• Sonuç bulunamadı

ÜLKESİ Geri bildirim ve düzenlemeler

1.4. KÜRESELLEŞME, GÖÇ VE ULUS DEVLET

1.5.2. Güvenlikleştirme Kuramı ve Güvenlikleştirme Sürec

Kopenhag Okulu’nun güvenlik çalışmalarına getirdiği başlıca üç önemli yenilik; güvenlikleştirme, beş güvenlik sektörü ve bölgesel güvenlik kuramlarını ortaya koymasıdır. Güvenlikleştirme kuramı aslen Wæver108 tarafından, sektörel yaklaşım ve bölgesel güvenlik bloğu teorisi Buzan tarafından geliştirilmiştir. Bu yaklaşımlar, 1998’de “Security: A New Framework for Analysis” ve 2003’te “Regions and Powers: The Structure for International Security” başlıklı kitaplarda geliştirilmiştir. Bu şekilde, başlangıçta bireysel olarak geliştirilmiş bu yaklaşımlar biraraya getirilerek Kopenhag Okulu’nun bir unsuru olmuştur. Kopenhag Okulu yaklaşımları, farklı yazarlar tarafından göç, azınlık hakları, AIDS, terörizm, insan kaçakçılığı, kalkınma, demokrasi ve çevre gibi farklı alanlara ve dünyadaki farklı bölgelere uyarlanmaktadır109. Kuramın uygulama alanları ve bölgeleri gittikçe genişlemektedir.

Güvenlikleştirme sürecinde, öncelikle varlığa yönelik tehdit iddiasının olması, acil önlemlerin alınması ve bunlara meşruiyet kazandırılması gerekmektedir. Bu kriterler yerine getirildikten sonra güvenliğin kapsamı söylem aracılığıyla yapılandırılmaktadır. Bu söylem, güvenliğin kapsamını betimleyen ve objektif unsurların varlığına işaret eden değil, bunları yapılandıran bir söylemdir. Bu süreç, yani güvenliğin kapsamının yapılandırma süreci Kopenhag Okulu tarafından güvenlikleştirme olarak tanımlanmaktadır110.

Güvenlikleştirme politikadaki mevcut konuların siyaset üstü bir konuma çıkarılması için sahneye konmasıdır. Güvenlik söyleminde bir konu dramatik hale getirilmekte ve en üstün öncelik konusu olarak sunulmaktadır. Güvenliği sağlamak için üretilen politikalar, sürekli olarak “panik siyaseti” gerektirmektedir111. Böylece

108 Ole Wæver, Security the Speech Act: Analysing the Politics of a Word, Centre for Peace and Conflict Research, Copenhagen, 1989; Wæver, 1995, ss. 46-86; Ole Wæver, Concepts of Security, University of Copenhagen Press, Copenhagen, 1997.

109 Açıkmeşe, ss. 145-147. 110 Açıkmeşe, s. 166.

konuyu güvenlik konusu olarak etiketlendiren güvenlikleştirme aktörü, konuyu olağandışı araçlarla ele almak için bir ihtiyaç öne sürmekte ve bunun için bir yetki talebinde bulunmaktadır112. Bu fikir, siyasallaşma (politicization) kavramının ortaya atılmasıyla daha da açık hale getirilmiştir. Güvenlik, siyaseti mevcut kuralların ötesine taşıyan bir harekettir ve konuyu siyasetin özel bir çeşidi veya siyaset üstü olarak çerçevelendirmektedir. Güvenlikleştirme, siyasallaştırmanın daha uç bir versiyonu olarak görülebilir. Kuramsal olarak, herhangi bir toplumsal konu siyasallaşmamış durumdan (devletin konuyu ele almadığı ve konunun başka bir şekilde de kamuoyu tartışma konusu veya kararı haline getirilmediği) siyasallaşmış duruma (konu kamu politikasının bir parçasıdır, hükümet kararı ve kaynak aktarımını gerektirir) ve güvenlikleştirilmiş duruma (konu acil önlemler gerektiren ve normal siyasi prosedürlerine dışındaki bazı faaliyetleri haklı gösteren varoluşa ait bir tehdit olarak sunulur) kadar uzanan geniş bir yelpazede yer alabilir113. Dolayısıyla, başarılı güvenlikleştirme, olağandışı önlemleri içeren ve normal politika alanında haklı görülmeyecek politikaları haklı çıkaran bir süreçtir114. Aşağıdaki şekil, bir konunun siyasileşmemiş bir durumdan güvenlikleştirilmiş bir duruma geliş sürecini göstermektedir.

112 Buzan, Wæver and de Wilde, s. 26. 113 Buzan, Wæver and de Wilde, ss. 24-25.

114 Thomas Diez, "Opening, Closing: 9/11 and the Debate about Migration and Security in Germany" Paper presented at the annual meeting of the International Studies Association, Town & Country Resort and Convention Center, San Diego, California, USA, 22.03.2006, http://www.allacademic.com/meta/p98135_index.html (06.07.2009), s. 6; Buzan, Wæver and de Wilde, s. 23.

Şekil 3: Güvenlikleştirme Süreci

Siyasallaşmamış

Siyasallaşmış Siyaset alanından çıkarılmış

Güvenlikleştirilmiş Güvenlik-dışılaştırılmış

Güvenlikleştirme kuramının ana fikri, güvenliğin bir “söz edimi (speech act)” olduğudur. Waever bunu şu şekilde açıklamaktadır: “güvenlik gerçek olan bir şeye işaret eden bir kavram değildir, gerçek olan söz edimidir”115. Bu da sosyal olarak inşa edilen bir süreçtir. Diğer ifadeyle, burada tehditler nesnel olmayabilir. Örneğin, bir ülkenin sınırında elli adet tank varsa bu zaten bir tehdittir. Fakat burada söz konusu olan, normalde nesnel olarak tehdit olmayan şeylerin bir toplum veya insan grubu tarafından nasıl tehdit olarak gösterildiğidir116. Dolayısıyla güvenlik kavramının kapsamını söylem belirlemektedir. Enerji, göç, çevre, iklim değişikliği gibi konular, güvenlikleştiren aktörler tarafından tehdit olarak yapılandırılırlarsa tehdide dönüşmektedir.

Dolayısıyla, güvenlik konuları tek başlarına güvenlik konusu olmayıp, söz edimleri yoluyla güvenlik aktörleri tarafından bilinçli olarak güvenlik konusu olarak yapılandırılan ve bunun belirli bir kitle tarafından kabul edildiği konulardır. Bu çerçevede başarılı bir güvenlikleştirmenin üç önemli unsuru bulunmaktadır: Varlığa dair tehdit yapılandırması, acil önlemler ve dinleyici kitlenin mevcudiyete dair tehdit

115

Wæver, 1995, s. 55.

116 Barry Buzan, “Security concept”, Video Interview,

http://geo.international.gc.ca/world/site/includes/print.asp?lang=en&print=1&url=%2Fcip%2Dpic %2Fcurrent%5Fdiscussions%2Fbuzan%2Den%2Easp (15.06.2010).

iddiasını kabul edip, acil ve olağandışı önlemlerin uygulanmasını meşru görüp onaylaması117. Başarılı bir güvenlikleştirme için aşağıdaki konular önem taşımaktadır:

Güvenlikleştirme Aktörleri

Devlet, hem güvenlikleştiren aktör hem de tehdit edilen nesne olarak öncelikli konumdadır118. Devlet tek güvenlik aktörü değildir ancak en başarılı güvenleştirme aktörleri, politikacılar ve hükümetlerdir. Medya gibi diğer aktörler de güvenlikleştirme edimlerinde (securitising move) başarılı olabilirler. Örneğin sivil toplum örgütleri, çevre ve güvenlik arasındaki bağlamı ilk olarak ortaya koyan aktörlerdir119. Kopenhag Okulu, Avrupa güvenlik bölgesini AB-merkezli olarak tanımlamakta ve AB’yi de devlet-benzeri büyük güç ve güvenlikleştirme aktörü olarak değerlendirmektedir. Bu bağlamda, okulun devlet-merkezlilik özelliği Avrupa güvenlik bölgesi örnekleminde de kısmen geçerliliğini korumaktadır.

Siyasallaştırma ve güvenlikleştirme

Siyasallaştırma ve güvenlikleştirme arasında doğrusal bir ilişki bulunmaktadır. Çevre konusundaki siyasallaştırma ve güvenlikleştirme buna örnek verilebilir. Bilim adamları ve sivil toplum kuruluşları çevresel bozulmanın insanlık için bir tehdit olduğunu 1970’li yıllarda ifade ettiklerinde, çevre henüz siyasi tartışmaların bir parçası değildi. Bu grupların amacı konunun güvenlikleştirilmesi olsa da olmasa da, bu alanda siyasi tartışmanın başlatılmasını amaçladıkları bir gerçektir. Dolayısıyla bir konunun güvenlikleştirilmesi için ilk olarak siyasileştirilmesi gerekmektedir. Bu şekilde konu normal politika alanından çıkarılmaktadır. Bir konunun tehdit olarak ortaya konulması her zaman güvenlikleştirme ile sonuçlanmamakta, sadece siyasallaştırma düzeyinde

117 Buzan, “Security concept”; Açıkmeşe, s. 177. 118 Buzan, Wæver and de Wilde, s. 37.

kalmaktadır120. Yani, konu sadece siyasi gündemde yer edinirken, konu hakkında olağandışı önlemler alınmayabilmektedir.

Söylemsel olmayan güvenlik edimleri

Güvenlikleştirme edimleri incelenirken, genellikle söz edimleri ele alınmaktadır ancak bunun dışında bazı araçlar da kullanılmaktadır. Göç ve terörizm arasında yapılandırılan bağlantıya bakıldığında, teröristler için uluslararası medyada genellikle Ortadoğu kökenli insan tipi imajlarının kullanıldığı görülmektedir. Bunun yanında, özellikle bir uluslararası terörist saldırı sonrasında havaalanındaki aramalar ve diğer güvenlik unsurları katılaştırılmaktadır. Bu da, serbest dolaşım ve güvenlik arasında bir bağlantı oluşturmaktadır121. Ayrıca Didier Bigo122 gibi bazı yazarlar, göçün güvenlikleştirilmesini bir söz edimi olarak değil, göçün teknolojik ve teknokratik bir söylemle tanımlanması süreci olarak kavramsallaştırmaktadır. Bu yaklaşım güvenlik teknolojileri ile hedef alınan genel bir kaygıyı dikkate almaktadır. Örneğin, AB’de sınır yönetimini sıkılaştırılmasına ilişkin yeni gözetim teknolojilerinin uygulanması, düzensiz göç tehdidi söylemi kullanılarak kabul edilmektedir123.

Politikalar ve güvenlikleştirme

Başarılı bir güvenlikleştirme, normal koşullarda meşru görülemeyecek olağanüstü uygulama ve önlemleri124 meşru göstermektedir. Bu durum da o alandaki politikaların gelişimini önemli ölçüde etkilemektedir. Örneğin, uluslararası terörizm olayları göç kontrollerinin daha önce meşru görülemeyecek şekilde katılaştırılmasına yol açmıştır. Bu politikalar ise göç-terörizm bağlantısını daha da güçlendirerek bir

120 Diez, s. 5. 121 Diez, s. 5.

122 Didier Bigo, “Security and immigration: toward a critique of the governmentality of unease”, Alternatives, Vol. 27, 2002, ss.63-92.

123 Diez, s. 7.

124 Bunlar arasında, kuvvet kullanımı, zorunlu askerlik, vergi, gizlilik, istihbarat gibi olağan dışı birtakım yetkilerin kullanımı bulunmaktadır. Bkz. Açıkmeşe, s. 176.

kısırdöngü oluşturmaktadır. Devlet bürokrasisi (örneğin polis, bakanlıklar, sınır kontrol yetkilileri) güvenlikleştirme aktörü olarak rol oynamakla birlikte, olağanüstü önlemleri alırken güvenlikleştirme söyleminin inşasına da katılmaktadır125.

Kopenhag Okulu, güvenlikleştirme kuramını beş temel sektöre uygulamaktadır126:

Askeri güvenlik: Devletlerin askeri saldırı ve savunmaya ilişkin kabiliyetleri ve diğer devletlerin niyetleri hakkındaki algılamaları arasında karşılıklı etkileşime dayanmaktadır. Bu sektörde, kuvvete dayalı baskı ilişkileri bulunmaktadır. Devlet içi ayrılıkçı ve terörist hareketler ile geleneksel anlamdaki dış tehditler, söylemde tehdit olarak yer almaktadır.

Siyasi güvenlik: Devletlerin kurumsal istikrarı, yönetim sistemleri ve hükümet ve devletlere meşruiyet sağlayan ideolojileri içermektedir. Siyasi yetki, yönetim statüsü ve tanınmaya dair ilişkiler söz konusudur. Bu sektörde ideolojik tehditler ve diplomatik tanımama gibi konular tehdit olarak ifade edilmektedir.

Ekonomik güvenlik: Devletlerin refahını sürdürebilmesine yönelik olarak ekonomik kaynaklara, finansmana ve pazarlara erişebilmesini kapsamaktadır. Bu sektörde, ticaret, üretim ve mali ilişkiler ön plandadır. Örneğin dış kaynaklara ulaşımın engellenmesi burada tehdit olarak yer almaktadır.

Toplumsal güvenlik: “Dil, kültür, din ve ulusal kimlik ile geleneklerin geleneksel yapılarının gelişimi için kabul edilebilir koşullar dahilinde sürdürülebilirliğine ilişkindir.“ Toplumsal kimlik ilişkileri burada önemlidir ve kimlik sorunları güvenlik tartışmalarına dahil edilmektedir. Toplum, kendisine yönelik tehditlere karşı “biz” bilinci oluşturmakta ve buna tepki vermektedir. Bu sektörde göç, göçmenlerin entegrasyonu, dil ve kültür değişimi gibi konular söylemde güvenlik unsuru olarak inşa edilmektedir. Toplumsal güvenlik son yirmi yılda daha fazla önem kazanmıştır.

125 Diez, s. 6.

126 Barry Buzan, People, States, and Fear: An Agenda for International Security Studies in the Post– Cold War Era, Harvester Wheatsheaf, New York, 1991, ss. 19-20

Çevre güvenliği: “Tüm diğer insani girişimlerin varlığının dayandığı gerekli destek sistemi olarak yerel ve gezegenin biyosferinin korunmasına ilişkindir.” Bu sektörde büyük ölçekli doğal afetler ve insandan kaynaklanan çevresel sorunlar tehdit olarak nitelendirilmektedir127.

Aşağıda güvenlikleştirme kuramı ve bu kuramın kapsadığı beş temel sektöre göre güvenlik alanları sınıflandırılmıştır. Bu sınıflandırma, gerçekleşme olasılığı ve yıkıcılık derecesine göre yapılmıştır. Buna göre, gerçekleşme olasılığı en yüksek ve yıkıcılığı en düşük güvenlik alanları toplumsal güvenlik altında göç ve örgütlü suç gibi alanlar ve çevre güvenliği konularıdır. Gerçekleşme olasılığı en düşük ve yıkıcılığı en yüksek alanlar ise terörizm, etnik çatışma ve savaş gibi siyasi ve güvenlik sektörü altındaki alanlardır.

Şekil 4: Gerçekleşme Olasılığı ve Yıkıcılık Derecesine Göre Güvenlik Alanları

Kaynak: Halit Çapat, Kopenhag Okulu Çerçevesinde Bölgesel Güvenlik Kompleksi Kavramı Ve Karadeniz’de AB-ABD Güvenlik Algılamaları, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Kara Harp Okulu Savunma Bilimleri Enstitüsü, Ankara, 2008, s. 19.

127

Barry Buzan, Morten Kelstrup, Pierre Lemaitre and Elzbieta Tromer, The European Security Order Recast: Scenarios for the Post-Cold War Era, Pinter Publishers, London, New York, 1990, s. 4; Buzan, Wæver and de Wilde, ss. 7-27; Buzan, 1991, ss. 19-20; Açıkmeşe, ss. 203-204. Sektörler bazında ayrıntılı değerlendirmeler için bkz. Buzan, Wæver and de Wilde.