• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM

1.3. Tarihi Hazar (Caspian) Kapıları

1.3.4. Gürgan Seddi

İran coğrafyası, Elburz Dağları’ndaki geçitlerden başka Hazar Denizi’nin güneydoğusundaki Gürgan çevresinde önemli bir geçit bölgesine daha sahiptir. Bu geçit hattında bulunan Gürgan Seddi, stratejik Hazar Kapıları’ndan biridir. Seddin bulunduğu Gürgan Bölgesi, eskilerin Hyrcania dediği ülkenin sınırları içinde yer almaktadır. Bu bölge İran’ın doğal savunma sınırlarının en zayıf olduğu bölgelerden biridir.155

Bölgede Gürgan Seddi’nin yanı sıra Temişe Seddi olarak bilinen ve aslen Gürgan Seddi’nin bir uzantısı olan bir yapı daha bulunmaktadır.156

Gürgan, Hazar’ın batı bölgesini teşkil eden Kafkaslar’da olduğu gibi en eski devirlerden itibaren bozkır göçebe kavimlerinin akınlarına maruz kalmıştır. Bu sebeple bölgeyi Türkistan coğrafyasından gelebilecek saldırılara karşı korumak ve çevreyi denetlemek amacıyla Gürgan Seddi inşa edilmiştir. Batıda Hazar Denizi kıyılarından başlayarak, doğuda Elburz Dağları’nın (Pişkamar Kayalıkları) eteklerine kadar en az 195 kilometre boyunca uzanan ve üzerinde 36 tane kale barındıran bu savunma seddi157, aynı zamanda “Sedd-i İskender”, “Sedd-i Firuz”, “Sedd-i Anuşirvan”, “Bab-ı Sul” olarak da bilinmektedir. Türkmenler bu uzun duvara, kızıl tuğlalara sahip olduğu için “Kızıl-Alan” veya “Kızıl Yılan” adını vermişlerdir. Modern literatürde ise “Büyük Gürgan Seddi” olarak geçmektedir.158

Bu yapının İskender Seddi olarak anılmasının sebebi, Kuran-ı Kerim’de Ye’cüc ve Me’cüc olarak zikredilen varlıkları durdurmak amacıyla büyük bir set inşa eden Zülkarneyn ile Makedonyalı Büyük İskender’in karıştırılmasıyla alakalıdır. Esasen Zülkarneyn ile Büyük İskender arasında herhangi bir bağlantı bulunmamaktadır. Bu yanlış anlaşılmaya sebep olan tarihi figürün, Fars edebiyatının önemli isimlerinden Firdevsî olduğu düşünülmektedir. Kaleme aldığı “Şehnâme” adlı eserinde Firdevsî’nin, Büyük İskender’e Zülkarneyn lakabını verdiği görülmektedir. Onun yapmış olduğu bu yanlış özdeşleştirme, daha sonraki dönemlerde eserinden esinlenerek yazılan İskendernâmeler’e yansımış ve İslâm dünyasında

155 C. Cihan, agm., s. 110. 156

C. Cihan, agm., s. 123.

157 Jebrael Nokandeh, Eberhard W. Sauer vd, “Linear Barriers of Northern Iran: The Great Wall of Gurgan and The Wall of Tamisshe”, Iran: Journal of the British Institute of Persian Studies, Vol. 44, 2006, p. 121.

158

Zülkarneyn ile Büyük İskender’in aynı kişi olduğu anlayışı ortaya çıkmıştır. Nitekim yazılı kaynaklarda, Büyük İskender’in böyle bir seddi inşa ettirdiğine dair herhangi bir ifadeye rastlanılmamıştır.159

Seddin kimler tarafından ve hangi tarihlerde yapıldığı konusunda çeşitli görüşler ortaya atılmıştır. H.L. Rabino, seddin Büyük İskender Dönemi’nde yapıldığını, I. Hüsrev Anuşirvan Dönemi’nde bir kısmının yeniden inşa edilerek güçlendirildiğini söylemiştir. Bölgede arkeolojik çalışmalar yapan M.Y. Kiani, seddin mevcut mimarisinin diğer alanlardaki benzerlikleri ile birlikte kazılar esnasında ele geçirilen çömlekler ve mezarlardan yola çıkarak, yapının tarihini MÖ II. yüzyıla kadar götürmüştür. Ona göre Gürgan Seddi, Part hükümdarı I. Mithradates (MÖ 171-132) veya II. Mithradates (MÖ 124/3-91) Dönemi’nde inşa edilmiştir. Kiani’den sonra bilim insanlarının büyük çoğunluğu yapının Part Dönemi’ne ait olduğu konusunda Kiani’yi destekleyen ifadelerde bulunmuşlardır.160

2005 yılında bölgede kapsamlı arkeolojik çalışmalar yürüten J. Nokandeh ve ekibi, seddin yapı malzemeleri üzerinde radyo karbon ve OSL161 testleri yapmışlardır. Bu testlerin sonucunda OSL, MS 346-526, MS 376-556 ve MS 286-486 tarihlerini verirken, radyo karbon testi ise %95,4’lük bir olasılıkla MS 429-574 tarihlerini vermiştir. Bu tarihler göz önüne alınarak yapının Part Dönemi’nde değil Sassani Dönemi’nde inşa edildiği sonucuna varılmıştır.162 Testlerin belirttiği tarihler seddin yapımına I. Firuz Dönemi’nde başlandığını göstermektedir. I. Firuz’dan sonra ise I. Hüsrev Anuşirvan Dönemi’nde onarım ve yenileme faaliyetlerinin gerçekleştirilmiş olması kuvvetle muhtemeldir.163

Seddin yapılmasına etki eden en büyük sebep ise I. Firuz döneminde şiddetlenen Sassani-Eftalit savaşları olmalıdır. Gürgan, Sassani İmparatorluğu’nun sınır bölgesini teşkil ettiğinden, bu bölgede göçebelerle yoğun bir mücadelenin olduğu konusunda şüpheye düşecek bir neden yoktur. Nitekim bölgenin büyük stratejik önemi, bu seddin yapılmasındaki ana faktör olarak karşımıza çıkmaktadır.164

159 C. Cihan, agm., s. 114-115.

160 J. Nokandeh, E.W. Sauer vd, agm., p. 122-123.

161 Optik Uyarlamalı Lüminesans. Arkeolojik ve jeolojik materyaller tarafından soğurulan radyasyonun hesaplanmasında kullanılır. Bir diğer deyişle herhangi bir arkeolojik materyalin en son ne zaman ışığa maruz kaldığının belirlenmesi ve buna bağlı olarak mevcut yaşının ölçülmesi işlemidir.

162 J. Nokandeh, E.W. Sauer vd, agm., p. 161-162. 163 C. Cihan, agm., s. 123.

164

II. BÖLÜM

MÖ I. BİNYILIN İLK YARISINDA HAZAR DENİZİ ÇEVRESİNİN SOSYAL VE SİYASAL MANZARASI

2.1. MÖ I. Binyıldan Önceki Dönemlerde Hazar Çevresinde Öne Çıkan Kültür Temsilcileri

Hazar coğrafyası, prehistorik dönemlerden itibaren beşeri faaliyetlerin gelişmesine ve olgunlaşmasına tanık olmuş dünya üzerindeki ender alanlardan biridir. Denizi çevreleyen geniş coğrafyanın beraberinde getirdiği özellikler, insan topluluklarının yaşamalarına ve diğer alanlara yayılarak geliştirdikleri kültürel özelliklerini aktarmalarına imkân vermiştir. Arkeolojik çalışmalar, denizi çevreleyen alanlarda birçok kültürün izlerini gün yüzüne çıkarmıştır. Bu kültürler, yazının keşfinden önceki dönemlerde ortaya çıkmış ve birbirlerini etkileyerek MÖ I. binyıla kadar varlığını hissettirmeye devam etmiştir. Bozkırların beraberinde getirdiği en önemli yaşam biçimi olan göçebeliğin en ilkel versiyonlarına Hazar çevresinde rastlamak mümkündür. Özellikle Avrasya bozkırlarının batı kolunu teşkil eden Karadeniz-Hazar bozkırlarındaki sayısız kurganın mevcudiyeti göçebe kültürün tarihsel gelişimini gösterir niteliktedir. Kurganların yanı sıra Hazar çevresinde tarımsal faaliyetlerin bölgedeki en eski izlerini yansıtan bazı kalıntılar da bulunmuştur. Bölgede var olmuş kültür temsilcilerinin sayısı oldukça fazladır. Bunların bir kısmı kendisinden önceki ve sonraki kültürler arasında bir geçiş dönemini ifade etmektedir. Bazıları ise etkilemiş olduğu geniş alanlar ve nitelikleri bakımından diğerlerinden daha ön plandadır. Hazar çevresinde diğerlerine nazaran daha çok önem arz eden kültür temsilcilerini sırasıyla Anav, Kelteminar, Maykop, Kura-Aras, Yamna, Srubna ve Andronovo kültürleri teşkil etmektedir.