öğütler, taşın üstüne işlenen nakış misali kolay kolay silinmeyecektir.147

Gazâli, “ilmi bilmeyenlere öğret, bilmediklerini bilenlerden öğren. Sen böyle

hareket ettiğin müddetçe bilmediklerini öğrenir, bildiklerini mükemmel hale getirirsin” 148

demektedir.

143 Gazâli, a.g.e., III, s. 571; Gurbetoğlu, Ali, a.g.e., s. 134.

144 Gazâli, a.g.e., (bkz. dn. 57), III, s. 548-551;Gurbetoğlu, Ali, a.g.e., s. 134. 145

Gazâli, a.g.e., c.III, s. 328; Gurbetoğlu, Ali, a.g.e., s. 137.

146 Gazâli, a.g.e., s. 330; Gurbetoğlu, Ali, a.g.e., s. 137. 147 Gazâli, a.g.e., s. 158, 159; Gurbetoğlu, Ali, a.g.e., s. 139.

Eğitim öğretimin amacıdır. Öğretim ise bilgilenmede elde edilen doğruların, muhtelif yöntemlerle, aktarılmasını ifade eder. Bu nedenle eğitim ile öğretim arasında amaç-içerik ilişkisi bulunmaktadır. Eğitimde ulaşılması hedeflenen noktalara doğru bir öğretim metodu ile ulaşılabilir ve etkileri ise kişinin davranışlarına yansıması ölçütü ile değerlendirilir. Bu noktada öğretim metodolojisi önem kazanır ve nelerin hangi sıra ve öncelikle ne zaman öğretileceği belirlenmelidir. Bu husus farklı anlayışlara göre çeşitlilik gösterir. Gazâli’nin görüşünde eğitimde asıl amaç insanın dünya ve âhiret mutluluğunun sağlanmasıdır. İnsan dünyadaki kazanımlarıyla hem dünyada hem de âhirette saadete ulaşabilecektir. O halde insanı bu saadetlere kavuşturacak şekilde eğitmek gerekir.149

Gazâli, ilim ve eğitimin öncelikli amacını tespit ettikten sonra, bu amaca yönelik olarak temelde Kur’ân ve Sünnet’e dayalı, dini alanda bilgilendirmeyi gerekli görmektedir. Bunlar O’nun ilim konusunda öğrenilmeyi zorunlu gördüğü ilimlerdendir. İnsanlar tabiatları gereği iyi ve kötüye yönelik davranış potansiyeline sahiptirler.

“yaratılanları, yaratandan ötürü hoş görme”150

anlayışını benimseyen kişiler davranışlarını olumlu yönde geliştirebilecekler ve hiçbir “izm”e ihtiyaç duymadan, ayırım yapmadan bütün insanlığı sevebilecektir. Yaratıcıdan uzaklaştıran ve kötüye yönlendiren anlayışlar ise “insan insanın kurdudur” sonucunu benimsetecektir.151

İnsanların iyiliği arayışlarında maddeye yönelmeleri ile saptıkları materyalizm yanılgısı, insanın ruh madde bütünlüğünün inkârı niteliğiyle dengesini bozar ve mutluluğu yanlış adreslerde aratarak, kişiyi sonsuz bir mutsuzluğa ve karanlığa sürükler. Eğitimin tamamen maddileştirildiği, ilim tahsilinin, pastadan pay kapma yarışına dönüştüğü günümüz eğitiminde, “iyi” kavramı sadece slogan olarak kalmakta, benimsenememekte ve anlamını yitirmektedir. Bu nedenle Gazâli “iyi” kavramının eğitim açısından çok iyi tahlil edilmesi gerektiğine vurgu yapar. Bu bağlamda iyi bir eğitim, Yaratıcı’ya ulaştırmayı hedefleyen bir yaklaşım olmalıdır. Gazâli’nin eğitimde iyi kavramına getirdiği bu bakış açısı, günümüz eğitimi açısından üzerinde ciddiyetle durulması gereken bir konudur. 152

İnsanın kendini, çevresindekileri, evrende olup bitenleri, gördükleri veya göremediklerini anlamasında akıl, “nasıl” sorularına tecrübe ve kabiliyeti oranında

149

Gurbetoğlu, Ali, a.g.e., s. 146.

150

Vakkasoğlu, Vehbi, Yunus Emre, 2. Baskı, İst., 1983, s. 50.

151 Gurbetoğlu, Ali, a.g.e., s. 154. 152 Gurbetoğlu, Ali, a.g.e., s. 153.

cevap arayabilecekken, “niçin”ler konusunda yetersiz kalmaktadır. Bu da bilgide aklın tek başına yeterli olamayacağını göstermektedir. Bütüncül bir varlık algısına sahip olabilmeyi sağlayacak bilgi, akıl ve hikmetle tamamlanabilir.

Gazâli ruh ve beden bütünlüğü açısından eğitimde, ruhi ihtiyaçların belirlenip giderilmesi için ruhi eğitim anlayışını ortaya koymuştur ki; bu da bütüncül bir ilmin vazgeçilmez ön koşuludur. O her iki âlemde mutluluk ve huzur kaynağı olarak ahlâklı ve eğitimli birey, beraberinde ahlâklı ve eğitimli toplum arzusuyla yola çıkmıştır. Bu nedenle de teorik bilgilerin pratiğe dönüştürülmesine önem vermiş, edinilen bilgilerin olumlu tutumlar ve ahlâki davranışlar kazandırmasını hedeflemiştir. Temiz bir toplum için, Gazâli’nin bu tavsiye ve çabaları, çağımız problemlerine çare olarak uygulanabilir.153

Gazâli, öncelikle eğitimde temel amaçları ve öncelikleri belirler ve sonrasında bu amaçlar doğrultusunda kişilerin en uygun şekilde eğitilerek, öğrendiklerini hayatlarına ve davranışlarına aktarabilmelerini sağlayacak bir metod belirlemeyi ve bu eğitim modelini uygulanabilir bir hale dönüştürmeyi hedefler. Bu model, İslâm dininin öngördüğü ve tasavvuf ehlinin de uygulamaya çalıştıkları kalp ve nefis terbiyesine dayalı metoddur. Onun yöntemleri, insanın yaradılışına, akla, mantığa ve ilmi gerçeklere uyumluluk arzeder.154

Gazâli’ye göre, insanda iki farklı bilgi edinimi vardır. Bunlardan içsel olan kalp ve ruhtur. İçsel olarak elde edilen bilgiler kişinin davranışlarına doğrudan yansıdığı için öncelikle kalbin ve ruhun doğru bilgilendirilmesi ve eğitilmesi gerekmektedir. İyi eğitilmiş bir kalp ile şekillenen davranışlar, ahlâki ve erdemli olacaktır. Bu nedenle, eğitimde öncelikli olan kalbin ve ruhun doğru bilgilerle donatılmasıdır. Gazâli bu yolla karakter ve kişilik gelişiminin temellerinin de sağlam atılmasını amaçlamaktadır.155

Gazâli ilmi, çağdaşı aydınların anlayışının tersine amaç değil, bir araç olarak nitelendirmiş; ilimde hedeflenen amacın ebedi mutluluğu kazanmak olduğu fikrini savunmuştur. Bu amaca yönelik olarak ilim tahsilini ve ilmi araştırmalarını en büyük cihat şeklinde sunmuştu. Doğru bilgilendirmeyle eğitilen kalbin, irade, kişilik ve davranışlar üzerindeki olumlu etkileri, ahlâki ve erdemli olarak değerlendirilebilmektedir ki; bu yol da dünya hayatının düzenini sağlamanın yanı sıra nihai mutluluğun da kaynağı niteliğindedir. O, düşünce sancıları ve içsel

153 Gurbetoğlu, Ali, a.g.e., s. 162. 154 Gurbetoğlu, Ali, a.g.e., s. 165. 155 Gurbetoğlu, Ali, a.g.e., s.165.

deneyimleriyle, kişinin içsel ve dışsal terbiyesi için en uygun yolun tasavvuf olacağına inanmış; kendi adına tasavvufu benimserken söylemlerinde ve eserlerinde tasavvufi bir yolu tavsiye etmiştir.156

Sonuç olarak, Gazzaliye göre, ilmin yeri kalptir. Ona göre ilim, önemli olduğu ve en önde geldiği için “İhyau Ulumi ‘d-Din”adlı eserine ilim konusu ile başlar. Eğitimin çok küçük yaşta başlaması gerektiğini söyleyen Gazzaliye göre, dünya ve âhiret mutluluğu için eğitim şarttır.