• Sonuç bulunamadı

Görüşülenlere göre aktivizm:

Belgede Aktivizmin dijital dönüşümü (sayfa 140-143)

2. DİJİTAL AKTİVİZM

3.8. ARAŞTIRMA BULGULARI

3.8.2. Görüşmeci Bulguları

3.8.2.4. Görüşülenlere göre aktivizm:

Ekoloji mücadelesinde etkin bir şekilde yer alan görüşülenlerin dijital aktivizme dair görüşlerini daha iyi anlayabilmek adına onlara aktivizm kavramını nasıl tanımladıkları sorulmuştur. Görüşülenlerin tamamı aktivizm kavramını eylem halinde olma ve haksızlığa karşı mücadele etme temelinde değerlendirmiştir. Tamamının aktivizm kavramına ilişkin görüşlerindeki ortak yargı sokakta olma, mücadele alanlarında fiziksel olarak var olma üzerinedir. Bununla birlikte aktivizmi tanımlarken örneklendirdikleri eylemlilik biçimleri farklılık göstermektedir. Görüşülenlerin bir kısmı (3 kişi) ekoloji aktivizminin yanı sıra kadın hakları hareketi ve sınıfsal mücadele alanları içerisinde de yer aldığından söz etmiştir.

Bunlardan biri, kadın hareketini takip ederek eylemlerinde yer almasına karşın kendisini “etkin olarak” kadın hakları içerisinde görmeyen KİP-3’tür. KİP-3’ün aktivizm kavramını ekoloji hareketi ile özdeşleştirmesi ve ekoloji hakları konusundaki tutkusu dikkat çekicidir:

“(Aktivizm) Yanlış gördüğüne karşı çıkabilme, karşı durabilmedir bence. Bununla ilgili de her şeyi yapabilme. Her türlü özveride bulunabilmedir aslında aktivizm. Çevre aktivistiyim. Bununla ilgili gözüm dönerse her şeyi yapabilirim. Kesinlikle yapabilirim. Deremle ilgili bir son olacak durum varsa karşımda kimin olduğunu pek önemsemeyebilirim. (…) O yüzden o an ruhumun verdiği her türlü coşkuya girebiliyorum. Bu gerçekten öyle. Kendimi kontrol edemiyorum en azından. İlk başta söylediğim gibi sana yanlış gelen bir şey için bütün ruhunla karşı gelebilme ve bununla ilgili her şeyi yapabilmedir herhalde aktivizm.”

Ekoloji hareketiyle birlikte işçi sınıfının iktidarı adına örgütlü mücadele verdiğini belirten KİP-1, aktivizmi “toplumsal mücadele alanlarında öncü olmaya ve bu mücadeleleri alt başlıkları ile birlikte diri tutmaya gönüllü ekipdaşlık müessesi” şeklinde değerlendirmiştir.

Benzer bir şekilde NKP-2 de aktivizmi bir meseleye ilişkin harekete geçmede öncü olmak ile açıklamıştır: “Bana göre aktivizm bir mücadele türüdür. Önderlik etmek olarak da algılanabilir. Ancak tekil önderliği reddederim. Bu mücadelenin birlikte yürütülmesinden yanayım.”

129

KOS-4, aktivizm kavramını ekoloji vurgusu ile birlikte ekonomik ve siyasi dönüşüm süreçleri ile açıklamış ve dünyanın “kepaze” bir dönemden geçtiğini belirterek topyekün değişime uzanan bir aktivizm sürecinden söz etmiştir. Dünyanın devrimci bir dönüşüme ihtiyacı olduğunu düşünen KOS-4, yıkıcı bir kapitalizm dünyasında yaşanıldığını ve bunun da tüm gezegeni yok etmekte olan süreçlere neden olduğu ifade etmiştir. KOS-4’e göre siyasi politikalarla ekonomik ve kentsel alandaki sorunlar tespit edilerek daha güzel yaşama arzusunun buluşturulduğu kolektif bir mücadele verilmelidir:

“Toplamda tüm bu süreçleri hem kendimiz hem atıyorum ormanları hem ülkeleri, ülkemizi hem de aslında dünyayı kurtarmak için bu mücadeleyi sürdürmemiz ısrarından vazgeçmemek olarak tanımlıyorum yani. Aileden başlayan, oradan sokağa, mahalleye, oradan kent alanlarından, ekolojik alanlara, ülkelere, oradan büyük, geniş çaplı coğrafyaya dönen bir ne derler… Dünyanın kendini kurtarma hareketi.”

KOS-4 gibi KOS-3’ün de aktivizmin tamamen değişime yönelik bir tarafına değindiği söylenebilir:

“Bana göre aktivizm aslında sorumluluk hisseden yurttaşın diyeyim, hani çünkü önce bir yurttaş hakkımın ne olduğumun farkında olmak. Sonra içinde bulunduğun durumda değişim arzusu inancı duymak. Toplumsal bir değişimden bahsediyorum. Benim için aktivizm aslında sorumluluk sahibi yurttaşın değiştirme gücüyle, inancıyla harekete geçmesi demek.”

Farklı bir bakış açısı ile KOS-1 aktivizmde ne yapıldığından ve onunla nereye varılacağından ziyade aktivizmin neden yapıldığının diğer kişilere anlatılması gerektiğini savunmaktadır. Bunu anlatırken ekolojik yıkımla birlikte insanlığın da yok olacağına dair felaket senaryoları üretmek yerine insanların harekete katılması için kendi deneyim ve gerekçelerini aktarmayı tercih etmektedir. Bunun için de “konfor alanlarından” çıkılması gerektiğini savunmuştur:

“…Yani aktivizm benim için karşıdaki insanın, kendi özgür iradesi ile niye şu ya da benim olduğum platformda olması gerekmiyor. En azından mevcut dönemde bir çaba sarf edip, kendi konfor alanından çıkıp, mümkünse, eğer lazımsa riske atılıp bir şey yapmasının neden lazım olduğunu ona (aktivist olmayanlara) anlatmak. Herhangi bir eylem yaparken, herhangi bir yazı yazarken derdim de o. İnsanlara anlatmak.”

NKP-1, ekoloji hareketine yalnızca düşünsel düzeyde katılanları “dışarıdan izleyenler” olarak nitelendirmektedir. Karşılaşılan tüm zorluk ve engellere rağmen ekoloji haklarına yönelik eylemleri sürdürmeye devam etmeyi ise aktivizm olarak nitelendirmektedir:

130

“…Biz, hani bir basın açıklaması olacaksa ya da düzenlenecekse düzenleyen oluyoruz. Bir şeye engel olma durumundaysak ona engel olmak için hani polis müdahalesine rağmen bunun karşısında oluyoruz. Yani eylem, hareket halinde olmaktır yani. Sadece düşünce düzeyinde karşı olmak değil de bunun içinde, bir etkinliğin içinde yer almaktır diye düşünüyorum aktivizmi.”

ANK-1 aktivizmi tanımlarken “haksızlıklara karşı barışçıl ve yaratıcı yöntemlerle sonuca yönelik kararlı bir şekilde ses çıkarmak ve harekete geçmekten” bahsetmiş ve bu bakış açısını “Şehirde düzenlediğimiz sanatsal etkinlik ve sokak performanslarıyla halk ile birebir sanat yolu ile iletişime geçtik. Müzik yaptık, resim yaptık, sergiler ve stantlar açtık konu ile ilgili.” sözleriyle pekiştirmiştir. ANK-2 de bu etkinlikleri şu şekilde detaylandırmıştır:

“Alakır mücadelesinden örneklendirirsek ilk, Antalya film festivali olan Altın Portakal’da 2009 da kurduğumuz standımızla, sokak eylemleri ile, tüm sanat dallarını kapsayan sanat festivalleri ile, film gösterimleri ile, şehirde yaptığımız kongrelerle, vadide düzenlediğimiz Alakır’daki canlılarla dayanışma buluşmaları ile hep yılmadan, yorulmadan bir eylemlilik içinde olmaya çalışıyoruz.”

KİP-3, verilen mücadelenin başarılı olması için aktivizmde üç temel boyuta önem verdiklerini ifade etmiştir. Bunlar aktivizmin hukuk, eylem ve basın ayaklarıdır. Hiçbirinin tek başına bir başarı sağlamayacağına inanan KİP-3, bilhassa sokakta veya ekolojik yıkımların gerçekleştirildiği alanlarda olmayı tercih etmektedir:

“Hukuki mücadeleyi veriyorum diyerekten oturduğun zaman o mücadele kazanılmıyor. Aynı zamanda eylemler yaparak da hakkımızı sokakta aramamız gerekiyor. Beş senedir yaşam yolculuğudiye bir yolculuk yapıyoruz. Karadeniz’den Zonguldak’tan başlıyoruz, taa Hopa’ya kadar bütün Karadeniz illerini iki haftada geziyoruz vadi vadi. Neredeyse orada HES ile ilgili bir mücadele var. Bartın’da termikle ilgili mücadele var. İşte Sinop’ta nükleerle ilgili mücadele var. Ekoloji mücadelesi veren yerlere geziler düzenleyerek peşi sıra geze geze oralarda mücadeleleri yakından gördük ve insanlarla tanıştık.”

KOS-4, ekolojik yıkımlara karşı gerçekleştirilen sokak eylemlerinin yanı sıra farklı toplumsal hareketlerin eylemlerine de ekoloji haklarını ön plana çıkararak katılmaktadır. “Toplumsal muhalefet gerektiren” olarak nitelendirdiği darbe karşıtı mitingler gibi eylemlerde de yine “kendini inkar etmeden, kendiyle çelişmeden” yer almaktan yana olduklarını ifade etmiştir:

131

“Gezi’deydim. Bunlar aslında aşağı yukarı ekoloji. Büyük ölçüde kendi eylemlerimiz gibi. 1 Mayıs’lara gidiyorum dikkatli olarak. Bir de mesela şöyle bir şey yapılmıştı, bu 15 Temmuz darbe girişimden sonra büyük bir miting gerçekleşti Taksim’de. Mesela oraya da biz katılmıştık. İşte “Doğaya ve Kente, Darbeye Hayır – OHAL Darbesine Hayır” gibi bir mesajla aslında buna liyakat eden. Orada da bu şekilde yer almıştık mesela. Ekoloji ve kent hareketlerinden insanlarla birlikte yer almıştık o eylemde.”

Belgede Aktivizmin dijital dönüşümü (sayfa 140-143)